- 26 Eylül 2007
- 6.481
- 23
- 44
Zayıflamak uğruna zamanınızın önemli bir kısmını spor yapmaya ayırıyorsunuz ama bir türlü kilo vermeyi başaramıyorsunuz. Üstüne üstlük bir de kilo alıyorsunuz. Peki siz nerede yanlış yapıyorsunuz? Belki de sporla beraber besleme düzeninizi de değiştirmeniz gerekiyor...
Vücuttaki yağ oranının kilodan daha önemli olduğu bilimsel araştırmalarla kanıtlandı. 50 kilo civarında ideal ölçüye sahip biri olabilirsiniz ama yağ oranınız kötüyse bu, sağlıklı olduğunuz anlamına gelmiyor. Esas kriter bu.
Düzenli spor yapmaya başladıktan sonra kilom her geçen ay bîr bir arttı diyenler sekiz haftada iki kilo aldığını söyleyenler olabiliyor. Spora başlerken de zayıflamak gibi bir niyeti olmayanlar bile spor salonunda geçirdikleri her günün yağ olarak geri döndüğünü görünce hayrete düşüyor.
Tabii dehşet içinde spor hocalarına bunun nedeni soruluyor ve aslında spor yaptığımız sırada beslenme düzenimize de aynı oranda dikkat etmezsek vücudumuzdaki yağ kas dengesini bozarak kilo alabileceğimiz ortaya çıkıyor.
Spora başlamadan hir buçuk saat önce ya da spor sonrası çok ağır yemek yememek gerekiyor. Ama tabii bu konu çok daha fazla derinliğe sahip. Yapılan sporun çeşidine göre alınması gereken karbonhidrat ve protein oranlan bile değişiyor.
Spor yapanlar neden kilo alıyor? Nerede yanlış yapıyorlar?
Spor salonlarında spor yapanların hir bölümünün genellikle kilo aldığını ya da vermeye çalışanlara veremediğini gözlemliyorum. Kilo vermeyi başaran da var ama sporu çok bilinçli yapmak gerekiyor. Burada en önemli noktalardan birisi zamanlama. Kilo alanların önemli bir bolümü çalışan kişiler.
Bu kişiler şöyle bir düzende spor yapıyorlar: Akşam işten çıktıktan sonra spora gidiyorlar ve genellikle bir şey yememiş oluyorlar. Benim kriterlerime göre sporun süresinin 60 dakikayı geçmemesi gerekir ama piyasanın en üst düzey klüplerinde dahi çok bilinçsiz spor programlarının yazıldığını biliyorum. Spor salonlarında üç saate varan kalışlar oluyor. Akşam eve dönüş saati 21:30, 22:00"yi buluyor. 21:30'da eve döndüğünüz zaman ağzınıza attığınız en masum yiyecek bile muhtemelen yağlanma demek.
Tabii ki uyku saati de yaklaşmış oluyor, bu da yağlanma demek. Bir de spordan önce gelen uzun açlık dönemini göz önünde bulundurmalıyız: öğlen 13:00-14:00 gibi yemek yemiş ve ara öğünü atlamış bir kişiden bahsediyorsak, akşamın geç saatlerine kadar bir şey yemediğini düşünebiliriz. Sonra çok fazla yiyor, işte bu da yağlanma demek. Şimdi bütün bunları yan yana koyduğunuzda bu sistemde spor yapan kişiler genellikle kilo veremezler; tam tersine ya yağlanırlar ya ila akşam eve döndüklerinde yedikleri yemeğin niteliğine ve niceliğine bağlı olarak kilo alırlar. Sporun kilo almakla başka bir bağlantısı olamaz. Onun dışında özellikle erkeklerin kas geliştirme adına çok yüksek oranda protein yüklediklerini görüyoruz. Çok fazla protein alırsanız da kilo almayı durdurursunuz. Belki kas miktarında artış olabilir ama kilo veremezsiniz.
Bir de tabii spor öncesi ve sonrası atıştırmalar oluyor...
Buna da çok sık rastlıyoruz, insanlar spora gidiyoruz diye psikolojik bir rahatlık hissediyorlar. Ve spordan sonra bîr ödüllendirme mekanizması yaratıyorlar kendilerine. Çok düzenli, çok kaliteli spor yapan insanların spor sonrası çikolatalı pastalarla, keklerle araba beklediğine şahit oldum. Böyle bir şey yok. Spor, bir ödül almak için yapılmamah. Belki daha fit olmak, belki daha az yağ oranına sahip olmak ya da daha sağlıklı olmak için spor yapıyoruz. Eğer bunları gözden kaçırırsanız vücut bunu affetmez, direkt cezayı keser. Bu da yağlanmak, kilo almak ya da kilo verememek demek.
Tabii bu belli bir vadede spor konusunda motivasyonu düşüren bir faktör. Yani söyle bir mantık geliştirebilirsiniz: "Ben üç aydır spora gidiyorum, hiç kilo veremedim ya da en ufak bir incelme olmadı. Bu, bana yaramıyor.” Bu da sporu bırakmanıza sebep olabilir. Benim gözlemlerim kendi gittiğim spor salonunda da, çevremde de bu yönde.
