• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Vahşet Bitene Dek Çin Mallarını Boykot Edelim...

Türk hackerlardan Çin sitelerine 'Uygur istilası' :lepi:turkbayragi​



Ayyıldız Tim, Çin'de Uygur Türklerine yapılan vahşete tepki göstermek için Çin'den yayın yapan binlerce siteyi çökertti.

Dünyanın ilk siber savunma ordusu olarak bilenen ve bu zamana kadar çökerttiği sitelerle adından sıkça söz ettiren Ayyıldız Tim Türk internet korsanları, Çin'de Uygur Türkleri'ne uygulanan vahşete tepki göstermek amacıyla Çin'den yayın yapan binlerce siteyi çökertti.

Çin'in bazı kamu kurum ve kuruluşlarının internet sitelerini de çökerten Ayyıldız Tim üyeleri, çökerttikleri internet sitesine "Uygur Türkleri yalnız değil" ve "Bu vahşete bir son verin" şeklinde sloganlar yazdılar.

Ayyıldız Tim üyeleri, Uygur Türkleri'nin vahşice katledilmesine göz yummayacaklarına ve Çin'in askeri ve bankaların internet sitelerini çökerterek milyon dolarlarca zarar açacaklarını söylediler. Şu ana kadar 2 bini aşkın sitenin çökertildiğini belirten Ayyıldız Tim üyeleri, Çin'den yayın yaptığı tespit edilen bütün sitelerin çökertileceğini duyurdular.

alkisalkisalkis alkisalkisalkis alkisalkisalkis alkisalkisalkis alkisalkisalkis alkisalkisalkis alkisalkisalkis alkisalkisalkis alkisalkisalkis​


çocuklar ellerinize yüreklerinize sağlıka.s.


turkbayragi​
gecenın bu saatı bundan guzel bı haber olmazdı heralde turkbayragi turkbayragi turkbayragi turkbayragi turkbayragi turkbayragi turkbayragi turkbayragi turkbayragi turkbayragi turkbayragi
 
Türk hackerlardan Çin sitelerine 'Uygur istilası' :lepi:turkbayragi​


Ayyıldız Tim, Çin'de Uygur Türklerine yapılan vahşete tepki göstermek için Çin'den yayın yapan binlerce siteyi çökertti.

Dünyanın ilk siber savunma ordusu olarak bilenen ve bu zamana kadar çökerttiği sitelerle adından sıkça söz ettiren Ayyıldız Tim Türk internet korsanları, Çin'de Uygur Türkleri'ne uygulanan vahşete tepki göstermek amacıyla Çin'den yayın yapan binlerce siteyi çökertti.

Çin'in bazı kamu kurum ve kuruluşlarının internet sitelerini de çökerten Ayyıldız Tim üyeleri, çökerttikleri internet sitesine "Uygur Türkleri yalnız değil" ve "Bu vahşete bir son verin" şeklinde sloganlar yazdılar.

Ayyıldız Tim üyeleri, Uygur Türkleri'nin vahşice katledilmesine göz yummayacaklarına ve Çin'in askeri ve bankaların internet sitelerini çökerterek milyon dolarlarca zarar açacaklarını söylediler. Şu ana kadar 2 bini aşkın sitenin çökertildiğini belirten Ayyıldız Tim üyeleri, Çin'den yayın yaptığı tespit edilen bütün sitelerin çökertileceğini duyurdular.

alkisalkisalkis alkisalkisalkis alkisalkisalkis alkisalkisalkis alkisalkisalkis alkisalkisalkis alkisalkisalkis alkisalkisalkis alkisalkisalkis​


çocuklar ellerinize yüreklerinize sağlıka.s.

turkbayragi​

allahına kurban soyle guzel haberler alalımm
burdan hepsının yuregıne aklına zekasına saglık allahrazı olsun dılıyorum
ıstanbulda yokmu protesto ucalım bızdeee
 
10.07.2009 Cuma günü saat 15.00de, Finlandiya’nın başkenti Helsinki de parlamento binası önünde Uygur Türk katliamı kınanacaktır.


Yine 12.07.2009 Pazar günü öğle namazı sonrasında, İstiklal Gazetesi Finlandiya temsilciliği tarafından, şehit olan kardeşlerimizin ruhları için Yasin-i Şerif okutulacaktır.

Tüm soydaşlarımız ve duyarlı vatandaşlarımız davetlidir.


Finlandıya da bulunan kk dostları emınız kı orada olacaksınız...


turkbayragi turkbayragi turkbayragi turkbayragi turkbayragi turkbayragi turkbayragi turkbayragi turkbayragi turkbayragi turkbayragi turkbayragi turkbayragi turkbayragi turkbayragi turkbayragi turkbayragi​
insanın şimdi keşke orda olsaydık da biz de katılabılseydık dıyesı gelıyor vallamafoldumben
 
Türk Malı Barkodu

barkod.png



barkod.jpg
 
kızlar sadece 869 la bıtmıyo bne buna aldanıp bı kac urun aldım
googleden aratırdıgmda yıllık bellı bır karlarını ısraıle sılah olarka bagısladıklarını ogrendım dısmacunuydu:( bıraz daha fazlaa arastırmacı olup oyle allaım
sonunakadarrr protestooo
 
bir süredir kendimce mallarının kalitesiz ve sağlığa zaralı olduğu düşüncesiyle pretsto ediyordumm
isabetli davrandğım için çok mutluyum bize bizden başka dost yok bunu asla unutmamalı ve sahip çıkmalıyız bu yüzyılda hala daha ırkçı ve siyasi soykırımlar yapılıyor çok acııı:((((((((((((((((((((((((((((((((((((((
 
100720090825127521384_2.jpg


Uygur profesör ortadan kayboldu

Dünyaca ünlü Uygur Profesör İlham Tohti Pekin’de kayboldu


Cuma 10.07.2009 - 08:23

Çin istihbaratı tarafından bilinmeyen bir yere götürüldüğü iddia edilen profesörden iki gündür haber alınamıyor. Tohti, ‘Urumçi’deki olaylarla ilgili çok şey biliyorum’ diyordu...

