Suudi Arabistan'ı derinden etkileyen kadın: Samar Badawi
http://jinha.com.tr/YASAM/content/view/31852
HABER MERKEZİ - Uluslararası Hrant Dink Ödülüne layık görülen Samar Badawi, Suudi Arabistan'da kadın hakları savunuculuğu alanında öncü bir ses olması ve ülkesindeki insan hakları savunucularının uğradığı baskılar konusunda farkındalık yaratması ile tanınıyor.
Suudi Arabistan'ın kadın hakları savunucusu Samar Badawi ülkesinde, kadın hakları savunuculuğu alanında öncü bir ses olması ve ülkesindeki insan hakları savunucularının uğradığı baskılar konusunda farkındalık yaratmasıyla hafızalarda yer alıyor. Samar'ın bu özellikleri kendisine Uluslararası Hrant Dink Ödülü'nü getirdi. Ancak, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı tarafından çalışmalarına son vermesi noktasında tehdit alan ve sonucunda pasaportuna el konulması sonucu ödülünü başkasının elinden aldı. Samar, kendisine uygulanan seyahat ve tüm diğer engellemelere rağmen, insan hakları alanındaki mücadelesine devam ediyor. Samar'ın insan hakları mücadeleside aslında tüm bu erk sistemin yarattıklarına ve kendi ülkesi Suudi Arabistan'da uygulanan 'erkek vesayeti' sistemine karşı durarak başladı. Kendisine 15 sene boyunca istismarda bulunan babasını mahkeyemeye veren Samar'ın mücadelesi kadınların seçme ve seçilme hakkı ve ülkede kadınlara uygulanan araç kullanma yasağına savaş açmasıyla devam etti.
'Benim olmayan bir sesi buraya taşıyorum'
Aynı zamanda 2 çocuk annesi olan Samar'ın sadece kendisi değil yakınındakiler de ülkenin baskılarına maruz kalmış durumda. Ağabeyi, 'Özgür Suudi Liberaller' bloğunun kurucusu Raiş Badawi olan ve kocası da insan hakları avukatı Waleed Abu al-Khair de hükümet tarafından terörizm suçuyla yargılanarak kırbaç ve hapis cezasına mahkum edilmiş durumda. Uluslararası Hrant Dink ödülünü kendisi alamadığı için çalışma arkadaşını Elsa Saade, Samar'ı anlattı. Samar'ın ödülünü almaya gelemediği için hem çok üzgün hem de çok öfkelendiğini dile getiren Elsa, "Benim olmayan bir sesi buraya taşıyorum. Samar gibi insanların aramızda olabilmesi ve kendisinin seslenmesi gerekiyordu" dedi.
'Hükümetten tehditler geliyor'
Elsa, Samar'ın durumundan bahsederek şöyle dedi: "Şu an pasaportu elinden alınmış durumda. Seyahat edemiyor. Yaklaşık bir sene öncesine kadar farklı ülkelere gidip oralarda konferanslara katılabiliyordu. Birkaç ay önce de kendisiyle tüm irtibatımız kesildi. Hükümetten gelen tehditler yüzünden sessiz kalmayı tercih ettiğini düşünüyoruz. İki çocuğu var, eşi ve kardeşi hapishanede, kendisi de büyük risk altında." Samar'ın çok sevecen bir kişi ve harika bir anne olduğunu anlatan Elsa, "Etrafındakileri düşünür. Bir yandan verdiği mücadeleye kendini adamış bir kadın aktivist, diğer yandan çok büyük bir yüreği olan sevgi dolu bir insan... İnsan hakları savunucularında bulabileceğiniz iki özellik. Ben kendisine tekrar dünyaya gelme şansın olsa hangi ülkede dünyaya gelmek isterdin diye sormuştum o da bana 'Suudi Arabistan' cevabını vermişti. Orada kötü koşullar altında yaşamasına rağmen böyle düşünüyordu" şeklinde konuştu.
