• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Vahşet Bitene Dek Çin Mallarını Boykot Edelim...

çağlayanda miting devam ediyo,ve böyle birlik olduğumuzu gördükçe çok ama çok mutlu oluyorum...
 
bu dünyadaki diğer mılletlerın Turklere karsı bu hiddeti nedir anlamıyorum cidden yaa ..
baska zaman avrupa bırlıgı olsun abd olsun hep bi fıkır catısması içinde bulunurken çin ile sımdı ne olduyda sus pus oldular .. yaa bu vahşete seyırcı kalıyorlar nasıl bir seydır bu anlamış değilim yaaa...
ilk haberı radyodan duydugumda inanamadım ..öldürülen Türklerden bian bende orda olmak istedım ciddi diyorum..
helal olsun ki babaları - cocoukları eşleri için dimdik çin ordusuna karsı yuruyen Türk Kadınlarımıza..
yazıklar olsunnn böyle mıletee ,,sessiz kalanlara bu katliama..

sardunya ablacıgım konun hayırlı olsun a.s.

boykota bende varım arkadaslar...
 
Çin idam listesi verdi

Doğu Türkistan Kültür ve Yardımlaşma Derneği Başkan Yardımcısı Ebubekir Türksoy, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde yaşanan olayların nedeni olarak gösterilen bin 434 Uygur Türkünün yargılanmadan idam edileceğini iddia etti.




ASKERLER ÇİNLİLERE DEĞİL UYGURLARA ÖNLEM ALIYOR

Doğu Türkistan Kültür ve Yardımlaşma Derneği Başkan Yardımcısı Ebubekir Türksoy, Uygur Özerk Bölgesi'ndeki son gelişmeler hakkında bilgi verdi. Türsoy, olayların hala devam ettiği yönünde bilgi aldıklarını ifade ederek, “Çin ajansları, şu anda Urumçi'de her şeyin yoluna girdiğine dair fotoğraflar geçmekte ve iyi haberler vermektedir. Bunun nedeni de Urumçi'ye 20 bin tane asker yığmalarıdır. Her köşe başını tuttular. Burada uygulanan politikayla dışarıdan Çin göçmeni getirilerek nüfusun yüzde 80'ini Çinli, yüzde 20'sini de Türk durumuna getirdiler. Doğu Türkistan'da 500 bin Uygur, 2 milyon Han Çinlisi'ne karşı mücadele vermektedir. Askerler de Çinlilere değil, Uygurlara yönelik önlem almaktadır” diye konuştu.

‘MAHKEME OLMADAN İDAM KARARI VERİLİYOR’

Çin hükümetinin olaylara karışan Uygurları idam edeceğini açıkladığını vurgulayan Türsoy, şunları söyledi: “Bu nasıl bir hukuktur ki, mahkeme olmadan idam kararı verildi. Resmi kaynaklara göre bin 434 kişi bu olayların sorumlusu olarak tutuklandı. Biz yaşanan gelişmelerden endişe ediyoruz. Hür dünyayı bu olaylara önlem almaya davet ediyoruz. Doğu Türkistan'daki bu feryadı duysunlar. Bu olaylar 60 yıldan beri yaşanan gerilimin sonucunda çıkmıştır. Kendi vatanında azınlık durumuna düşürülen bir millet var. Bu olaylar yatıştırılacaktır, ancak bir daha bu tür olayların yaşanmaması için hür dünyanın sorunlara çözüm bulması gerekiyor."

 
Doğu Türkistan’daki katliamdan kısa süre önce Cumhurbaşkanı Gül ile birlikte Çin’e giden Doğu Asya uzmanı Selçuk Çolakoğlu, ‘sorunların kaynağı, ayrımcılık ve Çinlileştirme politikaları’ diyor.


Doç. Dr. USAK Doğu Asya Uzmanı

Doğu Türkistan, dünyadaki en karmaşık ve bir o kadar da bilinmezlerle dolu bölgelerden birisi. Bölgenin eski çağlardan beri Çin yurdu olduğunu iddia eden Çin yönetimi, Doğu Türkistan ve Çin Türkistan’ı gibi kullanımları Çin egemenliğini tartışma konusu yapabilecek farklı tarihsel yaklaşımları ima ettiği için reddetmekte.

Bölgeyle ilgili diğer hassas bir tartışma konusu da Doğu Türkistan’da hangi halkların yaşadığı ve bunların nüfus dağılımı ile ilgilidir. Çin resmi kaynaklarına göre Doğu Türkistan’da 13 farklı etnik yaşamaktadır. Bunlar arasında Türk kökenli olan Uygurlar, Kazaklar, Kırgızlar, Özbekler, Tatarlar, Solarlar ve Sarı Uygurlar (Budist) ile Han Çinlisi, Moğol, Tacik, Hui (Çinli Müslüman), Sibolar diğer etnik kökenden gelen gruplar yapmaktadır. Gerçekte ise Doğu Türkistan Kazakların ve özellikle Uygurların anavatanıdır. Diğer büyük etnik grup ise sayıları sürekli artmakta olan ve bölgeyi merkezi hükümetin desteğiyle yöneten ve tüm ekonomik faaliyetlerini yönlendiren Han Çinlileridir.

