Öğretmenler günü saçmalığı ve gösteriş meraklısı veliler!

içinizden geldiği için fedakarlık yapıyorsanız yani size kimse ille de yap demediği halde kendi gönlünüz istedi diye yapıyorsanız bile hediye beklentisinde olmamanız gerekiyor.
siz senede bir kere olsun somutlaştırılıyor ne var ki bunda tarzında yaklaştınız konuya.
ben bundan rahatsız oldum.
çocuklar da içlerinden gelirse size el emeği hediyeler verebilir bazen sıcak bir teşekkür bilmem kaç liraya alınmış bir şeyden çok daha kıymetli olabilir.
öğretmenler günü hediyesi durumu biraz öğretmenler biraz da veliler tarafından abuk bir şekilde zorunluluk haline gelmiş durumda bu ülkede.
ben bu mantığa karşı çıkıyorum ne olursa olsun kendi tercih ettiğiniz ve karşılığında ödemesini aldığınız mesleğinizi yerine getiriyorsunuz diye hediye geleneği normal karşılanmamalı.

imla konusunu olayı saptırmak için değil yazdıklarınızı okurken zorlandığım ve gözüme battığı için söyledim.
uzun yazıların daha keyifli ve kaliteli okunup anlaşılabilmesi için virgül kullanmak iyidir, kullanın, kullanalım. severiz virgülü.
Doktor hanıma da yazdım aslında hediye beklentisi olan biri olmadığım gibi maddi bir hediyeye zaten karşıyım sadece öğrencilerimin o günü hevesle bekleyip bana bişeyler hazırlamış olmaları daha bir ayrı mutlu ediyor beni bunu söylemek istedim , sizin mesajınızda da işini yaptığı için cümlesi beni üzdü.sanırım yanlış anlaşıldım çünkü işimden fazlasını yaptığım öğrencilerimden genelde dönüt almış oluyorum ( bir mektup bir resim maddi kesinlikle değil) mesajlarda görüyoruz kimi nefretle anılıyor, kimi duayla .. ( mesajlarımda ilkokuldan bahsetmiyorum onlarda veliler dahil oluyor bir yarışa dönüyor )
 
Hatta daha çok ilkokul öğretmeni. Ortaokul ve lisede çok öğretmen değiştigi için o bağ yine azalıyor. Yine hediye muhabbeti o kadar olmuyor. Ama ilkokul öğretmeni değişse bile en çok maruz kaldığın insan. Bütün derslere giriyor. İlkokulda 4 öğretmenim oldu dördünü de çok hatırlıyorum. Ortaokulda olanların bazıları o kadar silik ki. Yani burda mevzu mesleğin kutsallıgi, zorluğu vs den daha çok geçirilen zamandan dolayı kurulan bağ.

İnsanlar aynı karindan aynı kordondan beslediği evladını bile buyuttugunu daha çok anıyor. Bebekken bıraktığı çocuğu için o kadar ayrılmaz bütün olmuyor. Ama büyüttüğü bambaşka oluyor. Yine dogurmadigi halde evlatlık aldığı çocuğu kendi çocuğu gibi seviyor insanlar. Çünkü mevzu zaman, mevzu birşeyler paylaşmak, mevzu bağ kurmak.

Bir doktor olarak da takipli hastanizi örnek verdiğiniz. Neden takipli olan..çünkü onunla da geçirilen zaman fazla. Şu an benim birinci sınıf çocuğum benden çok öğretmenini görüyor.
Siz lütfen vaktiniz olduğunda eski mesajları okuyup o şekilde yorumlayın. Böyle konuyu bambaşka bir noktaya taşıdınız.

Geçirilen zaman dediğiniz şeyim karşılığı eğer çocuk gerçekten isterse bir şeyler yazar, yine isterse bir şeyler çizer verir. Onun dışında SOMUT olmalı kısmı eleştiriliyor. Kaldı ki bu dayatmalar yüzünden hiç sevmediğim öğretmenime de hediye götürmüştüm. Bir sürü kişi de yorumlarda travmalarını yazdı. Öğretmenlerin büyüttüğüne inanmıyorum. Ancak diyelim öyle büyütmek de geçirilen zamanla ilgili değil ne yazık ki. Nitelik önemli nicelik değil ...

Takipli hastamla yıllardır görüşüyorum. Tüm ailesini tanımışımdır bu süreçte. Yöresel bir ürün bile kabul etmediğimi bilir.mesele zaten ben ya da benim mesleğim değildi. Durduk yere doktorluk böyle diye yazılınca ben de gerçeğini yazdım ve okumayanlar olarak bana hekimle öğretmen farkını anlatmaya başladınız:) ben biliyorum da yorumu yapan bilmiyor.