Çin’in başkenti Pekin’de yaşayan Uygur ünlü ekonomi profesörü İlham Tohti, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki olayların ardından kayıplara karıştı. Tohti’nin Çin polisi tarafından salı günü karakola davet edildiği, daha sonra kendisinden haber alınamadığı bildirildi. Pekin’deki Central Nationalities Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olan Tohti’nin, en son 7 Temmuz’da Radio Free Asia ile irtibat kurduğu, telefonda, “Polis iki gündür evimi gözlüyor, hayatım tehlikede” dediği belirtildi.

GÜVENDE DEĞİLİM AÇIKLAMASI

Tohti, “Ben hiçbir şeye karışmadım. Ancak güvende değilim. Polis beni çağırıyor. Gitmem gerek” dedi. Tohti’nin bir önceki gün ise, “Çatışmalarla alakalı olarak önemli bilgiler elde ettim. Ancak bunları yayımlayamam, çünkü çok hassas bir dönemdeyiz” dediği öğrenildi. İlham Tohti’ Urumçi yönetimini eleştiriyordu.

AHMET DAVUTOĞLU, HİLLARY'İ ARADI

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki olaylarla ilgili olarak sürdürdüğü telefon diplomasisi çerçevesinde ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ile görüştü. Dışişleri Bakanlığı yetkililerinden edinilen bilgiye göre Davutoğlu, Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki olaylara ilişkin Clinton’ı telefonla arayarak, Türkiye’nin konuya ilişkin hassasiyetini aktardı.

ETNİK GERGİNLİK ÖNLENMELİ

Davutoğlu’nun diğer telefon görüşmelerinde de vurguladığı gibi Clinton’a da uluslararası toplumun konuya daha fazla ilgi göstermesi gerektiğini ilettiği öğrenildi. Bölgede insanlık trajedisi yaşandığına dikkati çeken Davutoğlu, bu olayların etnik gerginliğe yol açmasının önüne geçilmesinin şart olduğunu da belirtti. Davutoğlu ile Clinton Kafkaslar’da ki son durumuda görüştü.

ÇİN'İN GÜVENLİK KONSEYİ İTİRAZI

Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Qin Gang, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde meydana gelen olayların BM Güvenlik Konseyi’nde ele alınması için neden bulunmadığını söyledi. Sözcü, Pekin’de düzenlediği olağan basın toplantısında, Türkiye’nin konuyu Güvenlik Konseyi’ne götürmesi olasılığıyla ilgili soruyu yanıtlarken, bunun Çin’in iç işi olduğunu belirtti. Qin, ülkenin bütünlüğü, etnik dayanışma ve sosyal istikrarın sağlanması için diğer ülkelerden anlayış ve destek beklediklerini kaydetti.

KATLİAM YAPAN SİVİL ASKERLER

Doğu Türkistan Vakfı Genel Sekreteri Hamit Öztürk, katliama karışan Çinliler’in normal vatandaş olmadığını bölgeye Çin tarafından bilinçli olarak yerleştirilen cinayet ve hırsızlık gibi suçlara karışmış kişiler tarafından oluşturulan sözde Bölge Üretim ve İnşa Ordusu (BingTuen)’na bağlı sivil giyimli askerler olduğunu savundu. Öztürk, iddiasını olaylara karışan Çinliler’in ellerinde görülen çivili sopaların hepsinin aynı saldırganların saç kesimleri ve boylarının tıpatıp aynı olmasına bağladı.
 
'Kızlarımızı geneleve satıyorlar'

Sincan’da en büyük sorun 16-22 yaşlarındaki genç kızların iç bölgelere göçe zorlanması.


Şu anda Sincan’da en büyük sorun 16-22 yaşlarındaki genç Uygur kızların iç bölgelere göçe zorlanması. Kızlar, fabrikalarda iş öğreteceğiz bahanesiyle Çin’in değişik yerlerine gönderiliyorlar. Asıl hedef Uygurları asimile etmek. Kızların ailelerine baskı yapılıyor. ıç bölgelere gönderdikleri kızları kötü yerlere, genelevlere satıyorlar.

HÜRRıYET’in Londra Temsilcisi Faruk Zabcı, üç yıl içinde iki kez gizlice girip haftalarca araştırma yaptığı Doğu Türkistan’ın sorunlarını Uygur Türkleri’nden dinledi. En son 2008 yılının mayıs ayında Sincan’a giden Zabcı’ya göre, son kanlı olaylar o günden işaretini vermişti. ışte Faruk Zabcı’nın Doğu Türkistan izlenimleri:

Gizlice girmiştim

Baskı, baskı, baskı... Sonunda baskıdan bunalan Uygur Türkleri isyan etti. Urumçi’de sokağa dökülmüş "Adalet, adalet" diye bağıranları incelediğimde Çin güvenlik güçlerine kafa tutan genç kızlar, kadınlar dikkati çekiyor. Şaşırtmıyor, çünkü Sincan’da en büyük haksızlığa uğrayanlar kadınlar. Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ne ilk defa 2006 yılı nisan ayında gizlice girdim. Çin Olimpiyatları’ndan önce de geçen yıl araştırmamı tamamlamak üzere mayıs ayında ikinci defa gittim. Tipim sayesinde Urumçi kalabalığına karışıp Çinli güvenlik güçlerine yakalanmadan Uygur halkını yakından tanıma fırsatı buldum. Uygurlar, konuştukları Türkçeye benzer Uygurcayı Arapça alfabeyle yazıyorlar. Araplar, Uygurca gazeteleri okuyabiliyor, ama Uygurca olduğu için okuduklarını anlayamıyorlar. Uygurlar, Türkiye’nin 1928 yılında yaptığı gibi Latin alfabesine dönüşümü bir ara denemişler, ama alışamamışlar. 1980’den itibaren yeniden Arap alfabesine geçmişler.