Çinlileştirme politikası

Çin 1950’ye kadar iç savaşlar ve Japonya’yla savaştan dolayı Doğu Türkistan’da tam hákimiyet sağlayamamıştır. Bölgedeki Kazaklar ve Uygurlar otorite boşluğundan yararlanarak 1933 ve 1944 yıllarında iki defa bağımsız ‘Doğu Türkistan Devleti’ kurmaya çalışmışlar ama başarılı olamamışlardır. Ancak bu deneyimler bölgede yaşayan Türklerin daha sonraki bağımsızlık taleplerinin temelini oluşturmuştur.

1949’da kurulan Komünist Çin rejimi Doğu Türkistan’da Han-karşıtı Türk kökenli Müslümanlar ve güçlü bir Sovyet nüfuzuyla karşılaşmış, 1953’te Stalin’in ölümünden sonra bölgeyi kendine bağlamak için adımlar atmaya başlamıştır.

Bu amaçla Doğu Türkistan’la ana Çin ülkesi arasında güçlü karayolu ve demiryolu bağlantısı kurulmuş ve özellikle sınır bölgelerine askeri birlikler yerleştirilmiştir. Pekin’in Doğu Türkistan’ı Çinlileştirme konusundaki en büyük kozu Çinli göçmen yerleştirme politikası olmuştur. 1950’de bölge nüfusunun ancak yüzde 10’u Han Çinlisi iken, bu rakam 1990’ların ortalarında yüzde 40’a ulaşmıştır. Diğer taraftan 1942’de Uygurlar bölge nüfusunun 78’ini oluştururken, 1990’da bu oran yüzde 48’e düşmüştür.

Dünya kamuoyunda Uygurların temel talebinin bağımsızlık olduğu yönünde yanlış bir kanaat oluşmuştur. Halbuki Uygurların mevcut şartlarda Çin’den bağımsız olma imkan ve kabiliyetleri son derece kısıtlıdır. Dünyanın en büyük ve güçlü ordularından biri olan Çin Halk Ordusuna karşı bölge halkının askeri bir direniş sergilemesi ihtimali yok denecek kadar azdır. Bu açıdan bakıldığında Uygurların bağımsızlık için değil eşit vatandaşlık hakları için mücadele ettikleri görülecektir.

Bağımsızlık istemiyorlar

Çin’in 1949’dan itibaren Doğu Türkistan’da uyguladığı temel politika Uygurları mümkün olduğu kadar siyasi ve ekonomik açıdan baskı altında tutarak toplumsal gelişimlerini engellemek olmuştur. Bu şekilde Uygur toplumuna liderlik edebilecek bir kadronun ortaya çıkması engellenmeye çalışılmıştır. Göçler yoluyla Uygurların bölgedeki nüfus yoğunluğu yüzde 20’lere çekildiği taktirde Pekin açısından Doğu Türkistan sorunu nihai olarak bitmiş olacaktır.

Pekin’in göç politikasının iki ayağı vardır. Han Çinlilerini Şincang’a yerleşmeye teşvik etmek ve Uygurları da Çin’in iç kısımlarına göç ettirmek şeklindedir. Han Çinlilerinin Doğu Türkistan’a göçünü teşvik etmek için iş garantisi vermekte, maaşları yüksek tutmakta, daha büyük konutlar sunmakta ve doğu bölgelerinde çok sıkı bir şekilde uyguladığı ‘tek çocuk’ politikasını esnetmektedir.

Diğer taraftan Uygurların ticari sahada sivrilmelerine izin verilmemektedir. Rabiya Kadir örneğinde olduğu gibi her şeye rağmen iş hayatında başarılı olup zenginleşen insanlar da sistem tarafından tasfiye edilmektedir. Doğu Türkistan’daki ekonomik kalkınmadan Uygurlar hiç pay alamadıkları gibi burada yapılan yatırımlar ve yaratılan istihdam bölgeye Çinli göçünü hızlandırmaktadır. Pekin’in 1949’dan beri uyguladığı bu ayrımcı politikalar yüzünden Uygurlar ve Han Çinlileri arasındaki etnik farklılık bugün sınıfsal bir farklılığa da dönüşmüştür.

