- 22 Temmuz 2008
- 8.822
- 105
Genellikle okulu reddeden öğrenciler anne ve babalarıyla yakın ilişki içinde olan, endişe ve korku yaşayan çocuklardır. Okul başarısı veya sosyal ilişkiler konusunda sorunlar yaşayan çocuklar okula gitmeyi reddedebilirler. Pek çok çocuk okul ortamında aşağılanma, dışlanma, zorbalık gibi durumlarla karşılaşıyor. Bazı çocuklar ise televizyon izleyerek, oyun oynayarak eğlenceli zaman geçirdikleri için evde kalmayı tercih ederler. Eğitim kademeleri arasında geçiş yapan çocuk ve ergenler (örneğin ilköğretimden liseye geçiş yapan öğrenciler) de yoğun stres yaşayabilirler. Tüm bu etmenler okulu reddetmenin ortaya çıkmasında etkili olur.
Müdahale edilmediği taktirde okul reddetmenin sonuçları ne olur?
Araştırmalara göre okul fobisi müdahale edilmediği taktirde kronik okulu reddetme sorununa dönüşebiliyor. Kronik okulu reddetme sorunu ise, aile içinde huzursuzluğun yanı sıra akademik başarısızlığa, okula uyumsuzluğa, yetersiz akran ilişkilerinin ortaya çıkmasına neden oluyor. Yetişkin dönemde de yüksek okul ya da iş ortamına uyum sağlayamama, panik atak, psikolojik ve psikiyatrik sorunlara yol açabiliyor.
Anne-babalar ve öğretmenler neler yapmalı?
‘Okul olgunluğu’nun çocuğun bedensel, duygusal, zihinsel ve sosyal anlamda okula hazır olması anlamına geliyor. Bu konuda ebeveynelere ve öğretmenlere düşen görevler:
- Yetişkinler çocuğun güçlü yönlerini fark etmeli ve ona bu özelliklerini kullanması için destek olmalıdırlar. Anne-babanın en önemli görevlerinden biri de çocuklarına bağımsızlığa ulaşmalarında yardımcı ve yol gösterici olmaktır.
- Anaokuluna ilk kez giden çocuğun ailesi ayrılık sahnesini kısa tutmalı, onu sevdiğini söyleyip okulda mutlu ve güvende olduğunu belirtmeli ve gün sonunda onu gelip alacaklarını söylemelidir.
- Özellikle lise döneminde okul seçiminde çocuğun görüşü alınmalı, ilgi ve yetenekleri göz önünde bulundurulmalıdır.
- Okul açılmadan önce yapılan alışverişlerde çocuğun da bulunması, gerekli malzemelerin alınmasında öğrenciye seçim yapma hakkının tanınması onun süreç içinde etkin olarak yer almasını sağlar.
- Aile öğrenmenin ve okulun önemli olduğunu çocuğa belirtmelidir. Okulun açılış törenine aile bireylerinin de katılması çocuğu rahatlatır.
- Öğrenci baş ve karın ağrısı, mide bulantısı gibi fiziksel rahatsızlıklar nedeniyle okula gitmeyi reddediyorsa, öncelikle çocuk hastalıkları uzmanı tarafından muayene edilmelidir. Eğer okula gitmesini engelleyen tıbbi bir rahatsızlık yoksa, çocuk okula devam etmelidir.
- Anne-baba sabırlı davranmalı, anlayış göstererek çocukla konuşmalı ve okula gitmeyi neden reddettiğini araştırmalıdır. Öğrenci sınav endişesi, arkadaşlarının kendisiyle alay etmesi gibi belirgin bir sorundan söz ediyorsa aile ivedilikle öğretmen ve okul psikologu ile konuşarak sorunu çözebilmek için birlikte uygun bir plan geliştirmelidir.
- Evde kalmak isteyen çocuğun televizyon izleme, oyun oynama gibi etkinlikleri kısıtlanarak, okula gitmenin evde kalmaktan daha eğlenceli olduğu gösterilmelidir.
