- 12 Temmuz 2012
- 3.387
- 1.815
- 398
- Konu Sahibi derindenizlerden
-
- #421
MİKROBİYOTAMIZI KORUMAK İÇİN YAPMAMIZ VE KAÇINMAMIZ GEREKENLER, 6 ÖNERİ!
Tam da iki günlük Bağırsak Mikrobiyotası ve Probiyotikler Kongresi'nin üzerine bugün Dr. Mercola bu konuda bir yazı yazmış. Kongrede söylenenlerle Dr. Mercola'nın söylediklerinin benzeştiği nokta insan sağlığı için mikrobiyota (Bağırsaklarımızda yaşayan mikroorganizma topluluğu) sağlığının çok önemli olduğu ve sağlıklı bir mikrobiyota için de beslenmenin önemli olduğu.
Kongrede tüm konuşmacılar beslenmenin önemine değindiler ancak sağlıklı beslenmenin nasıl olması gerektiği konusunu fazla bilmediklerini düşünüyorum çünkü yağlar ve etlerle ilgili sorduğumuz sorulara tatminkar cevaplar alamadık. Yüksek yağlı diyetlerin mikrobiyotayı olumsuz etkilediğini şu şu çalışmalar gösteriyor diyorlar, o çalışmalar ABD'de muhtemelen bizim yanından geçmediğimiz sağlıksız yağlarla yapılmış. Kırmızı et tüketimi mikrobiyotayı bozar diyorlar ama o çalışmalarda da muhtemelen ABD'deki besi çiftliklerinin bol antibiyotikli etleri kullanılmış, bizim koyun ve keçi etleri değil. Yani bizim BAZI doktorlarımız henüz beslenmeyi sadece ABD 'de yazılanlar kadar biliyor.
Dr. Mercola'nın bu konudaki yazısının özet çevirisi:
Dr. Mercola'dan Mikrobiyotamızı korumak için yapmamız ve kaçınmamız gerekenler, 6 öneri
Tam da iki günlük Bağırsak Mikrobiyotası ve Probiyotikler Kongresi'nin üzerine bugün Dr. Mercola bu konuda bir yazıyazmış.
Kongrede söylenenlerle Dr. Mercola'nın söylediklerinin benzeştiği nokta insan sağlığı için mikrobiyota (Bağırsaklarımızda yaşayan mikroorganizma topluluğu) sağlığının çok önemli olduğu ve sağlıklı bir mikrobiyota için de beslenmenin önemli olduğu. Kongrede tüm konuşmacılar beslenmenin önemine değindiler ancak sağlıklı beslenmenin nasıl olması gerektiği konusunu fazla bilmediklerini düşünüyorum çünkü yağlar ve etlerle ilgili sorduğumuz sorulara tatminkar cevaplar alamadık. Yüksek yağlı diyetlerin mikrobiyotayı olumsuz etkilediğini şu şu çalışmalar gösteriyor diyorlar, o çalışmalar ABD'de muhtemelen bizim yanından geçmediğimiz sağlıksız yağlarla yapılmış. Kırmızı et tüketimi mikrobiyotayı bozar diyorlar ama o çalışmalarda da muhtemelen ABD'deki besi çiftliklerinin bol antibiyotikli etleri kullanılmış, bizim koyun ve keçi etleri değil.
Dr. Mercola'nın bu konudaki yazısının özet çevirisi:
"Bağırsak mikrobiyotasını sağlıklı hale getirmenin en iyi ve ucuz yolu şekerler ve işlenmiş, şekere dönüşen yiyecekleri beslenmeden tamamen çıkarmak, geleneksel fermente yiyecekler tüketmektir, probiyotik destekler de faydalı olabilir.
Mikrobiyotayı beslemek gerçek gıda tüketmekle başlar. Sağlıklı beslenmenin genel sağlığı etkilemesinin bir nedeni de bağırsaklarımızdaki faydalı bakterilerin gelişmesi için uygun bir ortam hazırlamasıdır, sağlıklı bakteriler beslenirken zararlı, patojen bakteriler de azalır.
