Seni Seviyorum

Üşüyorum:hüzün şarkıları söyleyen bir Sonbaharın zemheriye dönüşmesinin verdiği, fani bir üşüme hissi değil bu sevdiğim ve ellerim buz kesmiş olmasına rağmen, ıssız bir gecede yokluğuna mahkum bir ruhla seni yazarak unutuyorum üşümüşlüğümü...
Yoruldum artık biliyor musun? Tek taraflı bir hayatı omuzlamaktan, hayatın yükü altında ezilmekten; birilerini arayıp sormaktan, anlatamayıp dinlemekten, sevmekten, seni beklemekten, her yeni güne belkilerle başlamaktan, sadece hıçkırıklarımı kendim duymalarımdan yoruldum ve sefaletin zincirleriyle hapsedilmiş bir aşkın yalnızlığında tükendim. Sabret diye diye erittim sabır taşlarını, bir an ümitsizliğe düşsem hayalin çıktı karşıma, gözlerine baktım ve kendimi yerli yerinde bulunca güzel gözlerinde, güç aldım acıların binlerce çeşidine karşı ama sabredecek gücüm kalmadı, hayalinin gözlerinde duramadım sevgili.
Oysaki nasılda ihtiyacım var sana, bilemezsin. Sarılsan bana bir annenin evladına gösterdiği o kutsal şefkatle, başımı göğsüne yaslasam ve yiten ümitlerimin ayak seslerini duysam kalbinin atışında, içine düştüğüm çaresizlikle birlikte sana sımsıkı sarılırken, sıcaklığını hissedip boğazıma düğümlenen ve içimde yankılanan hıçkırıklarımı özgür bırakıp ağlasam. Sen saçlarımı okşasan bir babanın nasırlı elleriyle oğlunun saçlarını okşadığı gibi ve ben içimdeki zehiri nehir misali akıtsam ne güzel olurdu sevgili. Ama yoksun işte ve ben bunların hepsi bir hayalden öteye gidemiyor, ne acı değil mi? Dostlarım, bugüne dek hayatıma giren tüm sevenlerim, değer verdikçe canımı alan sevdiklerimin yokluğu kadar gerçek yokluğun...
O kadar yalan ki insanların gülümsemeleri, o kadar menfaatperest olmuş ki yeryüzünde herhangi bir anı paylaştıklarım, artık alınacak bir canım, bir parçam kalmadığı için bir anda yok oluverdiler. Bir fotoğraf geldi gözlerimin önüme şimdi, kimdi hatırlamıyorum o fotoğrafı çeken, hatırladığım tek şey var ardında akbabanın olduğundan habersiz bir Afrikalı çocuğun çaresizliği ve resmi çeken kişi intihar etmişti sanırım o anı o karede ölümsüzleştirdikten sonra... Çünkü o çocuk ruhunu akbabaya teslim etmişti. Çaresizliğim o Afrikalı çocuğun ki gibi ve azabım o fotoğrafçınınkiyle aynı derecede acı verici, sevdiğimi sunduğum kim varsa sevgili, hepsi birer birer o akbaba gibi olup çıktı. Ama ben şimdiye kadar savaştım hayalinin sayesinde, bir yerlerde var olduğun ümidiyle yaşadım, seni delice sevdim ve yokluğunda bile seni içimde yaşattım her nefes alışımda... Ta ki, bu yazıyı kaleme aldığım şu ana kadar dayanabildim, bu saate kadar sen gelmedin, ruhumu akbabalara teslim ediyorum, gelsen de kurtaramazsın artık...
Herkes bayram sevinci yaşıyordu sevdiğim. Kim bilir sende yaşadın belki, kutlu olsun geçmiş bayramın ve gelecek olan bayramların ve ben bu bayram sabahı yine sessizce ağladım. Her bayramda olduğu gibi.... Kimsesizdim, çalmadım kimselerin kapılarını, kimsesizliğim kapımı çaldı, kapattım kendimi hücreme, gecenin karanlığına gizlenip çıktım dışarı gece saklar beni diyerek, kimsesizliğimle bayramlaştım, yalnızlığımın elini öptüm, sefaletimi bir tabakta sundum şeker tadında firari ruhuma...
İçini karattım değil mi? Affet beni sevgili, inan ki bunun tek sebebi; kimsesizliğimden, kalabalıklarda bile yalnızlaşmamdan, sefaletimin bana sunduğu çaresizlikten ve bir sen kaldın bu çaresizliğin ortasında tek dayanağım, içimi dökebileceğim, yazarak yaşadığım bir sen varsın, sadece sen anlarsın beni, dilinde zehir zemberek kelimeleri cansız kağıtların bedenine aktarırken sıcaklığını hissettiren ve seni bana getiren kalemimden başka tek sen varsın beni anlayabilen, beni terk etmeyen bir sen kaldın. Affet!
Sonuçta bende insanım, sana toz pembe bir dünya vermek, seninle toz pembe düşler kurmak isterdim. Gerçekliğinle el ele verebilseydim, iyi bir Ferhat olurdum ya da aşk ile yanmaların ötesine geçmiş bir Mecnun olurdum uğrunda, şüphen olmasın. Seninle gezmek isterdim, sen ne istersen alabilmek, gözlerine bakarak geceleri şiirlendirmek isterdim; bir yuvamızın olmasını, çocuklarımızın şen kahkahalarıyla şenlenmek, sen olunca yanımda üzülmelerin bile bir anlamı olurdu eminim. En çok neyi isterdim biliyor musun sevgili? Seni yazmak yerine yaşamak olsaydı kaderimde, ölüm kederlendirmezdi beni, doya doya yaşardım seni ve o an ölümsüzleşirdim.
Kaç zamandır yokum kendimde, kaç zamandır yoksun. Ne ben alışabildim sensizliğe, ne tütün kokusu sinmiş odam alışabildi hayalinsizliğe... İnan çok gücüme gidiyor; öykülerimde can bulan kadınların senin yerine beni sahiplenmesi ve kimsesiz sokaklarda attığım her adımla sen uzaklaşıyorsun sanki, bunu düşündükçe, sensiz kalmak gücüme gidiyor sevgili. Gözlerimi açmak bile istemiyorum, sensiz bir güne başlayacağımı biliyorum ve onulmaz yaralar açıyor ruhumda, gözlerimi açmıyorum bende, tüm dünya beni uykuda biliyor, oysa uykuyu unutalı çok oldu.
Hayalinde can bulan gülüşünü özledim. Kendimde unuttuğum ne varsa bulduğum hayalini özledim. Seni çok özledim, özlemlerim işgal edince yüreğimi, delice bir istekle, Neroncavari bir arzuyla bu şehri yakmak istedim, vazgeçtim daha sonra; eğer ateşe mahkum olursa bu şehir bende yanarım, bilmekteyim yanmaların acısını ama senin bu acıyı bilmeni istemiyorum sevgili. Sen yanmaları bilme, sensizliğimde yanmalarımı bilmediğin gibi... Bilme!
Nasıl da huzursuzum. Evimin çatısına tüneyen bu baykuş, Azrail’in habercisi gibi, ölümün yaklaştığını haber veriyor sanki, annem hastalandı yine, ayağı tutmaz oldu. Ben çaresizim, sefilim ve sefaletime bir aşkla seni dahil etmekten, sonrasında kaybetmekten korkuyorum. Daha bin bir çeşit dert başımda, görsen tanıyamazsın beni, genç yaşta karlar yağdı saçlarıma... Sıkıntılarda sevinçlerin olduğu gibi biz insanlar için. Geçecek elbet bu günler, seni kocaman bir gülümsemeyle karşılayacağım bir gün sevgili. Bekliyorum seni, unutma beklemelerimi. Seni seviyorum
alıntı
 
Sensiz yaşanılacak olan bir hayata atılmaktan korkuyorum.Böyle bir hayatta ayakta durabileceğimi hiç sanmıyorum.Sonu hiç gelmeyecek gibi görünen yaz gecelerinde sensizlik beni bitirmeyecek de ne yapacak? Seni sevmek mutluluksa,ben çok mutluydum.Senin de mutlu olduğunu düşünüyordum.Bu mutluluğum hiçbir zaman bitmeyecek çünkü ben seni hep seveceğim,sevgi bende var oldukça. Aşık olup da kavuşamamak insana acı verebilir ama ayrılığın verdiği acının yanında hiçbir şeydir.Aşık insanın umudu büyük olur,ayrılığın umudu ise sönük bir ateş gibidir. Gecenin bu saatinde ikimizi sorgulayıp hangimizin suçlu olduğunu bulmak,bir çare olacak mı ayrılığımıza? Suç kimin olursa olsun, o suçun oluşmasına olanak veren daima her iki taraftır. Sevmek çok zor değil,zor olan ;sevgiyi devamlı barındırabilmektir.Arada küçük kaçamaklar olsa da her zaman sevgiye yer bıraktığımı düşünüyorum. Ayrılıklara neden olan en büyük yanılgımız;sevmek ve sevilmek kavramlarına farklı açılardan bakmamızdır.İşin içine saygıyı da almayan bir düşüncenin doğruluğunu kabul etmek bana çok mantıksız geliyor. Her olayda olduğu gibi duygularda da sadece kendi tarafımdan bakmıyorum.Yada şöyle söyleyeyim sadece kendimi düşünerek sevmek ve sevilmek gibi bir düşüncem yoktur. Yaşaman gerekenleri,sevginin hak ettiği duyguları yaşaman için üzerime düşen her şeyi yapmaya hazırım hiç bir karşılık beklemeden.Sonu bana acı verse de yine yaparım.Bugüne kadar ben öyle yaşadım.Doğru mu yaptım yanlış mı?Bilmiyorum. Ama bu yolda yürümeye devam edeceğimi biliyorum. Bu benim hayat felsefemdir.Bundan taviz vermek,kendi değerlerimi hiçe saymak anlamına gelir ki,böyle bir durumda da boşlukta dolanan bir cisim gibi bir o yana bir bu yana savrulacağımı biliyorum. Seni sevdiğim için "seni seviyorum"diye haykırmadım sevgi nedir bilmeyen insanlara.Mutluluğu yakalama şansını yitirmemen uğruna ayrılığı seçtim.Acı veren, zor bir karardı benim için. Gün gelir de bu kararım mutluluğuna bir katkısı olacaksa, bilki ben hiç bir acıyı yaşamadım. Sevmek acı verir, sevmemek de. Sen hangisini yaşıyorsun şu an? Ben seni yaşıyorum birtanem.

alıntı
 
Yasa büründü tüm geceler. Gök kubbe, yıldızlı ihtişamıyla çöktü aşkımın üstüne, aşkın içinde biçare ruhum enkazında kaldı. Senin varlığınla kurduğum ne kadar toz pembe hayal varsa, üzerine siyah boya kutusu ters gelmişçesine siyaha boyandı. Bir an kaçmayı denedim buralardan, sensizlik alıştığım bir durumdu, sensizliğimde hayalin bir avuntu. Şimdi annesinin en sevdiği vazoyu kırmış bir çocuk gibi suçlu hissediyorum kendimi; seni sevdiğimi söylemekte keşkelerim olmasaydı derken kendi kendime, içim buruluyor. Düşünmeden yapamıyorum; bütün servetlerini ayaklarının altına dökerek sana sahip olmayı düşünen insanlar, sırf kendi egolarını tatmin etmek uğruna her şeyi yapmayı göze alanlar, sana mutluluğu da satın alabilirler mi? Gözlerin cezbedici zenginliğin rengarenk görüntüsüyle boyanır, sen ideallerinden vazgeçip, aşkını üç kuruşa satabilir misin ya da sattırırlar mı? Nasıl canım yanıyor bilemezsin, çakıl taşlarıyla dolu bir alanda top oynarken düşen bir çocuğun derisi yüzülen diz kapağından akan kan gibi yüreğim kanıyor. Yakamozlu gecelerde bir başka hayal ederdim seni, yakamozlu geceler bile şaşkın halime, hayallerim siyahı kadife gibi emdi, korkularım aydınlığa kavuştu, bu gece yarısı sabah olmak bilmez. Olsa ne değişir ki sevgili, sensiz olan her sabah sensizliğin üstüne doğan her güneş, ay benim için.

Başlamadan son bulacak sanırım bu aşk hikayesi... Tamamlanamamış bir beste, yarım kalmış bir şiir gibi olmasından iyidir sevgili, başlamadan bitmesi belki her ikimiz içinde en hayırlısıdır. Bunları ben söylüyorum. Savaşmadan yenilgiyi kabul etmeyen bir adamdım halbuki, maneviyatın maddiyata yenilmesine izin vermezdim ben, bana ne oldu böyle bilemiyorum. Bu belirsizlik her geçen gün, yüreğimde daha da şiddetlenen fırtınanın benden bir şeyleri koparıp götürmesine sebep oluyor. Senden, varlığından, gerçekliğinden ve beni hayata bağlayıp, hayallerde seni yaşamamı sağlayan bakışlarından birazcık cesaret alsam belirsizliğe sebep olan bulutları, karanlık dünyanın üstüne güneş gibi doğan o gülüşünle dağıtsan, canımı bile ortaya koyarak savaşacağım ama yoksun işte ve yaşananlardan bihabersin. Şu an yorgun bedeninle masum bir çocuk gibi, melekler gibi uykudasındır, rüya görüyorsun belki de, merak ediyorum sevgili, sende rüyalarında yer veriyor musun naçiz siluetime, sende sevmelerinin en yücesini, aşkların en temizini yaşıyor musun? Seninle yalnız kaldığım o an söyleyebilseydim seni sevdiğimi, sonunun yıkım olacağını bile bile söyleseydim, şimdi böylesine seni kaybetmekten korkuyor olmazdım sevgili. Düşlerime giriyor kaç zamandır; ellerinde paradan oraklarıyla yüreğimde aşkının can suyuyla yeşeren sarı saçlı başaklarındaki her tanesinde aşkımızı gösteren ekinlerimizi yoluyorlar, ikimizi karşılıklı bağlayıp; sıcaklığını bile bilmediğim o pamuk ellerine tütünden bulaşan kolaları alıp gözlerime sürüyorlar, resmen seni bir daha görmemen için gözlerimi dağlıyorlar sevgili.

Ben seni olduğun gibi seviyorum, bu insanlarsa bedenini, ruhunu bir eşya misali satın almak için çaba sarfediyor, bunları gördükçe canım acıyor, tüm bu yaşananlardan habersiz olduğunu düşündükçe, boğazıma düğümlenen ne kadar asi kelime varsa haykırmak istiyorum. Senin ağırlığınca altın verebilirler. Ya ben? Kalbimi, yüreğimin sınırlarına sığmayıp beni biçare eden aşkımı, sana hasret sevgimi verebilirim şu an ki sefaletimle...Seni koluna takıp bir süs eşyası gibi taşımayı düşünen bu zenginler gibi paraya boğamam belki ama sevgiye doymanı, aşkla sarhoş olmanı, aşk ateşiyle yanmanı sağlayabileceğim gibi o ateşte seninle yanmayı göze alırım sevgili.

Yoruldum, biliyor musun? Zemheri ayazında kalmışçasına üşüyorum sensizliğimde... Bir tarafım para değer vermeyeceğini söylüyor, bir tarafımda fırtınalar koparıyor isimsiz korkularım ve sen hiç birini bilmiyorsun. Dayanması en güç acı bu; evladını yitirmiş bir anne gibi feryat edesim geliyor içimden, acısını yüreğine gömen bir baba gibi sessizce ağlıyorum, damla damla sen düşüyorsun gözlerimden, incinirsin diye korkuyorum.

Meydan okurum tek başıma,
Kuşatılsa, aşkımı barındıran yüreğim,
Kafa tutarım tüm dünyaya,
Ölüm gelse keskin kılıcıyla üzerime,
Güler geçerim, sen yanımda oldukça,

Kalemimden kan damlıyor sanki sensizliğimde seni ölümsüzleştirdiğim şiirlerdeki kelimeler ok olup yüreğime saplanıyor yokluğunda ve ben seni öylesine çok özledim ki, ne zaman özlemimi yazmaya kalksam kelimeler kifayetsizleşiyor. Tıpkı sensiz hayatın kifayetsizleştiği gibi.

Hayallere bakarsan sevgili; zaman vuslata beş varı gösteriyor, gerçeklere bakarsan vuslatımız imkânsızlaşıp, aşkımız efsaneleşiyor ve şu an ben sensizliğimde; hayalinle, yalnızlığımla, aşkımla gece yarılarının zifiriliğini yaşıyorum. Bir hücrede mahkum nasıl hasretse güneşe, bende gerçekliğine öyle hasretim sevgili. Ne olur gittiğin o uzun yollardan geri dön ve seni göreyim gün yüzüyle, daha fazla sensizliğe dayanamayacak bu yürek...

Dayanamıyorum, yüreğime gömmek istemiyorum seni, gerçekliğinin başka birine ait olduğunu ve kendini onlara sunduğunu düşünmek istemiyorum. Eğer ki maddiyatı seçerse o yüreğin, işte yıkım o an olur benim için, o an aşkın enkazının altından cesedim çıkar, yatalak olur biçare ruhum, sensizliğimde değil ama bir eşya değerinde başka birine aidiyetinde ben, sen var oldukça yok olurum sevgili. Sessiz feryatlarımı duy gece yarısı, ikimizde uyanığız bak, rüzgar kokunu getiriyor bana, çığlıklarımı da sana getirsin ve yağmur yağsın yarın sevgili, belki o yağmurla bana gelirsin. Seni seviyorum.

alıntı
 
gel
gel artık
yeter beklettiğin
bunca zamandır susuşun
gel
elin kanda da olsa gel
biliyorum
seninde saçların özlüyor
bir sevgili okşayışını
prangalarda olsan da
gel

bizi bekliyor
kekik kokulu dağlar
bereketli bağlar
işte şafak vakti
gel
bir türkünün sırtında
şiirlere sarıl gel

alıntı
 
•
bu sabahta yine yokLuğunLa sarmaş doLaşım
rüzgar oLmayan saçLarımı uçuşturuyo
eLLerim boş
savruLan yağmur damLacıkLarı
yüzümü ısLatıp
dudakLarımdan damLıyor...
eLLerim cebimde
biLmediğim sokakLara giriyorum
kaLdırımLarı hırçınLığımLa arşınLıyorum
hasretine, bu kahroLası hayata ağLıyorum
süzüLen damLaLar çakan şimşekLe yağan
yağmura karışıyo...
ben ağLıyorum
içim üşüyor
idamın ipi gibi asıLı boynumda çaresizLiğim
ve bir ceLLad durmadan onu vuruyo
o vuruyo ben yaraLanıyorum
o vuruyo ben y a r a L a n ı y o r u m...
bir kuş konuyo ayak uçLarımLa
gözyaşLarımdan bi damLa aLıyo
tutmaya çaLışıyorum
vermiyo özgürLüğünü avuçLarıma
ürküyo ve gidiyor...
yine başLıyorum içimde ki savaşa
insanLar hep sen gibi geLiyo bana
sancıLanıyorum her baktığımda
biLmediğim sokakLarın sonundayım
uçsuz bucaksız bi göL kıyısındayım
eLLerim boş soğuk çaresiz
ve ben öyLe yaLnız ...
geLsen şimdi sarıLsan canımı yaksan
ağLasam ağLasam...ve yaksam yüreğini...
yine bi ayine dönüşse kavuşmamız
......
yokLuğunu suLara çarpıyorum
cebimden çıkardığım son sıgarımı yakıyorum ,yangınımLa...
iLk kez böyLe ciğerLerime kadar çekiyorumm
ve sonsuzLuğuma üfLüyorum...
eLLerimi başımın arasına aLıp oLduğum yere yığıLıyorum
ben kendimi öyLe aciz hissediyorum..
yoksun yoksun yoksun
Lanet oLsun...
yeter...
bırakıyorum kendimi dehLizime
bırakıyorum kendimi suLarıma
bırakıyorum kendimi yokLuğuna
ve..........................


alıntı
 
Görüyorum,
Uzak diyarları görüyorum
Sadece senle benim olduğumu görüyorum
Bize adanmış bir ülke görüyorum,
Sensiz ama hala güzel bir ülke
Senin gibi canlı
Senin gibi rengarenk,
Her an mutluluk saçan bir diyar

Pamuklar kadar yumuşak tenine
Dokunduğumu hissettiriyor bana
Ilık esen rüzgar
Teninin kokusu yayılıyor her yere
Hayat nefesim oluyor her an

Masmavi gökyüzü
Yeni umutlar açıyor yüreğimizde
Yaşam suyumuz
Nehirler gibi çağlıyor
tabii bunların hepsi sensiz oluyor
benim küçücük düş penceremde
yalnız başlarına yaşıyorlar

hepsi birazdan bitecek
uyandığım an küçük düşümde bitecek
rüyalar diyarım bitecek
sen biteceksin,ben biteceğim
fakat sadece bir şey bitmeyecek
sana olan ve sonsuza kadar
sürecek olan rüyalarımda,
düşlerimde anlattığım aşkım
işte o hiçbir zaman tükenmeyecek
ta ki hayat beni ölüme götürene kadar
bebeğim!!!

Sadece bil sadece anla istedim
Aşkımın senin için ne kadar büyük
Ufuklar, diyarlar yaratabileceğini
Zaten ölümümde düşlerim bittiği zaman olacak
Minik bebeğim

alıntı
 
Anlatma istemem, korkarım ben aşktan
Adını bile andığımda içim ürperir

Beni değiştirir
Kendimi tanıyamam aşkla tanıştığımda

Ne olur daha fazla yaklaşma
Bağladım kendimi kördüğüm çözmene izin veremem

Çözülürsem inanırım sizin aşklarınıza
Daha doğrusu aşk adı altında toplanmış sevişmelerinize

Bakma öyle gözlerimin içine
Yalvarırcasına

Ben senin gözlerinde aşkı görmüyorum
İsteklerin, arzuların beklide ihtiyaçların

Ama aşk yok
Yok senin gözlerinde aşk

Dokunma bana sevgime tutunup girme yüreğime

Sinsice
Hadi git

Git artık ve aşk için gelme sakın bir daha kapıma
Dedim ya

Korkarım ben aşktan...

 
Bir şiir yazsam oturup bir gece
Hem anlatsa sana sevgimi hem dinlese
Bir su damlası fısıldasa sana aşkımı
O zaman sende beni sevsen keşke
Bir aşk uzansa benden sana
Olmazsa bırak kalanlar karışsın sularıma

Değişmeyen bir şey söyle bana bulabilirsen
Öğüt verme,görebilirsen halimi
Olurda bir su perisi gibi değebilirsen
Dokunuşunla değiştirsen kalbimi

Birazcık ağlasam oturup bir gece
Sen görsen halimi,sen duysan sadece
Bir masal perisi gibi insen düşlerime
Sırılsıklam uyansam ter içinde

Göz yaşlarımı damla damla indirebilirsen
Sanki bir yağmur gibi gökyüzünden
Bir su perisi,sevdim seni
Nasıl bir aşka attım ben kalbimi
 
Sen… Başıma gelen en güzel şey…
Sen… Tüm yüreğimle, tüm hücrelerimle sevdiğim…
en… Hayatımın ilham kaynağı…
Sen… Yüreğimin vazgeçilmezi, “arkadaş”tan,“dost”tan öte… “her şey”im…

Bir “nefes” kadar yakınsın bana…
Bir “hasret” kadar uzak…
Bir “kar” kadar sevgi dolusun bana…
Bir “yağmur” kadar huzur verici…
Bir “beyaz” kadar güzelliklerle sırlısın…
Bir “siyah” kadar koruyucu…
Bir “ateş” kadar sıcaksın bana…
Bir “su” kadar yürek soğutucu…

Hayatımdaki tüm şeylere dair her şeysin, her şeyim…
Vazgeçemediğim, vazgeçemeyeceğim, “vazgeçilmez”im…

Kelimelere sığdıramıyorum seni, hayatıma sığdıramadıktan sonra…
Seni anlatmaksa, hiç kolay değil…

Bazen bir omuzsun, en rahat dayanabileceğim…
Bazen bir yüreksin, kuytu köşede kalsam bile her an orda olacağım…
Bazen bir yuvasın, ne olursa olsun, yüreğinde konaklayabileceğim…
Bazen bir meleksin, en zor günlerimde o meleğe sığınıp, ağlayabileceğim…

Bilirsin benim gözlerime ne kadar değer verdiğimi… Bak onlara, orda SEN varsın ve her zaman da SEN olacaksın…
Her zamanki gibi bak onlara, umut dolu, sevgi dolu, ücük dolu…
Bak ki; bu gözler onları görünce, bir kez daha anlasın, senin benim başıma gelen en güzel şey olduğunu.....
 
Çağır beni, çağırda büyüsün içimde biriktirdiğim bütün yalnızlıklarım!

Adım adım büyür yalnızlık, yürüdükçe devasallaşır kimsesizlik!

Dur!Ne olur Sende gitme!
Yalnızlığın üzerime yüklediği bu sessizlik artık beni boğuyor.

Buradayım baksana karanlığın tam ortasında.

N'olur artık gitme. Sana çok ihtiyacım var.

Kurtulmak istiyorum ama koşamıyorum.Çaresizlik öyle bir bulaşmışki bu sokaklara takılıp düşüyorum.

Off.. bu kadar mı zor sen, bu kadar mı zor sensizlik!! Canım o kadar çok acıyor ki.. Artık bağırmak istiyorum sesimin yettiğince.
Bağıra bağıra ağlamak ve haykırmak istiyorum "Anla artık anla!! seni seviyorum" diye.

Ama olmuyor işte. Ve yine o şarkı başlıyor bir uğultu misali;

"gitme nolur gitme itirazlar elimde değil
yalnızım yalnızız yalnızlıklar elimde değil
düşerken son birkez yalana benimsin benim
yalansan yalanı severim elimde değil.."


Biliyormusun.....

"Seyirci kaldıysam bu yürek yangınlarına..Her yıla bir nefes tutar oldum..
Arta kalan küllerden..Kurşuni sevdalara bir adım var..

Lakin..

Yüreğime adım geçmiyor..

Ömür defterimden hüzün yapraklarını yırttım..
 
En acıtanı ne biliyor musun ?..

... hani o gidişlerin var ya... sessizce... suskun ...

... kırılan sen olduğun halde... kendisiymis gibi... hani o arkasına dahi bakmadan gidişleri...

hani senin "o an" "oracıkta" "ancak" arkasından baka kaldığın...

anın durması için yalvardığın, tutup ucundan geri çevirmeye çalıştığı an varya, hani yapabilsen o merdiveni, hani yapabilsen o kapıyı, hani yapabilsen o sokağı tutup ucundan geri çevirmeye canını bile verebileceğin o an...



...o işte...en acıtanı o...


...hani o tıpkı elinden düşen en sevdiğin, en güzel "şeyin gibi"... hani o tıpkı tutamadığı gibi...

hani o tıpkı tüm gidenlerde yaşadığı gibi... hani o bir ince sızı varya içe içe akan... hah işte...tam öyle incecik... yırtarak kayan... düşen kanatan...
acıtan.. tutamadığın... parçalanan... tuzla buz olan... zamana savrulan... zamanda akıp giden...

hani o zamanla catistigin ama zaman içinde yok olmayan herkesin inandığı o kocaman ...

"zaman her şeyin ilacıdır" yalanı ... bunun bir yalan olduğunu tekrardan hatırladığın an... ve kendini kandırmaya başladığın an ... istemeye istemeye inanmaya başladığın an...



o işte...en acıtanı o...