'Samar ve arkadaşları ülkeyi derinden etkiliyor'
Samar'ın çalışmalarının Suudi Arabistan'da nasıl bir etki yarattığını anlatan Elsa, "Samar, Suudi Arabistan’da kadınların araba kullanabilmesi için savaşan kadınlardan biriydi. Ne yazık ki 21. yüzyıl ve hâlâ böyle bir şey yaşayabiliyoruz. Ona kötü muamele yapan babasına karşı başkaldırabilmiş, kadınların seçme ve seçilme hakkını talep edenlerden birisi. Samar’ın bu hayali gerçek oluyor, kadınlar Aralık’taki yerel seçimlerde oy kullanabilecek ve aday olabilecekler. Bu çok büyük bir başarı ve ülkedeki kadınlara çok büyük bir umut kapısı aralıyor. Ancak, oy kullanmaya gidecek kadınları, sandığa eşleri götürmeyecek mi? Eşlerinin o kadınları etkilemeyeceği, oyunu zorla kendisinin istediği tarafa verdirmeyeceğinin garantisi var mı? Oyunu kullandıktan sonra kadını kim koruyacak? Bu gelişme çok olumlu, ama pek çok soruyu da beraberinde getiriyor. Samar ve arkadaşları, ülkeyi yavaş yavaş derinden etkiliyor" diye belirtti.
'Suudi Arabistan'da ses duyurmak çok güç'
Elsa, Suudi Arabistan’daki insan hakları savunucularının yaşadıkları koşullardan da bahsederek şöyle dedi: "Ülkedeki pek çok insan hakları savunucusu, düşük bir profil sergilemek zorunda. İnternette anonim isimler kullanıyorlar. Bu durumun kendine has dinamikleri de var. Az sayıdaki aktivistler arasında dayanışma çok kuvvetli. Ama iletişim sorunlu, çünkü e-posta, mesajlaşma gibi yöntemlerle iletişime geçmek çok riskli olabiliyor. Çok ağır işleyen bir güvenlik protokolünden geçerek birbirleriyle konuşabiliyorlar. Kadın aktivistler eşlerinden büyük yardım görüyorlar. Pek çoğunun oldukça ilerici, Suudi Arabistan’daki durumun farkından olan eşleri var. Suudi Arabistan’daki aktivizm, dünyanın geri kalanındakinden oldukça farklı, sesini duyurmak çok güç, ama Samar’ın Hrant Dink Ödülü’ne layık görülmesi, bunun mümkün olduğunu gösteriyor."
http://jinha.com.tr/YASAM/content/view/31852
(dk/fk)
http://jinha.com.tr/YASAM/content/view/31852
HABER MERKEZİ - Uluslararası Hrant Dink Ödülüne layık görülen Samar Badawi, Suudi Arabistan'da kadın hakları savunuculuğu alanında öncü bir ses olması ve ülkesindeki insan hakları savunucularının uğradığı baskılar konusunda farkındalık yaratması ile tanınıyor.
Suudi Arabistan'ın kadın hakları savunucusu Samar Badawi ülkesinde, kadın hakları savunuculuğu alanında öncü bir ses olması ve ülkesindeki insan hakları savunucularının uğradığı baskılar konusunda farkındalık yaratmasıyla hafızalarda yer alıyor. Samar'ın bu özellikleri kendisine Uluslararası Hrant Dink Ödülü'nü getirdi. Ancak, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı tarafından çalışmalarına son vermesi noktasında tehdit alan ve sonucunda pasaportuna el konulması sonucu ödülünü başkasının elinden aldı. Samar, kendisine uygulanan seyahat ve tüm diğer engellemelere rağmen, insan hakları alanındaki mücadelesine devam ediyor. Samar'ın insan hakları mücadeleside aslında tüm bu erk sistemin yarattıklarına ve kendi ülkesi Suudi Arabistan'da uygulanan 'erkek vesayeti' sistemine karşı durarak başladı. Kendisine 15 sene boyunca istismarda bulunan babasını mahkeyemeye veren Samar'ın mücadelesi kadınların seçme ve seçilme hakkı ve ülkede kadınlara uygulanan araç kullanma yasağına savaş açmasıyla devam etti.
'Benim olmayan bir sesi buraya taşıyorum'
Aynı zamanda 2 çocuk annesi olan Samar'ın sadece kendisi değil yakınındakiler de ülkenin baskılarına maruz kalmış durumda. Ağabeyi, 'Özgür Suudi Liberaller' bloğunun kurucusu Raiş Badawi olan ve kocası da insan hakları avukatı Waleed Abu al-Khair de hükümet tarafından terörizm suçuyla yargılanarak kırbaç ve hapis cezasına mahkum edilmiş durumda. Uluslararası Hrant Dink ödülünü kendisi alamadığı için çalışma arkadaşını Elsa Saade, Samar'ı anlattı. Samar'ın ödülünü almaya gelemediği için hem çok üzgün hem de çok öfkelendiğini dile getiren Elsa, "Benim olmayan bir sesi buraya taşıyorum. Samar gibi insanların aramızda olabilmesi ve kendisinin seslenmesi gerekiyordu" dedi.
