• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Vahşet Bitene Dek Çin Mallarını Boykot Edelim...

Çin malı ya da hammaddesini, tüketici olarak ayırt edebilmek oldukça güç ancak Çin üretimi olan bir malı ayırt etmek çok ama çok kolay.

Nasıl mı?

Aldığınız ürünün üzerinde "Made in China","Product of China", "Çin Malı"

gibi ibareler yer almıyorsa, ürünün barkodunu okuyun.

Her ülkenin sahip olduğu eşi olmayan satış kodları, barkodların başına işleniyor.

Barkodun en başındaki ilk iki ya da üç rakam, ürünün hangi ülkeden geldiğini size söylüyor.

İşte Çin'e ait barkod numaraları

690 ve 692.

Eğer ürünün orijinalinden emin değilseniz bu üç rakam size yol gösterecektir.

Bu numaralarla başlayan ürünleri almayın.

Sessizlik içinde ölen, acı çeken tüm canlıların sesi olun.

cinmallarinabaykot.gif
 
sardusum seni tebrik etmemek elde diil cok cok tskler
haberleri izlemiyoruz tuanadan dolayi cok etkileniyo cünkü
bende netten gördüm dün olanlari
az öncede goggleden cenin yiyenleri
offffffffffff agliyorum suan ya canimdan bir parca koptu sanki
allah belalarini versin ya
mail isinide yaptim canim cok cok tsklerrrrrrrrrrrrrr
 
bend eelımdne geldııgnce yaydım haberıı
boykot boykot boykott
buarada kknın duyarlı gullerı nerdesınız bu topık suan ucmalıydıı sayfa sayılarıyla:(
 
bend eelımdne geldııgnce yaydım haberıı
boykot boykot boykott
buarada kknın duyarlı gullerı nerdesınız bu topık suan ucmalıydıı sayfa sayılarıyla:(

:gitme::sinifsinif:mafoldumbenne yazikki ben bile gec farkettim topigi essemmafoldumben:sinifsinif::gitme:
cok ayip benden cok
ama böyle konular ne azikki cok fazla ragbet görmüyo görmezde:sinifsinif::gitme:mafoldumben
 
Çin’in kuzeybatısında yer alan Doğu Türkistan’ın başkenti Urumçi’de hafta sonu başlıyan olaylarda resmi açıklamalara göre 156 , yerel kaynaklara göre 3000 civarında Müslüman Uygur Türkünün öldürüldüğü belirtiliyor.Yine resmi rakamlarla 800’den fazla kişinin yaralandığı , 1500 kişinin tutuklandığı ifade ediliyor.

Son derece vahşi bir saldırıya maruz kalan savunmasız ve silahsız Doğu Türkistanlı Uygur Türkleri Çinliler tarafından resmen soykırıma uğratılarak yokedilmek isteniyor. “Uygurların kökünü kurutun” , “Ülkemizi Uygurlardan temizleyin” sloganlarıyla sokaklarda terör estiren Çinliler gördükleri masum sivil Uygurlara balta , pala , satır , çekiç , çivili sopa ve ateşli silahlarla saldırarak , yere yuvarlanan insanların kafalarını taşla ezmek suretiyle tüm dünyanın gözleri önünde son derece vahşi bir katliam yapmaktalar.Amatör kameralarla gizlice çekilip dünyanın gözleri önüne serilen saldırıları seyretmeye dahi insanın kalbi elvermiyor.