...ama senin orda oldugunu hep bildiğin ...
...ama senin hep hissettiğin...

...ama bir dahası olmayan...
...ama zaten hiç senin olmayan...

...ama senin hep bildiğin...
...ama senin hep hissettiğin...

...ama bir daha sana geri gelmeyecek olan...
...ama buna rağmen

...gelmeyeceğini bile bile senin beklediğin...
...o işte...en acıtanı o...

... sonra o kocaman kocaman, akıp gitmek bilmeyen zaman...


... o durduramadığın an' ın karmaşası ¤¤¤atlığı...
...kördüğüm oluşu...

... o "acabalarla" , "keşkelerle" dolu soruların ...
... içindeki kısır döngülerin...
... ve o an ...

... hiç bir şey yapamamanın çaresizliği...
... o işte...en acıtanı o...

...belki de sadece çaresizliğin...
...çaresizliğim...lütfen beni artık acıtma...!
 
Alışıla gelmişin dışında şimdi
zaman kavramlarımız.
gök gürlerken,
güneşin doğmaya çalıştığı görülmezdi sanki.
yanılsama mıydı gülüşlerim?
kulaklarımda farklı bir melodi..
ve mutluluk oyunu oynadığımız
bir sahneydi bize sunulan.
oysa
gövdemle yaşıyordum epeydir.
aklım hayatın en kirli kıvırımında yer almamalı..
ses beklediğim kuyuya insem,
ipucu bulabilir miyim?
ya da seni?
 
ALışkanLık ve benzeri haLLeri
ihbar ediLmiş bir kaçamak sevgi güLücüğü
seni unutturamayan zaman geçişLeri
duvarımdan düşen resimLerin çıkardığı tınıLar
seni bana anLatamayan, yerini sorduğumda söyLeyemeyen turuncu mavi
kayboLuşLar ve yine mavi sebepLer

gidişin geLmeyişinin habercisiyse geLmeyişin gidişinde sakLı mıydı,
sebep ne oLursa oLsun bu geLmeyiş amaca bağLı mıydı¿

çektiğim durukLuk haLLeri ve durgunLuk söyLentiLeri yaLan değiL
çünkü;
taze oLmasına karşın yediğim ekmek içinin düğüm oLuşu boğazımda
ve karışması nemiyLe yutkunamayışLarımın
bir edepsizLik haLi ve uzaktan uzaktan bakışmaLar iki kıpırdayan ve iki durgun gözde
bir çift ağLıyor, veriyor
bir çift susuyor, güLümsüyor, ısLanıyor, güLümsüyor...

oLumsuzLukLarı düşünüyorum
varken istemedikLerini yokken yapamıyorum
gözLerim daha çok buğuLu bakıyor sana
yoruLuyorLar mı ne
uyumak isterLer mi acaba,
boşaLanLar haLisinasyon mu,
insan kendi gözünden kendi gözüne yaLan söyLer mi
anLık bir isyan bir sözden bir göze bu kadar değer mi!
 
Sen benimsin” demeseydin de “Ben sana aidim” deseydin..
Başka ellerde olsan da varlığını hissedebilirdim belki…
Söylemedin ki…

“Senin için her zorlukla savaşırım” değil de;
“Senden gelen hiçbir şey zorluk değil” deseydin;
inanırdım yüreğinin sadece bana ait olduğuna…
Söylemedin ki…

“Sen olmadan yaşayamam” değil de,
“Sensizlik diye bir şey yok;
sen var olmasan da benimlesin” deseydin;
inanırdım sevginin sonsuzluğuna…
Söylemedin ki…

“Sen benim rüyamsın” değil de
“Gerçekleşen rüyamsın” deseydin;
uzağında da olsam yaşatırdım bu gerçeği sende…
Söylemedin ki…

“Sen benim eş ruhumsun” değil de ;
“Sen aslında Bensin” deseydin;
yokluğunda da devam ettirirdim sen olmayı…
Söylemedin ki…

“Seni Seviyorum” değil de
“Seni hep seveceğim” deseydin
yalan da olsa sevgin inanırdım bana bir gün
döneceğine… Söylemedin ki…
“Seni çok özlüyorum” değil de “Seni özlemek bile
güzel” deseydin;
ayrı da olsak inanırdım beni her dem yüreğinde
yaşattığına… Söylemedin ki…

Sen benim için çok özelsin” demeseydin de;
“Özel olan her şey sende saklı” deseydin;
kendimi şimdi böyle basit hissetmezdim…
Söylemedin ki…

Bir gün bitecek” demeseydin de
“Aslında seni hiç sevmemişim.” deseydin ;
en azından delikanlı biri yaşatırdım yüreğimde…
Ama yapamadın ki…

Vedalaşabilecek kadar yürekli olsaydın ,
aklıma geldikçe gülümseyebileceğim hoş bir anı,
güzel bir tat olarak kalırdın bende…
Yapamadın ki……
 
Öyle bir gelip geçtin ki hayatımdan
Kurtulmak mümkün olmadı hiç izlerinden
Ne kadar duygu varsa yaşadım sonuna kadar
yaşattın....