Çince bilmeyene iş yok

Ekonomik alanda Uygurlara karşı uygulanan bu ayrımcılık siyasi ve kültürel alanda da hissedilmektedir. Doğu Türkistan’da Uygurca’nın kullanımı gün geçtikçe azalmakta, Uygurca eğitim veren okullardan mezun olan Uygurlar Çinceyi iyi bilmedikleri bahanesiyle devlet kadrolarında işe alınmamaktadırlar. Son yıllarda Urumçi’deki Xinjiang Üniversitesi’ndeki bazı Uygur hocalar Çince bilmedikleri gerekçesiyle işten atılmışlardır. 1993’te kabul edilen ve 2003’te yürürlüğe konan yeni eğitim politikasına göre Şincang bölgesinde tüm eğitim Çince haline getirilmeye başlanmıştır. Uygur okullarında görev yapan ve Çince bilmeyen öğretmenlere ise Çince öğrenmeleri için bir yıl süre verilmekte ve Çince seviye tespit sınavında başarılı olamamaları halinde işten atılmaktadır.

Yine Uygurlar, din özgürlüğü noktasında da çeşitli sıkıntılarla karşılaşmaktadırlar. Tamamı Müslüman olan Uygurlar ve diğer Türk kökenli halklar ile Han Çinlileri arasındaki farklılık etnisiteden olduğu kadar dini farklılıktan da beslenmektedir. Bu açıdan Pekin, Uygur kimliğini zayıflatmanın bir yolu olarak da dini alanda bazı kısıtlamalar getirmektedir. Doğu Türkistan genelinde cami girişlerine devlet memuru, öğrenci, Çin Komünist Partisi üyeleri ile emekli memurların camiye gidemeyecekleri yönünde ilanlar asılmaktadır. Camiye gidiş gelişler cemaat arasındaki istihbarat elemanlarınca sıkı bir şekilde denetlenmektedir. Yine Ramazan ayında devlet memuru ve şirket çalışanı Uygurların oruç tutup tutmadıklarını kontrol etmek için su ikram edilmektedir.

Uygur kimliğini zayıflatmanın ve bölgeye Çinli göçmen yerleştirmenin diğer bir aracı da kentsel dönüşüm projelerdir. Normalde daha sağlıklı bir yapılaşmayı temin için kullanılan kentsel dönüşüm, Doğu Türkistan’da şehirlerin Türk-İslam kimliğini yok etmek için kullanılmaktadır. Uygurların yoğun olarak yaşadığı geleneksel ve tarihi semtler, cadde geçirmek ve daha modern binalar inşa etmek bahanesiyle yıkılmakta, buralarda meskûn Uygurlar göçe zorlanırken yıkılan tarihi evlerin yerine dikilen apartmanlara Han Çinlileri yerleştirilmektedir. Bu politikalar Kaşgar ve Hoten gibi tarihi Uygur şehirlerinde uygulanmaktadır.

Camiler denetim altında

Çin yönetimi asimilasyon ve sindirme politikası çerçevesinde Uygurların her türlü masum talebini görmezden gelirken, uluslararası kamuoyuna yansıyan Uygur muhalefetini sevimsiz kılmak için radikal dinci olarak tanımlamaktadır. Özellikle 11 Eylül’den sonra her türlü Uygur muhalefetini Afganistan’daki El-Kaide veya Taliban ile bağlantılı terörist oluşumlar olarak gösterme gayreti içerisine girmiştir.

Sonuç olarak, Doğu Türkistan’da yaşayan Uygurların bugün için esas taleplerinin bağımsızlık değil, Çinlilerle eşit vatandaşlık haklarına sahip bir şekilde insanca yaşamak olduğu söylenebilir. Çin hükümetinin Uygurlardan gelen en masum talepleri bile ayrılıkçılık ve terörizm olarak değerlendirmesi bugünkü sorunların temelini teşkil etmektedir.

Nitekim 5 Temmuz 2009’da Urumçi’de patlak veren olaylar doğudaki Guangdong vilayetindeki bir fabrikada öldürülen iki Uygur işçinin faillerinin bulunmasına yönelik masum bir gösteri ile başlamıştır. Xinjiang Üniversitesi’nden birkaç yüz kişilik Uygur öğrenci topluluğu üzerine Çin güvenlik güçleri ateş açmış ve sonrasında infiale kapılan Uygurlar sokaklara dökülmüşlerdir. Bu olayların Çin hükümetinin iddia ettiği gibi dışarıdan planlanmış bir hareket olma ihtimali de son derece zayıftır. Öncelikle Uygurların nüfusunun yüzde 80’i Çinli olan Urumçi’de böyle bir ayaklanma organize etmeleri kendi can güvenlikleri açısından mantıklı görünmemektedir.