Doğu Türkistan sorunu ta Osmanlı’nın çok zayıfladığı dönemlerde filizlenmeye başlayan ve bugünlere kadar artarak devam eden bir yaradır. 1800’lerin sonunda bir bakıma Osmanlı’nın verdiği destekle kurulan ve ayakta duran Türkistan’daki bağımsız Uygur devleti, Osmanlı gücünü kaybedince, Ruslar ve Çinliler tarafından işgal edilmiş ve bölüşülmüştür. Batı Türkistan’ı Ruslar, Doğu Türkistan’ı ise Çinliler işgal etmiştir. O dönemlerde Doğu Türkistan, Çin imparatorunun emriyle tamamen işgal edilerek Xinjiang (Yeni Topraklar) ismiyle Çin’in 19. eyaleti yapılmıştır. Bugün kullandığımız Sincan ismi de bu “Xinjiang” isminden ileri gelmektedir. Daha sonra 1930’lu yıllarda bölgedeki Müslümanlar tarafından başlatılan çeşitli isyanlar sonucu Doğu Türkistan ıslâm Cumhuriyeti kurulmuş ancak uzun ömürlü olmamıştı. 1944 yılında ise bu kez Sovyetlerin de verdiği destekle ikinci defa Doğu Türkistan Cumhuriyeti kurulur. Bu devlet de 1949 yılında Çin işgaliyle son bulur. Neticede ise 1955 yılında Doğu Türkistan’a göstermelik bir özerklik verilir. O günden bu yana ise Çin devleti bölgeyi Çinlileştirmek için hem demografik hem de kültürel olarak ciddî bir baskıya tutmuştur. (1)

Çinli işgalcilerin Doğu Türkistan Türklerine uyguladıkları soykırım , sürgün , sömürü , ırki aşağılama , dini ve kültürel özgürlüklerin gasp edilmesi , gibi insanlık dışı baskı ve yıldırma girişimlerine karşı Doğu Türkistan Türkleri yarım asırdır bütün güçleri ile direnmekte , var olma ve bağımsızlıklarını tekrar kazanma mücadelesini sürdürmektedirler. (2)

Sovyetlerin yıkılmasıyla Batı Türkistan bağımsızlığına kavuşmasına rağmen Doğu Türkistan’daki soydaşlar bu emellerine ulaşamamışlardır. Çin’in uyguladığı sert politikalar neticesinde büyük göçler yaşandığı için bugün bölgeye yerleştirilen Han Çinlilerinin kültürel ve sosyal baskıları, devletin sert politikalarıyla da birleşince Doğu Türkistanlılar için bölge adeta cehenneme dönmüştür. Han Çinlileri’nin Doğu Türkistana akın etmesiyle toprak ve su gibi sınırlı kaynaklar üzerinde oluşan baskı, Uygurları tabiî olarak rahatsız ediyor. Uygurlar, bölgenin kendi anavatanları olduğunu dolayısıyla bu kaynakların kendilerine daha çok tahsis edilmesi gerektiğini düşünüyorlar. (3)

Gecen hafta 11 Temmuz 1995 Srebrenitsa katliamını yazmıştım,bu hafta da 14 temmuz 1959 Kerkük katliamını yazacaktım.Ama son iki yüzyıldır Balkanlarda , Kafkaslarda , Ortadoğuda ve Orta Asyada Türklere ve Müslümanlara uygulanan katliam ve soykırımlar o kadar çok ki birini yazamadan yeni birisi yaşanıyor.Ama nedense bizdeki “insan hakları dernekleri” , hukuk ve demokrasi havarileri , çok bilmiş aydınlar falan ortada yoklar.Dünyanın gözleri önünde kafası taşla ezilen , balta , satır , sopa ve çekiçle öldürülen Uygur Türkleri insan değillermi acaba.Dilinizimi yuttunuz terorist avukatları.

Tüm dünyada öldürülen Türk ve Müslümanlara Allahtan rahmet diliyor , bu insanlık dramının müsebbibi olan Çin devletini ve saldırgan Çinlileri kınıyorum.

Tüm halkımızı da bir kampanya şeklinde Çin mallarını kullanmamaya davet ediyorum. Çin ürünlerinin barkod numaraları (690-691-692) ile başlıyor , ya da etiketlerinde (Made in China) veya (Product of China) yazıyor.

Süheyl ÇOBANOĞLU
 
biz gordurucezz ıncım bu gorevımız
sardunyam canımsın gozlerını yorma yat dınlen gulum
bır gun rahatsısızm dıye bıze kendını ozlet ozaman yerım senı cnm benımm

boykottttttttttttttt boykottttttttttttttttt boykottttttttttttt
dua dua dua duaaaaaaaaaaa
 
biz gordurucezz ıncım bu gorevımız
sardunyam canımsın gozlerını yorma yat dınlen gulum
bır gun rahatsısızm dıye bıze kendını ozlet ozaman yerım senı cnm benımm

boykottttttttttttttt boykottttttttttttttttt boykottttttttttttt
dua dua dua duaaaaaaaaaaa

alkisalkisalkishakklisin balimalkisalkisalkis
evvet sardusum ya sende kendine cok fazla yükleniyosun ve yoruyosun
yat dinlen kendine gel seninde saligin bizim icin cok önemli bunu sakin unutma:teselli:
 
Tüm dünyada öldürülen Türk ve Müslümanlara Allahtan rahmet diliyor , bu insanlık dramının müsebbibi olan Çin devletini ve saldırgan Çinlileri kınıyorum.


aminnnnnnnnnnnnn
elleri kirilsin kiyanlarin
 
lanetın en buyuguu
Allahın kahrı zulumdaşların ustundeeeeee
rahmetıı zulum gorenlerın ustunde olsun aminnn aminnnnnnnnnnnnnnnn
 
topikteki herkezi duyarliliklari icin tüm kalbimle tebrik ve tsk ediyorum
bundan sonra elimden geleni seve seve yapicam ki cin mali bizim eve hic girmez girdimi bilmiyorum ama cünkü bende cok dikkat ve özen gösteriyorum aldiklarima
elimden geleni ardima koymamaya calisicam
rabbim yar ve yardimcilari olsun insallah
 
Çin demir yumruğu indirdi.. nafile!


fft5_mf205524.Jpeg


Urumçi'deki Uygur isyanı Hanlarla etnik çatışmaya dönünce Çin bölgeye binlerce asker yığdı.

Uygur ve Han mahalleleri barikatlarla ayrıldı ama sokaklarda intikam saldırıları ile infazlar yapılıyor. '600-800 kaybımız var' diyen Uygurlara göre, asker ve polis Hanlara kalkan oluyor


URUMÇİ - Doğu Türkistan’ın başkenti Urumçi’de Uygur isyanıyla patlak verip Çinli Hanlarla etnik çatışmaya dönüşen olayları bastırmak için Pekin yönetimi çareyi asker yığmakta bulurken, bölgede sular durulmuyor. Resmi makamlara göre, çoğu Han 156 kişinin, Uygurlara göre çoğu Uygur 600-800 kişinin öldüğü kaosun merkezi Urumçi’ye binlerce asker ve polis konuşlandırılırken, iki halk sopa, pala, kasatura gibi silahlarla birbirine saldırıyor.

Kriz Çin Devlet Başkanı Hu Jintao’yu İtalya’daki G8 zirvesini yarıda kesip ülkesine dönmek zorunda bırakırken, Komünist Partisi olaylara karışanlara idam tehdidi savurdu.


25 Haziran’da Çin’in doğusundaki Şaugoan kentinde bir fabrikada iki Uygur’un öldürülmesini protesto için pazar günü Urumçi’de düzenlenen gösterinin polisin silahlı müdahalesinin ardından Hanlara saldırıya dönüşmesi ve salı günü Hanların intikam için Uygur semtlerini basmasıyla gemi azıya alan şiddete karşı önceki gün gece sokağa çıkma yasağı ilan edildi.

Dünse ağır zırhlı araç ve kamyonlar eşliğinde otomatik silahlarına süngüler geçirmiş askerler sokakları tuttu. Askeri helikopterler uçuş yaparken halka ‘Lütfen işbirliği yapın ve evlerinize dönün’ çağrıları yapıldı. Güvenlik güçleri Uygur ve Han mahallelerini ayıracak şekilde konuşlandı. Ama önlemler kâfi gelmiyor.

