Donnie Brasco filminde geçiyordu "psikopatlıkla alakası yok, senin dalını kıranın ağacını kökünden sökeceksin" sanırım kadın cinayetlerini durdurmanın kesin çözüm yolu bu.
bugüne kadar kendimi bir şiddet yanlısı görmezdim ama belki de bu mahluklarla anladıkları dilden konuşmak gerekiyor. Töre Cinayeti mi götüreceksin Dicle'nin kenarına sıkacaksın kafasına atacaksın nehre, sokacaksın ahıra kilitleyeceksin atacaksın bir ip önüne sabah akşam döveceksin el mecbur asacak kendini.
Namus Cinayeti mi, kadını 40 yerinden bıçakladı mı, aynısını yapacaksın.
tecavüz mü, aynısı
tecavüz edip boğazını mı kesti, aynısı.
korkuyorum artık aklımdan fikrimden geçenlerden. böyle bir insan değildim ben. suçlunun da insan olduğunu, onun da hakları olduğunu düşünürdüm. Suçlu bile olsa insan onuruna yakışır şekilde yaşama hakkı olduğuna inanırdım. böyle bir insan değildim.
kendi pisliklerine bulaştırıyorlar bizleri de, kendimizi korumak için onlar gibi olmaya zorluyorlar bizleri.
ama bir şeyler değişmeli.
yaptıklarının bir yaptırımı olmalı.
"Kadın Cinayetleri"nde iyi hal indirimi kalkmalı. pişmanlıktan yararlanmamalılar, mahkemeye tıraş olup takım elbise giyip gitti diye iyi halden ceza düşmemeli. ne yapacak it herif hakime mi küfredecek. Soracak hakim kadını öldürürken neredeydi iyi hali diye.
Mahkemeler Yüce Türk Milleti adına kullanır Yargı Yetkisini, benim hakkım helal değil bu kızcağızı öldürenlere, kadınları öldürenlere, iyi hal vereceklerse benim hakkım helal değil öyle iyi hale.
benim adıma vermesinler. Benim adıma Yargı Yetkisini kullanan mahkemeye küfretmedi diye bir adamın iyi hal almasına razı değilim.
bazı avukatlar hayat görüşleri gereği suçlunun kendini savunma hakkının kutsal olduğuna inanırlar ve bu sebeple görevi kabul ederler (doğruluğunu yanlışlığını savunmuyorum)
Adalet gereği elbette birileri bu adamları savunacak. suç Savunma Hakkının Kutsallığına inanan avukatlarda değil abuk sabuk nedenlerle tahrik indirimi verenlerde.
Ancak mahkemenin üzerinde kamuoyu baskısı olacağından bir infial yaratmamak adına en ağır cezanın verileceğini umuyorum (hoş Münnevverin davasında da aynı durum söz konusuydu ama 14 yıl almıştı) tek avuntum bunların arkasında "dayılarının" olmaması.