How to install the app on iOS

Follow along with the video below to see how to install our site as a web app on your home screen.

Not: This feature may not be available in some browsers.

Ömer Köroğlu Vesaire'den yazılar

BeyazPerim

Vay anası ya =)
Kayıtlı Üye
3 Kasım 2008
11.895
18
206
İzmir
K.k youtube giremeyemeyen arkadaşlar oldugu için başka bir siteden buldugum videoları sizinle paylasacagım opuyorumnanaktan
Ömer Köroğlunu sevenleri topige beklerim
 
sesli dinlemek için(kesinlikle sesli dinleyin) http://tr.netlog.com/go/explore/videos/videoid=tr-2887073

Martılar

Bundan yüzyillar önce deniz aşırı, çok güzel bir ülke varmış.
Tabi her masalda oldugu gibi bu masalda da o ülkenin bir kralı ve
tabii ki bir de prensesi varmis. Prenses dünyalar güzeli bir kızmış.
Kral ona bakılmasını yasaklamış, her gün dolaşmak için saray muhafızları
ile sarayın dışına çıkacağı ilan edildiginde halk eğilir ve gözlerini kapatır,
ya da evlerine kaçışırmış. Onu görmenin bedeli ölümle cezalanmakmış.

Günlerden bir gün yine prenses dolaşmak için çıktığında; fakir bir köylü
delikanlı herşeyi göze alarak başını kaldırmış ve prensesle göz göze
gelmişler... O an fakir delikanlı prensese inanilmaz bir aşkla tutulmuş.
Prensesin derin bakışlarının da boş olmadığını düşünmüş ve günlerce
uyuyamamış. Fakir delikanlı ölümü bile göze almak pahasına, prensesi
bir kere daha görmek için uğraşmış durmuş. Bu arada güzel prenses de
onu tutulmuş onun zarar görmemesi için günlerce kendini saraya kapatmış.
Sonunda dayanamayan fakir delikanlı her şeyi göze alarak gizlice sarayın
bahçe duvarına tırmanmış ve prenses ile bir kere daha göz göze gelmişler.
Fakir delikanlı hemen duvardan atlamış ve prensesle konuşacağı anda
saray muhafızlarına yakalanmış. Kralın karşısına çıkarılan delikanli ölümle cezalandırılacağını bildiğinden krala prensese duydugu aşkını anlatmış.

Kral ölüm emrini vereceği anda prensesin yalvarışlarına
dayanamayarak delikanlıya başka bir ceza vermeyi kabullenmiş.

Hemen bir gemi hazırlattıran kral, gidilebilecek en uzaktaki adaya bir fener yaptırmış ve fakir delikanlıyı da o adada yanlız yaşamaya mahkum etmiş...

Aradan bir kaç ay geçmesine rağmen prensesi unutamayan delikanlı
prensese olan aşkını kağıtlara dökmüş ve martılara anlatmaya başlamış...
Artık bütün martılar fakir delikanlının prensese olan aşkını anlamış
ve yazdığı mektupları prensese götürmeye başlamışlar... Zamanla
prensesin de yazmış olduğu mektupları fakir delikanlıya götüren martılar
aracılığı ile iki gencin arasındaki aşk iyice büyümüş. Ta ki... Bir sabah
sarayın bahçesinde kahvaltı yaparken prensesin odasının penceresine
ağzında bir mektupla konan martıyı kralın görmesine dek. Tabii
korkulduğu gibi olmamış... Martıların bile aracı olduğu ıki gencin
arasındaki büyük aşkı anlayamadığı için kendisinden utanmış ve
ağlayarak kızına sarılan kral, hemen bir gemi göndertip fakir
delikanlıyı getirtip kendisi ile evlendireceğini söylemiş.

Buna duyunca çok mutlu olan prenses hemen delikanlıya bir mektup
yazmış ve olanları anlatmış. Bu arada mektubu götürmek için bekleyen
martıya da tüm martıların düğünlerine davetli olduğunu söylemiş.
Buna çok sevinen martı mektubu bir an önce ıssız adaya götürmek için
yola çıkmış. Tam yolu yarılamışken yanından geçen bir kaç martı
arkadaşına haber verip hepsinin düğüne davetli olduğunu söylemek
için gagasını açtığında mektubu düşürmüş. Tüm martılar hep birlikte
mektubu aramaya başlamışlar. Fakat bir türlü bulamamışlar...

Bu arada prensesten mektup alamayan aşık delikanlı, yazmış olduğu
mektupları göndermek için bir tek martı bile bulamamış... Biraz
ilerisinde uçuyorlar fakat yanına gitmiyorlar ve mektubu ariyorlarmış...