10 milyon Çinli

Sincan’da son olaylar bölgeden 3 bin kilometre ötede bir oyuncak fabrikasında Uygur kızlarının cinsel tacize uğraması üzerine patlak verdi. Zorunlu işçilik, Uygur bölgesinin en büyük sorunlarından biri. Bir Uygur annesi, bu sorunu şu sözleriyle dile getirmişti: "Şu anda Sincan’da en büyük sorun 16-22 yaşlarındaki genç Uygur kızların iç bölgelere göçe zorlanması. Kızlar, fabrikalarda iş öğreteceğiz bahanesiyle Çin’in değişik yerlerine gönderiliyorlar. Asıl hedef Uygurları asimile etmek. Resmi makamlar 8 milyon diyor, ama Sincan’da rahat 15 milyondan fazla Uygur Türkü var, 10 milyondan fazla Çinli Sincan’a göç ettirildi. Kızların ailelerine baskı yapılıyor. ıç bölgelere gönderdikleri kızları kötü yerlere, genelevlere satıyorlar."

Nüfusa geçmiyorlar

Sincan’daki Uygur kızları 20’li yaşların başında evlendiriliyor. Uygurlar, Çinlilere uygulanan tek çocuk politikasından muaf. Uygurlara etnik azınlık olduğu için iki çocuk yapma hakkı verilmiş, ama dinleyen kim? Dört-beş çocuklu Uygur var, bunların bir kısmı nüfusa geçirilememiş.

Türkiye’nin 2 misli

Türkiye’nin iki mislinden daha büyük bir alana sahip Sincan. Anadolu taşrasına benziyor. Haftalarca dolaştım. Tipim Uygur Türklerinden ayırt edilmez olduğu için Çin gizli servisi beni fark edemedi. Herhalde gazeteci olduğumu fark etseydi, arkama dört-beş adamını salar ve araştırmamı engellerdi.

Urumçi: Çok güzel

Başkent Urumçi, Moğolcada "çok güzel" anlamına geliyor. Şehir Uygur mahalleleri, Çin mahalleleri diye ayrılmış durumda. En yakın deniz limanı 2.100 km uzaklıkta. Nüfusu 3 milyon civarında. Yüzde 75’i Çinli, yüzde 12’si Uygur deniyor, ama Büyük Bazar’da tanıştığım Uygurlar "Çin, bizim gerçek sayımızı saklıyor. Yüzde 12 değil, yüzde 30’uz ve başkent Urumçi’deki sayımız 900 binin üstünde. Ülke genelinde de resmi kayıtların belirttiği gibi 8 milyon değil, rahat 25-30 milyonuz. Çin özellikle sayımızı düşük gösteriyor" diyorlar.

Camiye gidenin maaşı kesiliyor


Sincan’da TRT yayınları bloke edilmiş. Türkiye’ye tatile gitmek isteyenlere kolay kolay izin verilmiyor. Pasaport alabilmek için rüşvet vermek gerekiyor. Türkiye’ye gitmek hacca gitmek kadar zor. Dini özgürlükleri de sınırlı olduğundan Uygurlar, dini vecibelerini de Çinli yetkililerin izin verdiği ölçüde yerine getirebiliyor. Mesela camiye giden emeklinin maaşı kesilerek baskı yapılıyor.

Çalışan da o kafa tutan da


Tüm dünya Urumçi’de gösterilerde Çinli askerlere kafa tutan Uygur kadınlarının cesaretini konuşuyor. Uygur kadın, hapse atılan oğlunun, kocasının hesabını soruyor. Gerektiğinde erkek işi yapan, sokak süpüren, fırında ekmek yoğuran Uygur kızı, vakit geldiğinde de çektiği acının hesabını sormaktan geri durmuyor. Kalkanlı miğferli Çin askerinin önünde parmağını sallayarak dünyaya meydan okuyor.

Biz ana Türk’üz siz Atatürk’ün Türkleri

Urumçi’nin işlek yerlerinden biri "Büyük Bazar" denilen alışveriş merkezi. Çarşıya girenlerin çoğu Uygur Türkü. Urumçi’deki ’Büyük Bazaar’da ıstanbul’daki Kapalıçarşı örnek alınmış. Mimarı Çinli. Türkleri keşfetmeden önce "Vokko-Türkiy" isimli dükkán dikkatimi çekmişti. Beyoğlu ve Laleli’den elbise getiren dükkánın sahipleri bana "Biz ana Türk’üz, siz Atatürk’ün Türklerisiniz" diyerek Türkleri ne kadar çok sevdiklerini söyledi.

Uygur dili tehlikede okulları kapatıyorlar

Sincan’da fikir özgürlüğü diye bir şey yok. Siyasi suç işleyenlerin durumu çok kötü. Bazen kayboluyorlar, cesetlerini veriyorlar. ışkenceyle öldürüyorlar. "Kalp krizinden öldü" deyip cesetlerini bile vermeyip kendileri gömüyorlar.

Bu konuda bir Uygur, bize şunları anlatıyor: "Çin’de 100 idam varsa, 50’si Doğu Türkistan’dan. Geçen yıla kadar Uygur okulları vardı. Uygur okulları yavaş yavaş kaldırılıyor. Uygur öğretmenler işsiz kalıyor. "Çince iyi konuşamıyorsunuz" deyip onları okullardan atıyorlar. Ve yerlerine Çinli öğretmenler getiriyorlar. Uygur dili tehlikede. Dilimizi kaybetmek üzereyiz."

Urumçi’de saatler Pekin’den iki saat geride olmasına rağmen resmi dairelerde ve uçaklarda Pekin saati kullanılıyor. Sincan özerk bir eyalet olmasına rağmen her şey Pekin’e göre ayarlanmış. Pekin saatini hesaplayamadıkları için çok Türk işadamı Urumçi’den uçağa binerken uçaklarını kaçırıyor.

Hürriyet
 
gp_386659.jpg






'Uygurların Anası' Türkiye'ye geliyor
Uygurların anası olarak bilinen Rabia Kadir, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın vize vereceklerini söylemesinin ardından Türkiye'ye gideceğini bildirdi.


