- 17 Nisan 2008
- 3.243
- 3
Nihayet 8 aydan sonra bende doğum hikayemi yazmayı başarabildim :lepi:
2008 Temmuz ayındayız ve 3 yıldır süren mutlu bir evliliğimiz var. Tek eksiğimiz BEBEK. Aslında ilk 2 yıl bende asla istemiyorum diyordum ama ne olduysa 3.yılda bebek isteği meydana gelmişti. Eşime bebek istiyorum dediğimde her seferinde hayır cevapları almaktan sıkılmıştım. 25 Temmuz 2008 Cuma ve öğleyin arkadaşlarla işyerinde oturuyorum. Telefonuma gelen bir mesajla hayatım tahmin edemeyeceğim şekilde değişti. Gelen mesaj eşimdendi ve sadece iki kelime yazmıştı. “ÇOCUK İSTİYORUM”. Allahım inanamıyordum. Sevindim, şaşırdım, neye uğradığımı anlamamıştım. O günden sonra çalışmalara başlamıştık. Ağustos ayı sonlarına doğru beni heyecan basmıştı. Allahım acaba hamilemiydim??? Bugün yarın olur derken hasta olmamıştım. Sonunda dayanamadım ve 26 Ağustos Salı sabahı bir arkadaşımla birlikte hastaneye gittim. Evden işe gidiyorum diye çıkıyorum tabi. Pozitif çıkarsa eşime sürpriz olacak. Ama henüz ilk ay ilk denememiz olduğu için pek ümitli değilim. Neyse hastanede idrar tahlilini verdim ve yarım saat sonra sonucu alın dediler. Allahım kapıda tir tir titriyorum. Yarım saat doldu laboratuarın önündeyim ve ismimi söyledim. Hemşire POZİTİF hamilesiniz diyor bir yandan bana sarılmış tebrik ediyor. Tabi ben kendimde değilim. İnanamıyorum. Arkadaşımla sarıldık ağlıyoruz. Hemşirelerin ilk mi? istiyor muydunuz? sorularına cevap vermeye çalışıyorum. Biraz sakinleştikten sonra hastaneden çıktım. İşe döndüm. İşe geldim ama çatlıyorummmm. Akşam olmuyor. Sonra eşimi aradım ve hasta olduğumu beklenen şeyin geldiğini söyledim. Çok üzüldü tabi neyse gelecek sefer deneriz filan diyor. Akşama tam bir sürpriz yapmak istiyordum. Bir zarf hazırladım sanki eşime mektup gelmiş gibi. Pul filan içine de lab. Sonucunu koydum. Eşim işten benden sonra geliyordu. Zarfı masanın üzerine koydum. Eşim geldi hoş geldin filan sarıldık derken zarfı gördü. Bu ne aşkım? Ben tabi bilmiyorum. Senin adına gelmiş açmadım diyorum. Allah Allah filan derken zarfı açtı adımı okuyor negatif pozitif bir şeyler diyor ne olduğunu anlayamadı tabi. Aşkım anlamadım diyor ama sesinde bir sevinç….HAMİLEYİM diyorum - hani yoktu? - şaka yaptım…. Sonra sarılmalar öpüşmeler ….. özellikle anneme söylediğimi hiç unutamıyorum. Tam 4 sefer sormuştu şaşkınlıktan….
Bu arada zaman geçtikçe benim bulantılar başlamıştı. Ama sabah akşam kusuyorum. Bulantılar taa 5. ayımın ortalarında geçmişti. Hatta 7.ayımda bile kustuğumu hatırlıyorum. Kusmalar bile insana güzel geliyor şimdi… Bir gün üçlü teste gittim. Sonucum çıktığında dr odaya çağırdı ve AFP sonucumun istenilen değerden biraz yüksek çıktığını , bebekte erken doğuma neden olabileceğini yada anne karnında ölebileceğini söyledi. Tabi bunlar kesin değildi ama olabilecekleri söylemişti. Beynim uğulduyordu. Oda başıma indi çıktı . Ne yapcaz dedim doktora. İğne vericem 2 günde bir bu iğneyi vurulacaksın. O zamanlar çok korkmuştum ama şimdiler gülüyorum o halime. İğne zaten insülin gibiydi. Evde eşim vuruyordu. Tabi ben o sırlarda içim rahat etsin diye birde ayrıntılı ultrasona girmiştim. Hiçbir şey çıkmamıştı. Ama yine de iğnelerime devam etmiştim. Zaten 7.ayımda iğneler 3 günde bire çıkmıştı. Artık alışmıştım..
Artık son 3 haftama girmiştim. 3 Nisan 2009 Cumartesi Dr a gidip raporumu aldım. Artık evdeydim. Oğluşum için son hazırlıklarımı yapacaktım. Rahatlamıştım. Tabi doğum yaklaştıkça beni ve eşimi heyecan basıyordu. Eşim sağ olsun hamileliğim boyunca hep yarı yardımcımdı. Gerçi hala da öyle.. Rahat ve huzurlu bir hamilelik geçirmem için elinden geleni yapmıştı. Her hafta NST ye giriyordum. İyice ağırlaşmıştım. Geceleri yatakta dönemez olmuştum. Bu arada mide yanmalarımın ve içtiğim gaviscon şurupların sayısını bile hatırlamıyorum.
17 Nisan Cuma ve dayımın vefatını öğrendim. Allahım günümde ultrasonda 25 nisan çıkıyordu ve haftaya doğum yapacaktım. Kendimi kaybetmek istemiyordum. Sancım tutabilir korkuyordum. En hafif şekilde atlatmaya çalıştım.
Bebişim ultrasonda 3,900 gr gözüküyordu ve dr riskli seni büyük ihtimal sezeryan yapacağız diyordu. 23 Nisan Perşembe dayımın yemeği vardı. Gündüz annemle gittik. Eğilip kalktıkça bende damla damla su geliyordu. Ertesi gün 24 Nisan sabahı 8:30 da kontrolüm vardı ama yarını bekleyemezdim. Hemen hastaneye gittik. Resmi tatil olduğu için doktorum yok tabi. Ebeler muayene edip doktoruma da durumu bildirdiler. Bebek kanala girmiş o yüzden su geliyormuş. Korkma dedi ve yarın zaten kontrolüm olduğu için geri eve geldim.
BEBEĞİM DOĞUYOR
24 Nisan sabahı 7 de kalktım. Güzelce makyajımı yaptım. Pudram, rujum, diplinerım filan…Sanki oğlumun bugün geleceğini bilmiş ve güzel karşılamak için yapmışım… Hastaneye gittim NST ye girdim ve sonucu alıp doktorumun yanına indim. İçeri girer girmez Kız doğur artık demez mi? Aman durun Zeki bey az daha dursun diyorum tabi korkudan. Muayene etti ve bugünde gelebilir gelmezse yarın saat 2 gibi sezeryanla alıcaz dedi. Nasıl heyecanlıyım anlatamam. Hiç bugün geleceğine ihtimal vermiyorum korkuyorum ya. Herkese haber verdim yarım doğuruyorum diye…
Annemlerle birlikte eve geldik saat 10:00. Annem babam kahvaltı yapıyoruz. Elimde çayla bir ara aynadan antrede karnıma bakıyordum. Sanki altıma kaçırdım. Allahım tutuyorum olmuyor gidiyor. Her tarafım ıslanmıştı. Annemi çağırdım hemen banyoya koştum baktık suyum gelmişti. Doktorumu aradım hemen hastaneye geri gel yatış işlemleri yaptır dedi. Hastane Çantamızı alarak yola çıktık. Heyecan korku hat safhada. Eşimde hastaneye geldi hemen bizi bekliyor. Bu arada hastaneye geldik ki doktorum normal doğum yatışı yapın demiş. Şoktayım. Ben sezeryan diye gitmiştim. Nasıl doğuracaktım bir yandan da normal olacağına seviniyordum çünkü doktoruma ben sezeryan olmak istiyorum diye hiç istekte bulunmamıştım. Hayırlısı neyse o olsun diye dua etmiştim her zaman.
