Unutamadım

Korkızıl bir renge dalınca ufuk
Yorgun düşmüş günü yutar akşamlar
Hicranı ruhuma salınca ufuk
Hüznü gözlerime katar akşamlar

Gül yüzüm semayı seyre dalıyor
Rüzgâr acıları ruha salıyor
Yokluğun öcünü böyle alıyor
Dertleri kalbime atar akşamlar

Sensizlik içime yalnızlık eker
Çaresiz özlemler boynumu büker
Gölgelerde beni kendine çeker
Sessiz ölümden de beter akşamlar

Hüzün kokar gurup güneş sönerken
Bir kıyamet kopar yürek kanarken
Kalemim hep ağlar içim yanarken
Böyle geldi böyle biter akşamlar

Gel içelim aşkı aynı kaseden
Nasıl vazgeçerim tatlı buseden
Anlar çekinmesin dertten, tasadan
Vuslata ermeye yeter akşamlar
 
Bılıyorum artık yoksun ama ölmeme sebep degıl,aynı havayı soluyoruz senınle belkı aynı yolları gezıyoruz farketmeden bu bıle yasamam ıcın bır sebep.
Olmasaydın bu dunyada bende olmazdım ınan farklı frekanslarda olsakta aynı hayatın ıcındeyız,yasadıgını bılmek bıle yasamama sebep.
Bılyorum artık yoksun ama varmıssın gıbı yasıyorum senı,gecenın karanlıgında yuruyorum yıne aklımda sen,bır cıft ayak sesı ardımda sankı takıp edıyorsun benı donup baktıgımda kımse yok ama ılerledıgımde yıne o bır cıft ayak sesı.
Bılyorum gıtsende ruhun benımle öldüm desende yaşıyorsun benımle,hiç gıtmedın bılıyorum,sen gıtsende kalbım senınle
 
Durun bana dokunmayın
Konuşturup hiç yormayın
Doktor tabip çağırmayın
Benim yaram yar yarası

Yarim benden kaçar oldu
Gönlüm yara duçar oldu
Yarınlarım naçar oldu
Benim yaram yar yarası

Aylar geçti yar gelmedi
Göz yaşımı dindirmedi
Neden halim bilinmedi
Benim yaram yar yarası

Ömrüm geçti bu uğurda
Yar yarası aha burda
Dermanı da yok doktorda
Benim yaram yar yarası

Gelecekse o yar gelsin
Göz yaşlarım biraz dinsin
Bütün dünya alem bilsin
Benim yaram yar yarası
 
Aşk Dediğin! ..

.Mahşer yolcusunun yoludur
yaratılıştan verilmiş bir olgudur
AŞK dediğin...
Ne misafirdir ne de yolcudur! ...

AŞK bir duygudur
yürekler evidir, kapısında oturur
kapıdaki topuzdur
gelen vurur, giden vururrrr! ...

Vurdukça olgun olur
olgunlaştıkça durulur
en sonunda
ruhunun eşine VURULUR! ...

iste o zaman,
mahşer yeniden KURULUR! ...
 
Vurgun gönlümün kanayan yarası
Yine otura biliriz diz dize
Gel hadi konuşmadan
Sabahlayalım bu gece
Savurmasın rüzgar saçları
Her telinden bin İblis
Firar etmesin
Her yalanda bir gülü
Soldurmayalım

Bana aşktan söz etme
Kanayan yaralardan
Anlat bana
Ay ışığını saran bulutlar dan
Kayıp giden yıldızları değil
Dağ başında dumanları anlat
Bana ilkbahar yağmuru değil
Sonbaharın
Taze karından bahset
Masmavi temmuz akşamlarından
Sıcak
Yüreğinden söz et
Yada susalım
 
Duyun ey insanlar!
Başladı gök kubbede kıpırtılar
Yıldızlar bile donmuş
Senin adın anılıyor diye

Bir dildir ki o,
Seni hep söyleye
Bir yürek ki buz tutmuş misali titremede
Bir göz ki perdeye tutsak kalmış
Olur ya, görmem diye yaş dökmede

Elleri sana uzanmış,
Fısıldar senin adını
Senin adını söylemeye aşkım yetmez
Ama bilesin ki yaza yaza gücüm tükenmez

Sana sevda denmiş, akıl kâr etmez
Adını söyleye söyleye geçer gider ömrümüz,
Senin adın sevda, senin ikramına, akıl kâr etmez...
 
