Hayatını aşırı terleme (hiperhidrozis, hiperhidrosis) ile mücadeleye adamış biri olarak bu konudaki deneyimlerimi sizinle paylaşmak istedim. Öncelikle şunu bilin, kesinlikle yalnız değilsiniz. Hepimiz şu ya da bu şekilde bu sorunumuzu gizlemenin bir yöntemini bulduğumuz için, ancak tesadüfen fark ediyoruz çevremizdeki hiperhidroz hastalarını. Kendimi bildim bileli palmoplanter hiperhidrozis'im var. Çocukken gittiğim doktor, bunun ter bezlerinin aşırı çalışması ile ilgili bir sorun olduğunu ve etkili bir tedavisi bulunmadığını söylemişti, ben de uzun yıllar bununla yaşamaya alıştım. Üniversite yıllarında bir umut tekrar doktora gittim, kan testleri yapıldı ve gerçekten de herhangi bir fizyolojik temele dayanmadığı görülerek, hiperhidrozis tanısı doğrulandı. Tedavi olarak ta "iyontoforez (galvanoterapi) önerildi. Bir ay boyunca, haftanın 5 günü bu tedaviyi almak için hastaneye gittim ve orada aslında ne kadar çok hiperhidrozis hastası olduğunu gördüm. Tedavinin etkisine gelince, başlangıçta çok yavaştı, hatta ilk 20 günün sonunda bırakmayı bile düşündüm. Ancak tedaviye aynı zamanda başladığımız başka bir hasta, çok hızlı ilerleme kaydedince, bir süre daha dayanmaya karar verdim. Yaklaşık iki ay sonunda (bu arada uygulama sıklığı sırasıyla haftada 3 ve haftada 2 şeklinde azaltıldı) çok ciddi ilerleme kaydedilmişti. Bu süre içinde, uygulama sırasında hissettiğim rahatsızlıklar (kızarıklık, kaşıntı) da dereceli olarak azaldı. Bu sefer de, tedaviyi almak için sürekli hastaneye gitmek zorunda kalmak canımı sıkmaya başladı. Ben de cihazı temin etmenin yollarını aramaya başladım. Türkiye'nin her yerinde arattım, ama satıcısını bulamadım, yurtdışından getirtmek te çok maliyetliydi o zamanlar. Ama şans eseri bu cihazı yapan birini buldum sonunda ve cihazı aldım. Bu anlattıklarım yaklaşık 8-10 sene önceydi, o zamandan beri evimde iyontoforez cihazı var ve ayda 3-4 gün uygulama yetiyor. Üstelik artık bu cihazı temin etmek te daha kolay ve çok daha gelişmişlerini üretiyorlar.
Tabii sorunlar cihazı alınca bitmedi, çünkü tam palmoplanter hiperhidrozis'ten kurtuldum derken, bu defa da aksiyal hiperhidrozis (koltuk altı terlemesi) başladı. Malesef iyontoforez aksiyal forma pek etki etmedi. Ben de yeni yöntemler aramaya giriştim ve botoks'ta karar kıldım. Uygulama koltuk altınıza insülin enjektörleriyle yapılıyor, yani iğneler çok küçük, ancak yine de rahatsızlık veriyor. Bende etkisi 1-2 gün içinde başlıyor ve yaklaşık 4-5 ay idare ediyor, maliyeti de, ömür boyu kullanacağımı hesaba katarsak hiç düşük değil. Ama ben yine de hayatımdan memnundum ve bir-iki hafta içinde tekrar botoks yaptırmayı düşünüyordum. Tam da o günlerde bir arkadaşım "Maxim roll-on"dan bahsetti, bir arkadaşının kullanmaya başladığını ve çok memnun olduğunu söyledi. Ben de hemen foruma baktım, kullananların çok büyük kısmı memnun kaldıklarını söylemişti. Derhal satın aldım, dün gece 2. kez kullandım, ilk gün rahatsızlık vermedi, ancak dün gece çok kaşıntı yapınca, sürdükten yaklaşık bir saat sonra yıkadım. Ne kadar fayda gördüğümü söylemek için henüz erken, ama şu anda ızmir sıcağında bunalmama rağmen, koltuk altlarım hala kuru. Umarım bahsedildiği gibi mucize bir solusyondur ve beni botoks'un külfetinden kurtarır.
Bu kadar uzun uzun yazdıktan sonra klipsli ets ve diğer cerrahi yöntemler hakkındaki fikrimi de söyleyeyim bari:) Mevcut bütün yöntemleri araştırdım, ets gayet ciddi bir ameliyat, ter bezlerinin alınması ise daha basit bir işlem gibi görünüyor. Her ikisinde de belli bir nekahat dönemi var. Klipsli ets geri dönüşlü, yani sonuçtan memnun kalmazsanız klipsi çıkartabiliyorlar. Ancak diğer ets yöntemlerinde sinirler tamamen kesildiği için geri dönüş mümkün değil. Aynı şekilde ter bezlerinin alınması da geri dönüşsüz. Ayrıca tüm bu yöntemlerde terlemenin başka bir bölgede artma riski var.
Amma uzun yazmışım
Ama bu derdi çeken bilir, bu yalnızca kozmetik bir sorun olmaktan öte, psikolojik sorunları da beraberinde getiriyor, o yüzden hepinizi çok iyi anlıyorum. Eğer hala okumaktan sıkılmadıysanız ve sormak istediğiniz birşey varsa çekinmeden sorabilirsiniz:)