çok kafamı karıştırdın... İşlemiş olduğum günahlar için milyonalrca kez pişmanlık duyup tövbe etmiş olmama rağmen hep içimde bunların hesabını nasıl vericem korkusu var...
hic bir seyden pisman olmayina katilmiyorum..
pismanlik duygusu islamin bir "simgesi"dir.. bazen yaptgimiz hatalar yanlislar günahlar gercekten cok agir ve yanlis olabilir.. pismalik duygusu insanda vicdan oldugunun bir "simgesi"dir..
umarim ne demek istedigimi anlatabildim..
Barçmanım ben de senin gibiydim.. Sonra komik bir şey oldu.. Komik diye nitelendirdiğim bir olay değil aslında.. Sıradan bir kitap okurken karşılaştığım cümle beni şaşkına çevirdi.pişmanlık duygusuda çok insani bir duygu ama nedense ben yaptıklarımdan değil yapamadıklarımdan pişman oluyorum birde anı yaşama konusu bana hiç uymuyor istediğim birşeye öylesine odaklanıyorumki ondan başka birşey düşünemiyor ve anı ıskalıyorum oysa o anlar öyle değerliki diğer şıklar bana tam olarak uyuyor güzel bir paylaşım teşekkürler canım
Ben de, yazacağın kitabı sabırsızlıkla bekliyor olurum herhalde....diğer sorulara gelince mümkünse 60 yaşıma geldikten sonra yanıtlamak istiyorum.eminim ki 60 ımda da kk da olucam nasıl olsa..ayrıca topu topu 5 tanecik sır için bu kadar uzun bir yazı yazdıysam büyük bir ihtimalle yukarıdaki soruları cevaplamak için bir kitap filan yazmam gerekecektir...
Ben de, yazacağın kitabı sabırsızlıkla bekliyor olurum herhalde..
Talincim öncelikle sana yürek dolusu teşekkür etmek istiyorum. 1. sırda dediği gibi, sadece kendine karşı değil, hepimize karşı bu kadar açıkyürekli ve dürüst olmayı başardığın için..
Pamuğum da yukarıda söylemiş ya; önce yazmış sonra silmiş.. Ben de cesaret edemezdim doğrusu..
Ama sayende cesaretlendim. (az da olsa)
Benim 3. ve 5. konularda ciddi problemim var. Bir gün aşabilir miyim, üstesinden gelebilir miyim bilemiyorum. Sana bir sır (yok yok altıncı sır değil bu) ben daha eşime "seni seviyorum" bile demedim. Düşün yani.. Birisi bana söylediğinde de hemen kaçmak isterim.
Bir Rapunzel'im ben.. Kulenin en tepesinde saçlarını tarayan.. Üstelik en kötüsü sevgilisini bekleyen bir Rapunzel türü değil.. :roflol:
5. de de açıkçası "ne kadar ekmek, o kadar köfte" demişimdir. Vermek için beklemem, ilk adımı atarım. Ama sonrasında gözlemlemeye başlarım...
Neyse.. Sana, o güzel paylaşımına bir yönlendirme yapmak istiyorum izninle..
Yine başka bir kitap.. Yine başka bir söz..
"Olayları değil ama bakış açımızı değiştirebiliriz."
Anı yaşa / carpe diem sözcüğünü iki şekilde ele alabiliriz bana göre;
1- Anı yaşa, vurdum duymaz ol, bırak hayat seni nereye götürüyorsa götürsün -ki bu tamamen nihilist bir yaklaşımdır ve yine bana göre kişisel gelişime hiçbir etkisi olmadığı gibi, hepimizin bir şekilde içinde bulunduğu sosyal statümüzdeki iletişimimizi de bozar..
2- Anı, bir dakika sonra olmayacak gibi yaşa.. İçine çek hayatı, ciğerlerine kadar, midene kadar.. Beynindeki bütün hücrelerin karşılıklı elektrik gönderimini hissedene kadar..
Kızgınsın.. O an.. Karşındakinin kalbini kırmak üzeresin.. Ya, o an son ansa.. Anı yaşa.. Sanki bir daha olmayacakmış gibi..
Çocuğun halının üzerinde oynuyor.. Oyuncaklarını dağıtmış her bir yere.. Kızgınsın... Daha evi yeni topladın ve az sonra misafirlerin gelecek..
Anı yaşa.. Oyuncaklarını dağıtabilen yeterlikte, sağlıklı bir oğlun var.. Bırak dağınık kalsın..
İşte.. demem o ki; eğer söyleneni "gelişmek" için değerlendireceksek ikinci şıkta karar kılmalıyız..
Beğenmene sevindim, katkın için teşekkürler talincim.. a.s.
Bayıldım ben bu kitaba püsküüt'üm.
Ayrıca şu âmiyane özdeyişe de bittim.:roflol:
Hakkaten de bugün'ler kimsenin gözünde hakettiği değeri bulmuyor.
Oysa ki o "bugün"ler değil mi dünümüzü de,bugünümüzü de oluşturan.:)
Soruları bu gece fırsat bulursam cevaplıycam ben de..
