- 8 Haziran 2012
- 5.378
- 1.437
- 248
- Konu Sahibi AngryPenguin
-
- #41
Jean,
ne güzel anlatmışsın İkizdere'yi, doğayı bilmeyen bilmez, bilende aşık olur resmen. Nasıl büyülüdür kuşların sesi, ömrüm burda geçsin diyebileceğim yerleri kuş sesleri ve ağaçlar belirler benim, nerde kuş sesi duyuyorsam yönümü oraya çeviririm, Karadeniz'e görmeden aşık olanlardanım, en büyük hayalim orda bir yayla evi almaktı, bu gidişle Karadeniz'in o güzelliklerini yitireceğimiz için yayla evi hayalimde suya düşecek
Betonlar arasında boğulmak kaderimiz olacak sanırım, enerji üretmenin başka çaresi yok ya, yapılsın bakalım o tuhaf şeyler, birgün doğa yok olduğunda insanlar kuraklık ve kıraç toprakla yüzleştiğinde enerjiyle doyarız.
3. İstanbul Uluslararası Su Forumu’nda açılış konuşmasını yapan Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu “HES’lere karşı bir hareket var. Bunu anlamak mümkün değil. HES’ler çevrecidir” dedi.
İlahi Sayın Bakan…
Siz böyle diyorsunuz da, bizim ülkemizde HES’lerin tahribatı daha inşaat evresinde başlıyor.
Siz de mutlaka biliyorsunuzdur ama ben yine de sayayım.
*
HES’lerin inşaatı dik yamaçların tahribatına yol açıyor. Dik yamaçlar yol, cebri boru, tünel veya iletim kanallarının kurulabilmesi için yarılıyor.
İnşaat sırasında yapılan ağaç kesimleri erozyona ya da erozyon oluşma riskinin artışına neden oluyor. Ülkemizde çoğunlukla erozyon kontrolü için kullanılan teraslama yöntemi dik ve bitki örtüsünden yoksun bırakılan alanlarda riski önlemekte yetersiz kalıyor.
*
İlahi Sayın Bakan…
HES’ler yaban hayatı için de büyük açmaz oluşturuyor. Açık iletim kanalları ve borular yaban hayatın geçişini engelliyor. Yaban hayvanları günlük avlanma, beslenme ve su ihtiyaçlarını karşılamak için kilometrelerce yol kat etmek zorunda kalıyor.
*
İlahi Sayın Bakan…
Yasal mevzuat gereğince inşaat sırasında çıkan hafriyat atıklarının belirlenen alanlarda depolanması gerekirken, ulaşım masrafı, zaman kısıtlaması ve denetim mekanizmalarının eksikliği nedeniyle bu atıklar çoğu HES inşaatında dere yataklarına dökülüyor.
Böylece dere yatağı doluyor, sudaki çözünmüş oksijen azalıyor, su sıcaklığı artıyor, sucul canlıların hayat kalitesi düşüyor ve balıklar ölüyor.
Bitki örtüsü yok oluyor, alan erozyon ve sele karşı savunmasız kalıyor.
Daha önce insan erişiminin mümkün olmadığı alanlara yollar açılıyor. Böylece yaban hayatın alanı daraltılıyor, avcıların yaban hayata erişimi kolaylaşıyor.
Patlatılan dinamit havayı ve toprağı kirletiyor. Çıkan ses hayvanları korkutuyor, gebe yaban hayvanlarda düşüklere neden oluyor.
Üretilen enerjiyi taşıyacak iletim hatlarının kurulması için ormanlık alanlarda tıraşlama yapılıyor. Orman alanları tahrip ediliyor.
*
İlahi Sayın Bakan…
HES’ler nehirlerdeki suyun büyük kısmını kullanıyor. HES’lerden nehirlere az oranda su bırakılması sucul canlıların yok olmasına, beslenme, üreme ve göç davranışlarında kısıtlamalara neden oluyor.
Bir nehir kolu üzerindeki birden fazla HES tarafından borular, kanallar veya tünellerle alınan su bazen kilometreler boyunca dere yatağına kavuşamıyor.
*
İlahi Sayın Bakan…
Nehirlerdeki göçlerin en yaşamsal olanı balıkların yumurtlama göçü. HES’lerin regülatörleri sucul canlıların nehir boyunca hareketini kesintiye uğratıyor. Üreme tamamen aksarsa balık türü o nehir habitatından tamamen kayboluyor.
Regülatörlerdeki açıklıklardan daha küçük olan sucul canlılar regülatörlere girip türbinlere ulaşarak parçalanıyor.
*
İlahi Sayın Bakan…
Deltalardaki tarımsal verim ve biyolojik çeşitliliğin devamı nehirlerin taşıdığı sediment miktarına bağlı. HES işletimi nehirlerden denizlere taşınan sediment miktarını kesintiye uğratıyor. Deltalara yeterince sediment gelemeyince kıyı erozyonu riski artıyor.