Antibiyotiklerin bağırsak mikrobiyotasında büyük tahribat yaptığı çalışmalarla gösterildi, öldürmesi gereken zararlı bakterileri öldürürken iyi bakteriler de ölüyor. O nedenle antibiyotik kullandıktan sonra probiyotik destekleriyle mikrobiyotayı eski haline döndürmek gerekiyor.
Tıbbi nedenlerle kullanılan antibiyotikler tek kaynak değil, örneğin ABD'de satılan antibiyotiklerin %80'i hayvan besiciliğinde hayvanların kilo alması ve hastalanmamaları için kullanılıyor. O nedenle organik olarak yetiştirilmiş hayvanların etlerini tüketmiyorsanız yediğiniz etler nedeniyle de antibiyotiklere maruz kalıyorsunuz demektir.
Probiyotik bakterilerin faydası bağırsakları aşıyor. Bağırsak - beyin ekseni üzerine yapılan son çalışmalar bağırsak mikrobiyomunun zihinsel ve psikolojik sağlığımızı da etkilediğini gösteriyor. Probiyotik bakterilerin beyinle doğrudan etkileşen bileşikleri ürettiği görülüyor. Kan-beyin bariyerini oluşturdukları için bağışıklık sistemini de etkiliyorlar.
Fermente yiyecek olması nedeniyle ticari yoğurt tüketenler yararlı bakteri aldıklarını düşünmesinler. Bunun birinci nedeni marketlerde satılan yoğurtların çoğu çok miktarda şeker içeriyor. Diğer nedeni de yoğurdun asidik bir ortam olması nedeniyle raf ömrü süresinde içinde varsa bile yararlı bakteriler ölüyor.
Sonuç olarak, kesinlikle inanıyorum ki mikrobiyota ile ilgili bu bilgileri hayata geçirmek sağlığınız üzerinde olumlu bir etki meydana getirecek. Mikrobiyotanızı desteklemek zor değil, bazı temel stratejilerle bunu yapabilirsiniz. Aşağıda bazı yapılacak ve kaçınılacak şeyler sıralanıyor.
Yapılacaklar:
- Bol miktarda fermente yiyecek tüketin.
- Eğer yeterli miktarda fermente yiyecek tüketmiyorsanız bir probiyotik desteği kullanın.
- Çözünebilir ve çözünemeyen lif tüketiminizi arttırın.
- Ellerinizin bahçede kirlenmesine izin verin. Topraktaki ve bitkilerdeki bakterilerle yeniden tanışmak bağışıklığınızı güçlendirir, doğal aşı gibidir.
- Pencerelerinizi açın. Araştırmalar temiz hava akımını sağlamanın evinizdeki mikroorganizmaların çeşitliliğini ve sağlığını iyileştirdiğini gösteriyor, bu da sizin sağlığınıza fayda sağlar.
- Bulaşıklarınızı elde yıkayın. Böylece üzerlerinde daha fazla bakteri kalır ve fazla steril olmaları nedeniyle bağışıklığınızı uyaran allerjilerin oluşumu azalır.
Kaçınılacaklar:
- Antibiyotikler. Çok zorunda kalmadıkça kullanmayın, kullanırsanız ardından probiyotik desteği kullanın.
- Besi çiftliklerinde yetiştirilen etler. Çiftliklerde hayvanlara verilen antibiyotikler ve GDO'lu yemlerden mikrobiyotamız çok zarar görür.
- Klorlu ve/veya florlu sular. Özellikle böyle sularla banyo yapmak içmekten bile daha zararlı.
- Tarım kimyasalları. En yaygın olarak kullanılan glifosat ve diğer tarım ilaçları bitkisel besinleri zehirliyor ve bu da mikrobiyotamızı bozuyor.
- İşlenmiş gıdalar. İşlenmiş gıdalarda bol miktarda bulunan şeker kötü bakterileri besliyor. Ayrıca işlenmiş gıdalarda kullanılan katkı maddeleri mikrobiyotaya antibiyotikten bile fazla zarar veriyor.
- Antibakteriyel sabunlar. Kötü bakterilerle birlikte iyi bakterileri de öldürüyor ve antibiyotik direncine neden oluyor."
