• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Üstadlardan Seçmeler..

Herkes düşüncelerinde yanılabilir. Ama aptallar bir türlü yanıldıklarını anlayamazlar.

CİCERO
 
Düşüncelerle karşılaşınca, zayıflar korkar, aptallar karşı gelir, akıllılar karar verir.

J.ROLAND
 
Biri gelir sorarsa
Sana beni sorarsa
Gitti der misin
Gittiğimi söyler misin
Gidiyorum ben sana
Benimle gider misin
özdemir asaf
 
Kim o, deme boşuna...
Benim, ben.
Öyle bir ben ki gelen kapına;
Başdan – başa sen.
özdemir asaf
 
“Öyle bir çık ki karşıma ''Her baktığımda ilk defa görüyormuşum gibi, az kalsın ölüyormuşum gibi'' hissedeyim seni”.

- Edip Cansever
 
Korkma giderken 'b'yi alıyorum, gerisini sana bırakıyorum.
Nede olsa sen bitirdin bizi. Öyleyse sende kalmalı 'izi'.

- Nazım Hikmet Ran
 
Bazen öyle bir ilişkiye tutulursunuz ki, ne sevebilir, ne terk edebilirsiniz.
Kör kütük bağlanmışsınızdır aslında...
En güzel yıllarınızın, acı tatlı hatıralarınızın ortağıdır; iç çekişmelerinizin müsebbibi, yazılarınızın ilhamı, sohbetlerinizin konusudur.
Gözyaşlarınızda, bilinçaltınızda, kahkahanızdadır. Korkunca saklandığınız bir sığınak, coşunca öptüğünüz bir bayrak...
Sevdanız riyasız, çıkars...ız, karşılıksızdır. Sınırsız ve nihayetsiz;
"Ölmek var, dönmek yok"tur.

Lakin gün gelir anlarsınız; içten içe bir şeylerin kanadığını...
Tutkulu sevdaların gizli hançerleri başlar parıldamaya... Şurasından, burasından eleştirmeye koyulursunuz:
"Şöyle görünse, öyle demese, değişse biraz ya da eskisi gibi olsa..."
Başkalarını örnek göstermeye, "Bak onlar nasıl yaşıyor" demeye başlarsınız.
Hem birlikte yaşayıp, hem özgür olmanın yollarını ararsınız. Aşkınızın gözü kör değildir artık, yanlışını görür düzeltmek istersiniz. "Eskiden böyle miydi ya.." diye başlayan sohbetlerde açılır eleştirinin kapısı; açıldıkça, bastırılmış itirazlar yükselir bilinçaltından...
Böyle süremeyeceğini bilirsiniz. Değişsin istersiniz.
O, sevgisizliğinize yorar bunu... İhanete sayar. Tutkulu ilişkilerde ihanetin bedeli ölümdür.
"Ya sev böyle ya da terket" diye gürler...

Bir zamanlar bir gülücüğüyle alacakaranlığı ışıtan o rüya, bir kabusa dönüşür birden... Kapatır gönlünün kapılarını, yasaklar kendini size... Hoyrattır, bakmaz yüzünüze...
Zehir akar dilinden, konuşturmaz, suçlar, yargılar mahkum eder.
Mühürler dudaklarınızı, yırtar atar yazdıklarınızı, siler sizi defterden...
"İyiliğin içindi hepsi, seni sevdiğim için..." dersiniz, dinletemezsiniz. Ayrılırsanız yaşamayacağınızı bilirsiniz, lakin böyle de sevemezsiniz.
İhanetten kırılmşıtır kaleminiz; severek, terk edersiniz...