Yine bu tür toplumsal olaylarda Çin hükümetinin yaşama hakkı başta olmak üzere temel insan haklarını hiçe sayan müdahale taktikleri ve sonrasında gelen gayri insani baskı ve sindirme politikaları tüm dünyanın insanlık adına karşı çıkması gereken uygulamalardır. Dünyanın neresinde olursa olsun bir gün içerisinde 150’den fazla insan öldürülüyorsa bunun adı katliamdır. Bu noktada özellikle Türkiye’ye düşen görev, Uygurların temel insani taleplerinin gerçekleştirilmesi ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin eşit vatandaşları olmaları noktasında Pekin’le temasa geçmektir. Bu Türkiye olarak Uygurlara karşı soydaşlık ve dindaşlıktan öte bir insanlık görevidir.


alıntı
 
NEREDE MEDENı DÜNYA!
1247440495.jpg




DOĞU Türkistan’da soykırıma girişen Çin’in uyguladığı şiddet her geçen gün yeni bir boyut kazanıyor. Türklerin evlerine baskınlar düzenleniyor, protestocu gençler makineli tüfeklerle avlanıyor, cenazelerin defnine bile müsaade edilmiyor.

Nerede insan hakları!
BAĞIMSIZ Doğu Türkistanlılar Birliği Genel Başkanı Abdulmecit Avşar, “Binden fazla Türk’ün cenazeleri, yakınlarına teslim edilmedi. Verilenleri de gece gizlice gömebildik. Türk katliamına dünya kamu-oyu seyirci kalıyor” dedi.

Batı’ya öfke
Çin’in akıl almaz zulmüne isyan eden yaşlı bir Uygur, Türklerin maruz kaldığı katliamı izlemekle yetinen Batı’ya da ateş püskürdü.

Dünya vahşete seyirci!
Çin yönetiminin Doğu Türkistan’daki soykırımına tüm dünya seyirci. Urumçi’de katledilen Türklerin cenazelerinin defnine bile izin verilmiyor. BM ve AB ülkeleri soykırımını görmüyor

Doğu Türkistan’da Çin yönetiminin Uygur Türklerine yönelik uyguladığı şiddet her geçen gün yeni bir boyut kazanıyor. Uygur Türklerinin evlerine baskınlar düzenlenmeye devam ediyor. Uygurlu protestocu gençler ise Çin polisi tarafından makinalı tüfeklerle avlanıyor. Katledilen Türklerin cenazeleri ise ortada kalıyor.

ınsanlık dışı uygulama
Bağımsız Doğu Türkistanlılar Birliği Genel Başkanı Abdulmecit Avşar, protestolar sırasında öldürülen binden fazla Türk’ün cenazelerinin yakınlarına teslim edilmediğini, verilen cenazelerin belli bir kısmının da geceleyin gizlice gömülebildiğini kaydetti. Türk katliamına dünya komuoyunun seyirci kaldığını ve katliam sonrasında ölülere reva görülen insanlık dışı uygulamalara dikkat çeken Avşar, “ Çin polisi Türkleri başına kurşun sıkarak katletti. Ölenlerin çoğu sokak ortasında bırakılıyor. Cenazelerin defini sırasında sözde güvenlik gerekçesiyle hiçbir şekilde katılıma izin verilmiyor” dedi.

Soykırımına tepki çığ gibi
Londra, Paris, Berlin ve Washington merkezli protestolar dün de devam etti. Çin
katliamını protesto eden, insan hakları örgütlerinin duyarsızlığına tepki gösteren Uygur Türkleri elçilik binalarınıa siyah çelenk bıraktı. Protestolarda Pekin yönetimi “ Medeni dünya nerede”, “Çin katliamını durdurun” sloganlarıyla kınanırken dünyanın Uygur Türklerinin katliamına seyirci kalması lanetlendi. Haziran ayında yapılan seçimlerin ardından oluşan yeni Avrupa Parlamentosu ise Çarşamba günü, tüm dünyanın tepkisini çeken Çin’in Doğu Türkistan’da Türklere yönelik şiddet eylemlerini gündeme alacak.

Katliama dur deyin!
Birleşmiş Milletler (BM) ve Beyaz Saray önünde önceki gün protestoda bulunan Uygur Türkleri, dün de eylemini sürdürdü. Japonya’nın başkenti Tokyo’da sokaklara dökülen binlerce genç “Katliama seyirci kalmayın” sloganları atarak
Pekin’e lanet yağdırdı.