Dr. Joseph Mercola
Özet çeviri: Nurçin Çağlar, Sağlıklı Yaşıyoruz
Kaynak: http://articles.mercola.com/sites/a...n=20160313Z2&et_cid=DM100457&et_rid=139684589
Tam da iki günlük Bağırsak Mikrobiyotası ve Probiyotikler Kongresi'nin üzerine bugün Dr. Mercola bu konuda bir yazı yazmış. Kongrede söylenenlerle Dr. Mercola'nın söylediklerinin benzeştiği nokta insan sağlığı için mikrobiyota (Bağırsaklarımızda yaşayan mikroorganizma topluluğu) sağlığının çok önemli olduğu ve sağlıklı bir mikrobiyota için de beslenmenin önemli olduğu.
Kongrede tüm konuşmacılar beslenmenin önemine değindiler ancak sağlıklı beslenmenin nasıl olması gerektiği konusunu fazla bilmediklerini düşünüyorum çünkü yağlar ve etlerle ilgili sorduğumuz sorulara tatminkar cevaplar alamadık. Yüksek yağlı diyetlerin mikrobiyotayı olumsuz etkilediğini şu şu çalışmalar gösteriyor diyorlar, o çalışmalar ABD'de muhtemelen bizim yanından geçmediğimiz sağlıksız yağlarla yapılmış. Kırmızı et tüketimi mikrobiyotayı bozar diyorlar ama o çalışmalarda da muhtemelen ABD'deki besi çiftliklerinin bol antibiyotikli etleri kullanılmış, bizim koyun ve keçi etleri değil. Yani bizim BAZI doktorlarımız henüz beslenmeyi sadece ABD 'de yazılanlar kadar biliyor.
Dr. Mercola'nın bu konudaki yazısının özet çevirisi:
Dr. Mercola'dan Mikrobiyotamızı korumak için yapmamız ve kaçınmamız gerekenler, 6 öneri
Tam da iki günlük Bağırsak Mikrobiyotası ve Probiyotikler Kongresi'nin üzerine bugün Dr. Mercola bu konuda bir yazıyazmış.
Kongrede söylenenlerle Dr. Mercola'nın söylediklerinin benzeştiği nokta insan sağlığı için mikrobiyota (Bağırsaklarımızda yaşayan mikroorganizma topluluğu) sağlığının çok önemli olduğu ve sağlıklı bir mikrobiyota için de beslenmenin önemli olduğu. Kongrede tüm konuşmacılar beslenmenin önemine değindiler ancak sağlıklı beslenmenin nasıl olması gerektiği konusunu fazla bilmediklerini düşünüyorum çünkü yağlar ve etlerle ilgili sorduğumuz sorulara tatminkar cevaplar alamadık. Yüksek yağlı diyetlerin mikrobiyotayı olumsuz etkilediğini şu şu çalışmalar gösteriyor diyorlar, o çalışmalar ABD'de muhtemelen bizim yanından geçmediğimiz sağlıksız yağlarla yapılmış. Kırmızı et tüketimi mikrobiyotayı bozar diyorlar ama o çalışmalarda da muhtemelen ABD'deki besi çiftliklerinin bol antibiyotikli etleri kullanılmış, bizim koyun ve keçi etleri değil.
Dr. Mercola'nın bu konudaki yazısının özet çevirisi:
"Bağırsak mikrobiyotasını sağlıklı hale getirmenin en iyi ve ucuz yolu şekerler ve işlenmiş, şekere dönüşen yiyecekleri beslenmeden tamamen çıkarmak, geleneksel fermente yiyecekler tüketmektir, probiyotik destekler de faydalı olabilir.
Mikrobiyotayı beslemek gerçek gıda tüketmekle başlar. Sağlıklı beslenmenin genel sağlığı etkilemesinin bir nedeni de bağırsaklarımızdaki faydalı bakterilerin gelişmesi için uygun bir ortam hazırlamasıdır, sağlıklı bakteriler beslenirken zararlı, patojen bakteriler de azalır.
Antibiyotiklerin bağırsak mikrobiyotasında büyük tahribat yaptığı çalışmalarla gösterildi, öldürmesi gereken zararlı bakterileri öldürürken iyi bakteriler de ölüyor. O nedenle antibiyotik kullandıktan sonra probiyotik destekleriyle mikrobiyotayı eski haline döndürmek gerekiyor.