"Türkiye'nin, kanında Türk kanı taşıyan Uygurları satacağına inanmadığını" belirten Kadir, Ankara'nın Birleşmiş Milletler (BM) ve Çin nezdinde girişimlerde bulunarak, bağımsız bir araştırma komisyonunun bölgeye gönderilmesini istedi.


Merkezi Almanya'nın Münih kentindeki Dünya Uygur Kongresi'nin başkanı olan Kadir, durumun Filistin'de yaşananlardan daha vahim olduğunu da kaydederek, Türk halkının buna tepkisini daha geniş katılımlı gösterilerle ortaya koymasını temenni etti.
Rabia Kadir, Türkiye'nin kendisine vize vermemesi ile ilgili olarak Cihan'a konuştu.

Kendisinin Türkiye'ye gitmesine yeşil ışık yakan Erdoğan'a teşekkür eden Kadir, Erdoğan'ın açıklamasının ardından vize başvurusu yapıp Türkiye'ye gideceğini, ancak zamanının henüz belli olmadığı söyledi. Reddedilen vize başvurularını 2006-2007 yılında yaptığını ifade eden Kadir, neden böyle bir karar alındığını bilmediğini ve sebebini de sormadığını söyledi. Ancak kırgın olmadığını dile getiren Kadir, Çin'in Türkiye'ye ne kadar baskı yaptığının farkında olduğunu ifade etti.



"ÇİN'E BASKI YAPIN"

Rabia Kadir, Başbakan Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Washington'a geldiği zaman görüşme imkanı olmadığını, kendisinin o zaman Amerika dışında bulunduğunu ve görüşme talep etmediğini anlattı.

Kadir, Türk hükümetinden Doğu Türkistan konusunda beklentisini ise şöyle açıkladı: "Uygur halkı barışçıl yollarla mücadelesini sürdürüyor. Orada bir vahşet yaşanıyor. Dünyanın buna seyirci kalmaması lazım. Her şeyden önce Türkiye'nin buna seyirci kalmamasını, bunu ciddiye alarak başka devletlerle birlikte bu katliamın durdurması için Çin'e baskı yapmasını istiyoruz. Ondan sonra da Çin'e uluslararası bir araştırma komisyonunun gönderilmesini, Türkiye'nin teşebbüsü ile BM nezdinde, bir BM heyetinin orada ne kadar insanın öldüğünü ve neler olduğunu araştıracak bir heyetin gönderilmesini istiyoruz. Türk hükümetinin Çin hükümeti nezdinde de girişimde bulunarak bu Uygur meselesinin barışcıl yollarla çözülmesi için çaba göstermesi ve Çin ile Uygurlar arasında arabuluculuk rolü oynamasını istiyoruz. Bundan sonda da, Türk hükümetinin, büyükelçiliklerine talimat yollamasını ve vize başvurusunda bulunan Uygurlara vize verilmesini özellikle istiyoruz"


"BİZİM MESELEMİZ FİLİSTİN'DEN DAHA VAHİM"
Rabia Kadir, Gazze olayları sonrası Türkiye'de yapılan gösterilerin benzerinin şimdi de yapılmasını isteyerek, "Bizim meselemiz Filistin meselesinden daha vahim" sözlerini sarfetti. Kadir, Türkiye'nin, damarında Türk kanı olan Uygurları satmayacağına inandığını, hükümetin ve Türk halkının son olaylara gösterdiği tepkisinden son derece memnun olduğunu ve teşekkür ettiğini sözlerine ekledi.


turkbayragiturkbayragiturkbayragi​
 
Arkadaşlar lütfen "din dil ırk renk siyaset bakan başkan vs." karıştırmayalımyasakkelimea.s.





"Devlet boykot yapamaz, vatandaşlar yapsın"


Sanayi ve Ticaret Bakanı Ergün, en az 156 Uygur Türkü’nün öldürüldüğü olaylar sonrasında vatandaşları Çin mallarını boykot etmeye çağırdı.



turkbayragi




şu an acilen yapmamız gereken şey ÇİN malları SATIN ALMAMAK!!!


(muadili olmayan sağlık ürünleri ve önceden alınmış ürünler için gerekli zaruri yedek parçalar hariç)





"869" ve "made in Turkey" ürünlerini alacağızturkbayragi




arkadaşlar tek başına " 869 " yeterli değil... üretim yerine de mutlaka bakmalıyız...





"869"turkbayragi "Made in TURKEY"turkbayragi





Çin ürünlerinin barkod numaraları (690-691-692) ile başlıyor , ya da etiketlerinde (Made in China) (Made in P.R.C)veya (Product of China) yazıyor.
 
ÇıN ZULMÜNE TÜKETıCı SEDDı!


10 Temmuz 2009 08:19

Sanayi Bakanı Ergün'ün 'Türk tüketicisi bilinçli bir tüketicidir' sözü üzerine harekete geçen tüketici dernekleri, Sincan'daki olaylar sonrasında giyim eşyası ve oyuncak başta olmak üzere tüm Çin mallarına boykot çağrısında bulundu

Tüketiciler Birliği, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde yaşanan katliama karşı sesiz kalmayacak. Birlik, tüketiciler olarak katliamın hesabını kapsamlı bir boykotla sormaya hazırlanıyor. Tüketiciler Birliği Başkanı Nazım Kaya, bugün Çin Konsolosluğu önünde toplanarak Çin mallarını protesto edeceklerini belirterek, bu katliama karşı boykot çağrısında bulunacaklarını söyledi. Kaya, “Merdiven altı üretim yapan Çin, sadece katliamla kalmayıp halkımızın sağlığını tehlikeye atıyor” diyerek, vatandaşları bu malları kullanmamaya davet etti. Nazım Kaya, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nin başkenti Urumçi'de patlak veren olaylarda, Çin güvenlik güçlerinin “yüzlerce Uygur'u öldürmesinin' kabul edilemez olduğunu belirterek şunları kaydetti:


MALLARA KAN BULAŞTI
“Çin, giderek artan ekonomik güce güvenerek dünyanın gözü önünde katliamlar yapıyor. Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde Türk ve Müslümanlara karşı takındığı olumsuz tavrı şiddetle kınıyoruz. Günlük hayatımızda kullandığımız melamin, süt tozu, çikolata, oyuncak, bebek biberonu gibi zaten bizim sağlığımızı tehlikeye atıyor. Bununla beraber, yaşanan bu katliamı da gözönüne alarak, Çin mallarını kullanmıyoruz” dedi.


