- 1 Şubat 2011
- 6.684
- 159
- 163
Bağdat'ı kıtlık kırıp geçiriyordu
Herkesten önce de hamallar açlık çekiyordu
İçinde ekmek piştiği, sokağa kadar yayılan kokudan belli olan bir evin kapısından seslendi hamalın biri:
- Allah rızası için birazcık ekmek
Günlerdir lokma girmedi ağzımdan
Tandırın başındaki kadın taze ekmekleri kızına uzattı
"Ver şu adama" dedi
Kızcağız ekmekleri güzelce katlayıp verdi aç hamala
Hamalın sevincine sınır yoktu
Evine doğru hızlandı
Kim bilir kaç günlük açlığını giderecekti?
Tam bu sırada karşıdan gelen birinin sert ikazı durdurdu onu:
- Çabuk söyle, bu ekmeği hangi evden aldın?
Geriye bakıp eliyle işaret etti:
- İşte şu evden
Adam kızgın şekilde salladı başını:
- Yanılmamışım, böyle zamanda başka kimin evinden alınabilir ekmek?
diyerek eve doğru ilerledi
Kapıyı açar açmaz da sordu:
- Kim verdi ekmeği hamala?
Hanım korkudan kızını gösterdi
Güya kızına acır, bir şey yapmaz diye düşünmüştü
Halbuki adamın şükürsüzlük ve cimrilik içine işlemişti
Elindeki sopayı hızla havaya kaldırdı, kızının ekmek veren eline öyle bir indirdi ki
bilek zedelenip burkuldu, el çarpık kaldı
Söyleniyordu kendi kendine:
- Ben herkese ekmek versem bu evde ekmek kalır mı? diye
Halbuki nimet şükür isterdi
Şükürsüzlük nimetin gitmesine sebepti
Nitekim bu şükürsüzlüğün akibeti de öyle olacaktı
Olmaya başladı bile
Kısa zamanda işleri bozuldu, çarşının en işlek yerindeki dükkanını satması da onun bozulan işlerini
Bir ara o hale geldi ki, evine ekmek alamaz duruma bile düştü
Nitekim bir akşam eve gelmiş, kızcağızına da acı sözü söylemişti;
- Artık benden ümidinizi kesin
Çünkü bu akşam ekmek alacak kadar da olsa elime para geçmedi
Çarşıya in, ekmek parası iste
Kızcağız çarşıya inmiş,
utana sıkıla sattıkları dükkanın karşısına geçerek bir tanıdık görürüm diye beklemeye başlamıştı
Kendisini gören dükkandaki adam hemen yanına gelerek:
- Sen masum birine benziyorsun, ne bekliyorsun burada? diye sormuştu
O da anlatmıştı gerçek durumu:
- Ekmek alacak paramız kalmadı, bir tanıdıktan ekmek parası istemek üzere bekliyorum burada
Hemen elini cebine attı adam
Hatırı sayılır bir miktar parayı uzatarak "Al" dedi
"Bununla istediğin kadar ekmek alabilirsin
Ben de nimetin şükrünü eda etmiş olurum böylece
"
Kızcağız elinin birini arkasına saklamış, ötekiyle parayı alırken adamın dikkatin çekti bu saklayış;
- Elinde bir yara bere varsa tedavi ettireyim, niçin saklıyorsun?
Allah bana nimet verdi, şükrünü eda etmek için iyilik yapmam gerek, dedi
Kızcağız önce açıklamak istememişse de adamın ısrarı üzerine anlattı elinin durumunu:
- Ben bir yoksula ekmek vermiştim
Babam yolda rastlayıp sormuş, o da evi gösterip 'İşte oradan aldım' demiş, bizi haber vermiş
Babam eve gelince elindeki sopayla ekmek veren elime öylesine bir darbe indirdi ki, elim böylece çarpık kaldı
Göstermekten utanır oldum
Bu yüzden de evde kaldım
Bu açıklamayı dinleyen adam bağırmaya başlar:
- Komşular! Çabuk buraya gelin, ben hayalimdeki altın kalpli kızı buldum,
hayat arkadaşım işte karşımda, siz de şahit olun
diyerek başlar anlatmaya:
- Ekmeği isteyen fakir bendim
Ben o gün üç bir hamaldım
Demek ki elinin çarpık kalmasına ben sebep olmuşum
Hem sebep olayım hem de seni bu halinle baş başa bırakayım
Buna Allah razı olmaz
Seni görünce içimden bir sevgi selinin koptuğunu anladım,
bana ekmek veren kıza ne kadar da benziyor diye düşünmüştüm
Yanılmamışım
Baban şükürsüzlük ettiğinden Allah onun dükkanını elinden alıp bana nasip eyledi
Şimdi ise imtihan sırası bana geldi,
ben de aynı şükürsüzlüğe düşmek istemem
Haydi gel, nikahımızı yaptırıp birlikte babanı sıkıntıdan kurtaralım
Yola koyulurlar, ekmek veren eli sakatlayan şükürsüz babaya doğru
"Şükrederseniz çoğaltırım, etmezseniz elinizden alır şükredene veririm
Şükürsüze de azabım şiddetli olur
"
İçinde ekmek piştiği, sokağa kadar yayılan kokudan belli olan bir evin kapısından seslendi hamalın biri:
- Allah rızası için birazcık ekmek
Tandırın başındaki kadın taze ekmekleri kızına uzattı
Kızcağız ekmekleri güzelce katlayıp verdi aç hamala
Hamalın sevincine sınır yoktu
Kim bilir kaç günlük açlığını giderecekti?