'Hükümetten tehditler geliyor'
Elsa, Samar'ın durumundan bahsederek şöyle dedi: "Şu an pasaportu elinden alınmış durumda. Seyahat edemiyor. Yaklaşık bir sene öncesine kadar farklı ülkelere gidip oralarda konferanslara katılabiliyordu. Birkaç ay önce de kendisiyle tüm irtibatımız kesildi. Hükümetten gelen tehditler yüzünden sessiz kalmayı tercih ettiğini düşünüyoruz. İki çocuğu var, eşi ve kardeşi hapishanede, kendisi de büyük risk altında." Samar'ın çok sevecen bir kişi ve harika bir anne olduğunu anlatan Elsa, "Etrafındakileri düşünür. Bir yandan verdiği mücadeleye kendini adamış bir kadın aktivist, diğer yandan çok büyük bir yüreği olan sevgi dolu bir insan... İnsan hakları savunucularında bulabileceğiniz iki özellik. Ben kendisine tekrar dünyaya gelme şansın olsa hangi ülkede dünyaya gelmek isterdin diye sormuştum o da bana 'Suudi Arabistan' cevabını vermişti. Orada kötü koşullar altında yaşamasına rağmen böyle düşünüyordu" şeklinde konuştu.
'Samar ve arkadaşları ülkeyi derinden etkiliyor'
Samar'ın çalışmalarının Suudi Arabistan'da nasıl bir etki yarattığını anlatan Elsa, "Samar, Suudi Arabistan’da kadınların araba kullanabilmesi için savaşan kadınlardan biriydi. Ne yazık ki 21. yüzyıl ve hâlâ böyle bir şey yaşayabiliyoruz. Ona kötü muamele yapan babasına karşı başkaldırabilmiş, kadınların seçme ve seçilme hakkını talep edenlerden birisi. Samar’ın bu hayali gerçek oluyor, kadınlar Aralık’taki yerel seçimlerde oy kullanabilecek ve aday olabilecekler. Bu çok büyük bir başarı ve ülkedeki kadınlara çok büyük bir umut kapısı aralıyor. Ancak, oy kullanmaya gidecek kadınları, sandığa eşleri götürmeyecek mi? Eşlerinin o kadınları etkilemeyeceği, oyunu zorla kendisinin istediği tarafa verdirmeyeceğinin garantisi var mı? Oyunu kullandıktan sonra kadını kim koruyacak? Bu gelişme çok olumlu, ama pek çok soruyu da beraberinde getiriyor. Samar ve arkadaşları, ülkeyi yavaş yavaş derinden etkiliyor" diye belirtti.
'Suudi Arabistan'da ses duyurmak çok güç'
Elsa, Suudi Arabistan’daki insan hakları savunucularının yaşadıkları koşullardan da bahsederek şöyle dedi: "Ülkedeki pek çok insan hakları savunucusu, düşük bir profil sergilemek zorunda. İnternette anonim isimler kullanıyorlar. Bu durumun kendine has dinamikleri de var. Az sayıdaki aktivistler arasında dayanışma çok kuvvetli. Ama iletişim sorunlu, çünkü e-posta, mesajlaşma gibi yöntemlerle iletişime geçmek çok riskli olabiliyor. Çok ağır işleyen bir güvenlik protokolünden geçerek birbirleriyle konuşabiliyorlar. Kadın aktivistler eşlerinden büyük yardım görüyorlar. Pek çoğunun oldukça ilerici, Suudi Arabistan’daki durumun farkından olan eşleri var. Suudi Arabistan’daki aktivizm, dünyanın geri kalanındakinden oldukça farklı, sesini duyurmak çok güç, ama Samar’ın Hrant Dink Ödülü’ne layık görülmesi, bunun mümkün olduğunu gösteriyor."
http://jinha.com.tr/YASAM/content/view/31852
(dk/fk)
Son düzenleme: