Herkese merhaba, şimdi size biraz da gerçek oydardan bahsedeyim. (Böyle yazınca bambaşka bir kimliğim varmış gibi oldu asmdkfkgl) Şimdi yazacağım şeyleri yazma amacım ne? Bilmiyorum. İçimi dökmek mi, objektif insanlara anlatma isteği mi, kendim yazıp kendim dışarıdan bir gözle okuma arzusu mu... onu da bilmiyorum.
Neyse çok uzattım. Zaten bu uzun bir yazı olacak. "Ay hiç okuyamam" diyenler için uygun olmayabilir. Ama okuyunca belki kendinizden, kendi ailenizden, annenizden bir şeyler bulursunuz kim bilir.
Ben Oydar. Çok çocuklu bir ailenin son çocuğuyum. Malumdur ki çok çocuklu ailelerde son çocuklar kaza kurşunudur ve olmasalar daha iyidir. Konumuz istenmeyen çocuğun hikayesi değil merak etmeyin asldlflflg
Annem hep anlaşılmaz bir kadındı. (Şimdiye kadar annemle ilgili bir iki konu açtım. Ama çok yüzeyseldi anlattıklarım. Şimdi burada baya baya sistematik olarak psikolojik şiddet nasıl uygulanır, bir çocuk nasıl kimliksizleştirilir ve daha nicelerini anlatacağım.)
Kronolojik olarak hayat hikayemi yazmayacağım elbet. Zaten kim sallar benim hayat hikayemi asmdöflf.
Mesela çok dayak yerdik biz ablamlarla. Kafamı ısırmıştı annem bir keresinde. Öyle dövdü ki amacı terbiye vermekti en terbiyeli onun çocukları olmalıydı. Her yerim morarmıştı. 10 yaşında yoktum. 10 yaşında babaö öldü çünkü o hayattaydı bunlar olurken oradan biliyorum. Mesela bunu yazarken pek üzülmdim fiziksel şeyler değil de duygusal ve psikolojik şeyler daha çok yaralamış sanırım.
Bir keresinde ablamla dertleşirken şöyle bir cümle kurdu "bazen yatağa yatınca annemin yaptıkları geliyor aklıma sessizce ağlıyorum" çok üzüldüm kalbimden ağladım biliyor musunuz o an? Bazen bana da aynısı oluyordu ama belli etmedim. Onu duygusal hassas kalpli birine beni ise her zaman duvar gibi durmak zorunda hisseden gizli ağlamalıyım mottosuyla yaşayan birine dönüştürmüştü yaşananlar.
Elbette çok daha vahim, elim şeyler yaşamış insanlar var. Ama herkesin yaşadığı kendine biliyor musunuz? Belki de bunları okuyunca "üff ne yani ne var bunda" diyecekler çıkacak. Bilmem belki de ben zayıf biriyimdir. Küçük şeyleri büyütüp kendime acılı bir hayat hikayesi oluşturmuşumdur.
Bayramları hatırlıyorum mesela... Ben 12-13 yaşlarımdayken bütün ablalarım evliydi. Dolayısı ile bayram temizliği bana aitti. Koca evi temizlemeye çalışmak, eleştirilmek, işleri yetiştiremezsem azarlanmak, bazen bir iki itilip kakılmak benim bayram rutinimdi o zamanlar. Evlenene kadar bu böyle sürdü. Ne kadar basit değil mi? Ama bu bir çocuk için üzücü. Ama annemin niyeti iyiydi mükemmel temzlik yapan kızlar yetiştirmek istemişti.
Liseye başlamıştım ve aman Allah'ım aşık oldum. Veee ilk sevgilim. "Arkadaşlar ben aşık oldum" modunda bulutlarda gezerken birden yere çakıldım. Bir kış akşamı okuldan eve geldim. Her gün eve korkarak gelirdim zaten "annem bugün neye kızdı, acaba ne yaptım da bir hafta küsecek" gibi gibi endişelerle o akşam da eve geldim ki evet bingo! Annem bir şekilde bir sevgilim olduğunu biliyor.
Benim bekaret kontrolüne götürmeye kalktı ya. 14 yaşındaydım sadece el ele tutuşmuştuk çok masum ve utanarak... okul formalarımı çıkartınca sobada yakmıştı hiç unutmuyorum o sahneyi. (Buralarda çok travmatik şeyler de var onları dile ya da yazıya dökme cesaretim henüz yok) Sonra yalvar yakar okula tekrar gitmeye ikna ettim. Ama formam yok şimdi nasıl bilmiyorum ama o zaman sene başında belli yerlerde forma satılıyor sonra yok. Okulun yardıma muhtaç öğrenciler için ayırdığı ikinci el formalardan kendime uydurdum ve bir mütted öyle devam ettim. Ama hergün hakaret dinliyorum. Çalışan kadınlar gibi okuldan geliyorum yemek yapıyorum evi temizliyorum okula gittiğim için bana küs olan annemi yemeğe ikna ediyorum.
Tabi ki yine onun dediği oldu ve okul serüvenim bitti. Bir saatliğine dışarıya çıkmak için iki gün yalvarırdım. Sürekli eleştirilmiş korkutulmuş annesini üzerse başına türlü belalar geleceği aşılanmış çocuklar vurup kapıyı çıkamaz maalesef.
(Of çok uzun oldu. Halbuki daha neler vardı askdkfl) belki sonra sonra gelip düzenlerim. Okumak isteyenler için bu girizgah olsun.) kendimi yazarak ifade etmekte kötüyüm. Daha çok konuşma insanıyım ben. Bu yüzden yazı akıcı ve okunaklı olmamış olabilir.