Prensesin kendisini artık unuttuğunu, istemediğini, martıların da onun için
yanına gelmediğini sanan delikanlı üzüntüsünden sonunda kendisini
fenerden kayaların üzerine atarak intihar etmiş. Olanlardan habersiz kralın
gemisi adaya vardığında fakir delikanlının soğuk bedeni ile karşılaşmışlar...

ışte o gün bugündür, martılar o mektubu ararlar. Mektubu bulup,
o inanılmaz sevgiyi geri getirebileceklerine, her şeyi
düzelteceklerine, inanarak hep denizler üzerinde uçuşup dururlar.
 
Bu hiyakenin bende çok özel bir yeri vardır :a015:

Sesli dinlemek için (kesinlikle sesli dinleyin) http://en.kendincos.net/video-tvrrdlf-video-omer-koroglu-o-bana-benim-ona.html

O Bana Benim Ona Baktığım Gözle Bakmıyor

ıngilizce dersinde yanımda bir kız oturuyordu onun için 'benim en iyi arkadaşım'
diyordum... ben onun ipek gibi saçlarınına bakıp onun benim
olmasını istiyordum... ama o bana benim ona baktığım gözle bakmıyordu bunu
biliyordum, dersten sonra kalktı ve geçen gün sınıfta olmadığı için
günün notlarını istedi ona notları verirken bana teşekkür etti ve yanağımdan
öptü. Onu sadece arkadaş olarak istemediğimi bilmesini istiyordum, onu çok
seviyordum ama söyleyemiyordum nedenini bilmiyorum ama çok utanıyordum...

11. Sınıf

Telefonum çaldı, arayan oydu ve ağlıyordu bana aşkın nasıl kalbini kırdığını
anlattı, beni evine çağırdı, yalnız kalmak istemediğini söyledi, ben de
tabi ki gittim, koltuğa, onun yanına oturdum, güzel gözlerine bakmaya başladım ve
onun benim olmasını diledim, 2 saat sonra Drew Barrymore'un bir filmi başladı ve
onu izledik filmi izledikten sonra uyumaya karar verdi, bana her şey için
teşekkür etti ve yanağımdan öptü. Onu sadece arkadaş olarak
istemediğimi bilmesini istiyordum, onu çok seviyordum ama söyleyemiyordum
nedenini bilmiyorum ama çok utanıyordum...

Son Sınıf

Mezuniyet balosundan bir gün önce yanıma geldi ve 'çıktığım çocuk hasta ve
partiye gelemeyecek' dedi, benim de çıktığım biri yoktu ve 7.sınıfta
birbirimize söz vermiştik eğer çıktığımız biri olmazsa partilere birlikte
gidecektik, 'en iyi arkadaş' olarak. Ve partiye birlikte gittik,o akşam çok
güzeldi, her şey yolunda gitti, partiden sonra onu evine kapısının önüne kadar
bıraktım, kapının önünde ona baktım o da bana o güzel gözleriyle gülümseyerek
baktı. Onun benim olmasını istiyordum...ama o bana benim ona baktığım gözle
bakmıyordu bunu biliyordum, bana 'hayatımın en güzel zamanını
geçirdiğini' söyledi ve yanağımdan öptü. Onu sadece arkadaş olarak istemediğimi
bilmesini istiyordum, onu çok seviyordum ama söyleyemiyordum nedenini bilmiyorum
ama çok utanıyordum...
Günler, haftalar, aylar geçti ve mezuniyet günü geldi çattı... Sürekli onu
izledim onun mükkemmel vücudunu seyrettim. Diplomasını almak için sahneye
çıkarken sanki havada süzülen bir melek gibiydi. Onun benim olmasını
istiyordum... Ama o bana benim ona baktığım gözle bakmıyordu bunu
biliyordum.Herkes evine gitmeden önce yanıma geldi ve ağlayarak bana sarıldı
sonra başını omzuma koydu ve 'sen benim en iyi arkadaşımsın, teşekkürler' deyip
yanağımdan öptü. Onu sadece arkadaş olarak istemediğimi bilmesini istiyordum,
onu çok seviyordum ama söyleyemiyordum nedenini bilmiyorum ama çok utanıyordum

Aradan yıllar geçti...

Bir kilisedeyim ve o kızın nikahını izliyorum...evet artık evleniyordu,onun
'evet, kabul ediyorum' demesini,yeni hayatına girmesini izledim,başka bir adamla
evli olarak. Onun benim olmasını istiyordum...ama o bana benim ona baktığım
gözle bakmıyordu bunu biliyordum. Yeni hayatına girmeden önce yanıma geldi ve
'nikahıma geldin teşekkürler' deyip yanağımdan öptü. Onu sadece arkadaş olarak
istemediğimi bilmesini istiyordum, onu çok seviyordum ama söyleyemiyordum
nedenini bilmiyorum ama çok utanıyordum...