Doğu Türkistan’daki Çin zulmüne Avrupa tepkisiz
Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği üyesi ülkelerinin Çin yönetiminin Doğu Türkistan’daki soykırımına sessizliği devam ediyor.BM bünyesinde Güvenlik Konseyi kanalıyla katliama dikkat çekmek isteyen Türkiye’nin önündeki en büyük engel ise Çin’in birim veto sistemine sahip olması. Veto hakkını elinde tutan Pekin’in aleyhine alınacak kararlara karşı çıkmasını ise uluslararası ilişkiler uzmanları, kurumun ikilemi olarak yorumluyor. Avrupa ülkelerinde yaşayan Uygur Türkleri, Türkler ve Azerbaycanlıların desteği ile Doğu Türkistan’daki katliama tepki gösterirken, uluslararası insan hakları örgütlerinin ve sivil toplum örgütlerinin bölgede yaşanan vahşeti görmezden gelmesi dikkat çekti.

Gözleri kör kulakları sağır
Medeni dünyanın gözleri önünde soykırımın görmezden gelindiğine dikkat çeken Doğu Türkistanlı sivil toplum örgütleri ve dernekler ise Türkiye başta olmlak üzere bölge ülkelerinden ve Türk dünyasından destek beklediklerini belirtti. Dün de başkent Urumçi, Kaşkar, ıli ve Aksu kentlerinde protestosunu sürdüren Uygur Türkleri Çin vahşetinin durdurulması amacıyla eylem yaptı.


Doğu Türkistan’ın başkenti Urumçi’de Çin zulmüne tepki gösteren Uygur Türkleri sokaklara çıkarak protestosunu sürdürdü. Pekin’e lanet yağdırılan eylemde Avrupa ülkelerinin katliam karşısında harekete geçmemesi kınandı.



Türk kardeşlerimiz bize sahip çıkıyor
Dünya Uygur Kongresi lideri Rabia Kadir, dün yaptığı açıklamada, “Bütün Uygur Türklerinin ve kendisinin yaşamının trajedilerle dolu olduğunu” söyledi. “Türk halkı, ataları aynı olan Doğu Türkistanlı kardeşlerini bağrına bastı. Bunun için çok minnettarım ve ben bu trajedinin zaferle biteceğine inanıyorum.” diyen Kadir şöyle devam etti: ”Liderlerimiz sürekli öldürüldüğü için oradaki insanları ve dışarıdaki Türkleri bir araya toplayıp sesimizi bütün dünyaya duyuran bir kişi çıkamamıştır. Liderlerimiz çıkmışsa da Türkiye ile sınırlı kalmıştır. Bütün dünya halkı şimdi ’Uygur Türklerinin liderleri kimdir’ diye sormaya başladı. “Hayatımda bu tür katliamlarla en az 10 kez karşılaştım” diyen Kadir, “Çinliler 1951-1954 yılları arasında yaklaşık 60 bin aydın ve tarihçimizi katlettiler.Bunlar arasında Özbek, Kırgız, Kazak kardeşlerimiz de vardı.” yorumunda bulunarak, 11 Eylül saldırıları sonrası da Müslüman oldukları için işkencelere maruz kaldıklarını kaydetti.


‘Soykırımı politikası uyguluyorlar’
Dünya Uygur Kongresi Kurucu Başkanı Erkin Alptekin de Doğu Türkistan’da Uygur Türklerine karşı 60 yıldır gerçek anlamda bir soykırım yürütüldüğünü söyledi. Olayların nedeni olarak, 26 Haziran’da Guangdong eyaletine bağlı Shaoguan şehrindeki bir fabrikadan çıkan Uygurların hiçbir sebep yokken saldırıya uğramasını gösteren Alptekin, resmi kaynaklara göre 12 kişinin öldüğü olayda saldırganlar hakkında bir işlem yapılmamasının Uygurları sokağa döktüğünü söyledi.Alptekin, o gün yüzde 90 civarında Çinli’nin yaşadığı bölgede Çinlilerin ellerine kılıç, bıçak, balta gibi ne varsa geçirip, önlerine gelen Uygura saldırdıklarını söyledi.
 
ben çin malllarını güvenli bulmadığım için tercih etmezdim ama şimdi gördüklerimden ve bildiklerimden sonra bunu çok daha farklı bir hisle yapacağımdan eminim.allah oradaki kardeşlerimizin yardımcısı olsun ve güç versin onlara..
 
of dun mıtıng vardı ve ben gıdemedım haberım bıle olmadı tv acmadım nete gırmedıgım ıcn yoksa mısafırlerı ıptal eder ucardım ya:(
 
ben çin malllarını güvenli bulmadığım için tercih etmezdim ama şimdi gördüklerimden ve bildiklerimden sonra bunu çok daha farklı bir hisle yapacağımdan eminim.allah oradaki kardeşlerimizin yardımcısı olsun ve güç versin onlara..
kesinlikle öyle,aldığın gibi atıyosun zaten 2 kullanımda,bende asla kullanmazdım,ama bu olaylar sayesinde iyice düşman oldumkötükedihüsoamin canım allah yardımcıları olsun:Saruboceq:en kısa zamanda bu felaket atlatılıcaktır işallah:Saruboceq:
 
BİR TÜRK DÜNYAYA BEDELDİRturkbayragi



resim1.20090708122408..jpg










resim2.20090708122414..jpg











resim3.20090708122419..jpg






Çin malı ya da hammaddesini, tüketici olarak ayırt edebilmek oldukça güç ancak Çin üretimi olan bir malı ayırt etmek çok ama çok kolay.




