Sersoy79 / Kendi Şiirleri

Bir gemi düşünün
Nereye gideceği belli olmayan bir gemi bu..
Belki meçhule giden Gemi...

Yahya Kemal ne güzel söylemiş..
"Artık demir almak günü gelmişse zamandan"

Belkide gelmişdir diyorum bazen..
Nereye nasıl gideceğini bilmeyen insanlar için olsun bu gemi..
Sonsuzluğa uzansın..

Ne bekleyenin olsun
Ne bekletenin...

Sadece sen olmalısın
Yada birkaç sevdiğin insan olmalı..
Ne kadar taşıyabilirsin ki...

Ama olsun
Varlığıyla seni mutlu etmeli yanında ki.
Ve sonsuzluğa uzanmalı bu Gemi..
Arkasına bakmadan gitmeli
Ve taşımalı bütün yükünü..
Seni yormamalı asla....

Hayata ve şartlara rağmen Dümen bükmemeli..
 
Bazen susmak daha iyidir.
Kelimeler içini işgal etmiş, sorular beynini rehin almış olsa da susmak daha iyidir bazen. Kent kalabalıklarından sıyrılıp yalnızlığın tanıdık ve bildik kollarına sığınmak ve her şeyden uzaklaşmak, beklemekten vazgeçmek, düşünmekten vazgeçmek...

canlı bir ölü gibi zamanı izlemek
tepkisiz ve hissiz durabilmek...

"bazen ne yaparsan yap, olmuyor bazen"
 
şimdi şuracıkta
şu köhne
şu is tutmuş yerlere yakın yerde
hızlı yavaş
senfonik ritimlerle atıyor kalbim
annesi olmayan çocuğun
göz yaşı gibi
düşüyor yere
kimse görmüyor
hissetmiyor
yetimlik
yetimlik bu
 
sen..
yalnızca benim hayallerimdin..
seni unutsam sevgilim,bugünler gececek biliyorum..
gözyaşlarim da gececek..
uykusuzluklarim da..
oysa ben..
kaç zamandır düşünüyorum ki seni..
kaç zamandır bana benden yakınsın..
ya da,,
bir gülümseme gibiydin ama gercekten bir gözyaşısın aslında..
iste..
yine bir konudan kendime pay cıkardım ve gık deseler alınıyorum zaten..
herseyden alınabiliyorum şu an ve her duydugum cümleye de ağlıyorum...
 
düşler
kayıp zamanlarda düş olmaktan çıkıyor
ve ufacık ve hatta önemsiz(!) bir anı kalıyor
koskocaman bir düşten

zaman biterken
kollarımın arasında eriyor düşüm
tuhaf
duyumsadığım tek şey
sıcaklığı ellerinin...
 
ta içimde bir yerde
fütursuzca yayılan yangın
az sonra çıkacak bi yerlerden
is duman toz
göz gözü görmez
ben görürken
söz kendini bilmez
ben söylerken
ben bana külfet
ben benden aciz
zarife gibi kuyruğu kesik
ben senin kösele yüzüne dalmış giderken
bir gün daha bitiyor
hava telaşsız
 
Dediler ki kaçık bu adam
Aldırmadım
Pırıl pırıl bişi vardı kaleminde..üstelik
Haylazdı
Eyvallah dedim..istediğim zaten
Mızıkçı bir arkadaştı..
 
Yaz geçer kış kalır
yaz yetişkin sahil boylarının sarışın çocuğudur
yürüyüp gider denizanası kaypaklığı ellerinde
elleri ceplerinde
yalnızlığını düşürmüştür bir kumun güzelliğine
ve düşünmez ölümün
ne kadar da
yaşayan birşey
olduğunu...
 
Suskunluklarda aykırı duygular oluşuyor
Fark etmemiş olamazsın
Birikiyor bir şeyler içinde
Farkına varsan da engel olamazsın
Çıplak kavruk gecelerin buruk çay tadında
Ve günışığı gözlerindeki ateşi
Savuruyor rüzgâr bilinmeyene
Sokulup gecenin yalnız koynuna
Arsız sarmaşıklar gibi uzanmak istersen günün birinde bana
Fısılda adımı sessizce
Duyarım
O zaman uzak dağlar dümdüz
Ve sevdam ölümsüz
O zaman canım birbiri içinde eriyen, geceyle gündüzüz
 
ben her gün sevdim onu
her gün gelmedi o
her gün tekrar tekrar okudum yazdıklarını
suladıkça büyüyen küçük bir çiçek gibi
güzelleşti her geçen gün
kokusunu duyumsuyordum
nasıl dokunduğunu
küçük yeşil yapraklarında
incecik damarlarında
küçük bir adam büyüttüm ben
her gün hiç eksiksiz
onu sevdim ben
 
güzel uyumuşum dün gece
öyleki hala uyuyorum
bi düş vardı
ben kurmadım
gelen oydu
kendiliğinden
güzel masallar anlattı
kiraz dudaklı bir oğlan çocuğu
saçlarımı okşadı
terden nemli saçlarımı
açıkta kalan yanlarımı örttü
yağmur vardı
pencere açıktı
yanımda uyuyan biri vardı
kimdi bilmiyorum
kolu yastığıma değiyor
nefesi enseme vuruyordu
korktum
babama seslendim
anneme seslendim
babam "annen 5 gündür benim yanımda" dedi
ağladım
uyandım
yerler ıslaktı
pencereyi kapattım
şehir lacivertti
yağmur gökten düşen inciler gibiydi lacivertin üstüne
korktum
uyandım
içimde bir yanık kokusu
ortalıkta bir duman
 
düş vurgunu
aşk sürgünü
ellerimde kalan ne?
ellerim...yaşlanmaya yüz tutmuş
ellerim buruşmaya hevesli
 
Şimdi biz neyiz biliyor musun?
Yıkıntılar arasında yakınlarını arayan öksüz savaş çocukları gibiyiz.
Umut ve korkunun hiçbir anlam taşımadığı bir dünyada
Bir şey bulduğunda neyi, ne yapacağını bilmeyen çocuklar gibi
Ve elbet biz de bu aşkta büyüyecek
Herşeyi bir başka aşka erteleyeceğiz.
 
Gün gelir bir gün
Başka bir mevsim, başka bir takvim, başka bir ilişkide
O eski ağrı
Ansızın geri teper.
Dilerim geri teper.
Yoksa gerçekten bitmişsinizdir.
 
Adım onların adının yanına yazılmasın diye
Acı çekecek yerlerimi yok etmeden
Acıyla baş etmeyi öğrendim.
Yoksa bu kadar konuşabilir miydim?
İpek yollarında kuzey yıldızı
Aşkın kuzey yıldızı
Sanırsın durduğun yerde
Ya da yol üstündedir
Oysa çocukluktan kalma gökyüzünde hileli zar
Ölü yanardağlar, ölü yıldızlar
Ve toy yaşın bilmediği hesap: ışık hızı.
 
Bir kandil gecesinde,

Gecenin epeyice geç bir vaktinde,

Duaya durur gibi huzurla,

Avazım çıktığınca,

Bildiğim tüm küfürleri gönderdim kahpe beyinlere

Duysalar da... duymasalar da...

Kabul olsa da... olmasa da...
 
Bu şiire başladığımda nerde,
Şimdi nerdeyim?
Yaram vardı, bir de sözcükler
Sonra vaat edilmiş topraklar gibi
Sayfalar ve günler
Işık istiyordu yalnızlığım
Kötülükler imparatorluğunda bir tek şiir yazmayı biliyordum
İlerledikçe...Kaybolup gittin bu şiirin derinliklerinde
Aşk ve Acı usul usul eriyen bir kandil gibi söndü daha şiir bitmeden.
Karardı dizeler.
Aşk...Bitti. Soldu şiir.
 
Mutsuzluklarım büyük, kronik birer ağrı gibi..

Mutluluklarım küçük küçük, ağrı kesici haplar gibi..

Ağrılardan ölmemek için, küçük küçük haplar üretirim kendi kendime !!

Yine de, bilirim ki aslında ağrılar devam etmektedir !!
 
ben babamın küçük kızıyken mezarlıklar umrumda değildi
ben babamın küçük kızıyken aslında hiç bir şey umrumda değildi!

hayatın zorluğu, zamanın, akreple yelkovanı böylesi koşturması bana hiç anlatılmamıştı.

anlayana kadar...

acı-tatlı
 
gitmen iyi oldu
en azından sen kurtardın kendini bu cehennemden
en azından yeni bir başlangıç şansın var!

evet evet, gitmene sevinmem gerekir aslında... kurtlandığım bu cehennemde az zamanım kaldı, sense arınabilirsin belki! iyi oldu dostum. sen rüzgarın inkarcı kızı, sen rüzgarın kabullenmez asi kızı... yine verdin yanını akışa doğru!

birilerini geride bırakınca gitmek güzel mi? gitmiş olunur mu hem giden, hem kalan için?

bu akşam yine aynı şeyleri yapacağım. yalnız sen olmayacaksın biz yine aynı devam edeceğiz bu kalan zamana... kandırıyorum kendimi bilme sen yine.

tamam sen aldırma, yola devam et. ama ne olur sonra beni de, bizi de aldır yanına!

ihtiyacım tavan yapmışken, sözlerde senin peşine takılmışlar! yalnızız yine, film-bira yalnızlığımızla...
artık ne yağmur eskisi gibi yağacak ne rüzgar benim şehrime uğrayacak
burada her şey aynı kokuşmuşlukla aynı çürümeyle devam ederken sen kendine bir yer açtın rüzgarın inkarcı kızı!

unutma diyeceğim, unutmazsan başlayamazsın!
unut demek canımı yakıyor ya sen bilirsin.

ışık! aslında biliyorsun ışık sensin.
 
X