Sevgili günlük..
Bu kadar boş bakan bir güzin ablanın neden "sevgili" olduğunu düşünürüz acaba.. Canım sıkıldığında beni buradan çıkarabilir misin?
Bana hatalarımı söylemeni istediğimde söyleyebilir misin?
Bana dostum gibi kızabilir, sevebilir misin?
Duyamaz, dinleyemez, hissedemez, sadece boş boş bakarsın işte.
Belki de yanılıyorum, bir taraflarınla bana gülüyorsundur.. Böyle boş bir şeye ihtiyacım olduğunu düşünen bir zavallı olduğumu düşünüyorsundur. Belki de sana yazdığım ilk günden beri birbirimize numara yapıyoruzdur..
Bu monotonluk iyice canımı sıkmaya başladı. Sürekli evde temizlik yapıyorum. Oysa şuan bir gemiyle olabildiğince uzaklaşmak isterdim. Herkes uzakta küçücük kalsın.. Manzaralardaki o minicik bir sürü küçük ışıktan biri olsunlar.. Yeşil, kırmızı, sarı ve beyaz ışıklar..
Uzaktaki ışıklar ne harika görünüyor değil mi? Bize bir sürü hayal kurduran o sihirli ışıklar.. Bakınca insanı içine çekiyor. Peki birini seçip yanına gitsek? Aslında o mükemmel kutsal şeyin sadece bir avm'nin aydınlatması olduğunu görsek? İşte o zaman bütün ışıklar söner ve biz artık çocuk olamayız. Bilmeden büyümeliyiz.. Gitmeden, görmeden hayal kurmalıyız bazen. Yoksa bu manzaralar nasıl para eder.. Birilerinin ışıklara bakan daireden ev alması gerekiyor..
Sen bu aptala gülmeye devam et. En azından hala hayal kurabilecek kadar akıllıyım.
Bugünlük benden bu kadar. Yarın sana daha az hakaret ettiğim bir başlangıç yapabilirim.. Fazla yüklendim sanki.