Neyse konu esasen hediye dayatması bitmeli. Hediye kalpten gelirse güzel . Kimseyi incitmemeli. Maddi durumu olmayanı da büyüten öğretmen düşünmeli:) ayrım olmamalı...
Veliler de bu konuya ancak kesin bir dille öğretmen karşı çıkarsa uyar. Bunu da öğretmenlerimiz organize etmeli. Bizim nesil travmalarla büyüdü. Yeni nesli kurtaralım
 
Hatta daha çok ilkokul öğretmeni. Ortaokul ve lisede çok öğretmen değiştigi için o bağ yine azalıyor. Yine hediye muhabbeti o kadar olmuyor. Ama ilkokul öğretmeni değişse bile en çok maruz kaldığın insan. Bütün derslere giriyor. İlkokulda 4 öğretmenim oldu dördünü de çok hatırlıyorum. Ortaokulda olanların bazıları o kadar silik ki. Yani burda mevzu mesleğin kutsallıgi, zorluğu vs den daha çok geçirilen zamandan dolayı kurulan bağ.

İnsanlar aynı karindan aynı kordondan beslediği evladını bile buyuttugunu daha çok anıyor. Bebekken bıraktığı çocuğu için o kadar ayrılmaz bütün olmuyor. Ama büyüttüğü bambaşka oluyor. Yine dogurmadigi halde evlatlık aldığı çocuğu kendi çocuğu gibi seviyor insanlar. Çünkü mevzu zaman, mevzu birşeyler paylaşmak, mevzu bağ kurmak.

Bir doktor olarak da takipli hastanizi örnek verdiğiniz. Neden takipli olan..çünkü onunla da geçirilen zaman fazla. Şu an benim birinci sınıf çocuğum benden çok öğretmenini görüyor.
Siz lütfen vaktiniz olduğunda eski mesajları okuyup o şekilde yorumlayın. Böyle konuyu bambaşka bir noktaya taşıdınız.

Geçirilen zaman dediğiniz şeyim karşılığı eğer çocuk gerçekten isterse bir şeyler yazar, yine isterse bir şeyler çizer verir. Onun dışında SOMUT olmalı kısmı eleştiriliyor. Kaldı ki bu dayatmalar yüzünden hiç sevmediğim öğretmenime de hediye götürmüştüm. Bir sürü kişi de yorumlarda travmalarını yazdı. Öğretmenlerin büyüttüğüne inanmıyorum. Ancak diyelim öyle büyütmek de geçirilen zamanla ilgili değil ne yazık ki. Nitelik önemli nicelik değil ...

Takipli hastamla yıllardır görüşüyorum. Tüm ailesini tanımışımdır bu süreçte. Yöresel bir ürün bile kabul etmediğimi bilir.mesele zaten ben ya da benim mesleğim değildi. Durduk yere doktorluk böyle diye yazılınca ben de gerçeğini yazdım ve okumayanlar olarak bana hekimle öğretmen farkını anlatmaya başladınız:) ben biliyorum da yorumu yapan bilmiyor.

Neyse konu esasen hediye dayatması bitmeli. Hediye kalpten gelirse güzel . Kimseyi incitmemeli. Maddi durumu olmayanı da büyüten öğretmen düşünmeli:) ayrım olmamalı...
Veliler de bu konuya ancak kesin bir dille öğretmen karşı çıkarsa uyar. Bunu da öğretmenlerimiz organize etmeli. Bizim nesil travmalarla büyüdü. Yeni nesli kurtaralım
 
Hatta daha çok ilkokul öğretmeni. Ortaokul ve lisede çok öğretmen değiştigi için o bağ yine azalıyor. Yine hediye muhabbeti o kadar olmuyor. Ama ilkokul öğretmeni değişse bile en çok maruz kaldığın insan. Bütün derslere giriyor. İlkokulda 4 öğretmenim oldu dördünü de çok hatırlıyorum. Ortaokulda olanların bazıları o kadar silik ki. Yani burda mevzu mesleğin kutsallıgi, zorluğu vs den daha çok geçirilen zamandan dolayı kurulan bağ.

İnsanlar aynı karindan aynı kordondan beslediği evladını bile buyuttugunu daha çok anıyor. Bebekken bıraktığı çocuğu için o kadar ayrılmaz bütün olmuyor. Ama büyüttüğü bambaşka oluyor. Yine dogurmadigi halde evlatlık aldığı çocuğu kendi çocuğu gibi seviyor insanlar. Çünkü mevzu zaman, mevzu birşeyler paylaşmak, mevzu bağ kurmak.