Sevdim seni biliyorsun
hem de nasıl!
Gözlerini kattım gözlerime
seninle baktım herşeye
seninle gördüm görülecek ne varsa
görmek adına...

Nefret ettim senden biliyorsun
hem de nasıl!
Sendin nedeni bana göre konulan bütün noktaların
Ölmüştük biz artık
İhanet ettiğimiz sevgimizle sevgilere layık değildik...
Sana göreyse bendim arkasını dönen
çekip giden hayatından
Oysa ben yitirilmişlerimizi görmüştüm çoktan
Onaramayacağımız yıkıntılarımızın farkındaydım sadece
Gittim ama hiç unutulmuşum olmadın sen benim
Senin gözyaşlarınla ağladım hep
Her deniz kıyısında
her köhne balık lokantasında
Taksim, Beyoğlu, Anadolukavağı’nda
ve içtiğim her yudum rakıda
acıdan öleceğimi sanarak
senin şarkılarını söyledim
Ne büyük aşklar dahil
hiçbir şeyin sonsuza kadar sürmediğini
ben ilk senden öğrendim..
 
Kendini kandırma kızım!
Ne sanıyosun sen hayatı pembe bi eLbise mi ?
Bıkmadın mı etrafa
Pembe gözLükLerLe bakmaktan
Ya da poLyannacıLık oynamaktan?
Geçmio işte acıLar
Kaç kez anLatıcam sana
Bu işLer internet bağLantına benzer
Bi koparsa kaLırsın ortada
Ne o küçük hanım niçin bu yaşLar?

AğLama PaLyaço Makyajın Akar !
 
heyy!
gözlerini hiç kırpmadan can alan azrail
tepemdesin
farkındayım
almadan muradımı,
almadan aşktan tadımı
açıp uçmadan kanadımı
torosun yamacında
gelmem
bırak beni...

ben gözyaşı dökmek istiyorum aşk için
ben ağlamak istiyorum
sevdiğimin peşinden
ben
ben
alıkoysam da seni en önemli işinden
sen
sen
bırak beni
 
Mazide kalan anıları,
Kalbime gömdüm,
Dün gece senin resmini,
Küle döndürdüm,
Sadece resmi değil.
Kendimi de küle çevirdim,
Dün gece resmini ateşe attığımda
Alevler sardı seni
Ben bir kez daha seni kıskandım
Maziyi kalbime gömdüğüm gibi,
Senide gömdüm
Gömdüm ama ben senin,
Gidişinle beraber bir kez daha öldüm.
 
Aradığım sendin yıllarca,
Kokuna hasrettim, gülüşüne yangın,
Sendin istediğim, tenindi sarhoşluğum,
Sesindi rüyalarım, sendin aradığım.

Buldum derken uzaklaştığım,
Koklamak isterken saçını,
Hasretine aşık gibi yeniden sarıldım,
Gülüşündü yangınım,köz olup yeniden yandım.

Çok kereler sevdim, bir o kadar yalnız kaldım,
Sen onlardan bir yalnızlık olmadın,
Sendin aradığım,
Avuçlarında eriyişimdi yalnızlığım,
Gözlerinin ışığıydı yangınım.

Arkamı dönmek isterken kayıp yıllara,
Yenilerini ekleyeceğim,
Gidişinin ardından yıllara,
Belki bir gün biriken küllerimden doğacağım,
Her doğuşumla seni bulacağım,
Her buluşumda yanıp kül olacağım.

Kokuna hasretim, gülüşüne yangın,
Sesin rüyalarım, tenin sarhoşluğum,
Sendin aradığım küllerimden her doğuşumda,
Buluşumdu seni yangınımın başlangıcı,
Sendin aradığım!..
 
Ben istemezmiyim sanki gelmek
Kolaymı sanıyorsun uzaktan sevmek
Varken sana sarılıp öpmek
Koymazmı sanıyorsun yastığa yaş dökmek

Seni böyle severken ben
Kimseyi görmüyorum merak etme sen
Seviyorum seni aklından çıkarma biran bile
Göreceksin bir gün sımsıkı saracam yine

Bir sabah geleceğim bekle beni
Sonunda duyacak Allah sesimizi
Bir sabah saçlarını okşarken ben
Gözlerini açtığında bana uyancaksın sen
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…