Şehri seyrettim dün gece..
Işığı nedenini bilmeden sokağa sızan evleri ,
Ailece parkta gezip eğlenenleri ,
Dondurması yere düşen çocuğun feryadını ,
Ve annesinin şefkatle ona yeniden dondurma alışını...
Herkesin mutluluğunu...

Düşündüm sonra mutluluk sadece bir kelime mi?
Yoksa birkaç kişinin birbirine olan sevgisinden doğan gerçek mi?
Unuttum tam manasıyla mutluluğu ,
Unuttum nasıl yaşamam gerektiğini...

Dedimya ;
Şehri seyrettim dün gece ,
Duyduğum herşeyin senin sesinden ibaret olduğunu sanıp
Ve gördüğüm herkesi sen sanıp sıçradığımda
Sadece hayal kırıklığına uğradığımı anladım.
Şehir üstüme yürürken ben senin hayalinle ağladım.
Şehrin ısrarla bana mutluluğu hatırlatma isteği ise
Mutsuz olduğumu anlamama yetti.

Dün gece herşeyin yalan olduğu dünyayı anlamaya çalıştım.
Sana olan duygularımın ,
Ve senin bile yalan olduğun dünyayı...
Ve anladım ki yalanlar gerçek gibi görünüyormuş.
Gerçeklerse görünmeden beni mahvediyormuş.
Görünmeyen gerçekler mutsuzluğuma sebep oluyormuş.

Şehir üstüme yıkılırken yine ,
Ben senden uzaklarda senin hayalinle yaşamaya devam ediyorum.
Bir umut benimkisi umutsuzluk içinde ,
Senden çok uzaklara seni unutmak için gelsem de ,
Unutamadım hala umudumu ,
Unutamadım senin güzelliğini ve beni sevmeyişini.

Yine şehrin mutluluğunu izlerken ben ,
Yine senin hayalinle yaşıyorum.
Dedimya ;
Unutamadım .

Şehri seyrettim dün gece...
Elektrik direğindeki lambanın etrafında deli gibi dönen
Ve karşılığını aldığı sevgisiyle o gecenin sabahına
Mutlu ölen kelebeği.
Geceye inanılmazlık hissi veren yıldızları ,
Ve o yıldızlara ulaşmak isteyen ve birbiriyle yarışan binaları ,
Ve galibi olmayan bu yarışmayı bitiren güneşin doğuşunu seyrettim.

Dedimya ;
Şehri seyrettim dün gece ,
Mutlu ölen kelebeğin mutluluğunu tatma isteğim ,
Mutsuzluğumu hatırlattı yine bana ,
Ve seni hatırlattı hiç unutamadığım ,
Ve beni sevmeyişini.

Şehri seyrettim dün gece ,
Seninle geçirmek istediğim zamanın güzelliğini seyrettim hayal dünyamda...
Ve hatırladım yine beni sevmeyişini ,
Beni hayal dünyamdan dışarı atan sevmeyişini...

Unutmadım biliyor musun?
Unutamadım seni.
Beni sevmediğini bilsem de unutamadım işte.
Unutamadım umudumu.
Unuttuğum tek şey mutluluk oldu seni sevdikten sonra.
Ve unuttuğum şeyi yine senden bekliyorum.
Umudumu ve unuttuğumu unutamadım.
Bu kalabalık şehirde seni görebilme umuduyla yaşıyorum.
Ve bekliyorum bu koca şehrin girdabında
Sadece senden beklediğim umudumu.
Unutmadığım umudumu.

Seni seyrettim dün gece.
Sabaha kadar bıkmadan , usanmadan
Seyrettim güzelliğini hayal dünyamda.
Seni hatırlamak , mutsuzluğumu hatırlatsada bana ,
Yine de seni unutmamanın umuduyla yaşıyorum şimdi.