"Madem öyle..."nin çağı başlar ondan sonra...
Madem ki siz böylesine tutkunken, o hep başkalarını seçmiştir, madem ki kıymetinizi bilmemiştir, o halde "günah sizden gitmiştir".
Lanet ederek bu karşılıksız aşka, çekip gitmeleri denersiniz.
Aşkın göçmenlik çağı başlar böylece...
Daha özgür olacağınız limanlara demirlerseniz bir süre... Ne var ki unutamaz, uzaktan uzağa izlersiniz olup biteni... Etrafı bir sürü uğursuzla dolmuş, kurda kuşa yem olmuştur. Deli kanlılar, eli kanlılar, uğruna ölenler, sırtına binenler sarmıştır çevresini...
Gurur duyar onlarla, koynunda besler, gözünü oysunlar diye...
Uğruna kan dökenleri sever, yoluna gül dökenlerden fazla...
"Bana ne... kendi seçimi" diye omuz silkmeye çabalarsınız bir süre...
Ama sonra... ansızın kulağımıza çalınan bir şarkı ya da kapı aralığından süzülüp gelen bir koku, hatırlatır onu yeniden...
Yaban ellerde, başka kollarda ondan bahseder ağlarsınız. Kokusunu özlersiniz; türküsünü söylemeyi, şarkısını dinlemeyi, yemeğini yemeyi, elinden bir kadeh rakı içmeyi...
Karşı nehrin kenarından hasret şiirleri haykırırsınız, sular kulağına fısıldasın diye...
Dönüp "Seni hala seviyorum" diye bağırmak geçer içinizden...
Dönemezsiniz.
Göremedikçe bağlanır, uzaklaştıkça yakınlaşırsınız.

Anlarsınız ki bir çaresiz aşktır bu, ne onunla olur, ne onsuz...
Hem kollarında ölmek, kucağına gömülmek arzusu, hem "Ne olacak sonunda" kuşkusu...
Böyle sevemezsiniz, terk de edemezsiniz.
Sürünür gidersiniz.

Can DÜNDAR
 
"Bir sonraki adım hiçbir zaman bilinmez ve görülmezdir.

Üst seviyelere geçiş, her zaman için bilinmeyene doğru bir sıçramadır. Bunu yapmak için, bugüne kadar olduğun herşeyde "ölmek" gerekir.


Oluşta yolun sadece bir milimetresini katetmek, ölümcül bir sıçrayış, kozmik bir parendedir ki bu da çok az sayıdaki kişinin yapabileceği bir iştir. İki kişi arasındaki gerçek farklılık, "düş"lerinin genişliğindedir. Sürekli hayatta kalma endişesi yaşayan, sadece kendisini -aslındakendisini bilmediğinden sahte bir yanılsamasını- düşünen bir kişinin "düş"e ulaşması mümkün olamaz.


Açıkça görülen bir menfaat arayışının, kar sağlama amacının arkasında, bir girişimci kendisinin bile anlayamayacağı kadar çok daha derinlerde, bir projenin hizmetindedir; o zaten başkaları için uğraşır ve onların gelişimlerinin kendi başarısı olacağını bilir. Onunki adanmış bir yaşamdır. Seçeneği yoktur. Bir yelkenlinin yaşlı kaptanı gibi, gemisiyle ya geri döneceğini, ya da onunla birlikte batacağını bilir."

TANRILAR OKULU
 
Başka izaha gerek yok, sen açıklamanın ta kendisisin.. Gözlerim yaşlı ama sevinçle... Doğduğumdan beri beklediğimsin...

Can Yücel...
 

''Hayat Geç Kalmayı Affetmiyor...''

'Bazen dünyanın en zor mesleğidir kendi duygularına tercüman olmak.''

Bazen olmaz; hayat istediğini sunmaz, sunsa da uymaz. Ya zaman yanlıştır; ya mekan...Belki de insan...


"beğendiğiniz bedenlere, hayallerinizdeki ruhları koyup aşk sanıyorsunuz"
W.Shakespeare
 
Gözbebeklerinde kendim yerine başkasını gördüğüm insan; yalan söylerken bile nasıl bu kadar masum durabiliyordun?
Oysa ki sarılırken sana, başka bir tenin soğuk kokusunu varmış bedeninde. Bilmiyordum...

Kahraman Tazeoğlu
 
Back