Yatış işlemleri yapıldı. Odama çıktım. Muayenede 4 cm açılma var. Sonra daha ne olduğunu bile anlayamadan afedersiniz popomdan bir şeyler hissettim. Su sıkıyorlardı. Ben ne olduğu bilmiyorum. Meğer lavmanmış. Hiçte korkulacak bir şey değilmiş. Sonra elimden serum takıldı. Sanırım suni sancıydı. Korkudan bu ne diye sormaya bile cesaret edememiştim. Bu arada bende hiç sancı yok. Bekliyoruz. Saat 15:30 civarı benim sancılar gelmeye başladı. Belim çok ağrıyordu. Sürekli geziyorum. Arkadaşlarım, eltilerim , eşim filan hep yanımdalar. Ben bağırdıkça eşim odayı terk ediyor. Gelip gidip muayene ediyorlar. Ben artık çıldırmıştım. Saat 17:30 . şiddetli derecede sancılarım var. Kasıklarım patlıyor resmen. Sonra bana biraz uyuşturucu vermişler serumun içinde. Çünkü o zamanları hayal meyal hatırlıyorum. Sancılardan artık bilincim kapanmıştı resmen. Ebelerin “hadi ceren, ıkın ceren, olmuyor ceren” sözleri hala kulaklarımda. Doktorum tabi hadi prenses bitti prenses diye doğurtuyor. O konuda hakkını ödeyemem. Doğuramayıp sezeryana girmemek için elimden geldiğince ıkınmaya çalışıyorum. Ebelere tek dediğim şey sancı sırasında ne kadar yorgun düştüysem ne olur uyuyum diyormuşum. Doğumdan sonra bana gülüyorlardı. Sonra bana ıkınma dur dediler. Allahım bu da neydi buda başka bir sancımıydı anlamıyordum. Alt tarafım yanıyordu. Sadece içimden bir şeyin kayarak çıktığını hissettim. Allahım oğlum doğmuştu. Kafamı kaldırıp baktım ki ufacık bir şey. Bütün sancım, ağrım bıçak gibi kesilmişti sanki. O anda aklıma ilk aklıma gelen şey saate bakmak oldu “18:35” . Ama ağlamıyordu. Doktora sorduğumu hatırlıyorum ve oda ağlar ağlar dedi. İki saniye sürmeden bir ağlama sesi geldi kiiii o an dünyalara değerdi. Kafası saçtan gözükmüyordu paşamın. Simsiyahtı. Hemşire üzerini giydirmek için götürdü. Bu arada benim dikişlerim atılıyordu. Sadece 3 dikişcik korkmayın. Bu arada sancı sırasında birde sonda taktıklarını hatırlıyorum. Normal zamanda olsa ölürümde taktırmam ama sancıyla hiç hissetmedim bile. Sonra hemşire paşamı giydirmiş üzerime yatırdı. Simsiyah gözleriyle bana bakıyordu. O duyguyu ancak anne olanlar anlayabilir. Dışarıdakiler bebek bekliyor hemşire istiyor ama “bana ne az daha beklesinler onu ben doğurdum” diyorum. Dikişler bittikten sonra odama geçtim. Normalde hemen eve gidebilir demişti doktor ama ben o kadar halsiz düşmüştüm ki bir gece kaldık orda.
Anne olmak Allahın bizlere verdiği en büyük en kıymetli hediye. Allah herkese nasip etsin bu duyguyu. Oğluş şimdi 9.ayın içinde. Annesinin Sevgilisi, Bal böceği o. Babışının da Süt kuzusu. Sanki o yokken evli değilmişiz, yaşamıyormuşuz..
Yaşam kaynağımız, her şeyimizsin annemmmm.