Dedimya ;
Seni seyrettim dün gece.
Unutamadığım umutlarımı seyrettim sende.
Ve dedimya;
Bir umut benimkisi ,
Unutamadım umudumu ,
Unutamam seni...
 
Seni unutmayı düşündüm yine dün akşam
Bir sigaranın üstüne yazdım ismini
Duman duman atacaktım seni içimden
Rüzgar savurup götürecekti küllerini
Sigaram bittiğinde kurtulacaktım senden
Silecektim artık gözlerimden hayalini
Ama nereden bilirdim
Her nefeste seni içime çektiğimi!
 
Islak ve dar sokaklarda yaşardım yalnızlığı
Ve o zaman aklıma gelmezdi ağaracağı saçlarımın.
Babamı kaybettiğimde yaşamıştım ilk acımı
Daha sonra ise seni sevdiğimde.
Bilmezdim ki ayrılık acısının
Ölümün yansıması olacağını yüreğimde.
Ben umutlarıma ip bağlayıp salmıştım gökyüzüne
Küçük bir uçurtmanın kuyruğunda sana gelmiştim.
Rüzgarsız havalara alışıktım ben
Fırtınana yenildim...

Sen deli bir kısrak, ben isimsiz kahraman
Nasıl da sevmişim seni anlayamadım.
Bir bir kaybettim güzelliklerini
Gözlerime yaşlar doldu ağlayamadım.

Sevdalarımı isimsiz bir limana boşalttım
Ve uğruna döktüğüm göz yaşlarımdan
Küçük küçük denizler yaptım...
Kulak asmadım yalnızlığıma
Kulak asmadım acılarıma
Ben hep seni gözyaşımda yaşattım...

Adını koyamadım yalnızlığımın
Sevda dedim ben bu karamsarlığa
Hiç bestelenmeyecek şiirler yazdım sana
Hiç söylenmeyecek şarkılar yaptım.
Bir tarafını aldırdım kalbimin
Bir tarafını sana bıraktım...

Mühürlenmiş gözlerimin dermanı sendin.
Her nereye baksam seni görürüm.
Gözlerin idam sehpası olmuş
Hasretin çöreklenmiş bağrımın ortasında
Çek git sevdiğim ne olacak sonunda
Ya beni öldürürsün, yada ölürüm

Issız sokaklarda sabaha karşı
Ezanlar yükseliyor minarelerden.
Yüzüm kabeye dönük, dilimde dualarım
Rabbimden seni istiyorum ben
Öksüz bıraktığın yüreğime dön
Gel ey gönlümün mihrabı yeniden...
 
Öyle hüzünlü ki kahve gözlerin,
Oydu yüreğimi ahh derin derin.
Islak ıslak olmuş o kirpiklerin,
Ok oldu gönlümü deldi de geçti.

Akıttın gözünden saydam inciler,
Yol oldu kalbime sızıverdiler.
Küllenen yaramı deşiverdiler,
Kanadı yüreğim ağlattın beni.

Ateş gibi yaktı kor dudakların,
Son busenle beni dudaklarımdan.
Alevlendi aşkım külün altından,
Erimek istedim son yangınımda.
 
Ben hiç türkü söylemedim ki
Özgürlük türküsü
Barışı tanımadım ki hiç
Uçurmadım ki gönlümdeki güvercini
Sevinç çığlıklarını atmadım ki gökyüzüne
Ben hiç ben olmadım ki
Çünkü ben türkü bilmem
Barışı tanımam,güvercin uçurmam
Çünkü onlar benimledir,içimde
Korkarım, onları çıkaramam...
 
GİTTİN...
bir okyanusun ortasında..
tek yureği kaybolmuş sandalda..
dev dalgalarla bohuşan bır denıscıım şimdi..

bilki;sevmekten vasgecmedım senı..
bilki;senınle bırlıkte sewdanıda taşıjam yureğimde..
bilki;SENİ UNUTAMADIM...
 
Sana uzak kentlerden birinde zamanın bir yerinde seni ve senli günleri anımsattı akşam güneşi...

Onca zamanın üstünde eskimeyen bir düşüncesin şimdi

İnsan hergün anımsar mı aynı gözleri

SENİ SEVİYORDUM ve senin haberin yoktu

Saçlarını izliyordum uzaktan, kulağının arkasına düşüşü ve burnun, herkesten başkaydı işte...