EN FAZLA ıSLAM ÜLKELERıNE SATIŞ
Kaya, "Çin, giderek artan ekonomik güce güvenerek dünyanın gözü önünde katliamlar yapıyor. Ancak 70 milyonluk Türkiye olarak bizden bu insanlık dışı olaylara sessiz kalmamızı kimse beklemesin' diyerek, Çin'de üretlen malların br kısmını da şöyle sıraladı: “Oyuncak araba, bebek, giyim eşyası, ayakkabı, cep telefonu, radyo, TV, motosiklet, otomobil, sakız, çorap.” Nazım Kaya, şunları kaydetti:


ÇıN O ZAMAN NE YAPACAK?
"Çin'den gelen her ürünün üzerinden “Made in China' ya da “Made in P.R.C.' yazıyor. Çin'in Uygur Özerk Bölgesi'nde yaşattığı katliamların hesabını, Çin mallarına yönelik kapsamlı bir boykotla soracağız. Çünkü bugün dünyada savaş ekonomik alanda yaşanıyor. Türkiye'de ürün satışları bir azalsın, Çin o zaman ne yapacak göreceğiz.'


Tüm Türkiye ayaklandı
Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Yozgat'ta Sanayi ve Ticaret Fuarı'nın açılışında Uygur Türkleri'ne yapılan katliamı kınadı ve 'Eğer bir tepki gösterilecekse bu tepkiyi göstermek için protesto ve mitingler tek başına yeterli olmaz. O zaman o ülkenin mallarına karşı tutum sergilemek gerekir. Bu tutum zaten zaman zaman bizim milletimiz tarafından gösterilmektedir. Ürün kalitesi arayalım ama önce o ülkenin insani değerlerine de bakmak lazım' dedi.

Ergün, Kayseri Organize Sanayi Bölgesi'ni ziyaretinde bir gazetecinin “Çin mallarına boykot için çağrıda bulunacak mısınız?” şeklindeki bir sorusunu ise “Bizim tüketiciye bir çağrımız yok. Türk tüketicisi zaten bilinçli bir tüketicidir. Bu olayları nasıl değerlendireceklerini bilmektedir” dedi.

Tüketiciler Birliği Genel Başkan Yardımcısı Dinç de 'Çin Mallarını Boykot' kampanyası için tüm Türk cumhuriyetlerine ve Çin mallarının en önemli pazarı durumunda olan Müslüman ülkelerin halklarına da çağrıda bulunacaklarını bildirdi. Dinç, 'Bu eylemle hem Çin'i dize getireceğiz hem de ülkemizde Çin mallarının istilasına uğramış sektörlere güç kazandıracağız' dedi.
 


eline kan bulaştırmak istemeyen ÇİN MALI SATIN ALMAZ!!!!

(muadili olmayan sağlık ürünleri ve eskiden alınmış ürün için gerekli zaruri yedek parçalar hariç)


PEKİ NE YAPACAĞIZ
"869" ve "made in Turkey" ürünlerini alacağızturkbayragi


arkadaşlar tek başına " 869 " yeterli değil... üretim yerine de mutlaka bakmalıyız...


"869"turkbayragi "Made in TURKEY"turkbayragi
 
Camilere Kilit Vuruldu


10 Temmuz 2009 08:57


Çin yönetimi, Uygur Özerk Bölgesi'ndeki camilerde cuma namazı kılınmasını yasakladı. Pekin'de de Uygurlu ünlü profesör kayboldu...


Camilerde bu hafta Cuma namazının kılınmasını yasaklandı. Çin yönetimi, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki camilerde bu hafta Cuma namazının kılınmasını yasaklarken, tarihi Kaşgar kentini yabancıların ziyaretine kapattı ve kentte bulunanlarında ayrılmasını istedi.

Son bir kaç gündür gösteri ve çatışmaların yaşandığı Urumçi'de camilerin bugün açılmaması emri verildiğini belirten Çinli yetkililer, Kaşgar kentine yabancıların ziyaretinin ise geçici olarak yasaklandığını kaydetti.

Adının açıklanmasını istemeyen yetkili, ''camilerin Cuma için kapatılmasının halk güvenliği için gerekli olduğunu, insanların bugün evlerinde kalarak dua edebileceklerini'' söyledi.

Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki camilere “Evinize gidin orda dua edin” şeklinde uyarılar asan Çin hükümeti bölgedeki camilerin kapısına kilit vurdu. ıbadet etmek için camilere giden Uygur Türkleri “Evinize gidin orada dua edin” ikazını gördükten sonra ne yapacağını şaşırarak bir süre caminin önünde beklediler. Geçtiğimiz günlerde de, Uygurların kalabalıklar oluşturup gösteri yapmalarını engellemek isteyen Çin askerleri ibadet sırasında camileri boşaltmıştı.

Kaşgar'daki yetkililer de, ''gazeteci ve yabancıların kentten ayrılmaları gerektiğini'' belirterek, ''kentte karışıklık olmadığını, ancak ziyaretçilerin güvenlikleri açısından bu kararın alındığını'' kaydetti.

Urumçi'deki olaylarda 156 kişinin öldüğünü ileri süren Çin yönetiminin açıklamasında, hayatını kaybedenlerle ilgili detay bulunmuyor.

Uygur kaynakları ise Urumçi'de çoğu Uygur Türkü olmak üzere 400'den fazla insanın öldüğünü, ayrıca diğer kentlerde de daha önce meydana gelen olaylarda yüzlerce kişinin hayatını kaybettiğini bildiriyor.

