- 17 Temmuz 2008
- 3.378
- 1.598
- 123
- 42
Şimdi o hormonlar testesteron ve östrojen mi, anne karnında aldığı hangi hormon çocuğun kişisel gelişimini etkiliyor.
Ben videoyu izleyemiyorum, anne karnında bebek nasıl bir hormonal düzensizliğe ya da neye maruz kalıyorda cinsel kimliği değişiyor. Kanıtlanmış birşey mi bu durum?
Yani kişisel tercihi normal olan bir erkek bireye, anne karnında bebeğin kimliğine etki eden bu hormonları verirsek bir anda erkeklere mi ilgi duyacak?
Ayrıca hadi ben salağım ve ultra zeka gerektiren yorum yapamıyorum, ama sen ultra zekalı insan evladısın, bir bireye olması gereken hormonlar dışında anneden başka hormonların geçmesi normal birşey mi? Şu an birçok insan hormon fazlalığı şikayetiyle tedavi olup ilaç alıyor, hormon fazlalığı kadınlarda sakal oluşumu, adet düzensizliği hatta kısırlık yapıyor. Demek ki HORMON FAZLALIĞI ya da hormon kaynaklı durumlar tedavi gerektiren birşey. Ve sen annenin 3 erkek çocukta normal bir birey dünyaya getirirken son erkek çocuklarında farklı hormonlar salgılamasını bir hastalık değil, kalıtım olarak nitelendiriyorsun öyle mi?
Yani doğuştan gelen kalıtımsal faktörle ilgisi olmayan ve anne hormonlarının sebep olduğu ekstrem bir durum (kaldı ki kesin kes bir araştırma değildir bu, senin varsayımın, eşcinselliğe hormonların anne karnında etkisi senin inandığın ispatı olmamış birşey) hastalık değil, normal. Hormonal herşey tedavi ile düzelirken bu düzelmez...
O zaman neden eşcinsel bireylerin geçmişinde (sevgi evlerinde yaşayan eşcinsel çocuklar var ve hikayelerini biliyorum) ağır travmalar yaşamış oluyorlar. Mesela Faith Ürek feminenliğinde üç kız kardeş, bir anne ve bir nine ile aynı yerde büyümesini gerekçe gösteriyor. Ya da benim ilkokul arkadaşım Suat eşcinsel iken ve aşırı feminen iken ikizi Fuat aşırı erkeksi ve kız manyağı sapıktı (babaları alkolik anaları da erkeksi garip bir varlıktı). Yani aynı hormonlara maruz kaldılar ama neden neden yaaa?
Bla bla bla.....
Bla bla bla? okuduğun din kitaplarından mı öğrendin bu üslubu?
Sondan başlayayım Fatih Ürek feminen bir erkektir. Her eşcinsel böyle feminen tavırlar sergilemez bu bir önyargıdır. Halil Ergün var mesela. eşcinsel olduğu bilinen bir oyuncu. Erkek ya da kadın eşcinsellerin, erkeklik ve kadınlıkla ilgili yaşadıkları toplumda kabul görmüş, beklenen görünüm, davranışlardan farklı olmaları, örneğin bir lezbiyenin diğer kadınlardan daha erkeksi olması gerekmez. Heteroseksüeller arasında olduğu gibi eşcinsellerde de farklı erkeklik ve kadınlık özellikleri birarada görülebilir. Dolayısıyla eşcinsellik dışarıdan gözlenebilen toplumsal cinsiyet özellikleriyle ayırdedilemez. Eşcinsellerle ilgili sık yanlış inanışlardan biri erkeklerden hoşlandıkları için kadınsı, kadınlardan hoşlandıkları için erkeksi davranışlar sergilemeleri gerektiğidir. Sonuç olarak kişinin eşcinsel olup olmadığının anlaşılması sadece kendi ifadesi ile mümkündür.
İkincisi sığınma evlerinde bir çok heteroseksüel insan da vardır onlar neden eşcinsel olmamışlar?Madem bu iş her tacize uğrayan cinsel kimliğini değiştiriyora geliyor bir düşün? Yani eşcinsel bir bireyin geçmişinde bu olaylar olması temel etmen olmaz ondan çok daha fazlası heteroseksüel bireylerde var. o zaman da az önce bahsettiğin gibi sayının az olma halini çürütüyor senin beyanına göre değil mi?
Cinsel kimlik kişinin kendi iradesiyle ortaya koyduğu bir durum değil. dur ben bugün gay olayım ı ıh sıkıldım hadi transeksüel olayım demez yani. ha zevk için hemcinsiyle ilişkiye giren insanlar da vardır ama fantezidir bu. kalıcı bir eşcinselliği göstermez.
Cinsiyet ya da cinsel kimliği belirleyen hormonlarla sakal çıkmaması ya da ses kalınlığı gibi etmenleri oluşturan hormonları bir tutmamak gerekiyor. Bir çocuk düşün bu çocuğun gelişimi döneminde anne karnındaki süreciyle 20 yaşındaki süreci aynı olmaz. yani hadi buna erkeklik hormonu verelim de lezbiyen olsun diye bir şey yok. ancak trans ameliyatlarından önce belli süre hormon tedavisi yapılıyor. İkisi ayrıdır.
Eşcinellik saptanan hormon düzeyleriyle (sakal ya da benzer durumları oluşturan hormonlar), beyin yapısı ve işlevleriyle ilgili bozukluklarla, kişinin geçmişinde cinsel istismar olmasıyla, aile yapısıyla, ebeveyn özellikleri, anne veya babasıyla ilişkisiyle, kendi cinsi ve karşı cinsle ilişki denemelerinde başarı/başarısızlık yaşamış olmasıyla, yineleyen denemeler sonucu öğrenmiş olmasıyla, bağımlılıkla da açıklanamaz.
buradan da aa bu ekstrem hormonal bir durum anlamı çıkmaz. zira eşcinsellik iradeye dayalı olmadığından kişilerin tedavisini gerektiren bir durum da olamaz. örneğin engelli doğmuş bir bebekle bu durum aynı kabul edilemez. Hastalık demek yaşamı engelleyen, zarar veren bir durum anlamı taşır. Grip olursunuz bu yaşamınızı etkiler ama eşcinsel olmak yaşamı etkilemez. Toplumsal baskının olması burada dış etmendir. Sizi etkilemez ama bacağında sorun olursa bebeğinizin burada müdahele etmek gerek. Ve bugün karşı cinse ilgi duyan insanlar da bu durumu seçmemiş, tamamen duygularının sonucu bunu yaşamaktadır. Toplumsal kabul de heteroseksüel olmayı doğru kabul ettiğinden kişiler bir sorun görmez. Eğer eşcinsellerin yoğun olduğu bir kabulde yaşasaydık bu sefer heteroseksüellik anormal kabul edilecekti.
Var mı heteroseksüel olmaya karar veren?
Doğuştan oldu bu değil mi?
Bu konuda araştırmalarınızın yetersiz olduğunu görüyorum. önyargısız ve anlamaya açık şekilde bir şeyler okuyun. ve mümkünse dini bakıştan uzak olsun zira bu bilimsel bir konu dinin alanına girmez.
Son düzenleyen: Moderatör: