Yağmur kız...
Zamanların birinde,
Küçücük dünyasında yüreğinin kocamanlığıyla başı dertte olan bir yağmur kız varmış.
Büyük yalnızlıklar yaşarmış kalabalıkların içinde...
Kendi yalnızlığında çoğullaşarak...
Kimsenin onu anlamadığını düşünürmüş.
Tek çabası hayatta bir iz bırakabilmekmiş oysa ama başaramazmış.
Ve yorulur tükenir dağılırmış.
Sonra yeniden rüzgar olur eser,
Yağmur olur yağarmış,geceye ay,gündüze güneş,bahara çiçek olurmuş...
Kendi gücünün altında ezilen bir güçsüzlüğü varmış kendi ağırlığının altında ezilirmiş.
Taşıyamazmış yükünü,birine yaslanma ihtiyacı duyarmış.
Ama herkes onun çok güçlü olduğunu düşündüğü için yardıma ihtiyacı olduğu akıllarına bile gelmezmiş.
En sevdiklerinin bile.
Ve o mağrur kız yağmurluğuna,
Rüzgarlığına söz gelmesin diye başı dik ama içinde darmadağın gülümsermiş.
En çok kuşları kıskanırmış.
En çok onları severmiş.
Hayat ona mutluluktan uçma şansını çok gördüğü için belki...
Oysa başkaları hiç bir derdinin olmadığını söylerlermiş ona.
Sevgisizliğin bir dert olmadığını düşündükleri içinmi?
Ama yağmur kız parayla satın alınamıyacak şeylerin sevdasındaymış...
Mavisine inandığı her değer için soyunabilirmiş tüm varlığından,
Güzel evinden,sıcak yatağından,her rahatlığından vazgeçebilirmiş,
Çünkü Mavi her türlü konforu barındırır içinde.
Mavi'de denizler beslenir duygulardan.
Kuşlar öter,baharlar hüküm sürer rüzgar ılıktır ve yağmur yumuşak dokunur,
Hırslar yoktur,kavgalar...didişmeler,
Ve dinmeyen bir kahkahadır Mavi,
Ama Mavi cesaret ister,
Tek korkuya yer yoktur,
Dünyası küçük,yüreği kocaman o yağmur kız damlalarını tüketmedi hala...
Hala yağıyor...
Ne zamana kadar yağabileceğini bilmeden...
Selma Ersoy