Güldüğü zaman yukarıya bakardı;

Yukarı kalkan başın ve gülen gözlerin vardı...

Ne güzeldiler sen bilmiyordun...

BEN SENİ SEVİYORDUM...

Kalbime sığmıyordu aklımdan geçenler

Duvarlara, vitrin camlarına, kaldırımlara çarpıyordu

Geri dönüyordu, çoğalarak

Senin sesini duyduğum masalarda erteliyordum herşeyi, herseyi erteleyişim oluyordun

Kalp ağrısı oluyordun,

Birlikte soluduğumuz sokak isimleri oluyordun,

Mevsimler değişiyor ve büyüyorduk,

Dönemeçler geçiyor, köprüler göze alıyorduk ve bazen tekin olmayan suların üzerinden atlıyorduk

Cesurduk...

Ufuk çizgisi maviydi, gün batımı hep turuncu ve kırmızıydı bütün karanfiller...

Ben SENİ SEVİYORDUM sen bilmiyordun...

Sevinçlerim oluyordun arasıra sen hiç bilmiyordun

Sonra herhangi biri oldun, bütün sevinçlerim bittikten sonra

Yağmurlar yağdı, serin haziran akşamları

Derken bir gün uzaktan gördüm seni...

Saçların bana inat başın herseye meydan okuyarak işte yine aynı

Kalbimi acıttı her zamanki gibi...

Değiştik sanıyordum ve sen yine bilmiyordun

Şimdi bunları anlatsa sana birileri kim bilir yada boşver bilme en iyisi...
 
UNUTAMADIM SENİ
Hani dalga dalga siyah saçların varya senin
Hani birde omuzlarına döküverişin
Bakıp bakıp doyamadığım gözlerin
O eşsiz güzelliğin tertemiz yüreğin
Kulağımda susmuyor sesin
Unutamadım seni
Gece düşüm gündüz hayalimsin
Sönmedi hala aşkınla yanan yüreğim
Bir çok şeyi sildim maziden
Birtek seni silemedim
Hiç düşmedi dilimden ismin
Hep sende kaldı yüreğim
Sen Eylülün yirmisinde gittin
Gitmeni birtürlü kabüllenemedim
Güldüm eğlendim senle şarkılar söyledim
Ağladığımı bir sen görmedin
Sonkez tutu ellerini ellerim
Öyle mahsumduki gözlerime bakan gözlerin
Umut doğuruyordu bana
Yalanda olsa son sözlerin
Ve sonkez karanlıkta kayboluşunu izledim
Yüreğimde varlığını hissettim
Ekimde dayanılmaz oldu özlemin
Gelmeni bekledim yollarını gözledim
Hasretinle yandıkça yüreğim
Aşkına isyan kaderime kahrettim
Şiirler yazdım yine eskisi gibi sana
Şarkılar mırıldadım her gece
Seni düşünürken Emirganda
Ama hiç kapılmadım umutsuzluğa
Alevler içinde yandı yüreğim
Sesini her duyuşumda
Üzüldüm ağladım kötü haberini aldığımda
Ama hiç kıskanmadım seni
Öpüştüğün zaman başka dudaklarla
Kasımda resmini yaptım odamım duvarına astım
Adını yazdım altına adımı yazamadım
Şöyle bir aşkımı aleme haykıramadım
Birde varlığını içimden atamadım
Seni hatırladığımda gururumdan utandım
Adını söylerken ağladım derdimi anlattım sayfalara
Teseli aradım şarkılarda birde yarında
Ama hiç kapılmadım umutsuzluğa
Sesini duydum aralığın bir sabahında
Çaresiz çırpınıyordu yürerğim
Dudakların yanağıma yaklaşınça
Yinede bendim hasret kalan sana
Seni en çok seven seni özleyen
Bendim oysa Seni bekleyen
Şöyle ellerinden tutamadım saramadım seni
Doyasıya gözlerine bakamadım
Dudağından bir öpücük alamadım
Birkez olsun saçların eller gibi okşayamdım
Gidişinde gelişin gibi amansızdı,zamansızdı
Seni bir ben uğuluyamadım
Hani unutursun demiştinya liseli
Bir ömür bitti seni unutamadım
 
Sabır yüregin çiçegi;
Sevmek yürek ister,
Gül yüreklim! ..

Sabır hayatın gercegi;
Sevmek emek ister,
Gül yüreklim! ..

Sabır alev alev yakar yüregi;
Sevgiyle açar ateş çiçegi,
Gül yüreklim! ..

Sabır miras kaldı, Hz Yusuf'tan! ..
Sevgi ihtiras oldu, gömlegin yırttı arkasından..

Sabır Mecnun oldu, düştü çöllere! ..
Sevgi Leyla oldu, beyhude kaşı gözü kara..

Sabır umman oldu Hz Nuh'un tufanında! ..
Sevgi çile oldu inanmayan oglu Kenân'da..

Sabır ile imtihan oldu, sınandı Hz Eyyüb! ..
Sevgi dile geldi bağrında, kalp gözü büyüyüb..

Sabırla büyüdü yüreklerde, Hz Muhammed (s.a.v.)
Sevgi nur oldu, gül açtı muştulandı, çiçek çiçek..

Sabır kırmızı gül, elvan elvan sevgilinin gönlünde,
Sevgi ile açtı, yediveren gülleri bahar yelinde..

Sabır eden yürekler, bulur aşk ile felah! ..
Sevgi ile dile gelir kalb '' La ilahe illallah ''...

Sevgi bulut, sevgi yagmur, sevgi bereket;
Aşk ve sevgiyle, bu yolu umutla takip et,
Gül yüreklim! ..

Hoş görüyle oluşur sevgi seli;
Fedakarlıkta açar sabır çiçegi,
Gül yüreklim! ..

Sabır yüregin boynu bükük çiçegi;
Sevmek sabır ister,
Gül yüreklim! ..
 
Insan kac kere sevebilirki hayat da,
ben sevdim ilk ve son defa,
hemde canimdan cok deger verdim ona,
Sevdigim icin ölmeyi göze alabilecek kadar cok.
Neden her güzel mutlu yasanan günlerin sonu,
seni ölmekten beter ederki.
Canin öyle bi acir ki,
düsünürsün ölsem bukadar aci cekmem diye.
Insan sevdigi bi cani, canindan koparip atmasi,
hayatda en cok aci verici sey bu olsa gerek.
Simdi inanilmaz pismanim,
bazen aklima geliyorsun düsünüyorum da ,,
Sevdigimsin" demek bukadar zor mu geldi
banada inatimi yenipte itiraf edemedim.
Hayatimda yaptigim hicbir yanlisin,
bedelini ödemek bukadar zor olmamisti,
cok agir geldi bu bana,
aglamaya bile gücüm kalmadi.
Ama son pismanlik neye yarar,
geri getirmez hicbirseyi.
Düsündükce icimde atesler alevleniyor,
bu sekilde birakip gitmesi beni,
yügreyim dayanmiyor buna, güzel günlerin ardindan,
sebepsiz yere bana bi cevap vermemesi, üzdü beni,
hic mi hatiri yoktu birlikte gecirdigimiz saatlerin,
bukadar basit mi, birakip biseyler demeden cekip gitmek.
Beni sensiz bu yalan dünyada yasamaya mecbur etmek.
Bana iskence yapsalar bukadar aci cekmezdim, inan bana.
O kadar doluyumki sana karsi,
beni her gece aglatsanda kizamiyorum sana,
canimsin benim. Yemin ediyorum,
seni kalbimden hicbir zaman silmeyecegim,
sen benden nefret etsende, istemesende beni,
ben seni daima sevicegim, ömür boyu,
zerre kadar kalbimde yasayacaksin.
Kendi Kendime Söz verdim,
birgün olurda karsima cikarsan,
bana yasatigin o tatli ve duygu dolu anilar icin
binlerce defa tesekkür edecegim sana.
Bundan sonra yalniz yasamaya ve
kendi basimin cagresine bakacagim.
Hayat bana ne acilar gösterdi
ama senin bana cektirdigin su acinin hicbirini yasamadim
yinede senden vazgecemiyorum senden.
Su dünyada senin hayalini kurdugum
yasamimda seninle olamadim...
Belki birgün seninle Cennete karsilasiriz,
bunu okadar cok isterimki, sevdigim.
Ben seni kalbimden silemedim birtürlü,
sonsuza kadar böyle yasayacagim...
hayalini kurdugum günler hep devam edecek
ama asla senden vazgecmeyecegim...
Bundan sonra inancim beni artik hayatda nereye sürüklerse...
Hani derler, insanin aklina sevdigi gelirse
icinde cicekler acarmis,
iste ben bu duyguyu her saniye hissediyorum
ve yasiyorum
 