Nasıl mı?




Aldığınız ürünün üzerinde "Made in China","Product of China", "Made in P.R.C" veya "Çin Malı"




gibi ibareler yer almıyorsa, ürünün barkodunu okuyun.




Her ülkenin sahip olduğu eşi olmayan satış kodları, barkodların başına işleniyor.




Barkodun en başındaki ilk iki ya da üç rakam, ürünün hangi ülkeden geldiğini size söylüyor.




İşte Çin'e ait barkod numaraları




690 - 691 - 692





Eğer ürünün orijinalinden emin değilseniz bu üç rakam size yol gösterecektir.




Bu numaralarla başlayan ürünleri almayın.





eline kan bulaştırmak istemeyen ÇİN MALI SATIN ALMAZ!!!!




(muadili olmayan sağlık ürünleri ve eskiden alınmış ürün için gerekli zaruri yedek parçalar hariç)







PEKİ NE YAPACAĞIZ
"869" ve "made in Turkey" ürünlerini alacağızturkbayragi







arkadaşlar tek başına " 869 " yeterli değil... üretim yerine de mutlaka bakmalıyız...






"869"turkbayragi "Made in TURKEY"turkbayragi
 
Annemler su an corumda ve ben telefonda gecen soylemeyei unuttum cin mali almayin diye, bugun aklima getirip hemen soyledim o da cok uzuluyorn tamam kizim elimden geldiginde aklima gelip hic almicam dedi, insallah unutmaz zaten bu aralar pek bi unutkan .
 
Çin polisi iki Uygur Türkü'nü öldürdü!


Çin Devlet Radyosu'nun açıklamasına göre, Şincan eyaletinde polis iki Uygur Türkü'nü öldürdü.


PEKıN - Geçtiğimiz hafta resmi rakamlara göre 184 kişinin hayatını kaybettiği Şincan'da yine gerginlik yaşandı.


Çin Devlet Radyosu'nun açıklamasına göre, bölgenin başkenti Urumçi'de polis iki Uygur Türkü'nü öldürdü.


NTV'nin haberine göre açıklamada polisin üçüncü bir Uygur Türkü'nü de yaraladığı bildirildi.

Bir Hong Kong radyosu ise, Urumçi'de iki Çin polisine ateş açıldığını, buna verilen karşılıkta ise üç


Uygur'un öldürüldüğünü iddia etti.


Görgü tanıkları ise, Urumçi'de yine bir uygur semtinde polisin bir adamı feci şekilde dövdüğünü,, çevrede bulunanların korku içinde evlerine veya işyerlerine sığındıklarını anlattı.


Çinli yetkililer ise, Urumçi'de hayatın normale döndüğünü göstermeye çalışıyor. Olaylar sonrasında kapatılan yollar bugün yeniden trafiğe açıldı. Dükkanlar da tekrar kepenk açtı. Ancak güvenlik önlemleri sürüyor. Kentte kontrol noktaları kuran Çin polisi, halktan kimlikleri olmadan sokağa çıkmamalarını istedi. Kimliği olmayanların sorguya alınacakları duyuruldu.
 
Çin Urumçi’den canlı yayın

96.6 frekansındaki YÖN RADYO, Urumçi'den canlı yayın yapmaya başladı.


Sincan Uygur bölgesinde yaşanan çatışmalarla ilgili yeni gelişmeler her gün basında yer alıyor. Ancak bu haberlerin en önemli işlevinin çelişkili bilgilerle olayların saptırılmasını sağlamak olduğu anlaşılıyor. En temel bilgilerden yoksun şekilde yapılan yorumların çoğu da gerçeği anlatmaktan uzak duruyor.

Çin Uluslararası Radyosu ile Yön Radyo bölgede yaşanan olaylara ilişkin gerçeklerin ortaya çıkması için ortak yayın yaptı. Hafta boyunca hergün saat 13.00-14.00 saatleri arasında yayınlanacak “Urumçi özel programının” ilk bölümünde, bölgedeki son durum ele alındı.

Programda Sincan Uygur bölgesinde neler oldu?
Bölge'de şu anda durum nasıl?
Bölge insanları olaylara nasıl bakıyor? ve benzeri bir çok soruya yanıt arandı.

Program sırasında Çin Uluslararası Radyosu’nun Urumçi Stüdyolarında Çin Uluslararası Radyosu Türkçe bölümü şefi Young Min Şia, Sincan Uygur Özerk Bölgesi Dış Tanıtım Başkanı Hou Han Min ve TRT Türk Pekin temsilcisi Levent Uluçer; Yön Radyo stüdyosunda ise Yön Radyo Genel Koordinatörü Yüksel Kılınç yer aldı.

Programda Yön Radyo Genel Koordinatörü Yüksel Kılınç dinleyicilerden gelen soruları Sincan Uygur Özerk Bölgesi Dış Tanıtım Başkanı Hou Han Min’e yöneltti. TRT Türk Pekin temsilcisi Levent Uluçer ve Sincan’ın farklı bölgelerinden muhabirler de olaylara ilişkin gözlemlerini aktardılar.

"Urumçi özel yayını"nın yarınki bölümünde olayların çıkış nedenleri ve uluslararası boyutu üzerinde durulacak. Bölgedeki son durumun canlı bağlantılarla aktarılacağı programda yetkililer de sizlerden gelen soruları yanıtlayacak.
 
dün büyük bir alışveriş merkezine gittim inanırmısınız çoğu ürün çin malı elektronik eşyalar, mutfak eşyaları, oyuncaklar, tekstil ,türk bayrağı bile çoğu ürünü 1 milyon indirimi başlığı altında zaten inanamadım olay bu kadar tazeyken bu mağaza sahipleri nasıl bukadar duyarsız oluyor :olmaz:
herkesi özellikle firmayetkilileri ne olur bu kadar duyarsız olmayın :olmaz:
 

Çinli hackerlardan uyarı


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki şiddet olaylarına yönelik yaptığı "soykırım" değerlendirmesinin Çin'deki yankıları sürüyor.


Çinli sanal korsanlar, Türkiye'ye olan tepkilerini, Pekin'deki Türkiye Büyükelçiliği'nin internet sitesini hack'leyerek gösterdi.

Elçiliğin 'www.turkey.org.cn' sayfasını dün kıran sanal korsanlar, "Türkiye, Çin'in içişlerine karışmaktan vazgeçmeli. Bu bir uyarı" ifadelerini kullandılar. Siteyi çökerten ve kendisine 'Maffia Baron' adını veren Çinli hacker, "Sincan sorunu Çin'in içişlerine aittir ve başkalarının karışmasına açık değildir. Çin, bu sorunu halledecek güçtedir. Çin'deki Türkiye büyükelçiliğinin, bizim sesimizi duyacağını ümit ediyoruz" yazan bir mesaj bıraktı.

Başbakan Erdoğan, 10 Temmuz'daki açıklamasında, "'Vahşet' ifadesini Türkiye'de kullandım. Arkasındayım. Çünkü yüzlerce insanın öldürüldüğü ve bini aşkın insanın yaralı olduğu bir olayı, adeta bir soykırımı herhalde başka bir kelime ifade etmez" demişti.

Dünyanın ilk siber savunma ordusu olarak bilinen ve bu zamana kadar çökerttiği sitelerle adından sıkça söz ettiren Ayyıldız Tim Türk internet korsanları da, Uygur Türklerine uygulanan baskılara tepki göstermek amacıyla Çin'den yayın yapan binlerce siteyi çökertmişti.

Çin resmi makamları, 5 Temmuz'dan bu yana Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde meydana gelen olaylarda 137'si Han Çinlisi 184 kişinin öldüğünü iddia ediyor.



BİR TÜRK DÜNYAYA BEDELDİRturkbayragi



resim1.20090708122408..jpg










resim2.20090708122414..jpg











resim3.20090708122419..jpg






Çin malı ya da hammaddesini, tüketici olarak ayırt edebilmek oldukça güç ancak Çin üretimi olan bir malı ayırt etmek çok ama çok kolay.





Nasıl mı?




Aldığınız ürünün üzerinde "Made in China","Product of China", "Made in P.R.C" veya "Çin Malı"




gibi ibareler yer almıyorsa, ürünün barkodunu okuyun.




Her ülkenin sahip olduğu eşi olmayan satış kodları, barkodların başına işleniyor.




Barkodun en başındaki ilk iki ya da üç rakam, ürünün hangi ülkeden geldiğini size söylüyor.




İşte Çin'e ait barkod numaraları




690 - 691 - 692





Eğer ürünün orijinalinden emin değilseniz bu üç rakam size yol gösterecektir.




Bu numaralarla başlayan ürünleri almayın.





eline kan bulaştırmak istemeyen ÇİN MALI SATIN ALMAZ!!!!




(muadili olmayan sağlık ürünleri ve eskiden alınmış ürün için gerekli zaruri yedek parçalar hariç)







PEKİ NE YAPACAĞIZ
"869" ve "made in Turkey" ürünlerini alacağızturkbayragi







arkadaşlar tek başına " 869 " yeterli değil... üretim yerine de mutlaka bakmalıyız...