Dün 200 kadar Uygur barikatların önünde elde sopa, boru ve taşlarla gösteri yaptı. Tutuklanan 1434 kişinin bırakılmasını isteyen kalabalık önceki gece en az iki Uygur’un öldürüldüğünü aktardı. Helikopterden isyanı sürgündeki Dünya Uygur Kongresi Başkanı lider Rabia Kadir’in tahrik ettiği ithamının yer aldığı el ilanların atılmasıyla kalabalık 1000 kişiye ulaştı.

Gösteriye katılan Uygurlar, güvenlik güçlerini sokağa çıkma yasağına rağmen kendilerine saldırması için Hanlara geçit verdiğini öne sürdü. Ekber adlı genç “Geçen gece 300 Han güvenlik şeridini geçip evlere saldırdı. 50 yaşlarında bir adamı bile dövdüler” dedi.


‘Vur, vur, vur’ sesleri

Gün boyu Uygur ve Han mahallelerinden karşılıklı saldırı haberleri geldi. BBC Hanların bir Uygur çocuğa saldırdığı söylentisinin gerilimi artırdığını aktardı. AFP Hanlı kalabalığın iki Uygur’u polis gelene dek sopalarla dövdüğünü, yine başka bir yerde üç Uygur’un çembere alındığını, ikisinin kaçmayı başardığını ama birinin ölesiye dövüldüğünü kaydetti.

Ajans olay sırasında kalabalıktan ‘vur vur vur’ ve ‘Uygurları öldür’ sesleri yükselirken, polisin kimseyi gözaltına almadığını ekledi. Yabancı gazetecilerin bölgeden çıkarılmasıyla sağlıklı haber akışı kesildi.

Beri tarafta Hanlar da öfkeli. Ma isimli kadın manav “Uygurlar, çok ileri gitti ve çok sayıda Çinliyi öldürdüler” derken, Run isimli bir başkası, “Hükümet insanları korumalı. Gelmeleri neden üç gün aldı” eleştirisi getirdi. Renmin Caddesi’nde kurulan barikatların daha derininin zihinlere kazıldığı görülüyor. Ali adlı Uygur “Büyük bir nefret oluştu. Korkarım daha fazla şiddet olacak” derken, 32 yaşındaki Han asıllı Çen Hiping, “Urumçi Çin’in Bağdat’ı oldu” diye konuştu.

İki camii bir tiyatroya saldırıldı
Belediye Başkanı Jerla İsamudin, 156 kişinin öldüğünü, 1080 kişinin yaralandığını, 11’i polis aracı 60 taşıt, 209 dükkân ve iki binanın tahrip edildiğini, 56 bin metrekarelik alanın yakıldığını açıkladı.

Yetkililer ölenlerin yüzde 90’ının Han olduğunu söylerken Uygurlar aksi iddiada. Rabia Kadir, sadece pazar günü 400 kişinin öldüğünü, bu rakamın 2-3 bine çıkabileceğini belirtirken, yardımcısı Dolkun İsa 600-800 kişinin öldüğünden bahsetti. Kadir’in Türkiye’deki yardımcısı Seyit Tümtürk ise bir tiyatroda 100-200 Uygur gencinin cesedinin bulunduğu, bir caminin yakıldığı, bir diğerinin bombalandığını aktardı.

Tümtürk’e göre katliama dayanamayan Uygur polisler de birliklerinden ayrılıp Uygur bölgesinde barikat kurdu.

‘Her ülke aynı şekilde davranırdı’
Hu, İtalya’daki G8 zirvesine katılımını yarıda keserken, Pekin, Urumçi’deki liderlere ‘krizi derhal bitirin’ emrini verdi. Bir yetkili durumu “Yeni Çin’in kurulduğu 1949’dan beri en ölümcül isyan” diye özetlerken Komünist Partisi’nin Urumçi sekreteri Li Cı, 156 kişinin ölümünden sorumlu olanları idam edeceklerini duyurdu.