Yıllar çok çabuk geçti...

Şu an benim bir zamanlar en iyi arkadaşım olan kızın tabutuna bakıyorum,
eşyaları toplanırken lise yıllarında yazdığı günlüğü ortaya çıktı...
Hemen günlüğünü aldım ve günlükte okuduğum satırlar şöyleydi... 'Onun gözlerine
bakarak onun benim olmasını diledim... ama o bana benim ona
baktığım gözle bakmıyordu bunu biliyordum. Onu sadece arkadaş olarak
istemediğimi bilmesini istiyordum, onu çok seviyordum ama söyleyemiyordum
nedenini bilmiyorum ama çok utanıyordum.Keşke bana beni sevdiğini söyleseydi...
 
Sesli dinlemek için (kesinlikle sesli dinleyin) İzlesene.com : Video - ölen sevgili - ömer köroğlu

Ölen sevgili

Sabah uyandiginda midesinde bir yanma hissetti. Yanmanin nedeni aksam yedikleri degil,uyanir uyanmaz bugün yapacaklarinin aklina gelmesiydi. Bugün 2 yildir götürmeye çalistigi bir birlikteligi bitirecekti.

Aslinda bunu yapmakta geç bile kalmisti.
‘Bitmeli dedi içinden, her Gün bu tatsiz uyanis bitmeli.’
Genç adam bunlari düsünürken surati sekilden sekile giriyordu. Süratle giyinerek disari çikti. Bugüne kadar hiç bekletmemisti onu, simdi de bekletmemeliydi. Istanbul, soguk ve yagmurlu bir Nisan ayi yasiyordu. Genç adam gökyüzüne bakarak iç geçirdi;
‘Bulutlar bizim yasayacaklarimizi biliyor. onlar bile agliyor halimize…’

BULUSMA VAKTI…
Artik Kadiköy iskelesindeydi. Birkaç dakikalik beklemeden sonra karsidan kiz arkadasinin geldigini gördü. Simdi midesindeki agri daha da artmisti.

Besiktas’a geçtiler. Yolculuk sirasinda hiç konusmadilar. Genç kiz, sevgilisinin bu durgunluguna anlam verememisti. Nereden bilecekti bugün ayrilik çanlarinin çalacagini…

Besiktas’a geldiklerinde bir cafede oturdular. Genç kiz anlamisti sevgilisinin kendisine bir sey söylemek istedigini.
‘Bana birsey mi söylemek istiyorsun’ diye sordu. Genç adam, gözlerini kaçirarak
‘Evet’
dedi. Genç kiz heyecanlanmisti, biraz da sinirlenerek
‘Söylesene, ne diye bekliyorsun’ dedi.
Genç adam içini çektikten sonra
‘Sence biz nereye kadar gidecegiz?’ diye sordu. Genç kiz,
‘Bunu sorma geregini niye duydun?’ diye yanit verdi. Genç adam söze basladi…
”Birkaç Ay önce aksam 23:00 civarinda sana Telefon açip senin için yazdigim siiri okumak istemistim. Sen bana
‘Sirasi mi simdi canim yaa, isin gücün yok mu?’
demistin. Biliyormusun o an nakavt olan bir boksör gibi hissettim kendimi. Özür dileyip telefonu kapatmistim. Daha sonra da bu siiri benden hiç istememistin. Geçenlerde hasta olup yataklara düstügümde arkadaslarimla birlikte sen de gelmis, Meralin
‘Sen sanslisin, sevgilin sana bakar’ sözüne Isim yok da sana mi bakacagim, annen baksin’ demistin. Hatirladin mi?”

DUYGUSALLIGI SEVMEM…
Genç kiz,
‘Biliyorsun ben duygusalligi sevmiyorum. Hem hasta bakici gibi göründügümü de kimse söyleyemez’ diye yanitladi. Genç adam güldü,
‘Evet canim haklisin. Zaten olmak istesen de bu kalbi tasidigin sürece hasta bakici, hemsire falan olamazsin.’
Genç adam devam etti…
‘Bana simdiye kadar kaç kere sabahin erken saatlerinde güzel sözcüklerden olusan bir mesaj çektin? Hiç… Hatta günün hiçbir Saatinde çekmedin. Duygusalligi sevmeyebilirsin. Ama sen seni seven insanlari da mutlu etmeyi sevmiyorsun. Halbuki ben senin tam tersine kendimden çok insanlari mutlu etmeyi seviyorum. Seni tanidigimdan beri her sabah, her aksam, her gece yani seni andigim her Saat tatli bir mesajim vardi senin için biliyormusun? Seninle ben AKLA KARA gibiyiz.’
Genç kiz anlamisti,
‘Yani ne istiyorsun benden sair olmami mi?’ Genç adam tekrar gülümsedi içinden. Dün gece verdigi ayrilik kararinin ne kadar dogru oldugunu düsündü.
‘Hayir’ dedi,
‘Sair olmani istemiyorum. Olamazsin da…

