Davranış Bozuklukları Otizm

Çocuğumuzda karşılaştığımız huysuzluk, saldırı, şiddet, içe dönüklük, korkaklık, hiperaktiflik, pasiflik, dikkatsizlik, çevreye uyum, utangaçlık, hırçınlık vs birçok sorununuzun paylaşıldığı konular.
merhaba,
kızımın atipik otizm teşhisi aldığını daha önce paylaşmıştım. ekim başından beri kreşe gidiyor. göz teması normale döndü. sosyal problemimiz de çok azaldı. dil gelişimi ve bilişsel gelişimi bir yaş geri. konuşma az olduğundan ağlama durumu çok fazla. özel eğitim ve kreş devam ediyor. dualarınıza bizi de katın lütfen. sizlerden ricam İstanbul içinde memnun olduğunuz psikiyatrist, psikolog, konuşma terapisti ve pedegog isimlerini paylaşır mısınız? selamlar...
 
Son düzenleme:
Şizofreni, etiyolojisi bilinmeyen, semptomatoloji, seyir ve nihai sonuç farklılıkları gösteren ve temelde klinik kriterlere dayanan bir sendrom olarak düşünülür. En sık etkilenen alanlar algı, biliş, dil, bellek, duygu, istek ve uyarlanabilir davranışlardır. Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı'nın (DSM) 1952’deki ilk baskısından bu yana, Kraepelin tarafından geliştirilen şizofreni için tanı ölçütleri hâkimdir. Leo Kanner 1943’te sosyal davranış, dil gelişimi ve bilişsel süreçler bakımından spesifik özelliklere sahip birkaç çocuğu tanımlayan bir bildiri sundu ve otizm terimini tanımladı. DSM-5’te "Nörogelişimsel Bozukluklar" içerisinde yer alan "Otizm Spektrum Bozuklukları" (OSB)’nın parçası olarak kendine yer bulmuştur. Aynı dönemlerde Hans Asperger’de iletişim ve sosyal etkileşimin bozulmuş olduğu olguları bildirdi. Bozulan bu işlev alanları ile ilgili modeller, durumun erken çocuklukta başladığını ve bireyin günlük yaşamını sınırlandırdığını, toplumsal uyumsuzluk sorunları ortaya çıkardığını ve psikotik bozukluklar gibi psikiyatrik komorbiditelerin ortaya çıkmasına neden olduğunu göstermektedir. Otizm, DSM’nin üçüncü basımına kadar şizofreninin çocukluk formu olarak kabul edilmişti. Üç ve sonrasındaki 2 basımda kendine yer bulabildi. Psikoz ile otizm arasındaki farklar teorik düzeyde tanımlanmıştır. Bununla birlikte, otizmi olan kişilerin sergilediği semptomların bir kısmının, psikoz spektrumunun belirtileri (duyusal bozukluklar, rijid düşünce, sosyal çekilme, vb.) ile karışabileceği bilinmektedir. Otizm spektrumu bozukluğu olan birçok insanın, özellikle de yüksek işlevli olanların yaşamının ilk yıllarında teşhis edilmediğini ve yetişkinlikte güvenilir tanı konulmasının güç olabileceği düşünüldüğünde, klinik pratikte, her iki tanı arasındaki muhtemel bir karışıklığı düşünmemek elde değildir. Yetişkinlikte OSB hastalarının ortak bir evrim biçimi, psikoz benzeri semptomları olan atakların ortaya çıkmasıdır. Bu ataklar, psikotik semptomlardan bazı özellikleri ile farklıdır. OSB’deki tuhaf konuşma genellikle şizofreni için tipik olan dezorganize konuşmayla karıştırılır. Tanı karışıklığının bir diğer kaynağı da, otizmli hastaların güçlü bir inanca sahip olmaları ve kanıtlara karşı dirençli inançlarının var olmasıdır. Bu, hezeyanlı düşünce içeriği ile karışabilir. Buradaki fark, düşüncenin sonuca giden yolu takip eden mantıksal bir temelden yoksun olmasıdır. Buna karşın otizmde ise, gerçeklik parametrelerine uyan ve hatta daha fazla kişi tarafından paylaşılabilir durum mevcuttur. Benzer şekilde, bireysel zarar görme algısının yokluğu bizi psikotik bozukluk tanısından uzaklaştırmaktadır. Kısıtlı ilgi alanları ve tekrar eden prototipik davranışlar da OSB tanısını güçlendirebilir. Yapılacak görüşmelerin hasta tarafından daha sonra yeniden dinlenmesi amacıyla kaydedilmesi önerisine OSB’li hastalar olumlu yaklaşabilirken, psikoz tanılı hastalar için bu kabul edilemez olabilmektedir. Ölçekler açısından, her iki bozukluk arasında pozitif ve negatif sendrom ölçeğinin pozitif belirtiler alt ölçeği psikotik bozukluk lehine yol gösterici sonuçlar verebilmektedir. Wechsler Yetişkin Zeka Ölçeği sözlü ve manipülatif alanları değerlendirerek otizm açısında önemli veriler verebilmektedir. Tüm bunlara rağmen, psikozun sanrılı içeriği ile otistik bozuklukların zihinsel katılığı arasında ayrım yapmak güç görünmektedir. Sonuç olarak, otizm spektrum bozukluklarında psikotik belirtilerin varlığı, komorbiditeyi veya her iki tablonun ortak bir kökeninin olma ihtimalini göstermektedir. DSM-5 öncesi ruhsal bozuklukların sınıflandırılmasında, her iki bozukluğun komorbiditesinde uyuşmazlık ortaya çıkmıştır. Bu hem sendromların eş zamanlı varlığının az tanı almalarına, hem de klinik uygulamada yetersiz bir yaklaşıma yol açmıştır. Bu nedenle, her iki bozukluğun farklılaşması üzerine daha fazla araştırma yapılması ve yetişkinlikte gözlemlenen tanı karmaşasını azaltmak için daha erken tanının konması gereklidir. Bu, otistik spektrum bozukluğu olan kişilerin müdahalesinde daha iyi bir gidiş ve iyileşme ile sonuçlanır, çünkü yanlış tanı, müdahaleyi psikotik belirtilerin yönetimine odaklayabilir ve OSB’lu olan kişilerin yaşadıkları zorluklara yaklaşımı sınırlayabilir.
 
Sanırım şunu anlatıyor. Bi cok psikiyatrik sorun cocuk ufakken otizm benzeri davranislar sergileyip buyudukce sizofreni okb ya donebiliyor. Benim de bir arkadasimin kizi 1.5yasinda otizm teshisi aldi 1 sene sonra ozel egitimle raporu kalkti simdi kiz 10 yaslarinda. Ilkokula basladiginda okb ldugu anlasildi.
 
Sizofreni oldugu nasil anlasilir ki acaba... Allah korusun...
 
Burada şüphe ile yaşayan acaba mı diyen doktora gidip kararsız kalınan çocuklar için yazıyorum. Çocuğunuza şüphe içinde yaklaşmaktan vazgeçin ve ona güvenin verin yemeğini kendi yesin dökse de saçsa da kıyafetlerini kendi çıkarmaya çalışsın oyuncaklarını toplasın el bebek gül bebek büyütmeyin. Biz öyle büyüttük 27 aylığa kadar ve hiçbir şeyin farkında değildik yemeğini biz yediriyoruz düşmesin diye parkta bile rahat bırakmıyorduk. Gelişemedi konuşamadı haliyle üstüne tv de izletince çizgi ve yan bakışlar oyuncakları yanyana sıralamalar kısacası otizm belirtisi olarak ne okursanız örtüşüyordu. İki tane profösere gittik net birşey söylemediler. Birisi konuşma terapisine yönlendirdi. Diğeri ygb tanısı koyup bir sonraki gelişinizde değerlendireceğim dedi. Biz ne mi yaptık bugüne kadar yani 55 aylık olana kadar bir daha hiç doktora gitmedik. Önce kreşe verdik hemen sonra eve kitaplar yığdık her şeyi öğretmeye başladık. Bir şey göstermeyince nereden bilsin (tabi her çocuğa gösterilmiyor çocuklar kendisi de öğreniyor ama bazı çocuklarla daha çok ilgilenmek gerekiyor) Yazları sürekli parklardaydık. Bu süreçte tv hiç açılmadı desem yeri vardır. Sonuç olarak ilk aydan daha 100 kelime söylemeye başladı. Sonra ikili üçlü derken konuşmada başladı. Tuvaleti 36 aylıkken birgün de kızmam sonucu öğrendi. Herşeyi normale dönse de ben normale dönemedim. Sürekli içimde bir şüphe sürekli birşeyler aramak onlara anlamlar yüklemek derken bu kadar aradan geçen zaman sonra üçüncü bir profesöre götürdük. Şikayetimizi sordu anlattık. Oğlumuzla başbaşa bir odaya girdi ve 15 dakika kaldılar. Çıktığında özel görüşmede hiçbir anlam veremedi gelmemize gayet sağlıklı bir daha gelmenize gerek yok hatta gelişim testi bile istemiyorum gerek yok dedi. Ben a tipik falan olabilir mi falan diye sordum. Otizmi kafanızdan silin nokta dedi. Sanırım duymak istediğim buydu. Diyeceğim o ki bazı çocuklar ilgi istiyor. Bazıları da ne kadar ilgilenilmese de kendi kendine bazı şeyleri öğrenip konuşmaya başlıyorlar. Bu yazıyı içine kor düşen anne ve babalar için yazdım. Çünkü ben ilk günler burada böyle birşeyler aradım hep son olarak onu da söyleyim. İnternetle kafanızı karıştırmayın çocuğunuzla ilgilenin. Bu sayede otizm hakkında bir fikir sahibi olmayan ben her şeyi öğrendim. Ve yine bu sayede benim gözümde artık çok farklı bir yerleri var. Gerçekten otizm tedavisi koyulan ve tadavileri devam edenlere allahtan şifa ailelerine de sabır diliyorum. Ama bir şüphe içinde olanlara da bu yazıyı iki defa okumalarını ve benim yaşadıklarımı yaşamamalarını istiyorum.
 