Bu arada doğum hikayem den sakın korkmayın. Herkese tavsiye ederim normal doğumu. Kuzusunun doğum anını görmek hayatınızda yaşayacağınız hiçbir şeyle kıyaslanamaz. Hiç pişman değilim. Doktoruma sonsuz teşekkürler…
2008 Temmuz ayındayız ve 3 yıldır süren mutlu bir evliliğimiz var. Tek eksiğimiz BEBEK. Aslında ilk 2 yıl bende asla istemiyorum diyordum ama ne olduysa 3.yılda bebek isteği meydana gelmişti. Eşime bebek istiyorum dediğimde her seferinde hayır cevapları almaktan sıkılmıştım. 25 Temmuz 2008 Cuma ve öğleyin arkadaşlarla işyerinde oturuyorum. Telefonuma gelen bir mesajla hayatım tahmin edemeyeceğim şekilde değişti. Gelen mesaj eşimdendi ve sadece iki kelime yazmıştı. “ÇOCUK İSTİYORUM”. Allahım inanamıyordum. Sevindim, şaşırdım, neye uğradığımı anlamamıştım. O günden sonra çalışmalara başlamıştık. Ağustos ayı sonlarına doğru beni heyecan basmıştı. Allahım acaba hamilemiydim??? Bugün yarın olur derken hasta olmamıştım. Sonunda dayanamadım ve 26 Ağustos Salı sabahı bir arkadaşımla birlikte hastaneye gittim. Evden işe gidiyorum diye çıkıyorum tabi. Pozitif çıkarsa eşime sürpriz olacak. Ama henüz ilk ay ilk denememiz olduğu için pek ümitli değilim. Neyse hastanede idrar tahlilini verdim ve yarım saat sonra sonucu alın dediler. Allahım kapıda tir tir titriyorum. Yarım saat doldu laboratuarın önündeyim ve ismimi söyledim. Hemşire POZİTİF hamilesiniz diyor bir yandan bana sarılmış tebrik ediyor. Tabi ben kendimde değilim. İnanamıyorum. Arkadaşımla sarıldık ağlıyoruz. Hemşirelerin ilk mi? istiyor muydunuz? sorularına cevap vermeye çalışıyorum. Biraz sakinleştikten sonra hastaneden çıktım. İşe döndüm. İşe geldim ama çatlıyorummmm. Akşam olmuyor. Sonra eşimi aradım ve hasta olduğumu beklenen şeyin geldiğini söyledim. Çok üzüldü tabi neyse gelecek sefer deneriz filan diyor. Akşama tam bir sürpriz yapmak istiyordum. Bir zarf hazırladım sanki eşime mektup gelmiş gibi. Pul filan içine de lab. Sonucunu koydum. Eşim işten benden sonra geliyordu. Zarfı masanın üzerine koydum. Eşim geldi hoş geldin filan sarıldık derken zarfı gördü. Bu ne aşkım? Ben tabi bilmiyorum. Senin adına gelmiş açmadım diyorum. Allah Allah filan derken zarfı açtı adımı okuyor negatif pozitif bir şeyler diyor ne olduğunu anlayamadı tabi. Aşkım anlamadım diyor ama sesinde bir sevinç….HAMİLEYİM diyorum - hani yoktu? - şaka yaptım…. Sonra sarılmalar öpüşmeler ….. özellikle anneme söylediğimi hiç unutamıyorum. Tam 4 sefer sormuştu şaşkınlıktan….
Bu arada zaman geçtikçe benim bulantılar başlamıştı. Ama sabah akşam kusuyorum. Bulantılar taa 5. ayımın ortalarında geçmişti. Hatta 7.ayımda bile kustuğumu hatırlıyorum. Kusmalar bile insana güzel geliyor şimdi… Bir gün üçlü teste gittim. Sonucum çıktığında dr odaya çağırdı ve AFP sonucumun istenilen değerden biraz yüksek çıktığını , bebekte erken doğuma neden olabileceğini yada anne karnında ölebileceğini söyledi. Tabi bunlar kesin değildi ama olabilecekleri söylemişti. Beynim uğulduyordu. Oda başıma indi çıktı . Ne yapcaz dedim doktora. İğne vericem 2 günde bir bu iğneyi vurulacaksın. O zamanlar çok korkmuştum ama şimdiler gülüyorum o halime. İğne zaten insülin gibiydi. Evde eşim vuruyordu. Tabi ben o sırlarda içim rahat etsin diye birde ayrıntılı ultrasona girmiştim. Hiçbir şey çıkmamıştı. Ama yine de iğnelerime devam etmiştim. Zaten 7.ayımda iğneler 3 günde bire çıkmıştı. Artık alışmıştım..