BIZ AYRILMALIYIZ.
Ayrilirsak ikimiz için de en
hayirlisi olacak.’ Genç kiz sasirmisti,
‘Neden ama? Ben seni seviyorum. Senin de beni sevdigini saniyordum.’ Genç adam iç çekerek
‘Hayir canim, sen beni sevdigini saniyorsun. Eger beni sevseydin simdi baska seyler konusuyor olurduk’ dedi. Genç kizin gözleri yasarmisti. Genç adam cebinden çikarttigi mendili uzatti, genç kiz gözyaslarini silerek
‘Sen bilirsin, umarim beni bir baskasi için birakmiyorsundur…’ dedi. Genç adam
‘Nasil böyle bir sey düsünürsün, senden baska kimse olmadi ve uzun zaman da olacagini sanmiyorum’ yanitini verdi. Genç adam ve genç kiz iki sevgili olarak oturduklari Masada artik iki yabanciydilar. Birkaç Dakika sessizce oturduktan sonra Genç kiz,
‘Kalkalim istersen’ dedi. Genç adam
‘Ben biraz daha burada kalmak istiyorum, istersen sen kalkabilirsin’ diye yanitladi. Genç kiz
‘Tamam o zaman sana mutluluklar dilerim’ diyerek elini uzatti. Genç kizin sesi ve eli titriyordu. Genç adam,
‘Istersen arkadas kalabiliriz’ dedi ve birbirlerine son kez sarildilar.

“BEN DOGRU YAPTIM…”
Genç adam dogru yaptigina inaniyordu. Eve döndügünde yürümekten bitap bir haldeydi. Odasina girdi. Gece bitmek bilmiyordu. Sabah erken kalkip ise gidecekti, uyumaliydi. Birkaç saat sonra uykuya dalmayi basardi. Sabah 7′de saatin ziliyle uyandi. Evden çikacagi zaman cep telefonuna bakti, mesaj ve 10 cevapsiz arama vardi. Yorgun oldugu için duymamisti telefonun sesini. Aramalar ve mesaj sevgilisindendi. Heyecanla mesaji açti, sunlar yaziyordu:

SADECE ONLARI SEVMEYI SEVDIM,
HEPSINI ONLARSIZ YASADIM DA,
BIR SENI SENSIZ YASAYAMIYORUM,
BU ASKI TEK KALPTE TASIYAMIYORUM,
SANA YEMIN GÜZEL GÖZLÜM, BIR TEK SENI SEVDIM,
VE SENI SEVEREK ÖLECEGIM, ELVEDA BIRTANEM…

Genç adam sasirmisti. Onu tanidigi Günden beri ilk defa siir aliyordu ve üstelik sabahin besinde yazmisti. Heyecanla onu aradi, telefonu yabanci bir ses açti. Genç adam
”Nalan’la görüsebilir miyim?” dedi. Ama karsisindaki agliyordu, hiçkira hiçkira hemde…
‘Ben onun annesiyim yavrum, kizim bu sabah intihar etti. Gece sabaha kadar birilerini arayip durdu. Sabah odasinin isigini sönmemis görünce girdim. Yavrum kendini asmisti….’

YIGILIP KALDI…
Genç adam beyninden vurulmusa döndü. Bir gün önceki mide agrisinin iki katini çekiyordu simdi. Oldugu yerde yigilip kaldi…
Birkaç ay sonra iki doktor konusuyordu hastanede. Doktarlardan biri digerine karsidaki hastanin durumunu soruyordu. Doktor yanit verdi…
‘Haaa o mu? Üç ay önce getirdiler. Kendisi yüzünden bir kiz intihar etmis. O günden sonra cep telefonunu elinden hiç birakmamis. Devamli bir seyler yazip birine yolluyor. Geçenlerde merak ettim. O uyurken gönderdigi numarayi aradim. Numara 3 ay önce iptal edilmis. Gelen mesajlarda bir siir var. Bu adam duygusal mi bilmem ama benim anladigim kadariyla siiri yazan çok duygusal biriymis…
 