Tam bu sırada karşıdan gelen birinin sert ikazı durdurdu onu:
- Çabuk söyle, bu ekmeği hangi evden aldın?
Geriye bakıp eliyle işaret etti:
- İşte şu evden
Adam kızgın şekilde salladı başını:
- Yanılmamışım, böyle zamanda başka kimin evinden alınabilir ekmek?
diyerek eve doğru ilerledi
Kapıyı açar açmaz da sordu:
- Kim verdi ekmeği hamala?
Hanım korkudan kızını gösterdi
Halbuki adamın şükürsüzlük ve cimrilik içine işlemişti
Elindeki sopayı hızla havaya kaldırdı, kızının ekmek veren eline öyle bir indirdi ki
bilek zedelenip burkuldu, el çarpık kaldı
- Ben herkese ekmek versem bu evde ekmek kalır mı? diye
Halbuki nimet şükür isterdi
Şükürsüzlük nimetin gitmesine sebepti
Nitekim bu şükürsüzlüğün akibeti de öyle olacaktı
Olmaya başladı bile
Kısa zamanda işleri bozuldu, çarşının en işlek yerindeki dükkanını satması da onun bozulan işlerini
Bir ara o hale geldi ki, evine ekmek alamaz duruma bile düştü
Nitekim bir akşam eve gelmiş, kızcağızına da acı sözü söylemişti;
- Artık benden ümidinizi kesin
Çarşıya in, ekmek parası iste
Kızcağız çarşıya inmiş,
utana sıkıla sattıkları dükkanın karşısına geçerek bir tanıdık görürüm diye beklemeye başlamıştı
Kendisini gören dükkandaki adam hemen yanına gelerek:
- Sen masum birine benziyorsun, ne bekliyorsun burada? diye sormuştu
O da anlatmıştı gerçek durumu:
- Ekmek alacak paramız kalmadı, bir tanıdıktan ekmek parası istemek üzere bekliyorum burada
Hemen elini cebine attı adam
Hatırı sayılır bir miktar parayı uzatarak "Al" dedi
"Bununla istediğin kadar ekmek alabilirsin
Kızcağız elinin birini arkasına saklamış, ötekiyle parayı alırken adamın dikkatin çekti bu saklayış;
- Elinde bir yara bere varsa tedavi ettireyim, niçin saklıyorsun?
Allah bana nimet verdi, şükrünü eda etmek için iyilik yapmam gerek, dedi
Kızcağız önce açıklamak istememişse de adamın ısrarı üzerine anlattı elinin durumunu:
- Ben bir yoksula ekmek vermiştim
Babam yolda rastlayıp sormuş, o da evi gösterip 'İşte oradan aldım' demiş, bizi haber vermiş
Babam eve gelince elindeki sopayla ekmek veren elime öylesine bir darbe indirdi ki, elim böylece çarpık kaldı
Göstermekten utanır oldum
Bu açıklamayı dinleyen adam bağırmaya başlar:
- Komşular! Çabuk buraya gelin, ben hayalimdeki altın kalpli kızı buldum,
hayat arkadaşım işte karşımda, siz de şahit olun
- Ekmeği isteyen fakir bendim
Demek ki elinin çarpık kalmasına ben sebep olmuşum
Hem sebep olayım hem de seni bu halinle baş başa bırakayım
Buna Allah razı olmaz
Seni görünce içimden bir sevgi selinin koptuğunu anladım,
bana ekmek veren kıza ne kadar da benziyor diye düşünmüştüm
Yanılmamışım
Baban şükürsüzlük ettiğinden Allah onun dükkanını elinden alıp bana nasip eyledi
Şimdi ise imtihan sırası bana geldi,
ben de aynı şükürsüzlüğe düşmek istemem
Haydi gel, nikahımızı yaptırıp birlikte babanı sıkıntıdan kurtaralım
Yola koyulurlar, ekmek veren eli sakatlayan şükürsüz babaya doğru
"Şükrederseniz çoğaltırım, etmezseniz elinizden alır şükredene veririm
Şükürsüze de azabım şiddetli olur