Fransız hükümeti resmi olarak herhangi bir kınama mesajı yayınlamazken, kamuoyu Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki katliamı tartışıyor. Fransa'nın en çok satan gazetelerinden Le Monde dünkü editoryal köşesini Sincan'da yaşananlara ayırdı. Yazıda Çin yönetiminin Uygurlara karşı uyguladığı politikanın, sömürgecilik olduğu dile getiren gazete, bölge halkına ekonomik refah ve çağdaşlık getirdiğini iddia eden Çin hükümetinin, 20. yüzyılda Avrupalıların Asya'da yaptığını tekrar ettiğini kaydetti. Tibet'e olduğu gibi Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ne de Han Çinlilerinin yerleştirilmesi ve yerel halkların azınlık durumuna düşürülmesinin tepki oluşturduğu belirtilen yazıda, Çin'in baskılarının bundan sonra öfkeyi dindiremeyeceği savunuldu. Fransa'da Çin'e yöneltilen en büyük suçlamalar arasında insan hakları, ifade özgürlüğü, azınlıklar ve siyasi mahkumlara yapılan muamele konuları yer alıyor.

MAĞDURLARA TAZMıNAT

Çin Hükümeti, Urumçi'de çıkan şiddet olaylarının mağdurlarına 100 milyon yüen (21,7 milyon TL) tazminat ödeyeceğini açıklarken, hafta sonundan bu yana devam çatışmalar ve gösterilerin sona erdiği öğrenildi, bölgede dün dükkanlar ve mağazalar açıldı, trafik de normale döndü. Pazar günü çıkan olaylar sonrasında Urumçi'ye gönderilen yüzlerce Çin askeri ve polisi, kentte devriye gezmeyi sürdürüyor.

PROFESÖR KAYIP

Bu arada, Pekin'de yaşayan Uygurlu ünlü ekonomi profesörü ılham Tohti, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki olayların ardından kayıplara karıştı. Tohti'nin Çin polisi tarafından Salı günü karakola davet edildiği, daha sonra kendisinden haber alınamadığı bildirildi. Öte yandan sürgündeki Uygurların en önemli örgütü olan ve merkezi Almanya'nın Münih kentinde bulunan Dünya Uygur Kongresi'nin Başkan Yardımcısı Asker Can, Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde çıkan olaylarda ölü sayısının 600 ila 800 civarında olduğunu bildirdi.

Türkiye'ye cevap: BM'ye gerek yok

Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Qin Gang, olayların BM Güvenlik Konseyi'nde ele alınması için neden bulunmadığını söyledi. Sözcü, Başbakan Erdoğan'ın açıklamasının ardından Türkiye'nin konuyu Güvenlik Konseyi'ne götürmesi olasılığıyla ilgili olarak, bunun Çin'in iç işi olduğunu belirtti. Bu arada, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, ıKT Genel Sekreteri Ekmeleddin ıhsanoğlu ve ıran Dışişleri Bakanı Manuçehr Mutteki ile Uygur Özerk Bölgesi'ndeki olayları görüştü.

Başvurursa Kadir'e vize veririz

Türkiye'den 2006 ve 2007'de vize alamadığını açıklayan 'Uygurların Annesi' olarak bilinen Rabia Kadir'e Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan yanıt geldi: “Rabia Kadir başvurursa vize veririz.” Bu arada, Erdoğan, G8 zirvesine katılmak üzere ıtalya'ya giderken Doğu Türkistan'daki olayları liderlerin gündemine getireceğini söyledi. Erdoğan “Dünya liderleriyle görüşeceğim. Böyle bir vahşete sessiz kalmamız mümkün değil” dedi.

O kadın konuştu!

Çin ordusunun tankları önünde durarak yumruğunu havaya kaldırıp meydan okuyan o kadın konuştu! Times gazetesine açıklama yapan Tursun Gül askerlere dönerek ne söylediğini belirtti: “Onlara özgürlük ve barışın olduğu bir hayat istediğimi söyledim. Çatışma çıktığı gün eşimi evden aldılar götürdüler. Eşimi geri vermelerini istedim. Kocam tansiyon hastası. Ona iyi davranmaları söyledim!”

Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Qin Gang, olayların BM Güvenlik Konseyi'nde ele alınması için neden bulunmadığını söyledi. Sözcü, Başbakan Erdoğan'ın açıklamasının ardından Türkiye'nin konuyu Güvenlik Konseyi'ne götürmesi olasılığıyla ilgili olarak, bunun Çin'in iç işi olduğunu belirtti. Bu arada, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, ıKT Genel Sekreteri Ekmeleddin ıhsanoğlu ve ıran Dışişleri Bakanı Manuçehr Mutteki ile Uygur Özerk Bölgesi'ndeki olayları görüştü.

Gıyabi cenaze namazı kılınacak

ıstanbul Fatih Camii'nde, bugün çok sayıda sivil toplum kuruluşu temsilcisinin katılacağı programda Çin protesto edilecek. Ayrıca, Doğu Türkistan'da hayatını kaybedenler için gıyabi cenaze namazı kılınacak
 
Bakanın Çin boykotu hükümetten döndü


Hürriyet gazetesinin haberine göre, Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Yozgat'ta Çin malları için boykot çağrısı yaptı. Ancak kısa süre sonra danışmanı Bakanın kendi görüşü. Hükümetin böyle bir kararı yok dedi.

Hürriyet gazetesinde yer alan haberin tam metni:

Bakan Ergün, Çin’in Sincan özerk bölgesinde çok sayıda Uygur Türkünün ölümüyle sonuçlanan olaylar üzerine Çin malları için boykot çağrısı yönünde mesajlar verdi.

Ergün, “ınsan haklarına saygı yoksa bu ülkenin ürünlerine karşı tavrımızı ortaya koymamız lazım. Ucuz mal diye kötü malı almak zorunda değiliz. Başka bir şey daha arayalım malını tükettiğimiz ülkelerin ‘insanlığa saygısı var mı?’ diye bakalım. ınsan haklarına saygı duyuyorlar mı?, başkasının hukukunu gözetiyorlar mı?, eğer malını tükettiğimiz ülkelerde insana, insanlığa saygı yoksa o zaman bizim bu tüketimi gözden geçirmemiz, bu ürünlere karşı da tavrımızı, tutumuzu açıkça ortaya koymamız lazım” dedi.

