Terapi köpeği Baxterın hikâyesi

radika

Popüler Üye
Kayıtlı Üye
22 Nisan 2008
1.024
4
Terapi köpekleri bizde olmasa da, özellikle ABD ve Avrupa ülkelerinde yaygın olarak kullanılıyor.

Geçmişleri II. Dünya Savaşı’na kadar uzanıyor. Hastanelerde, huzurevlerinde, fizik tedavi merkezlerinde insanlara iyileşmeleri, kendilerini daha iyi hissetmeleri ve hatta ölüme hazırlanmaları için yardım ediyorlar. Baxter da onlardan biriydi. 16 Ekim’de, 19 yaşındayken, dünyanın en yaşlı terapi köpeği olarak öldü.

O dünyanın en yaşlı ve en ünlü terapi köpeğiydi. Facebook’ta bir sayfası, adına yazılmış bir kitabı, internet blogu ve binlerce hayranı vardı. Oysa sadece 5 yıldır bu işi yapıyordu, terapi köpeği olduğunda bu iş için geçkince bir yaşta, 14’ündeydi.

Öldüğünde uzun süredir artrit ve kronik bronşit hastasıydı. Çalıştığı San Diego Hastanesi’nde, yürüyemediğinden, hastaların odasına ancak tekerlekli sandalye ve araba yardımıyla gidebiliyordu. Sahibi Melissa Joseph onu kucaklıyor, ölmek üzere olan hastaların yatağına bırakıyordu. Onun işi buydu, bu dünyadan ayrılmakta olanları biraz olsun rahatlatmak.

Ama kendisinin günleri de sayılıydı. Melissa Joseph, son zamanlarda her akşam yanına gidip “Zamanı geldiyse gidebilirsin. Özgürsün” diyordu. Oysa onsuz bir hayatı düşünemiyordu bile.

Baxter, Joseph’ın evine 1991’de gelmişti. Bir arkadaşı, hasta yavruyu ölümden kurtarmıştı. Kısa süre sonra eziyet görmüş köpeklerin belirtilerini göstermeye başladı. Her şeyden korkuyordu. Dişleri berbat durumdaydı. Veterinere göre 2 veya 3 yaşında olmalıydı. Adını Baxter koydular. Zamanla Baxter’ın kendine güveni yerine geldi, Joseph’ın o güne kadar gördüğü en iyi huylu, sosyal ve itaatkar köpek oldu.

San Diego hastanesinde gönüllü çalışmak, kocası Dennis Bussey’in fikriydi. Başta hesapta Baxter yoktu. Karı-koca hastaneye gidecek, hastalara yardımcı olacaklardı. Ama Melissa Joseph, köpeğini de yanında götürmeye başladı. Hastane yönetiminin köpek dostu olması, işlerini kolaylaştırdı. Kısa sürede Baxter’a uluslararası bir terapi köpeği sertifikası alındı.

Haftada 2 veya 3 kez sağlık merkezini ziyaret ediyor, zamanını çok hasta insanlarla geçiriyordu. Hastaların çoğu onunla konuşuyor, yataklarına davet ediyordu. Aralarında bu kocaman labrador/chow kırmasını bebekmiş gibi kucaklayanlar bile vardı.

Karı-koca Baxter’ın hastanedeki hayatını anlatan fotoğraflar çekti, 36 tanesini “Baxter’la Geçen Anlar” isimli kitapta topladı. Kitaptan elde edilen gelir de hastaneye bağışlandı.
Baxter ölümünden önce San Diego valiliğinden bir nişan bile aldı. Hatta her yıl 21 Temmuz, bu eyalette Baxter Günü olarak kutlanıyor.

Alıntıdır
 
köpek beslemek ilgilenmek gerçekten terapi gibi zaten bu yüzden hala modern gelişmiş yerlerde körler için ve engelli çocukların yüzmeleri için rehabilitasyon için köpekler kullanılıyor. en güzel terapi yöntemi köpek beslemek...
insan sabah kalkınca köpeğimi wc ihtiyacına çıkarayım mamasını suyunu koyayım onu tarayıp biraz oyun oynayalım.. derken vakit geçiyor.. gece ona iyii geceler deyip yatıyor sabah yatağımda ben uyandım dediğim an köpüşlerim günaydın demek için başucumda.. bu çok güzel birşey..
karşılıksız tertemiz bir sevgi...
 
köpek beslemek ilgilenmek gerçekten terapi gibi zaten bu yüzden hala modern gelişmiş yerlerde körler için ve engelli çocukların yüzmeleri için rehabilitasyon için köpekler kullanılıyor. en güzel terapi yöntemi köpek beslemek...
insan sabah kalkınca köpeğimi wc ihtiyacına çıkarayım mamasını suyunu koyayım onu tarayıp biraz oyun oynayalım.. derken vakit geçiyor.. gece ona iyii geceler deyip yatıyor sabah yatağımda ben uyandım dediğim an köpüşlerim günaydın demek için başucumda.. bu çok güzel birşey..
karşılıksız tertemiz bir sevgi...

Kesinlikle haklısın.Buna diğer hayvanlar da dahil ama özellikle kedi ve köpek (bazı kuş cinsleri ) beslemek tam bir terapi.Özellikle yaşlı insanların neden hayvan beslediklerini daha iyi anlıyorum.Onlar hayatı paylaştığımız bir birey haline geliyorlar çünkü.Karşılıksız bir sevgi ve neşe kaynağılar.ıyi ki varlaropuyorumnanaktan
 
X