AŞK İKİ KİŞİLİKTİR


Değişir yönü rüzgârın
Solar ansızın yapraklar.
Şaşırır yolunu denizde gemi
Boşuna bir liman arar.
Gülüşü bir yabancının
Çalmıştır senden sevdiğini,
İçinde biriken zehir
Sadece kendini öldürecektir.
Ölümdür yaşanan tek başına
Aşk, iki kişiliktir.

Bir anı bile kalmamıştır
Geceler boyu sevişmelerden
Binlerce yıl uzaklardadır
Binlerce kez dokunduğun ten.
Yazabileceğin şiirler
Çoktan yazılıp bitmiştir.
Ölümdür yaşanan tek başına
Aşk, iki kişiliktir.

Avutamaz olur artık
Seni bildiğin şarkılar.
Boşanır keder zincirlerinden
Sular, tersin tersin akar.
Bir hançer gibi çeksen de sevgini
Onu ancak öldürmeye yarar.
Uçarı kuşu sevdanın
Alıp başını gitmiştir
Ölümdür yaşanan tek başına
Aşk, iki kişiliktir.

Yitik bir ezgisin sadece,
Tüketilmiş ve düşmüş gözden.
Düşlerinde bir çocuk hıçkırır
Gece camlara sürtünürken.
Çünkü, hiç bir kelebek
Tek başına yaşamaz sevdasını.
Severken hiçbir böcek,
Hiç bir kuş yalnız değildir.
Ölümdür yaşanan tek başına
Aşk, iki kişiliktir
 
Günler güz yaprakları gibi birer birer dökülürken ayaklarımın dibine,
ben her gece karanlığa dikip gözlerimi senin aydınlığını bekledim.
Sen yoktun...

Binlerce adım attım bu kentin sokaklarında. Her köşeyi,
her parkı, her ağacı ezberledim. Sevdaya bulanmış
her kaldırım taşında senin adını aradım.
Sen yoktun...

Evlerin duvarları birer birer üzerime yıkıldı.
Her bir hücremin acısını ta yüreğimde hissederken
beni enkazın altından çekip alacak elini aradım.
Sen yoktun...

Özlem şarkılarını ezberledim. Kimini bağıra bağıra,
kimini fısıltıyla söyledim. Karanlığa haykırdım hasretimi.
Sesimi duyacaksın diye bekledim.
Sen yoktun...

Senden gelecek bir tek haberi bekledim. Saatler asırlar gibi geldi,
geçmedi. Çalan her telefonu yüreğimin deli bir çağlayana dönen
atışlarıyla açtım. Senden başka duyduğum her seste hep aynı
hayâl kırıklığını yaşadım. Onlar beni duymak istiyordu, bense seni.
Sen yoktun...

Seni aramaktan yorgun düşmüş bedenimi karanlığın kucağına
uzattım her gece. Bir an önce sabah olsun diye uykunun
beni çekip almasını istedim. Olmadı.
Kaç gece sabahı ettim gözlerimi kapamadan, kaç gece
merdivendeki ayak seslerini dinledim gelen sensindir diye.
Sen yoktun...

Her yağmurla birlikte hüzün de yağdı bu kentin üzerine. Bulutlar
yalnızlığın işaretiydi benim için. Beni ıslatan yağmur olmadı.
Ben senin özleminle sırılsıklamdım her mevsim.
Hayat; merhaba dedi bahara çiçek çiçek. Uzun kıştan sonra
gelmez dediğim göçmen kuşların dönüşünü gördüm.
Sen yoktun...