Bende şupedeym
 
Adam akilli kaliteli balik yagi vitamin takviyesi ve prebiyotik markası bilen varmı çok muallakta kalıyorum ben
 
Oğlum çok hareketli laf söz dinlemiyor Risperdali sabah akşam 0.5 e çıkarıldı 4 buçuk yaşında siz neler kullanıyorsunuz acaba
 
Ben yazdıklarınızın hepsine hak verdim bazı çocuklar daha çok ilgi istiyolar. Cocuklarin çoğu uyaran eksikligine maruz kaliyo.. kızım memlekete gittiğimizde 18 aylık civarı işaret parmağını aktif kullanmaya başladı çünkü orda bı hafta kalmıştık ve sosyal ortam vardı. Yine eveti cevap olarak kullanmiyodu iki aydır kullanmaya başladı çünkü 4 aydır kreşe gidiyo. Bol ilgi lazım ben bu konuda yetersizim kızım oynamak istiyor ama ben sıkılıyorum. Yine bı arakdasaimin oğlu 3 yaşında hiç konusmuyor annesi çok ilgilendiğini söylüyor ama devamlı sosyal medya da devamlı telefon elinde ben gibi ne yazik ki.. ilgileniyoruz sanıyoruz ama bence yeterince değil. Ayrıca şüphe dustumu tamm çocuk süper de olsa hep bı açık arama derdindeyiz birisi küçücük bişey dediğinde sil baştan şüphe başlıyor. Ben artık gerçekten çaresi bulunsun istiyorum olan biz annelere oluyo yürek yangını.. mesela yine bugün hep ağlama halindeyim Allah yardımcımız olsun
 
Oğlum çok hareketli laf söz dinlemiyor Risperdali sabah akşam 0.5 e çıkarıldı 4 buçuk yaşında siz neler kullanıyorsunuz acaba
Bana düşmez ama lütfen yavrunuza vermeyin su ilaci.ne istiyorsunuz yavruunuzu uyustturuup bı köşede öle dursun bolece iyimi olucak.bu arasttirmada bir. Prof un lafı vardı: asıl bir çocuk hareket etmiyor koşup oynamıyor ilgilenmiyorsa hoplayip atlamıyorsa asil orada sorun vardır. Şimdi diyeceksiniz uzaktan konuşması kolay diye ama gerçekten bu değil çözüm. Bu ilaç şu anda belki iyi geliyor olabilir ama zararlarını araştırdınız mı ileride cocugunuzun yaşayacaklarını biliyormusunuz? Allah korusun birçok intiharın sebebi bu ilaçlar (kötü örnek vermek istemediğinden diğer ilaçlarını belirtmek istenmiyorum) ömür boyu bu ilaçlarla mı yaşayacak yavruunuz.?
haddimi asıyorum belki sana ne diyeceksin belki ama gerçekten o yavru için o ilacı bırakın
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…