- 20 Kasım 2006
- 1.098
- 26
Bazen hayatlarımızda istemeden bir şeyler değişmeye başlar.
İşte meşhur kırılma noktası da budur!
Zaman artık aleyhimize işlemeyi bırakmıştır, her şey tersine gidiyordur belkide ..
İstemesekde bir şeyler değişim sürecine girmiştir birkere, yaşamak zorunda olduğumuz ve bunun geçmesini beklemek zorunda olduğumuz böyle anlar olur her birimizin yaşamında.
Hiç bir bir şey yapmadan beklemeyeceğiz elbette...
Belki bir anlık kırılmanın parçalarından birinin üstünde duruyoruzdur.
Kırılan parçaları birleştirmek için bir telaş başlar!üstlerinde bile dolaşmak ne can acıtıcıdır...nasılda hatırlatıcıdır yeniden her şeyi!
Kırıkları halı altına saklayamayız, olmamış gibi de davranamayız.
Kendinizi kandıramayacağınızı da söylemek zorundayım size...
Her bir parçaya dokunup da nasıl bir araya getireceğinizi düşünürken aslında o parçaları birleştirmek isteyip istemediğinizi sormalısınız kendinize!
Kendinize sorular sorar mısınız?
Soruyorsanız eğer bir şeyler doğru gidiyor demektir, ama ne zaman sorular kesilirse beyninizde bir şeyler yanlış gidiyor demektir!
Soru: Parçaları birleştirmek istiyor muyum?
İşte o an durmalı ve düşünmelisiniz.Durmayı bilmezseniz kendinizi dinleyemezsiniz ve kendinizi dinlemezseniz sonunda ya ilaçlarla arkadaş olursunuz ya da istemediğiniz birine dönüşürsünüz git gide...
En sevdikleriniz,en çok istedikleriniz...Kendini tanımak sandığınız kadar kolay değildir!
Bu yıllarla değil tanıma isteğinizin dozajı ile ilgili bir durumdur.
Ruhunuzu nadasa bırakın!
Ruhunuzu dinleyin o sizi doğru yere götürecektir.
Belki bir yaz gecesinde yakamozlara bakarken belki karlı bir sahilde
Karın muhteşemliğini izlerken, dalgaların sesini hafızamıza kaydederken yada bir müzikte duraklarken bize armağan edilmiş eşsiz hayatın tadını algılayarak keyif almayı öğrenmeliyiz, ve ruhumuzu yenilemeliyiz.
Doğada hayvanlar bile kabuk değiştirir yenilenir, ağaçlar yaprak döker yeniler ini yeşertir yenilenir, su akar kendini temizler ve yenilenir...Peki biz neden yenilenmeyelim?Engel nedir?
Biz kendi kendimize engeliz!
Her birimizin hayatlarında kırılma noktaları yoktur belki ama bir gün olabileceğinin farkında yaşamak gerekir.
Ve bazen hiç istemediğimiz durumlar ve anlar bize yeni yaşam pencereleri açar...hesapta olmayan şeyler hayatımıza anlam katar.
Her şey doğal sürecinde işlerken önünüze çıkan şeyler sizi elbette şaşırtacaktır ama olayları iyi yönünden bakmanız yaşama sevincinizi geri verecektir.
Kendinizi ve duygularınızı bastırmadan sakince hareket etmeye çalışmak her zaman sizi zafere götürecektir.
''Bastırılan her duygu dahada güçlü bir şekilde karşımızda belirirmiş!''
Biz ,bize inat bir şeyleri beynimizde yeşertip büyütüyoruz yani!
İnsan doğası bu kendiyle bile inatlaşıyor.:)
Kırılma noktanız nedir şu an ?
Aşk?
Ayrılık?
Evliliğiniz?
Aileniz?
Yoksa kırılma noktanız kendiniz misiniz?
Hepsinin de tek ortak noktası olduğu kesin!
Tek ortak nokta sizsiniz.
Sizsiz bir bütünü oluşturamaz bu kırılma noktaları, sizsiz bir neden yoktur,siz yoksanız hiç bir şey yoktur.
Varlığınızdır bir şeylere anlam katan!ya da anlamsızlaştıran...
Siz varsanız her şey vardır.Ve her şey biz insanlar için.Ama herşey.
Tek ortak nokta olan kendinize değer verin size değer vermeseler bile.
Sevin kendinizi sevmeseler bile
İnanın kendinize size inanmasalar bile.
Ve bir şeyler yapın kendiniz için sizin için hiç bir şey yapmasalar bile.
Hayatın parçası olan siz için ve tüm hayat bağları ile kökten size bağlı olan yaşamınız için savaşın...çabalayın...deneyin...seyirci kalmayın hayatınıza!
Savaşacakta siz
Başlatacakta siz
Oluşturacakta siz
Düzeltecekte sizsiniz.
Bir söz vardır ya hani...ÇARESİZSENİZ, ÇARESİZSİNİZ!
Bir yerden başlamanız yeter, bir yerden başlayın yeter.
Başlamak bitirmenin yarısıdır derler.