Her istasyon her otogar adresim oldu. Bir trenden inersin sandım.
Otobüslerdeki her yolcuya sensin diye baktım. Ya da yolculuklara
vurdum kendimi. Kimsenin uğramadığı köylere, adı duyulmamış
kasabalara gittim. Senden bir iz aradım.
Sen yoktun...

Denizin sonsuz maviliğine umut bağladım. Kıyılarda tükettim
bekleyişlerimi. Hep sensiz gemiler geçti limanlardan.
Ben gemicilerin hasret türkülerine eşlik ettim.
Sen yoktun...

Gözümden bir tek damla yaş akmadı. Onlar sana aitti, sana
kalmalıydı. Kimselere söyleyemedim acılarımı, bekleyişimin
öyküsünü kimselere anlatamadım.
Nice fırtınalar koptu yüreğimde. Dalgalar dövdü hayallerimi.
Sığınacak bir liman, yaslanacak bir omuz aradım.
İçimi dökecek bir insan aradım.
Sen yoktun...

Her gece ay paramparça oldu. Her gece yıldızlar birer
birer düştü sokaklara. Yıldızları saçına takıp gelmeni bekledim.
Ayı avucunda bana getirmeni bekledim. Ve bir güneş gibi doğup
aydınlatmanı bekledim bu kapkara dünyamı. Ama.
Sen yoktun...
 
Gülleri sana bırakıp dikenlere gidiyorum
Gidiyorum
bütün acılarımı vurup sırtıma
umutları bırakıp başucuna
ıtırları, menekşeleri, kırgüllerini bırakıp
şiirlerimi sarıp bohçama
yüreğimin yangınına gidiyorum
hoşca kal usulboylum, güzel gözlüm hoşca kal.


Gidiyorum
gözyaşlarımı papatya diye saçlarına takıp
yüreğimdeki yağmurlarla bir ırmağa akmaya gidiyorum
içimde yeşerttiğim tüm çimenler sana kalsın
sana kalsın baharçiğdemleri, kırgelincikleri, kırkkanatlılar
gülleri sana bırakıp dikenlere gidiyorum.


Gidiyorum
başımda gam, gözlerimde nem
bütün hatıraları bırakıp geride
usulca çekip kapıyı ardımdan
alıp başımı gidiyorum buralardan
şafak sökmeden kimseler görmeden
yağmurun yağmadığı çöllere gidiyorum
sevgi dolu yüreğimi bir ıssızda yakmak için.


Hoşça kal suyundan çimdiğim dere
kana kana içtiğim pınar
say ki yaşamadım bu yerlerde
nazlı çiçeklerini okşamadım baharın
bozguna uğramış bir bostanın hüznüyle
bir yaprağın ürpertisine yazıp ömrümü
çekip gidiyorum buralardan.


Gidiyorum
bir bilinmeze doğru
hem yol, hem yolcu olmaya
acılarımla başbaşa kalmaya gidiyorum
bütün yıldızları takıp kanatlarıma
bir kelebek gibi özgür olmaya gidiyorum.


Yüreğimin sızılarında damıttığım her şiiri bin kez öperek
ve sökerek sevgiden yana ne varsa göğsümde
gecelerin zifiri saçlarında kaybolmaya
bir ceylanın gözlerinde ağlamaya gidiyorum.


Bütün borçlarımı ödedim alacaklarımı erteledim
artık ne diyecek bir sözüm kaldı sevdiklerime
ne okuyacak bir şiirim
gözlerimin içindeki iki damla gözyaşı gibi
bakmadan ardımdaki uçurumlara
alıp götürüyorum yüreğimdekileri de
hoşca kal usulboylum, güzel gözlüm hoşca kal.
 
Ah Bir Bilsen



Ah bir bilsen, kaç defa yutkundum
Ah bir bilsen, kaç kez dilimi ısırdım
Hep sabrettim o sözü söylememek için
Şeytan ile düşmanın sevinmemesi için

Ama, her insanın da bir dayanma gücü var
Elbette, benim de bir dayanma gücüm var
Sabrım taşarsa benim de bir tek sözüm var
Dikkat et, her insanın dost ve düşmanı var
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…