Denızcının Hıkayesı

Oturduğu banktan kalktı, üzerindeki denizci üniformasını düzeltti ve şehrin büyük tren istasyonundaki insanları incelemeye koyuldu. Gözleri o kızı arıyordu, kalbini çok iyi bildiği, ama yüzünü hiç görmediği, yakasında gül olan o kızı. Ona olan ilgisi bundan on üç ay önce Florida'da bir kütüphanede başlamıştı. Raflardan aldığı bir kitabın içindeki yazıdan çok etkilenmişti. Kitaptan değil, sayfalardan birinin kenarında kurşun kalemle yazılmış minik notlardan.. Yumuşak el yazısı düşünceli bir ruhu ve insanın içine işleyen bir karakteri yansıtıyordu. Kitabın baş sayfasında, o kitabı en son okuyan kişinin ismini gördü: Bayan Hollis Maynell. Biraz zaman ve çaba sonunda adresini buldu. Bayan Maynell New York'ta yaşıyordu. Blanchard ona kendisini tanıtan ve mektup arkadaşı olmayı teklif eden bir mektup yazdı. Ertesi gün de ıkinci Dünya Savaşı'na katılmak için Avrupa'ya doğru yola çıktı. Daha sonraki bir yıl bir ay boyunca birbirlerini mektuplarla tanıdılar. Her mektup kalplerine düşen bir sevgi tohumuydu sanki. Bir romantizm başlıyordu. Blanchard kızdan bir resmini istemişti, ama kız reddetti. Kendisini gerçekten önemsiyorsa nasıl göründüğünün ne önemi vardı?.Sonunda Blanchard'in Avrupa'dan dönüş günü geldi çattı. ılk buluşmalarını ayarladılar.. New York Tren ıstasyonu'nda akşam saat tam 7'de."Beni tanıman için" diye yazmıştı kız mektubunda, "Ceketimin yakasında kırmızı bir gül takılı olacak".ışte saat tam 7'ydi ve Blanchard yüzünü daha önce hiç görmediği, ama kalbini sevdiği o kırmızı güllü kızı arıyordu. Hikayenin gerisini Bay Blanchard'dan dinleyelim:" Birden genç bir kızın bana doğru yürüdüğünü farkettim. ınce ve uzun boylu,dalgalı sarı saçları o güzel kulaklarının önünden omuzlarına düşmüş.. Çiçek rengi mavi gözlü. Dudaklarının ve çenesinin muntazam kıvrımları ve açık yeşil giysisiyle insana sanki baharın geldiğini müjdeleyen bir kızdı. Ben de ona doğru yürümeye başladım. O kadar etkilenmiştim ki yakasında gül olup olmadığına bakmak aklıma bile gelmedi.Ona yaklaşınca, dudaklarında hafif ve tahrik edici bir gülümsemeyle bana 'Benimle aynı yöne mi gidiyorsun, denizci?' diye fısıldadı. Neredeyse kontrolsüz bir şekilde ona doğru bir adım daha atıyordumki, o anda Hollis Maynel'i gördüm. Kızın tam arkasında duruyordu. 40'ını çoktan geçmiş, grileşmeye başlamış saçlarını şapkasının altında toplamış.. Şişmana yakın, kısa boylu, kalın bilekli ayakları topuksuz ayakkabılara gömülmüş. Kafamı çevirdim, yeşil giysili kız hızla uzaklaşıyordu. Kendimi ikiye bölünmüş hissettim; arzularım kızı takip etmemi, ta içimden gelen bir istek ise ruhu bir yıldır bana eşlik eden kadınla kalmamı söylüyordu. ışte orada öylece duruyordu. Solgun, kırışık suratı kibar ve duygulu, gri gözleri sıcaktı. Çekinmedim. Beni tanımasını sağlayacak mavi deri ciltli kitabı ona doğru tuttum. Bu aşk olamazdı, ama, mutlaka değerli, belki aşktan da güzel, çoktan beri minnettar olduğum ve olacağım bir arkadaşlık gibi bir şey olabilirdi. Kadını selamladım, her ne kadar gizlemeye çalıştıysam da pek başaramadığım hayal kırıklığımı belli eden sesimle 'Ben Teğmen John Blanchard, siz de Bayan Maynell olmalısınız. Sizinle buluşabildiğim için çok mutluyum. Sizi yemeğe götürebilir miyim?' diye sordum. Kadının yüzüne bir gülümseme yayıldı: 'Neden bahsettiğini bilmiyorum delikanlı' dedi, ama şu az önce buradan geçen yeşil elbiseli kız bu kırmızı gülü yakama takmamı rica etti benden, ve eğer siz beni yemeğe davet edecek olursanız kendisinin sizi caddenin karşısındaki büyük restoranda beklediğini söylememi istedi. Dediğine göre bu bir çeşit sınavmış .."
 
cok güzel bir topik olmus canim bende cok dinlerdim ömer köroglunu.....canim icimden geldi bende en sevdigim hikayelerden biri olan sigarayi eklemek istedim....bitiyorum bu hikayenin son sözlerine...