*
HES’lere karşı hareketin nedenlerini bilmem anlatabildim mi Sayın Bakan…
MELİS ALPHAN
bu anlatılanları bire bir resimledim yukarıda görebilirsiniz..
Bu insanlar ikna edilerek yapilsa cok daha güzel olur..
Ama bu baslik ve yazilanlar bana o kadar komik ve neyse iste bir tuaf geldi ki:))
Daha bir kac ay önce, yasanan elektirik sorunu icin, hükümet yetkilileri " biraz tasarruflu elektirik harcayin, enerji tasaruflu lambalar kullanin, bir oda icinde birden fazla lamba kullanmayin" gibi seyler söylenince aynen bu forumda " sanane kardesim, kac lamba istersem o kadar kulllanirim, sanane " tarzi seyler yaziyorlardi:))
Bakiyorumda yetkililer " tasarruf, az kullanim, az tüketim" deyince "sanane, kullanacagim" denilirken, yetkililer elektirik üretimi icin yeni bir atilim yapincada söylemler nasilda degisiyor..
HES ler en az maliyetle elektirik üretir..
HES lerin insaasinin maliyeti cok düsüktür..
Elektirik üretimi sirasinda cevre kirliligi yaratmaz ..
Bu durumda " sanane kardesim istedigim kadar elektirik kullanirim" diyen vatandaslara elektirik yetistirebilmek icin eldeki imkanlarla en az maliyetteki elektirik üretim yerleri yapilir..
http://www.kadinlarkulubu.com/showthread.php?t=674813
Gelismis bir ülke olabilmek icin enerjide disa bagimli olmamak gerekir..
Gördüm canım resimleriniBenzer fotoğraflarıda çok gördüm içim acıyor halbuki sürdürülebilir hes projeleriyle yada farklı sürdürülebilir çevre politikalarıyla enerji üretebilir fakat bizde resmen bir doğa katliamına dönüşüyor
Ah AKP ah , dogayi katleden hep sensin , ekolojik dengeyi bozan hep sensin, küresel isinmanin nedeni hep sensin :) biz masumuz AKP valla bak :) bak bize aramizda kimse deodarant kullanmaz , atik yagini lavaboya dökmez, elektrik hic kullanmaz mum yakar, günde bilmem kaç kere dusa girmez , araba yikamayiz bla bla daha çok var... Yarinda elektrik kesilsin bak sen yorumlara yil bilmem kaç hala elektrik kesiliyor, su kesiliyor ah ah vah vah... içim aciyo içim diye yürekten feryat eden arkadaş deodarantida ayni feryatla sikiyorsundur umarim :)) hep beraber katlettik bizim için yapiliyor bu projeler , yetmediği için , sürekli tukettigimiz için... Vicdansa herkes elini vicdanina koymali yok öyle o cevre katili bu cevre katili demek....
alaraey,
kendi adıma cevap vereyim ablacım, evde ekonomik ampuller kullanıyorum, heryerin lambasını açmam, şu an oturduğum salonda lambader var ve onunda ekonomik olan tek ampulünü açıyorum, diğer ampulü gevşettik, tvyi seyretmeyeceksek açmayız, çamaşır, bulaşık makinesini akşam 22:00'den sonra açarım, suyu israf etmem, çeşmeyi sonuna kadar açıp işim olmasa da akmasına göz yummam, makyaj malzemeleri, deodorantla aram yoktur, alacaksamda hayvanlar üzerinde deney yapılmayanları alırım, deodorant yerine kolonya sürenlerdenim.
Koridorumda harekete duyarlı sensör vardır, onda da ekonomik ampul takılı ve sensörü en düşük kademe, yani 5 saniye hareketsiz kalırsan kendiliğinden söner, yağımı lavaboya dökmem, derdim parti değil doğanın katlidir çünkü ben iflah olmaz bir doğa severim.
Doğayı o kadar severim ki, sümüklü böcekleri bile alıp sevecek kadar tiksinmem hayvanlardan, yarasayı sıkıştığı bacadan çıkarmak için elinden geleni yapacak kadar severim hayvanları, akrebi öldürmeden doğaya salacak kadar aşığım doğaya, kesilen ağacın başında ağlayacak, niye ağlıyor diyenlerin tuhaf bakışlarını umursamayacak kadar seviyorum doğayı, Bodrum'a giderken geçtiğim orman yolunda ağaçları korusun diye Allah'a dua edecek kadar garibimde.
Şimdi sence benim feryadım laf olsun diye mi?
Tüm bilim adamları diyor ki küresel ısınma var ve diyorlar ki ilerde kuraklık, açlık, susuzluk olacak, orman yok olursa, toprak kurursa, ağaçsızlıktan erozyon olursa, üstüne hes kurulan sular yok olursa benim evdeki ekonomik ampullere de ihtiyacım olmayacak.
Zararlı diyorlar, zararları görülüyor, 1000'de 1 ihtimal bile olsa bu zararları göz ardı etmek istemeyişim doğaya aşkımdan.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?