Kişisel görüşüdür

Bakan Ergün bu açıklamayı Ticaret ve Sanayi Fuarı’nın açılışı için geldiği Yozgat’ta yaptı.

Ancak kısa bir süre Reuters Haber Ajansı’na yansıyan haberde Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Basın Müşaviri Devlet Arık, “Bunlar Sayın Bakan’ın kişisel görüşüdür. Hükümetimizin bu konuda bir kararı yoktur” sözleriyle düzeltme yaptı.

Bu açıklamaların ardından gazeteciler Bakan Ergün’e yeniden aynı konuyla ilgili sorular sordu.

Ergün bu kez, “Hükümet düzeyinde devlet düzeyinde almış olduğumuz böyle bir karar yok ancak, toplumda birtakım tepkiler var. Dolayısıyla bu tepkilerin sivil toplum örgütleri, tüketici örgütleri, tüketicinin bizatihi kendisi tarafından karar verilmesi gereken konular. Çin yönetiminin de bunları görmezden gelmemesi gerekir. Türkiye’de toplumun bir tepkisi olduğunun görülmesi lazım dedi...


*************************************************

mesaj DÜN alınmıştır BOYKOT a devamturkbayragi
 
Esir ülkeden kısa notlar…


Özellikle son on yıldır hızla gelişen Türkiye-Çin ilişkileri ilk kez bu denli bir kriz yaşıyor. Üstelik on beş gün önce ilişkiler zirvedeyken bir anda bu şekli alması son derece düşündürücüdür. Pekin yönetiminin Türkiye'yi suçlar açıklamalar yapması, Urumçi'de yaşananlara Çin hükümetinin ciddi bir katkısı olduğuna işaret ediyor.

Peki iki ülke arasındaki dev ekonomik ilişki, hep Türkiye'nin aleyhine ticari ilişki ne olacak? Sanayi Bakanı Nihat Ergün'ün "ambargo" imasını pek kimsenin önemseyeceğini sanmıyorum. Ama Doğu Türkistan'da krizin devam edeceğini, küresel konjonktürün bunu gerektirdiğini söylemeliyiz.

Uygur muhalefetine bu ülkeyi yasaklayan Türkiye, şimdi Rabia Kadir'e vize vereceğini açıklıyor. Öyleyse iki ülke arasında bazı şeyler eskisi gibi olmayacak demektir. Yirmi yıllık hızlı yakınlaşma tersine dönüyor gibi. Birkaç gün sonra Urumçi sokaklarında darağaçları kurulduğunda ya da insanlar sıra sıra kurşuna dizildiğinde Türkiye-Çin ilişkileri kimsenin umurunda olmayacaktır.


Yaklaşık aynı tarihlerle başlayan Türkiye-Hindistan yakınlaşmasını da bu çerçevede dikkatle izlemeyi öneriyorum. Bir süre sonra, benzer bir kriz yine Müslüman azınlıklar üzerinden Hindistan ile ıslam dünyası arasında patlak verebilir.


Güncel politikaları izleyeceğiz ama bölge ile ilgili yorumlardaki bilgisizlik şaşırtıcı boyutlarda. Bu yüzden bugün Doğu Türkistan'la ilgili bir rapordan bölümler aktarmak istiyorum. IHH'nın hazırladığı "Doğu Türkistan Özet Raporu" bölgede nasıl bir derin kriz yaşandığını, özellikle Çin Halk Cumhuriyeti'nin kurulmasından bu yana ne kadar ağır trajedilerin yaşandığını gözler önüne seriyor.

Birlikte okuyalım:
"Doğu Türkistanlılar Kur'an okuduklarında dayak yiyor, Kur'an öğrenmek istediklerinde hapse giriyor. Daha doğmadan yasaklarla karşılaşıyor, eğer devlet tarafından "fazlalık" olarak addedilirlerse annelerinin karınlarından zorla çıkartılıp öldürülüyor. Kendi dillerini, tarihlerini öğrenme hakları yok.

ıstedikleri üniversiteye girmek, istedikleri işte çalışmak onlar için hayalden de imkansız. Hayatlarının her aşamasında kimlikleri soruluyor. Suçları bir hak talep etmekse, bunun bedelini fazlasıyla ödüyorlar.

Hesapsızca işkence görüyor, hapislerde ölüme terk ediliyorlar. Hapis hayatından ve dolayısıyla işkenceden evlerine dönenlerse normal hayatlarına bir daha asla dönemiyorlar: Çünkü artık ya psikolojik bozukluk ya da fiziksel sakatlıkla yaşamak zorunda kalıyorlar.

Çin Devleti Doğu Türkistan'da yaşayan ve azınlık olan halkı doğum kontrolü adı altında, büyük-küçük, kız-erkek ayrımı yapmadan öldürmeyi planlamaktadır.

Normal durumda iki, nadiren üç çocuk doğurmasına müsaade edilen kadınlar, "plan dışında" hamile kaldıklarında hamileliklerinin son günleri dahi olsa mecburi kürtaja tâbi tutulmaktadırlar. Kadınlar nüfus planlaması dışında olan çocuklarını gizli olarak doğurdukları takdirde çok yüksek maddi cezalara maruz kalmakta, doğum yapan kadın veya eşi memur ise bu kişinin görevine son verilmektedir."

"Çinli halk, bir Uygur gördüğünde ona kin ve nefretle bakmakta, polisler Uygurları keyfi olarak arayabilmekte ve sorguya çekebilmektedirler. Bir dükkana Uygur girecek olsa bütün Çinliler ona tıpkı bir hırsıza bakar gibi şüphe ile bakmaktadırlar. Hatta dükkan görevlileri mikrofondan "Dükkânımıza Sincanlı girdi ceplerinize dikkat edin" diyerek açıktan anons yapabilmektedir.