Sigara (Muhteşem Bir Hikaye)
Hafif sisli bir havada ve güneşin apartmanların arasından yeni yeni güne merhaba dediği bir saatte, vapura doğru ilerleyen genç adam; jeton gişesinde, yaklaşık iki ay önce ayrıldığı kız arkadaşını görür ve titrek bir ”merhaba” ile konuşmaya başlar. Bu konuşmalar vapurda da devam eder. Adamın; “Hava o kadar da soğuk değil, dışarıda oturalım mı?” sorusuna, kızın “Olur” cevabı vermesiyle birlikte vapurun en üst katına doğru yol alırlar. Birkaç dakika havadan sudan muhabbetlerle geçtikten sonra, adam kıza bir sigara uzatır ve kendisine de bir tane alır. Daha sonra, genç adam birden lafa girer:

- Biliyorum, bu konuları daha önce hiç konuşmadık ya da konuşamadık diyeyim. Merak etme ama, “Neden ayrıldık biz” sorusunu sormayacağım. Sadece sana söylemek istediğim birkaç şey var, onları konuşmak istiyorum.

Genç kız; adama bakarak, “Evet seni dinliyorum, devam et” dedikten sonra adam, konuşmasına kaldığı yerden devam eder:

- Biliyor musun? Ayrıldıktan sonra, seni sigaraya benzetmeye başladım.

Kız, hiç tahmin etmediği, alakasız bir konuyla lafa girmesinin verdiği şaşkınlıkla, “Ne? Nasıl yani?” der. Adam, önce kıza uzattığı sigarayı ve sonra kendi sigarasını, çantasından çıkardığı çakmak ile yaktıktan sonra:

- Mesela bir tane sigara yakıyorum ve kül tablasına koyup izlemeye başlıyorum. Kül tablasına dökülen külleri gördükçe; anılarımız aklıma, her biri kül olup acılarıma dönüşüyor sonra. Arada bir elime alıyorum sigarayı ve içime çekiyorum seni. Kendimi zehirlemek için; daha çok, daha çok çekiyorum. Bazen de anıları döküyorum kül tablasına. “Sen zehiri” hoşuma gidiyor, içimi acıtıyor, vazgeçemiyorum; içime çekmeye devam ediyorum. Ağzımdan çıkan her dumanda, ayrılırken bana bıraktığın; son bakışının silueti beliriyor. Her sigaranın oldugu gibi, senin de sonun yaklaşıyor. Ve ben yavaş hareketlerle; ne zaman seni söndürmek için, elimi götürsem kül tablasına, aptalca bir umutla “Nolur yapma!!” diyeceğin zamanı bekliyorum. Ama hiçbir zaman duyamıyorum sesini. “Ve işte bitirdim seni” diyorum. Hayır hayır kendimi kandırıyorum galiba, “Seni böyle bitiremem” diyorum sonra. Ama bakıyorum kül tablasına; evet! Sen oradasın, evet! Anılar orada. Ancak, elimde hala kokun var. Yıkasam da, hiç çıkmayacak bir koku. Anlıyorum ki; bu sigarada, senin çok az bir kısmını bitirmişim. Senden bağımsız bir sen, hep içimde yaşıyormuş. Ve anlıyorum ki, sadece sönüyorsun. Seni ateşleyecek bir “Ben” bekliyorsun sabırla. O “Ben”, çok da bekletmiyor seni. Bir daha yanmaya başlıyrsun. Aniıar,acılar yine bitiyorsun. Yeniden yanıyor ve bitiyorsun. Bu hep böyle devam ediyor; sonunda alışkanlık oluyorsun.

Genç kız anlatılanları dinlerken tarif edilmeyecek bir duygu yoğunluğu içindeydi. Bir yandan, birisinin bu kadar acı çekmesine üzüntü duyarken; diğer yandan da, kendisinin hala unutulmamış olmasından, haz alıyordu. Aslında kendisi de unutamamıştı genç adamı. Kendi isteğiyle ayrılmıştı ama; sevmediği ya da artık bir şeyler hissetmediği için değil, en yakın kız arkadaşının da, o insana karşı bir takım duygular beslediği için gerçekleşmişti bu ayrılık. Bunu; ne erkek arkadaşı, ne de en yakın arkadaşı biliyordu. Erkek arkadaşına, “Bu ilişkide bir şeyler eksik, ben daha fazla sürdüremeyeceğim, ayrılmalıyız.” diye bir mesaj atarken; kıza, “İlgisiz bir sevgili olmaya başlamıştı günler geçtikçe; çok bunalmıştım. Ve bir gün onu, başka biriyle sarmaş dolaş gördüm. Bu yüzden ayrıldım.” demişti. Böylece, hem erkek arkadaşından, kendine göre, makul bir sebeple ayrılmış; hem de arkadaşına, erkek arkadaşını kötüleyerek, ondan soğumasını sağlamıştı. Kendisinin çok acı çekeceğini bile bile, arkadaşını kaybetmemek için, böyle bir yalanlar zincirine başvurmuştu. Artık hayatını, bu yalanlara göre düzenlemeliydi. Bu yüzden; bu karşılaşmalarında duygularını bir tarafa bırakıp, mantığı ile karar vermek zorundaydı. Geri dönüşü yoktu ve kız da bunun farkındaydı. Bütün ayrıntıları, olası bir karşılaşma için düşünmüştü daha önceden. Adamın anlattıklarını dikkatlice dinliyor ve sözünü bitirmesini bekliyordu. Ve adamla göz göze gelip, “Bitti, bu kadardı!” dermişçesine bakmasından sonra, kız konuşmaya başladı:

- Açıkçası bu söylediklerin, hiç beklemediğim şeylerdi. Benim, bu açıklamalarına bir yorum yapmamı bekleme. Çünkü bunlar senin kendi düşüncelerin. Her biten ilişkiden sonra, yaşanabilecek duygulardan bu anlattıkların. Şunu söyleyebilirim ama yaşadığımız ilişkide, elimden gelen fedakarlığı gösterdiğime inanıyorum. Seni hiçbir zaman suçlu görmedim, her şey benden kaynaklıyordu. Sonuç olarak, bir şekilde bu ilişki yürümedi ve bitti. Bu kadar basit.

- Bu kadar mı yani?

- Evet...

Genç adam şok olmuştu. Belki, daha ılımlı bir yaklaşım bekliyordu kızdan. Ancak, kesin ve kararlı konuşmuştu kız. Hiçbir umudun kalmadığına, kendini inandırmaya çalışıyordu. Vapur yanaşmıştı iskeleye. Tek bir kelime bile konuşmadan vapurdan indiler. İskelenin sonunda; genç kız, adama sarılarak “Hoşçakal” dedi. Ancak adam, ayrılırken ne sarılmıştı kıza, ne de bir kelime çıkmıştı ağzından. Bir heykel gibi duruyordu kızın karşısında. Kız da, bir tepki gelmeyince; hızla uzaklaşmayı tercih etti. Arkalarına bile bakmadan ayrıldılar.

Kız, işyerine ulaştı. Yerine oturduktan hemen sonra, cep telefonuna bir mesaj geldi. Mesaj, eski sevgilisindendi ve şöyle yazıyordu:

“Hep bu karşılaşmayı ve sana sigara hikayesini anlatacağım günü beklemiştim. Ve o gün, gözlerimin içine bakıp; söyleyeceklerine göre, hayatıma bir yön çizecegime...”

Genç kız, bu mesajdan hiçbir anlam çıkaramamıştı. Bu mesajı düşünürken; bir mesaj daha geldi:

“... kendi kendime söz vermiştim. Bugün duyduklarım; beni hayal kırıklğına uğrattı ve ben kararımı verdim:”


“Sigarayı bıraktım...”
 
SADECE ONLARI SEVMEYI SEVDIM,
HEPSINI ONLARSIZ YASADIM DA,
BIR SENI SENSIZ YASAYAMIYORUM,
BU ASKI TEK KALPTE TASIYAMIYORUM,
SANA YEMIN GÜZEL GÖZLÜM, BIR TEK SENI SEVDIM,
VE SENI SEVEREK ÖLECEGIM, ELVEDA BIRTANEM…



çok güzel yaa. ömer köroğlunu seviyorum arkdsımın erkek arkadsıydı.ama bn hiç tansmadım programı cok gzl
 