- Öğretmenler destekleyici, sevgi dolu, etkin olarak düzenlenmiş sınıf ortamı yaratarak, ailesinden ayrılmayı istemeyen çocuğu kapıda karşılayarak, küçük çocuklar için çıkartma ve benzer küçük hediyeleri kullanarak, sorunun çözümüne katkıda bulunabilirler.
Pedagog. Dr. Melda Alantar
Müdahale edilmediği taktirde okul reddetmenin sonuçları ne olur?
Araştırmalara göre okul fobisi müdahale edilmediği taktirde kronik okulu reddetme sorununa dönüşebiliyor. Kronik okulu reddetme sorunu ise, aile içinde huzursuzluğun yanı sıra akademik başarısızlığa, okula uyumsuzluğa, yetersiz akran ilişkilerinin ortaya çıkmasına neden oluyor. Yetişkin dönemde de yüksek okul ya da iş ortamına uyum sağlayamama, panik atak, psikolojik ve psikiyatrik sorunlara yol açabiliyor.
Anne-babalar ve öğretmenler neler yapmalı?
‘Okul olgunluğu’nun çocuğun bedensel, duygusal, zihinsel ve sosyal anlamda okula hazır olması anlamına geliyor. Bu konuda ebeveynelere ve öğretmenlere düşen görevler:
- Yetişkinler çocuğun güçlü yönlerini fark etmeli ve ona bu özelliklerini kullanması için destek olmalıdırlar. Anne-babanın en önemli görevlerinden biri de çocuklarına bağımsızlığa ulaşmalarında yardımcı ve yol gösterici olmaktır.
- Anaokuluna ilk kez giden çocuğun ailesi ayrılık sahnesini kısa tutmalı, onu sevdiğini söyleyip okulda mutlu ve güvende olduğunu belirtmeli ve gün sonunda onu gelip alacaklarını söylemelidir.
- Özellikle lise döneminde okul seçiminde çocuğun görüşü alınmalı, ilgi ve yetenekleri göz önünde bulundurulmalıdır.
- Okul açılmadan önce yapılan alışverişlerde çocuğun da bulunması, gerekli malzemelerin alınmasında öğrenciye seçim yapma hakkının tanınması onun süreç içinde etkin olarak yer almasını sağlar.
- Aile öğrenmenin ve okulun önemli olduğunu çocuğa belirtmelidir. Okulun açılış törenine aile bireylerinin de katılması çocuğu rahatlatır.
- Öğrenci baş ve karın ağrısı, mide bulantısı gibi fiziksel rahatsızlıklar nedeniyle okula gitmeyi reddediyorsa, öncelikle çocuk hastalıkları uzmanı tarafından muayene edilmelidir. Eğer okula gitmesini engelleyen tıbbi bir rahatsızlık yoksa, çocuk okula devam etmelidir.
- Anne-baba sabırlı davranmalı, anlayış göstererek çocukla konuşmalı ve okula gitmeyi neden reddettiğini araştırmalıdır. Öğrenci sınav endişesi, arkadaşlarının kendisiyle alay etmesi gibi belirgin bir sorundan söz ediyorsa aile ivedilikle öğretmen ve okul psikologu ile konuşarak sorunu çözebilmek için birlikte uygun bir plan geliştirmelidir.
- Evde kalmak isteyen çocuğun televizyon izleme, oyun oynama gibi etkinlikleri kısıtlanarak, okula gitmenin evde kalmaktan daha eğlenceli olduğu gösterilmelidir.
- Öğretmenler destekleyici, sevgi dolu, etkin olarak düzenlenmiş sınıf ortamı yaratarak, ailesinden ayrılmayı istemeyen çocuğu kapıda karşılayarak, küçük çocuklar için çıkartma ve benzer küçük hediyeleri kullanarak, sorunun çözümüne katkıda bulunabilirler.
Pedagog. Dr. Melda Alantar