"869"turkbayragi "Made in TURKEY"turkbayragi
 
boykota duaya devammm olaylar yatıssa bıle benım ıcın ırkımın kanını doken bıtmıstır..
ıns bılmeyerekte olsa almam
 
Batı, Çinli 'erkek nüfus fazlalığının' dünyanın başına 'bela olmasından' korkuyor ...


GıDEREK NÜFUSU KADINLARDAN FAZLALAŞAN ÇıNLı ERKEK NÜFUSUN 'GELıN SORUNU' NASIL ÇÖZÜLECEK? BBC BU SORUYA YANIT ARIYOR:

Çin'in aile planlaması alanındaki sert yasaları, ülkede erkeklerin sayısının kadınlara oranla belirgin şekilde artmasına yol açtı.

'Tek çocuk politikası' yeni sorunlar yarattı

Uzmanlara göre 2020 yılında ülkede evlilik çağındaki erkeklerin sayısı, kadınlardan 30 milyon fazla olacak.

Bu durumda genç Çinlilerin evlenirken eş bulmakta çok zorlanacakları belirtiliyor.

Çin Nüfus ve Aile Planlama Komisyonu, sorunun sosyal istikrarsızlığa yol açabileceği uyarısında bulundu.

Komisyon birçok ailenin erkek çocukları tercih ettiğini ve 70'li yıllarda benimsenen 'tek çocuk politikası' nedeniyle, kız olacağı anlaşılan bebekler için kürtaja gidildiğini belirtiyor.

Çin'in 'tek çocuk politikası'nın yol açtığı başka sorunlar da var.

Devletin maddi yardımının yavaş yavaş azalması yüzünden ülkede birçok kişi, ilerleyen yaşlardaki anne ve babasıyla, onların anne ve babalarını mali olarak desteklemek zorunda kalıyor.

2005 yılı itibarıyla Çin'de her 100 kadına 118 erkek düşüyordu.

2000 yılında ise bu oran 100 kadına karşılık 110 erkekti.

Yaklaşık 1 milyar 300 milyonluk ülke nüfusunun, 2033 yılına kadar 1,5 milyarı bulacağı sanılıyor.
 
yıllardır çok dikkat ederim zaten ,
çin malına güveni hiç yok,
kalitesizliğinden dolayı kullanmıyorum,şimdi özellikle dikkat diyorum ki
kazara evime sokmayım
tek kelimeyle yazık,
kötülerin yatacak yerleri yok,
bu dünya kendilerine kalack zannedip bu soykırımları sürdüyolar,
etrafındakilerden bunlara seyici kalıyor,
gerçekten çok üzücü,bugün bizler belki göremesekte,
gelecekte çocuklarımızın nasıl bi dünyada yaşayacaklarından çok endişe ediyorum,
allahım sen mazlumların yüzü hürmetine mağdur vatandaşlarımızın yar ve yardımcısı ol.
 
protestoya devam....
bi sitede gördüğünüz her fotoya inanmayın bebek yiyen çinliler fotoğrafları gerçek değildir gibi
bir şeyler okudum ama zannetmiyorum öyle bir şey olduğunu
fotomontaj olsaydı elbette ortaya çıkardı
gerçek olmasaydı bu kadar yankı uyandıramazdı
ve fotoğraflar çok gerçekciydi
ben bunların yalan olduğuna inanmadım
asıl yalan bunları yalanlamak bence
 
protestoya devam....
bi sitede gördüğünüz her fotoya inanmayın bebek yiyen çinliler fotoğrafları gerçek değildir gibi
bir şeyler okudum ama zannetmiyorum öyle bir şey olduğunu
fotomontaj olsaydı elbette ortaya çıkardı
gerçek olmasaydı bu kadar yankı uyandıramazdı
ve fotoğraflar çok gerçekciydi
ben bunların yalan olduğuna inanmadım
asıl yalan bunları yalanlamak bence


çinlilerin bebek yediğini tüm dünya biliyor...üstelik bu olay yeni değil ....yıllar önce gördüm ben bu fotoları ...en az ama en az 7-8 yıl önce mail grubundan gelmişti ...
 
çinlilerin bebek yediğini tüm dünya biliyor...üstelik bu olay yeni değil ....yıllar önce gördüm ben bu fotoları ...en az ama en az 7-8 yıl önce mail grubundan gelmişti ...

bende inanmadım zaten
çok gerçekçiydi bu kadar gerçekçi fotomontaj olabilir mi
fotoğrafların yarattığı tepkiyi azaltmak için uydurulmuş bir şeydi bence
çin bu aralar çok tepki topluyor kendini bi şekilde aklamaya çalışıyor ama mümkün değil
 
Back