Tıbbi nedenlerle kullanılan antibiyotikler tek kaynak değil, örneğin ABD'de satılan antibiyotiklerin %80'i hayvan besiciliğinde hayvanların kilo alması ve hastalanmamaları için kullanılıyor. O nedenle organik olarak yetiştirilmiş hayvanların etlerini tüketmiyorsanız yediğiniz etler nedeniyle de antibiyotiklere maruz kalıyorsunuz demektir.
Probiyotik bakterilerin faydası bağırsakları aşıyor. Bağırsak - beyin ekseni üzerine yapılan son çalışmalar bağırsak mikrobiyomunun zihinsel ve psikolojik sağlığımızı da etkilediğini gösteriyor. Probiyotik bakterilerin beyinle doğrudan etkileşen bileşikleri ürettiği görülüyor. Kan-beyin bariyerini oluşturdukları için bağışıklık sistemini de etkiliyorlar.
Fermente yiyecek olması nedeniyle ticari yoğurt tüketenler yararlı bakteri aldıklarını düşünmesinler. Bunun birinci nedeni marketlerde satılan yoğurtların çoğu çok miktarda şeker içeriyor. Diğer nedeni de yoğurdun asidik bir ortam olması nedeniyle raf ömrü süresinde içinde varsa bile yararlı bakteriler ölüyor.
Sonuç olarak, kesinlikle inanıyorum ki mikrobiyota ile ilgili bu bilgileri hayata geçirmek sağlığınız üzerinde olumlu bir etki meydana getirecek. Mikrobiyotanızı desteklemek zor değil, bazı temel stratejilerle bunu yapabilirsiniz. Aşağıda bazı yapılacak ve kaçınılacak şeyler sıralanıyor.
Yapılacaklar:
- Bol miktarda fermente yiyecek tüketin.
- Eğer yeterli miktarda fermente yiyecek tüketmiyorsanız bir probiyotik desteği kullanın.
- Çözünebilir ve çözünemeyen lif tüketiminizi arttırın.
- Ellerinizin bahçede kirlenmesine izin verin. Topraktaki ve bitkilerdeki bakterilerle yeniden tanışmak bağışıklığınızı güçlendirir, doğal aşı gibidir.
- Pencerelerinizi açın. Araştırmalar temiz hava akımını sağlamanın evinizdeki mikroorganizmaların çeşitliliğini ve sağlığını iyileştirdiğini gösteriyor, bu da sizin sağlığınıza fayda sağlar.
- Bulaşıklarınızı elde yıkayın. Böylece üzerlerinde daha fazla bakteri kalır ve fazla steril olmaları nedeniyle bağışıklığınızı uyaran allerjilerin oluşumu azalır.
Kaçınılacaklar:
- Antibiyotikler. Çok zorunda kalmadıkça kullanmayın, kullanırsanız ardından probiyotik desteği kullanın.
- Besi çiftliklerinde yetiştirilen etler. Çiftliklerde hayvanlara verilen antibiyotikler ve GDO'lu yemlerden mikrobiyotamız çok zarar görür.
- Klorlu ve/veya florlu sular. Özellikle böyle sularla banyo yapmak içmekten bile daha zararlı.
- Tarım kimyasalları. En yaygın olarak kullanılan glifosat ve diğer tarım ilaçları bitkisel besinleri zehirliyor ve bu da mikrobiyotamızı bozuyor.
- İşlenmiş gıdalar. İşlenmiş gıdalarda bol miktarda bulunan şeker kötü bakterileri besliyor. Ayrıca işlenmiş gıdalarda kullanılan katkı maddeleri mikrobiyotaya antibiyotikten bile fazla zarar veriyor.
- Antibakteriyel sabunlar. Kötü bakterilerle birlikte iyi bakterileri de öldürüyor ve antibiyotik direncine neden oluyor."
Dr. Joseph Mercola
Özet çeviri: Nurçin Çağlar, Sağlıklı Yaşıyoruz
Kaynak: http://articles.mercola.com/sites/a...n=20160313Z2&et_cid=DM100457&et_rid=139684589