Ben yaşadım. Çocukken de korkardım aslında. Yani gerçekten anlık düşünüp idrak anı vardır ya. O anlarda garip olurdum. O idrak anlarını çocukken bile düşünür dehşete duserdim. Bunu mümkün mertebe dusunmuyorum. Ama son 7 yıldır hastalık veya deprem gibi sebeplerle ölme korkusu oldu. Daha doğrusu sağlık anksiyetem ve çok güçlü bir deprem fobim vardı. Deprem fobim gerçi doğrudan ölmekle ilgili değil enkazda kalmak veya sonrası ile ilgiliydi. Benim zihnimde urettigim korkulara 8 Şubat depremlerinde hepimiz şahit olduk.
Hastalık anksiyetemin temelinde de ölüm korkusu var işte. Ben klasik kaderci değilim. O yüzden önlemeye çalışmak adına anksiyete ye dönüştü bu bende.
İlaç kullanıyorum onun katkısı çok..bunun dışında zon zamanlarımda biraz daha kaderci oldum. Ölene durduk yere ölüm geliyor, ölmeyen de bir sürü hastalık atlatıyor yine olmuyor.
Düşünmeye tek, akışına bırakarak çözmeye çalışıyorum. İnanıyorum. Dünyaya gelmeden önce de ordaydik. Ve kendi evlatlarima olan sefkatimle Allah'ın bize olan şefkatini anlamaya çalışıyorum. Bazen ben oğluma kan aldırmasi için bu olmak zorunda diye zorlayarak kan aldiriyorum. Ama öte yandan müthiş bir sefkatim ve kıyamaz halim var.
Bunun kaç katıdır kimbilir Allah'ın şefkati. Çocuklarıma çok kullandığım bir cümledir..bana güvenin. Ben birincisi sizin sagliginiz ikincisi eglenmenizi herşeyden önde tutarım. Bir şeye hayır diyorsam güvenin oyle olması gerekiyordur falan diye. İşte ben çocuklarıma bunu derken Allah'a güvenmemek saçma geldi. Allah'a güvenmeyi seçtim. Deniyorum en azından. Anksiyetem full sıfır değil hala devam ediyor. O karanlık geçiş ve sonrası için korkum var. Ama ona güveniyorum.