Artık son 3 haftama girmiştim. 3 Nisan 2009 Cumartesi Dr a gidip raporumu aldım. Artık evdeydim. Oğluşum için son hazırlıklarımı yapacaktım. Rahatlamıştım. Tabi doğum yaklaştıkça beni ve eşimi heyecan basıyordu. Eşim sağ olsun hamileliğim boyunca hep yarı yardımcımdı. Gerçi hala da öyle.. Rahat ve huzurlu bir hamilelik geçirmem için elinden geleni yapmıştı. Her hafta NST ye giriyordum. İyice ağırlaşmıştım. Geceleri yatakta dönemez olmuştum. Bu arada mide yanmalarımın ve içtiğim gaviscon şurupların sayısını bile hatırlamıyorum.
17 Nisan Cuma ve dayımın vefatını öğrendim. Allahım günümde ultrasonda 25 nisan çıkıyordu ve haftaya doğum yapacaktım. Kendimi kaybetmek istemiyordum. Sancım tutabilir korkuyordum. En hafif şekilde atlatmaya çalıştım.
Bebişim ultrasonda 3,900 gr gözüküyordu ve dr riskli seni büyük ihtimal sezeryan yapacağız diyordu. 23 Nisan Perşembe dayımın yemeği vardı. Gündüz annemle gittik. Eğilip kalktıkça bende damla damla su geliyordu. Ertesi gün 24 Nisan sabahı 8:30 da kontrolüm vardı ama yarını bekleyemezdim. Hemen hastaneye gittik. Resmi tatil olduğu için doktorum yok tabi. Ebeler muayene edip doktoruma da durumu bildirdiler. Bebek kanala girmiş o yüzden su geliyormuş. Korkma dedi ve yarın zaten kontrolüm olduğu için geri eve geldim.
BEBEĞİM DOĞUYOR
24 Nisan sabahı 7 de kalktım. Güzelce makyajımı yaptım. Pudram, rujum, diplinerım filan…Sanki oğlumun bugün geleceğini bilmiş ve güzel karşılamak için yapmışım… Hastaneye gittim NST ye girdim ve sonucu alıp doktorumun yanına indim. İçeri girer girmez Kız doğur artık demez mi? Aman durun Zeki bey az daha dursun diyorum tabi korkudan. Muayene etti ve bugünde gelebilir gelmezse yarın saat 2 gibi sezeryanla alıcaz dedi. Nasıl heyecanlıyım anlatamam. Hiç bugün geleceğine ihtimal vermiyorum korkuyorum ya. Herkese haber verdim yarım doğuruyorum diye…
Annemlerle birlikte eve geldik saat 10:00. Annem babam kahvaltı yapıyoruz. Elimde çayla bir ara aynadan antrede karnıma bakıyordum. Sanki altıma kaçırdım. Allahım tutuyorum olmuyor gidiyor. Her tarafım ıslanmıştı. Annemi çağırdım hemen banyoya koştum baktık suyum gelmişti. Doktorumu aradım hemen hastaneye geri gel yatış işlemleri yaptır dedi. Hastane Çantamızı alarak yola çıktık. Heyecan korku hat safhada. Eşimde hastaneye geldi hemen bizi bekliyor. Bu arada hastaneye geldik ki doktorum normal doğum yatışı yapın demiş. Şoktayım. Ben sezeryan diye gitmiştim. Nasıl doğuracaktım bir yandan da normal olacağına seviniyordum çünkü doktoruma ben sezeryan olmak istiyorum diye hiç istekte bulunmamıştım. Hayırlısı neyse o olsun diye dua etmiştim her zaman.
Yatış işlemleri yapıldı. Odama çıktım. Muayenede 4 cm açılma var. Sonra daha ne olduğunu bile anlayamadan afedersiniz popomdan bir şeyler hissettim. Su sıkıyorlardı. Ben ne olduğu bilmiyorum. Meğer lavmanmış. Hiçte korkulacak bir şey değilmiş. Sonra elimden serum takıldı. Sanırım suni sancıydı. Korkudan bu ne diye sormaya bile cesaret edememiştim. Bu arada bende hiç sancı yok. Bekliyoruz. Saat 15:30 civarı benim sancılar gelmeye başladı. Belim çok ağrıyordu. Sürekli geziyorum. Arkadaşlarım, eltilerim , eşim filan hep yanımdalar. Ben bağırdıkça eşim odayı terk ediyor. Gelip gidip muayene ediyorlar. Ben artık çıldırmıştım. Saat 17:30 . şiddetli derecede sancılarım var. Kasıklarım patlıyor resmen. Sonra bana biraz uyuşturucu vermişler serumun içinde. Çünkü o zamanları hayal meyal hatırlıyorum. Sancılardan artık bilincim kapanmıştı resmen. Ebelerin “hadi ceren, ıkın ceren, olmuyor ceren” sözleri hala kulaklarımda. Doktorum tabi hadi prenses bitti prenses diye doğurtuyor. O konuda hakkını ödeyemem. Doğuramayıp sezeryana girmemek için elimden geldiğince ıkınmaya çalışıyorum. Ebelere tek dediğim şey sancı sırasında ne kadar yorgun düştüysem ne olur uyuyum diyormuşum. Doğumdan sonra bana gülüyorlardı. Sonra bana ıkınma dur dediler. Allahım bu da neydi buda başka bir sancımıydı anlamıyordum. Alt tarafım yanıyordu. Sadece içimden bir şeyin kayarak çıktığını hissettim. Allahım oğlum doğmuştu. Kafamı kaldırıp baktım ki ufacık bir şey. Bütün sancım, ağrım bıçak gibi kesilmişti sanki. O anda aklıma ilk aklıma gelen şey saate bakmak oldu “18:35” . Ama ağlamıyordu. Doktora sorduğumu hatırlıyorum ve oda ağlar ağlar dedi. İki saniye sürmeden bir ağlama sesi geldi kiiii o an dünyalara değerdi. Kafası saçtan gözükmüyordu paşamın. Simsiyahtı. Hemşire üzerini giydirmek için götürdü. Bu arada benim dikişlerim atılıyordu. Sadece 3 dikişcik korkmayın. Bu arada sancı sırasında birde sonda taktıklarını hatırlıyorum. Normal zamanda olsa ölürümde taktırmam ama sancıyla hiç hissetmedim bile. Sonra hemşire paşamı giydirmiş üzerime yatırdı. Simsiyah gözleriyle bana bakıyordu. O duyguyu ancak anne olanlar anlayabilir. Dışarıdakiler bebek bekliyor hemşire istiyor ama “bana ne az daha beklesinler onu ben doğurdum” diyorum. Dikişler bittikten sonra odama geçtim. Normalde hemen eve gidebilir demişti doktor ama ben o kadar halsiz düşmüştüm ki bir gece kaldık orda.
Anne olmak Allahın bizlere verdiği en büyük en kıymetli hediye. Allah herkese nasip etsin bu duyguyu. Oğluş şimdi 9.ayın içinde. Annesinin Sevgilisi, Bal böceği o. Babışının da Süt kuzusu. Sanki o yokken evli değilmişiz, yaşamıyormuşuz..
Yaşam kaynağımız, her şeyimizsin annemmmm.
Bu arada doğum hikayem den sakın korkmayın. Herkese tavsiye ederim normal doğumu. Kuzusunun doğum anını görmek hayatınızda yaşayacağınız hiçbir şeyle kıyaslanamaz. Hiç pişman değilim. Doktoruma sonsuz teşekkürler…