YAĞMUR YÜREKLıM

Senin Şehrine Geliyordum Senin Ayak Bastıgın
Senin Nefes Aldıgın Hayallerimin Başkentine Geliyordum . . .
ıçimde Anlatılmaz Heyecan Ellerim Desen Terlemeli Kalbim Küt Küt Sevdiğime Geliyordum
Her Baktıgımda Tabelaya Senin Şehrine 20 km Senin Şehrine 10 Km Yazıyordu Benimde Heyecanım Kat Kat Artiyordu...
Aylardan Sonra Sana Kavusmanın Mutlulugu Vardı Bende.Çocuklar Gibiydim Otobüsten ındiğimde Seke Seke Gidiyordum.
Hiçbir Aşk Sevindirmemişti Beni Bu Kadar Güldürmemişti Yüzümü
Oysa Sen Herşeydin Benim ıçin Bir Gülüşün Yeterliydi Dunyaları Ayaklarımın Altına Sermeye...
Ne Güzeldi O Günler Kısa Sürmesine Rağmen Hayat Kattım Hayatıma Teşekkür Ederim Yagmur Yüreklim...
Kavga Ediyormusun Kendinle Keşke Bitmeseydi Diyormusun Ben Diyorum...
Keşke Bitmeseydi Keşke Hayallerim Yarım Kalmasaydı Keşke Yüzümüz Gülseydi Ağlamak Yerine...
Pembe Yalanlar Söyledim Sana Seni Kaybetmekten Korktugum ıçin Kıskandım Seni Sana Değil Başkalarına Güvenemediğim ıçin.
Affet Beni Daha Fazlasını Yapmak ısterdim Bu Aşk ıçin Elimden Geldiğince Ayakta Tutmaya Çaliştim Becerebilseydim Ne Ala.
Şimdi Yaralı Yüreğim Ağir Gelior Bedenime Kaldıramıyorum.
Tek Başına Bıraktın ya Su Yalan Dunyada Ben Kime Güveneyim Artık Kime Yaslıyım Omzumu ?
Söylesene Kime Hem Kim Dolduracak.
Senin Yerini Kimin Hayatının Anlamı Olacagım Ben Kim Beni Kızdıracak Kim Sabahın 7 Sinde Arayacak Beni Söylesene Kim ?
Herşeyinle,Acısıyla Tatlısıyla Bana Bu Aşkı Yasattıgın ıçin Teşekkür Ederim
Herseyi,Herkesi Unuttuda Bu Kalbim Bir Seni Unutamadım Beni Unuttugun Gibi
Ben Hala Seviyorum Seni Ve Şuna ınanıyorum Aşk Kazanacak
Biz Kazanacagız Eskisi Gibi Mutlu Olacağız Belki Kendimi Avutuyorum Böyle Ama En Azından Yaramı Hafifletiyor Be Yagmur Yüreklim
 
:gitme:

KÜÇÜĞÜM

Ayni sokakta oturuyorduk
Her gün bir kizla geliyordu eve
Adi ESRARENGIZDI
Herkes onun hakkinda
Farkli seyler söylerdi.
Fakat kimse gerçegi bilmezdi
Kirli sakallari vardi.
Yesil gözlü esmerdi
Mahallenin kizlari hayrandi ona
Bense nefret ederdim
Hiç kimseyle konusmaz
Sadace gelir geçerdi
Birgün onunla yolda karsilastik
Çok güzel bir yüzü vardi
Bana gülümsedi
Sasirdim
Ama yinede onu sevmiyordum.
Fakat o çok farkliydi
Gece boyunca lambasi yanardi
Uyumak yerine onun evini seyrediyordum,
Onu sevmedigim halde her seyiyle ilgileniyordum.
Yavas yavas onu gözlemeye basladim
O an anladim ki
Hep kendimi kandirmisim
Ona karsi hissetigim sey sevgiymis
Artik o eve gelmeden uyuyamiyorum.

Yanina gelen kizlari kiskanirdim
Herkes onun kötü oldugunu söyleyince
Hep onu savunurdum,
Onunla karsilasmak için kapida dururdum...
Onu yine yolda gördüm
Bana göz kirpti
Yanimdan geçerken onu cagirdim
Acelem var KÜÇÜGÜM dedi
Bana aramizdaki yas farkini hatirlatmisti
Eve gidip aglamistim.
Karar verdim ona askimi ilan edecektim
Yolunu gözledim
Bir gün onu gelirken gördüm
Pesine düstüm o eve girdi
Biraz bekleyip kapiyi çaldim
Açtı ne var KÜÇÜGÜM dedi
SENI SEVIYORUM dedim
Gülümsedi
EE dedi
Ne eededim konusmadi
Kosarak disari çiktim
Bir ay boyunca evden çikmadim
Bir gün kizlarla konusurken
Ambulans geldi onun evine girdi
Sedyeyle onu disari çikardilar
Önümüzden geçerken
Bende seni KÜÇÜGÜM dedi ve gözlerini yumdu.
Kipkirmizi oldum herkes bana bakiyordu
Aglayarak kosmaya basladim
Aksama kadar sokakta gezdim
Gözyaslarim durmadan akiyordu
Sonra eve geldim
Annemler ondan bahsediyorlardi
Sevdigi bir kiz varmis
Ailesi evlenmesine izin vermeyince
Kiz evden kaçmis
Sokak serserileri onu öldürmüs
Eve getirdigi kizlar evi olmayan kizlarmis
Kimi sevdiyse ölmüs
Çok sevip aci çekmis
Intihar edip hastaneyi aramis
Polisler evin duvarinda KÜÇÜGÜM yazisini bulmus
KÜÇÜGÜM sende ölme yaziyormus, ve hemen altında;
Bende seni sevdim
Sevdiklerim gibi sende ölme diye ben öldüm KÜÇÜGÜM
 
Back