Belki bu konuya yazacak kadar cesur olamam ama en azından seninle paylaşacağımdır. Şeniz
cesaret edemeyecek birşey yok bence püsküütcüm ya
sonuçta hepimiz insanız yanlışıyla doğrusuyla
ben biliyorum ki kendimizi her yönümüzle sevebilmeyi öğrendiğimizde işte o zaman herşey çok ama çok çok güzel olacak
benim de yaptığım sadece bua.s
ben mükemmel değilim,kimse değil
ben kendimi yanlışlarımla da seviyorum
çünkü yanlışlarımız,hatalarımız da bizi olgunlaştırıyor
tekrar tekrar teşekkürlera.s.
Şeniz selicim sana tamamen katılıyorum arkadaşım.. "Bugün" lerdir dünü ve yarını oluşturan..
Cesaret konusunda aynı paydadayız zaten.. Aslında kelimeler bozuyor duyguları.. İllaki tanımlama merakımız var ya.. Hani zaman çok değerli ve kısa yoldan (!) anlatacağız ya.. İşte o yüzden karışıyor her şey..
Duygunun adı "cesaret" değil..
Kendi görüşümü anlatayım, bakalım aynı mı düşünüyoruz..
Ben şimdi çıkıp 3-5 cümle yazıyorum.. Internet uzayına fırlatıyorum. Sonra geliyor biri, benim hakkımda fikri olmayan biri.. O iki üç cümlede bir kanaate varıyor.
Sonra ben başlıyorum zıplamaya.. Bir dakika, işin aslı o değil diye..
Yani cesaret demeyelim de.. anlaşılamama korkusu sanırım.
Anlaşılabilmenin yolu, biz ne kadar uzun uzadıya yazarsak yazalım, karşımızdakinin empati yeteneğine ve en önemlisi de geçmişte, benzer köşebaşlarında tökezleme birikimine sahip olması lazım.. O da olamıyor kolay kolay..
Bu mudur? yerimseniben
Neyse.. cevaplarını bütün iletişim kanallarımda bekliyor olacağım. :teselli:
Şeniz selicim sana tamamen katılıyorum arkadaşım.. "Bugün" lerdir dünü ve yarını oluşturan..
Cesaret konusunda aynı paydadayız zaten.. Aslında kelimeler bozuyor duyguları.. İllaki tanımlama merakımız var ya.. Hani zaman çok değerli ve kısa yoldan (!) anlatacağız ya.. İşte o yüzden karışıyor her şey..
Duygunun adı "cesaret" değil..
Kendi görüşümü anlatayım, bakalım aynı mı düşünüyoruz..
Ben şimdi çıkıp 3-5 cümle yazıyorum.. Internet uzayına fırlatıyorum. Sonra geliyor biri, benim hakkımda fikri olmayan biri.. O iki üç cümlede bir kanaate varıyor.
Sonra ben başlıyorum zıplamaya.. Bir dakika, işin aslı o değil diye..
Yani cesaret demeyelim de.. anlaşılamama korkusu sanırım.
Anlaşılabilmenin yolu, biz ne kadar uzun uzadıya yazarsak yazalım, karşımızdakinin empati yeteneğine ve en önemlisi de geçmişte, benzer köşebaşlarında tökezleme birikimine sahip olması lazım.. O da olamıyor kolay kolay..
Bu mudur? yerimseniben
Neyse.. cevaplarını bütün iletişim kanallarımda bekliyor olacağım. :teselli:
Benim çıkarırım sizinkinden oldukça farklı.. Eğer pişmanlığı, vicdanla ilişkilendirirsek yazının özü değişir. Benim anladığım ise şu; pişmanlık bana göre vicdandan ziyade karamsarlığı, kendine güvensizliği ve belki de bedbahtlığı da getirecektir ardından..
Oysa yazının bütününü ele alarak bakarsak, insanın kendini hatalarıyla sevmesi gerektiğini çıkarabiliriz.
İnsanız, hata da yaparız. Hataları da pişmanlıktan ziyade, önümüzdeki engebelere, yollarımızdaki olası çukurları aydınlatacak fener olarak bakmalıyız.
Pişmanlık bizi stabilize eder.
Benim de hayat felsefemin temellerinden biri budur.. Kendimi hatalarımla severim. Geçmişte yaptığım bir hatanın, gelecekteki davranışlarımıza ışık tutmasını sağlamanın yolu budur.
Vicdanla ilişkilendiremiyorum. Çünkü; yazıda anlatılandan "amaan yaptıysam yaptım, bana ne!" mesajını çıkartmıyorum.
İyilikler dilerim. a.s.
Birinci sır; KENDİNİZE KARŞI DÜRÜST OLUN
İkinci sır; HİÇBİR ŞEYDEN PİŞMAN OLMAYIN
Üçüncü sır; SEVGİ DOLU OLUN
Dördüncü sır; ANI YAŞAYIN
Beşinci sır; ALDIĞINIZDAN DAHA FAZLASINI VERİN
Yazan : Tülay Bilin
Püsküüt Notu : Soruların her ne kadar 60+ yaş için olduğu belirtilse de, olası "keşke" leri şimdiden yok etmeyi öğrenebilmek adına, sorularla tanışmanızı öneririm.. Hatta cevapları burada paylaşmaya başlayabilirsiniz.. İyilikler, a.s.
Dürüstlüğün, açıksözlülüğün ve bütün sorulara ayrıntılı olarak cevap verme cesaretin için hem tebrik hem de teşekkür ediyorum.. a.s.sadece kendime karşi degil size karşi dürüst oldum sanirim :)) zaten herzaman kendime karşi dürüstüm çok şükür :)
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?