(alıntıdır)
Vücuttaki yağ oranının kilodan daha önemli olduğu bilimsel araştırmalarla kanıtlandı. 50 kilo civarında ideal ölçüye sahip biri olabilirsiniz ama yağ oranınız kötüyse bu, sağlıklı olduğunuz anlamına gelmiyor. Esas kriter bu.
Düzenli spor yapmaya başladıktan sonra kilom her geçen ay bîr bir arttı diyenler sekiz haftada iki kilo aldığını söyleyenler olabiliyor. Spora başlerken de zayıflamak gibi bir niyeti olmayanlar bile spor salonunda geçirdikleri her günün yağ olarak geri döndüğünü görünce hayrete düşüyor.
Tabii dehşet içinde spor hocalarına bunun nedeni soruluyor ve aslında spor yaptığımız sırada beslenme düzenimize de aynı oranda dikkat etmezsek vücudumuzdaki yağ kas dengesini bozarak kilo alabileceğimiz ortaya çıkıyor.
Spora başlamadan hir buçuk saat önce ya da spor sonrası çok ağır yemek yememek gerekiyor. Ama tabii bu konu çok daha fazla derinliğe sahip. Yapılan sporun çeşidine göre alınması gereken karbonhidrat ve protein oranlan bile değişiyor.
Spor yapanlar neden kilo alıyor? Nerede yanlış yapıyorlar?
Spor salonlarında spor yapanların hir bölümünün genellikle kilo aldığını ya da vermeye çalışanlara veremediğini gözlemliyorum. Kilo vermeyi başaran da var ama sporu çok bilinçli yapmak gerekiyor. Burada en önemli noktalardan birisi zamanlama. Kilo alanların önemli bir bolümü çalışan kişiler.
Bu kişiler şöyle bir düzende spor yapıyorlar: Akşam işten çıktıktan sonra spora gidiyorlar ve genellikle bir şey yememiş oluyorlar. Benim kriterlerime göre sporun süresinin 60 dakikayı geçmemesi gerekir ama piyasanın en üst düzey klüplerinde dahi çok bilinçsiz spor programlarının yazıldığını biliyorum. Spor salonlarında üç saate varan kalışlar oluyor. Akşam eve dönüş saati 21:30, 22:00"yi buluyor. 21:30'da eve döndüğünüz zaman ağzınıza attığınız en masum yiyecek bile muhtemelen yağlanma demek.
Tabii ki uyku saati de yaklaşmış oluyor, bu da yağlanma demek. Bir de spordan önce gelen uzun açlık dönemini göz önünde bulundurmalıyız: öğlen 13:00-14:00 gibi yemek yemiş ve ara öğünü atlamış bir kişiden bahsediyorsak, akşamın geç saatlerine kadar bir şey yemediğini düşünebiliriz. Sonra çok fazla yiyor, işte bu da yağlanma demek. Şimdi bütün bunları yan yana koyduğunuzda bu sistemde spor yapan kişiler genellikle kilo veremezler; tam tersine ya yağlanırlar ya ila akşam eve döndüklerinde yedikleri yemeğin niteliğine ve niceliğine bağlı olarak kilo alırlar. Sporun kilo almakla başka bir bağlantısı olamaz. Onun dışında özellikle erkeklerin kas geliştirme adına çok yüksek oranda protein yüklediklerini görüyoruz. Çok fazla protein alırsanız da kilo almayı durdurursunuz. Belki kas miktarında artış olabilir ama kilo veremezsiniz.
Bir de tabii spor öncesi ve sonrası atıştırmalar oluyor...
Buna da çok sık rastlıyoruz, insanlar spora gidiyoruz diye psikolojik bir rahatlık hissediyorlar. Ve spordan sonra bîr ödüllendirme mekanizması yaratıyorlar kendilerine. Çok düzenli, çok kaliteli spor yapan insanların spor sonrası çikolatalı pastalarla, keklerle araba beklediğine şahit oldum. Böyle bir şey yok. Spor, bir ödül almak için yapılmamah. Belki daha fit olmak, belki daha az yağ oranına sahip olmak ya da daha sağlıklı olmak için spor yapıyoruz. Eğer bunları gözden kaçırırsanız vücut bunu affetmez, direkt cezayı keser. Bu da yağlanmak, kilo almak ya da kilo verememek demek.
Tabii bu belli bir vadede spor konusunda motivasyonu düşüren bir faktör. Yani söyle bir mantık geliştirebilirsiniz: "Ben üç aydır spora gidiyorum, hiç kilo veremedim ya da en ufak bir incelme olmadı. Bu, bana yaramıyor.” Bu da sporu bırakmanıza sebep olabilir. Benim gözlemlerim kendi gittiğim spor salonunda da, çevremde de bu yönde.
(alıntıdır)