İçişleri sözcüsü Çin Gang, önlemleri savunup “Sabotaj ve şiddete izin veremeyiz” derken Çin’in Ankara Büyükelçiliği ‘Ölenler arasında Uygurlar, Hanlar ve polisler var’ açıklamasını yaptı. (Dış Haberler)
 
Le Monde: Çin Uygurları sömürüyor

Fransa, Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde yaşanan olaylar hakkında henüz resmi bir açıklama yapmadı. Ancak Fransız basını Sincan'daki gelişmeleri gündemine taşımaya devam ediyor.


Fransa'nın en çok satan gazetelerinden Le Monde, bugünkü editoryal köşesini Sincan'da yaşananlara ayırdı. Yazıda Çin yönetiminin Uygurlara karşı uyguladığı politikanın, sömürgecilik olduğu dile getirildi. Bölge halkına ekonomik refah ve çağdaşlık getirdiğini iddia eden Çin hükümetinin, 20. yüzyılda Avrupalıların Asya'da yaptığını tekrar ettiği kaydedildi.

Tibet'e olduğu gibi Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ne de Han Çinlilerinin yerleştirilmesi ve yerel halkların azınlık durumuna düşürülmesinin tepki oluşturduğu belirtilen yazıda, Çin'in baskılarının bundan sonra öfkeyi dindiremeyeceği savunuldu.

Bu arada, Paris'te yaşayan Uygurlu Türkler, Sincan olayları sonrasında ilk protesto gösterilerini dün Trocadero Meydanı'nda düzenledi. 50'nin üzerinde Uygur Türk'ü uluslararası toplumdan yardım isteyerek, Uygur halkına yapılan katliamın durdurulması çağrısında bulundu.



FRANSA, TİBET KONUSUNDA GERİ ADIM ATMIŞTI

Fransa'da 2008 Pekin Olimpiyatları öncesinde Çin'e yönelik eleştiriler doruk noktaya ulaşmıştı. Olimpiyat ateşinin Paris'ten geçiş töreni Tibetli göstericilerce sabote edilmişti. Haftalarca süren 'Tibet'e özgürlük' gösterilerinde, Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ve Fransız hükümetinden Çin'e karşı boykot uygulamaları istenmişti.

Çin'i sert şekilde eleştiren Sarkozy, olimpiyatları boykot edebileceklerini işaret etmişti. Ancak Çin'in diplomatik ve ekonomik tehditleri sonucunda Sarkozy, olimpiyat oyunlarının açılış seremonisinde Pekin'de hazır bulunmuştu.

Çin hükümetine birçok kez Tibet konusunda uyarılarda bulunan Nicolas Sarkozy, Fransa'ya ziyarete gelen Tibet'in dinî lideri Dalay Lama ile görüşememiş, eşi Carla Bruni-Sarkozy'yi görevlendirmişti.

Fransa'da Çin'e yöneltilen en büyük suçlamalar arasında insan hakları, ifade özgürlüğü, azınlıklar ve siyasi mahkumlara yapılan muamele konuları yer alıyor.
 
Uluslararası toplum Uygurları yüzüstü bıraktı


Uygur tarihinin bile Çince öğretildiği Sincan'da yaşananlar kimseyi şaşırtmadı. Fakat gösteri yapanlar Pekin'in iddia ettiği gibi ayrılıkçı değiller, sadece adalet istiyorlar. Barışçı talepleri için Uygurlara yardım edeceğini söylemiş olan Batı'dan çıt çıkmamasıysa büyük hayal kırıklığı yarattı



Ben büyürken, biz Uygurlar elbette ırkımızdan dolayı ayrımcılığa uğruyorduk. Fakat o zamanlar Pekin en azından bizi terörist diye tarif etmeye çalışmıyordu. En azından Han Çinlilerine bizim şeytan olduğumuz inancı aşılanmıyordu. Üniversite eğitimim için Doğu Türkistan’dan Han Çin’ine gittim ve kimse bana Çince öğretmedi. Siyasi olarak özgür değildik belki, fakat belli düzeyde dini ve kültürel tercih hakkına sahiptik. Ve şimdi olduğu gibi değildi. Bugün artık Uygur tarihini Çince öğrenmek zorundasınız.

E-posta göndermeye cesaretimiz yok

Bu yüzden son günlerde patlak veren olaylar hiç de şaşırtıcı değil - şaşırtıcı olan ölçeği. Hükümetin acımasız baskılarla dolu bir tarihi var, fakat böylesi hiç yaşanmamıştı: Şu an Sincan’ın başkenti Urumçi’de yaşananlar başka bir boyut arz ediyor. Dehşet verici.

Ve bir şeyi açıkça belirtmek lazım: Sokaklara dökülen insanlar ayrılıkçı falan değiller. Terörist değiller. Ellerinde Çin bayrağı var. Bir Uygur için Çin bayrağı taşımak epey bir meseledir, fakat yasal çerçevenin dışına çıkmanın sonuçlarının ne olabileceğini biliyorlar.

Onlar adalet talep eden ve yasalara uyan Çin vatandaşları. Ancak onlara ayrılıkçı damgası vuruluyor ve acımasızca cezalandırılıyorlar. 1997’deki bir başka protestonun sonrasında kitlesel tutuklamalar, kaybetmeler, işkence, akıl almaz hapis cezaları ve idamlara tanık olmuştuk. Korkum, şu an gösterilerin ardından içeri atılmış insanların başına da aynısının gelebilecek olması. Ve onları savunmaya cesaret edebilecek tek bir Çinli avukat yok.

Böylesine korkunç koşullarda dışarıda yaşayan Uygurlar elbette dostları ve akrabalarıyla temas kurabilmek için çaresizce uğraşıyor. Fakat dostlarım telefon etmeye veya e-posta göndermeye cesaret edemediklerini söylüyor, çünkü bunun ailelerini hükümetin hışmına maruz bırakabileceğinden korkuyorlar ve elleri kolları bağlı bekliyorlar. Sevdiklerinden böyle koparılmak korkunç bir durum.

Böyle bir zulmün karşısında uluslararası toplumdan bu kadar az tepki gelmesi inanılmaz derecede hayal kırıklığı yaratıyor. Dünyanın dört yanındaki güçlü liderler Uygurlara barışcı, meşru talepler öne sürmeleri halinde yardıma koşacaklarına dair güvence vermişti - şimdi böyle taleplerde bulunuyorlar ve Beyaz Saray’ın tek yapabildiği bütün taraflara itidal telkin etmek. Avrupalı liderler de sessizliklerini koruyor.

Batılı liderler, kendi ulusal güvenliklerini ilgilendiren ıran konusunda, baskıcı bir rejimin eylemlerini kınama fırsatının üzerine atladı; fakat Çin’de insan haklarının değeri, ulusal çıkar hesaplarına kurban ediliyor. Devlet adamlarının seslerini yükseltmesini bekliyorduk, fakat bizi yüzüstü bıraktılar. Bu arada Tibet’ten Tayvan’a kadar her konuda Çin’in iddialarına kuşkuyla yaklaşan uluslararası medya, hükümetin Uygurlara yönelik iddialarını olduğu gibi kabul ediyor.


Açıkhava hapishanesi gibi
Gerçek şu: Onlar ne iddia ederse etsin, bu baskı barış ve güvenlik getirmez, aksine daha da uzaklaştırır. Uygurların istediği mantıkdışı değil. Eyalet yönetimi görevini yapmış ve bir oyuncak fabrikasında

Uygurları döven suçluları adalet önüne çıkarmış olsaydı, bunların hiçbiri yaşanmayacaktı.

Fakat daha da vahim meseleler söz konusu.
Benim ayrılmamdan bu yana Çin’deki hayat Uygurlar için bütün veçheleriyle kötüleşiyor.

Değer verdiğimiz her şey, sözgelimi dilimiz, dini özgürlüğümüz, bizden alınıyor. Oysa bunlar bizim kimliğimizi oluşturan unsurlar. Bizden bunları zorla aldıklarında geriye ne kalıyor?

Elbette Uygurlar artık bıktı: Bir açıkhava hapishanesinde yaşıyorlar. En azından teoride Çin’de özgürce yaşamak için ille de Han olmanız gerekmemeli. Uygurlar da diğer herkesle aynı haklara sahip. (Uygur-Amerikalı avukat ve eylemci, Washington’da yaşıyor, 8 Temmuz 2009)


RADıKAL
 
bu vahşeti şiddetle kınıyorum...

ve bende çin mallarını almıyorum....

zaten sağlıksız....

bu bodurlar hem bodur hemde hain katil.....
 
:1shok:Haber izlemedim ne kadar belli görüntülere bakınca içim kötü oldu daha fazla bakamadım:1ninca:
 
dunyada neler oluyor, vatandaslarimiz ne acilar cekiyor, ve biz hicbirseyden haberdar degiliz.. duyarliligin icin tesekkurler gulum, emegine saglik.. denizde bir damla dahi olsa DOSTLUGUMUZ BELLI OLSUN .. vesselam..
 
666c.jpg

43056.jpg

20090707073548urumqi.jpg

Yalnız değilsin kardeş, dualarımızdasın...
Sizin için Kardeşleriniz Meydanlarda...

Çin'deki olaylarda yaklaşık 800 Uygur'un öldürüldüğü haberleri geliyor...
Çin yönetiminin, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki etnik çatışmalardan sorumlu tuttuğu Rabia Kader önderliğindeki Dünya Uygur Kongresi, Urumçi'de 800 masum Uygurlunun öldürüldüğünü açıkladı.
Rakamları görgü tanıklarının ifadelerine dayandıran Kongre, 5 Temmuz'da, özerk bölgenin merkezi Urumçi'de Uygurların "barışcıl" protesto gösterileri düzenlediğini, ancak bu gösterilerin Çinli güvenlik güçlerince "kanlı" bir şekilde bastırıldığını duyurdu. Dünya Uygur Kongresi, Çin yönetimini şiddetle kınadığını bildirdi.
Kongre'den bugün yapılan açıklamaya göre, çoğu öğrenci 1000 ila 10 bin kadar Uygurlu, Pazar günü yerel saatle 17.00 sıralarında Urumçi'deki Halk Meydanı'na olaysız bir şekilde yürüdü. Göstericiler, 26 Haziran'da Guandong'da 2'si kadın 18 Uygurlunun öldüğü, 300'ünün ise yaralandığı olayları protesto etti. Uygurlu kalabalık, Guangdong'un Shaoguan kentindeki oyuncak fabrikasında çıkan olayların hükümetten tarafından soruşturulmasını istedi.
Dünya Uygur Kongresi, oyuncak fabrikasında çıkan olaylara polisin çok geç müdahale ettiğini ve Uygurları, Han Çinlilerinden "bilerek" korumadığını beyan etti. Kongre'nin açıklamasında, fabrikadaki Han Çinlilerinin "bir kamyon dolusu" sopa ile Uygurlu çalışanlara saldırdığı, fabrikadaki güvenlik güçlerinin olaylara seyirci kaldığı, hatta zaman zaman Han Çinlilerine katıldığı dile getirildi.
Dünya Uygur Kongresi, 26 Haziran'da Shaoguan'daki fabrikada, Uygur Türklerinin Çinliler tarafından linç edildiği görüntüleri de yayımladı. Görüntülerde, fabrika içerisindeki Han Çinlileri, Uygur Türklerini sopalarla dövüyor. Yerlerde yatan ölü ve yaralı Uygur Türkleri'nin "çaresiz" görüntüleri yürek burkuyor.
Kongre'nin lideri Rabia Kader, halen ABD'nin Virginia eyaleti Fairfax kentinde yaşıyor. Kader, olayları kendisinin kışkırttığı yönündeki suçlamaların doğru olmadığını belirterek, kendisinin yalnızca Çin'deki ailesini protesto hareketlerinden önce uyardığını söylüyor...
TÜRKıYE TAVRINI KOYMALI
 
Back