Bu da başka bir bilgi;
Dr. Ebru Karpuzoğlu
Bu yazı Eczacı Dergisinde Mart 2012 tarihinde yayınlanmıştır.
Kozmetik ve kişisel bakım ürünlerinde kullanılan koruyucular, bu ürünlerdeki mikrobiyolojik üremenin engellenmesi ve raf ömürlerinin uzatılması için kullanılmaktadir. Parabenler (Metil-, etil-, propil-, butil- ve benzilparaben) çok geniş çapta, kozmetik ürünleri içinde kullanılan düşük maliyetli koruyuculardır. Koruyucu olarak kullanılan sentetik uzun-zincirli parabenler östrojenik karaktere [1-3] sahip olup petrol türevli kimyasallar grubuna dahildirler.
1984 yılında yapılan bir çalışmada parabenlerin 13,000 üzerinde kozmetik ürün içinde bulunduğunu göstermiştir [4]. Günümüzde kişisel bakım ve kozmetik ürün çeşitililiğinin ne kadar arttığı göz önüne alınırsa, paraben içeren ürünlerin ne kadar yaygınlaşmış olduğunu tahmin etmek zor olmaz. Paraben içeren ürün grupları arasında bulunan kozmetikler (Föndoten, pudra, göz farı, maskara, makyaj temizliyiciler, ruj, çabuk kuruyan ojeler) ve kişisel bakım ürünleri (losyon ve kremler, diş macunu, sampuanlar, saç bakım malzemeleri, güneş yağları, cilt temizleyiciler ve tonikler, terlemeyi önleyici deodorantlar) ne kadar geniş bir yelpazeyle parabenlere maruz kaldığımızı göstermektedir. Yapılan araştırmalar, bir yetişkinin her gün yaklaşık 8 kozmetik ürününü vücut temizliği ve cilt bakımı için kullandığını göstermiştir. Cildimiz vücudumuzun %60′ını oluşturan en büyük organımızdır. Kozmetik ürünlerde bulunan bazı kimyasalların deri tarafindan hızlı emilimi göz önüne alındığında, bu ürünleri kullanan insanlarda baş dönmesi, ekzema, deri iritasyonları, alerji vb. gibi bağışıklık sistemi ilişkili semptomlara yol açabilmesi yadsınmamalıdır. Her geçen gün kimyasal içerikli ürünlerden etkilenen insanların sayısında artma görülmesi, örnek olarak 2011 yılında yayınlanan bir çalışmaya katılan yüzlerce hamile kadının tümunün kan örneklerinde 163 zararlı kimyasalın bulunmuş olması [5] ayrıca dikkate alınması gereken bir konudur.
Parabenler ve Cilt
Parabenlerin cilde nüfuz edebildiği ve sistematik olarak emilebildiği, dolayısıyla insan doku, kan ve idrarlarinda parabenlerin bulunabildiği hem in vitro hem de in vivo bir çok bilimsel çalışma ile gösterilmiştir. Örneğin, parabenleri içeren kremin cilde sürülmesinden 8 saat sonra metilparaben %60, etilparaben %40, ve propilparaben %20 oranında cilt yapısında bulunmuştur [6]. Norveçte yapılan çalışmaya göre, 332 kadının kan örneklerinde metilparaben 63% (ortalama 9.4 ng/ml), etilparaben 22% (ortalama < 3 ng/ml) ve propilparaben 29% (ortalama < 2 ng/ml) oranlarında tesbit edilmiştir [7]. Bu konsantrasyonlar istasistiksel olarak cilt losyonu kullanımıyla ilişkilendirilmiş, parabenlerin vücutta kısa-zamanlı ömürlerine rağmen paraben içeren losyon, krem veya benzeri ürünlerin sık kullanımı durumunda kadınlarda yüksek konsantrasyon ve kalıcı oranlarda parabenler tesbit edilmistir [7]. Yetişkin ve ergenlik cağındaki kadınlardan alınan idrar tahlili örneklerinde metil ve propilparaben miktarlarının erkeklere göre çok daha yüksek olması, bu maddeleri içeren kişisel bakım ürünlerinin kadınlar tarafından daha çok kullanılmasına bağlanmıştır [8].
Kozmetik ürün ve formüllerinde bulunabilen parabenlerin deriyle etkileşimi nedeniyle bir çok kontakt dermatit vakasına, yani deriye doğrudan temas etmesi sonucu ortaya çıkan inflamatuar reaksiyona neden olabildiği tesbit edilmiştir [9, 10] ve bilimsel calışmalarda bildirilmistir [13, 14]. Bazı kişilerde allerjik (immünolojik; bağışıklık sistemi tarafından regüle edilen) kontakt dermatit oluşumuna neden olabilmektedir [11, 12]. Her ne kadar parabenler zayıf yapılı allerjenler olarak tanımlansalar da, parabene hassas veya hasar görmüş cilde sahip kişilerde allerjik kontakt dermatit daha çok görülebilmektedir [11, 15].
Parabenlerin Östrojenik Karakteri: Erken Ve Yetişkin Dönemde Etkiler
Parabenler kimyasal yapılarından dolayi östrojenik karaktere, yani östrojen gibi doğal steroid hormonlarını taklit edebilme yeteneğine sahiptirler16. Östrojenik kimyasallar ayrıca endokrin bozucu kimyasallar olarak tanımlanmaktadir. Bu tür hormon bozucu kimyasal maddeler, dışarıdan alınan, maruz kalan kişinin hormonal dengesini bozabilen ve hatta bağışıklık sistemini etkileyebilen maddelerdir. Amerikan Çevresel Koruma Örgütü (Environmental Protection Agency, EPA) Pharmaceuticals and Personal Care Products in the Environment: Agents of Subtle Change? adlı raporunda parabenlerin östrogenik etkisi olduğunu bildirmiştir.
Hayvanlar ile yapılan deneysel çalışmalar paraben ve metabolitlerinin endokrin bozucu etkilerinin olabileceğini göstermiştir [17, 18]. Östrojenik karaktere sahip isobutilparaben gebelik döneminde sıçanlara verilmiş, doğan yavruların yetişkinlikte sosyal tanıma ve öğrenme yeteneklerinin azaldığı gözlenmiştir [19, 20]. Özetle, gebelik süreci içerisinde deneklerin isobutilparabene maruz kalması insanlarda görülen otistik bozukluklara benzer, sosyal etkileşime ve iletişime zarar veren rahatsızlığa neden olabilmektedir [19, 20]. Ayrıca gebelik döneminde annelerin parabenlere maruz kalması sonucunda yavruların yetşkinlik döneminde rahiminlerin östrojene hassasiyetinin arttığı gözlenmiştir [21]. Ergenlik döneminde farelere yüksek dozda metil- ve isopropilparaben verilmesi menstrüasyon döneminin kısalmasına, yumurtalık, tiroid ve böbreküstü bezlerinin, karaciğer ve böbrek ağırlıklarının azalmasına ve üreme organlarında histopatolojik bozukluklara neden olmuştur [22].
Parabenler erkekleri de etkiliyor
Parabenlerin sadece kadınları etkilemedigi, ayrıca erkeklerde de üreme problemlerine yol açtığı gösterilmiştir. Parabenlerin hormonları taklit edebilme özelliği, erkek üreme fonksiyonlarını negatif şekilde etkilemekte, Avrupa Birliği kanunları tarafından günlük kabul edilebilir dozlarda dahi sperm üretimini azaltabilmektedir [23, 24]. 2010-11 seneleri içinde yapılan bilimsel çalışmalarda parabenlerin sadece hücresel düzeyde degil, genetik yapı taşlarımız olan DNA düzeyinde de etkisini gösterdiği bulunmuştur [25 26, 27].
Parabenler ve kanser
Bu calışmalara ek olarak, meme kanseri hastalarının sayısının gittikçe artması ve araştırmalarda meme dokusunda [28, 29] az bile olsa parabenlerin bulunmuş olması dikkate alınması gereken hususlardır. 2012de yeni yayınlanan bir çalışmada 40 hastadan alınan 160 meme kanser doku örneğinde ortalama total paraben değeri 85.5 ng/g olarak bulunmuş, yüksek oranlarda propilparaben ve metilparaben, daha düşük oranlarda ise butilparaben, etilparaben ve isobutilparaben tesbit edilmiştir [29]. Bu calışmada ilginç bir nokta ise 40 hastadan 7 sinin hiç bir şekilde kol altı kozmetiği kullanmamış olmasıdır [29]. Bu dikkate alınması gereken bulgu, 7 hastanın başka kaynaklardan parabenlere maruz kaldığını düşündürmektedir. Parabenlerin zayıfta olsa östrojenik etkisiyle MCF-7 insan meme kanser hücrelerinin büyümesini arttırıcı özelliği [16, 30, 31] bazı araştırmacılar tarafından parabenlerin meme kanseri tetikleyici kimyasal olarak tanımlamalarına neden olmuştur. Diğer araştırmacılar ise östrojenik etkinin çok zayıf olmasından dolayı sorun açmayacağını öne sürmektedirler [32]. Her ne kadar insanlar üzerinde yapılmış kısıtlı çalışmalar parabenlerin kanserle direkt ilişkisini açık şekilde henüz göstermediyse de, eldeki bulgular bu kimyasallara temkinli yaklaşılmasını ve daha kapsamlı yeni araştırmaların yapılması gerektiğini işaret etmektedir.
Parabenler bize geri dönebilir mi?
Cilt emiliminden sonra parabenler, paraben ve metabolitleri idrar ile atılır [33]. Parabenler vücuttan hızla atılsa da, bu maddelerin varlığı su içeren ekosistemlerde (göl, dere vb.) [34, 35], kanalizasyon sularında, günlük ve tarımda kullanılan sularda tesbit edilmistir27. Bu şekilde, vücudumuzdan attığımızı düşündüğümüz kimyasallar yine çevresel etkenlerle geri dönebilmekte, sürekli bir döngü içinde bizi etkileyebilmektedirler [36]. Gelecekte yapılacak çalışmalar, parabenlerin hormonal açıdan hassas dokularda ne oranlarda biriktiğine ve gösterdikleri östrojenik aktivitein östrojen kaynaklı genel çevre problemlerine (suda yasayan organizmalarda üreme ve gelişim bozuklukları gibi) ne oranda katkıda bulundukları konularına yoğunlaşmalıdır.
Uluslararası arenada parabenler
2009 yılında Danimarka Çevre Koruma Ajansı, 2 yaşındaki çocukların endokrin bozucu maddelere maruz kalması hakkında yaptıkları detaylı çalışmada losyon ve güneş koruyucu ürünlerin içinde bulunan propil ve butilparabenlerin küçük çocukların gelişimini tehdit edebileceği sonucuna vardı. Küçük yaştaki çocuklar ve yeni doğan dönemi, organızmanın endokrin bozucu kimyasallara karşı en savunmasız olduğu dönemlerdendir. Bu gelişim sürecinde bu tür kimyasallara maruz kalınması durumunda çocukların organ gelişimi ve özellikle üreme ve bağışıklık (immune) sistemi üzerindeki uzun dönemli etkileri henüz bilinmemektedir. Bu nedenle Danimarka, özellikle propil- ve butilparabenin bebek ve 3 yaş altı çocuklar için üretilen kozmetik ürünlerinde kullanılmasını 15 Mart 2011 tarihinden itibaren yasaklamıştır. Danimarka, Avrupa Komisyonunda benzer bir yasağı baslatmayı ve üye ülkelerin bu yasağı desteklemesini şiddetle tavsiye etmektedir. Bunun yanı sıra Fransa parabenlerin kozmetik ürünlerde kullanımının yasaklanması için çalışmalar yapmaktadır. Her ne kadar şu anda parabenler hakkında Amerikada bir yasak olmasa da, belli başlı üreticiler müşterilerin yoğun talepleri doğrultusunda parabenlerden uzaklaşmaya ve parabensiz koruyucular kullanmaya yönelmektedirler. Uluslararası sertifikalandırma kuruluşları ECOCERT ve CosmeBio, kozmetiklerde paraben kullanılması durumunda organik ürün sertifikası vermemektedir.
Sonuç
Her ne kadar parabenlerin östrojenik etkisi östrojenin binde biri ile 10 milyonda biri ve cilt tarafindan en çok emildiği gösterilen metilparabenin etkinliği doğal östrojen etkinliğinin 2 milyon 500 binde biri kadar olarak gösterilse de, günde en az 8 değişik çeşit kozmetik ürünle direkt ve çevresel etkenlerle dolaylı olarak kişilerin bu tür kimyasallara çoğalarak artan bir etkileşimle maruz kalabilecekleri dikkate alınmalıdır. Özetle bütün bu bilgiler parabenler konusuna her kimyasalda olduğu gibi ihtiyat ile yaklaşmayı ve en son bilimsel çalışmalar ışığında karar vermemiz gerektiğini göstermektedir.
Referanslar
1 Darbre PD, Byford JR, Shaw LE, Horton RA, Pope GS, Sauer MJ: Oestrogenic activity of isobutilparaben in vitro and in vivo. J Appl Toxicol 2002;22:219-226.
2 Darbre PD, Byford JR, Shaw LE, Hall S, Coldham NG, Pope GS, Sauer MJ: Oestrogenic activity of benzylparaben. J Appl Toxicol 2003;23:43-51.
3 Golden R, Gandy J, Vollmer G: A review of the endocrine activity of parabens and implications for potential risks to human health. Crit Rev Toxicol 2005;35:435-458.
4 Elder RRL: Final report on the safety assessment of metilparaben, etilparaben, propilaraben and butilparaben. Journal of the American College of Toxicology 1984; 3:147-209.
5 Woodruff TJ, Zota AR, Schwartz JM: Environmental chemicals in pregnant women in the United States: NHANES 2003-2004. Environ Health Perspect 2011;119:87