Taksiciler ve otobüs şoförleri Uygur yolcuları almayı reddeder hale gelmiştir. Bu örnekler, ırki ayrımcılığın tipik örnekleridir. Çin hükümetinin Uygurları "terörist, katil, hırsız, bölücü, radikal ıslamcı" olarak yaftalama çabası, "Devletimize en büyük tehlike Doğu Türkistan teröristlerinden gelir", "Uygurlar ihtiyatlı olunması gereken, gözetlenmesi gereken düşman millettir" anlayışını yaygınlaştırması ırki ayrımcılığı tırmandırmaktadır."


"Doğu Türkistan'da hiç kimsenin hayati güvencesi yoktur. Devlet, istediği zaman istediği kimseyi tutuklayabilir ve istediği şekilde cezalandırabilir. Binlerce kişi Çin hükümeti tarafından sudan sebeplerle tutuklanıp yerleri belli olmayan zindanlara götürülmekte, oralarda çürüyüp gitmektedir.


Tutukluların geride kalan çocuklarının ve ailelerinin durumu ise içler acısıdır. Dahası, bu kişilere yardım etmek dahi Çin kanunlarına göre suç sayılmaktadır. Çin, Doğu Türkistanlılara esir muamelesi yapmakta ve onlara türlü zulümleri reva görmektedir."

"Doğu Türkistanlılar düşünce, ifade ve din hürriyeti alanlarında tamamıyla kuşatılmış durumdadır. Barışçı örgüt kurma, toplanma, siyasi haklar, kanun önünde eşitlik, azınlık hakları, eğitim hakkı, çalışma hakkı, mülkiyet hakkı, serbest seçimler, eşitlik, adalet, haysiyet ve ünü koruma, göç ve iltica gibi haklar bu halk için söz konusu değildir.

Bu bağlamda hiçbir özgürlük sunulmadığı için, Doğu Türkistanlıların gerek ferdi gerekse ailevi ve toplumsal mahremiyeti hiçe sayılmaktadır. Devlet memurlarının, işçilerin ve öğrencilerin ibadet yerlerine gitmeleri ve ibadetle meşgul olmaları yasaklanmıştır. ıbadet yaptığı tespit edilen kişiler işten ve okuldan atılmaktadır.

Bu kişiler keyfi olarak gözetim altına alınmakta ya da para cezalarına çarptırılmaktadır. Dini eğitim almak isteyenlerin herhangi bir şekilde gidebileceği bir eğitim kurumu bulunmamaktadır. Camilerde dini değerler değil, devlet yasaları tebliğ edilmektedir. ıbadet olarak vasıflandırılabilecek her şey yasaklanmış durumdadır.

Birçok cami kapatılmış, Müslüman din adamları üzerindeki resmi denetimler artırılmıştır. "Yurtsever olmayan" ya da "yıkıcı" olarak görülen dini liderler gözaltına alınmakta ve tutuklanmaktadır.

Halka önder olabilecek kapasitedeki bazı aydınlar zehirlenerek öldürülmektedir."


"Çin hükümetinin 2003 yılından beri uygulamakta olduğu "ışgücü fazlasını başka memleketlere yönlendirme" projesi ile Doğu Türkistan'da yaşayan Uygurlar, özellikle genç kızlar zoraki olarak vatanlarından koparılıp Çin'in iç eyaletlerine çalışmaya gönderiliyor.

Haziran ayında oyuncak fabrikasında saldırıya uğrayan Uygurlar da bu proje kapsamında, zoraki olarak Guandong'a sürülmüştü. Bu şekilde zoraki çalıştırılan kız ve erkeklerin sayısı beş yüz binin üzerinde."


ışte Doğu Türkistan, böyle bir ülke. Bazılarının sandığı gibi Sincan ya da Sinkiang değil, 1. 828 bin kilometrekarelik dev bir ülke. Merak ederlere birkaç kitap tavsiyesi: Asya'da Beş Türk (Adil Hikmet Bey, Ötüken Yay.), Çin-Türkistan Hatıraları (Ahmet Kemal ılkul, Ötüken), Alem-i ıslam ve Japonya'da ıslam'ın Yayılması (Abdürreşit ıbrahim, ışaret Yay.)


ıbrahim Karagül
 
Uzun zamandır 869 ile başlayan türk mallarını alıyorum zaten
Market alışverişlerinde yada tekstilde üretici firmaya bakmadan almam
çevremdekileride elimden geldiği kadar uyarırım hatta çünkü ürettikleri malzemeler
haikatten çok kalitesiz neden paramı çöpe atayım ki
 
camilere kilit mi vurulmuşşşşşşşşş cuma namazı yasaklanmış mı :kızgın:
bak şimdi çok daha fazla sinirlendim ya ne sanıyorlar bunlar kendilerini daha da dogrusu ne yapmaya çalışıyorlar bunca yıldan sonra:oklava:
 
canım haklısınız tamam ama birde şu açıdan bakmak lazım....
ben asla taraftar değilim insanlar içinde çok üzüldüm ama...şimdi düşünüyorum yediklerimizden giydiklerimize evimizdeki eşyalar bile çin malı...
ne kadar almayabiliriz tamam dikkat edelim ama bizim şu anda onları almamamız demek kendi esnafımızı aç bırakmak demektir...
çünkü zaten ülkeye girmiş olan mallar parası çoktan verilmiş ve satılmak üzere alınmış olan mallardır.tamam biz kendi çapımızda yine yapalım eylemimizi ama bir taraftanda kendi esnafımıza üzülmüyor değilim.bunu biz değil baştakiler yapacak yani toptan ülkeye girişini yasaklamaları lazım...
yoksa alınmış gelmiş malları alsak nolur almasak nolur sesimizi böyle duyuramayız yani...
sevgili başbakanımız cumhur başkanımız dışişleri bakanımız buna dur demeli kastım bu yanlış anlaşılmasın lütfen....ve satıcılarada seslenmek istiyorum lütfen getirdiğiniz malları satın ama bir daha o ülkeden başka mal alıp insanların ölmesine seyirci kalmayınnnnn....
 
Back