Bir doktor olarak da takipli hastanizi örnek verdiğiniz. Neden takipli olan..çünkü onunla da geçirilen zaman fazla. Şu an benim birinci sınıf çocuğum benden çok öğretmenini görüyor.
Hatta daha çok ilkokul öğretmeni. Ortaokul ve lisede çok öğretmen değiştigi için o bağ yine azalıyor. Yine hediye muhabbeti o kadar olmuyor. Ama ilkokul öğretmeni değişse bile en çok maruz kaldığın insan. Bütün derslere giriyor. İlkokulda 4 öğretmenim oldu dördünü de çok hatırlıyorum. Ortaokulda olanların bazıları o kadar silik ki. Yani burda mevzu mesleğin kutsallıgi, zorluğu vs den daha çok geçirilen zamandan dolayı kurulan bağ.

İnsanlar aynı karindan aynı kordondan beslediği evladını bile buyuttugunu daha çok anıyor. Bebekken bıraktığı çocuğu için o kadar ayrılmaz bütün olmuyor. Ama büyüttüğü bambaşka oluyor. Yine dogurmadigi halde evlatlık aldığı çocuğu kendi çocuğu gibi seviyor insanlar. Çünkü mevzu zaman, mevzu birşeyler paylaşmak, mevzu bağ kurmak.

Bir doktor olarak da takipli hastanizi örnek verdiğiniz. Neden takipli olan..çünkü onunla da geçirilen zaman fazla. Şu an benim birinci sınıf çocuğum benden çok öğretmenini görüyor.
Siz lütfen vaktiniz olduğunda eski mesajları okuyup o şekilde yorumlayın. Böyle konuyu bambaşka bir noktaya taşıdınız.

Geçirilen zaman dediğiniz şeyim karşılığı eğer çocuk gerçekten isterse bir şeyler yazar, yine isterse bir şeyler çizer verir. Onun dışında SOMUT olmalı kısmı eleştiriliyor. Kaldı ki bu dayatmalar yüzünden hiç sevmediğim öğretmenime de hediye götürmüştüm. Bir sürü kişi de yorumlarda travmalarını yazdı. Öğretmenlerin büyüttüğüne inanmıyorum. Ancak diyelim öyle büyütmek de geçirilen zamanla ilgili değil ne yazık ki. Nitelik önemli nicelik değil ...

Takipli hastamla yıllardır görüşüyorum. Tüm ailesini tanımışımdır bu süreçte. Yöresel bir ürün bile kabul etmediğimi bilir.mesele zaten ben ya da benim mesleğim değildi. Durduk yere doktorluk böyle diye yazılınca ben de gerçeğini yazdım ve okumayanlar olarak bana hekimle öğretmen farkını anlatmaya başladınız:) ben biliyorum da yorumu yapan bilmiyor.

Neyse konu esasen hediye dayatması bitmeli. Hediye kalpten gelirse güzel . Kimseyi incitmemeli. Maddi durumu olmayanı da büyüten öğretmen düşünmeli:) ayrım olmamalı...
Veliler de bu konuya ancak kesin bir dille öğretmen karşı çıkarsa uyar. Bunu da öğretmenlerimiz organize etmeli. Bizim nesil travmalarla büyüdü. Yeni nesli kurtaralım
 
Doktor hanıma da yazdım aslında hediye beklentisi olan biri olmadığım gibi maddi bir hediyeye zaten karşıyım sadece öğrencilerimin o günü hevesle bekleyip bana bişeyler hazırlamış olmaları daha bir ayrı mutlu ediyor beni bunu söylemek istedim , sizin mesajınızda da işini yaptığı için cümlesi beni üzdü.sanırım yanlış anlaşıldım çünkü işimden fazlasını yaptığım öğrencilerimden genelde dönüt almış oluyorum ( bir mektup bir resim maddi kesinlikle değil) mesajlarda görüyoruz kimi nefretle anılıyor, kimi duayla .. ( mesajlarımda ilkokuldan bahsetmiyorum onlarda veliler dahil oluyor bir yarışa dönüyor )
duygusal algılamanızı istemem, düz mantık yaklaştığım için o cümleyi kurdum ve hala arkasındayım.
 
Anlayamadığınız kısım şu mesleğimi SEVEREK yapıyorum. İşin ZORUNLU olan kısmıysa tatilsiz ve insani şartların üzerinde olan 260 SAAT olan süresi. Hani haftaiçi hergün 08.00-17.00 çalışsam 160 saat çalışmış olacağım. Bir hayal edin 260 saatlik mesaiyi.
Ben burada öğretmenliği yermek için yazmadım. Sadece doktor mesai biter kapısını kapatır gider söyleminize istinaden yazdım. Hiç öyle değil maalesef. Bunu takdir edin diye de demiyorum. Gerçek olanı yazma ihtiyacı hissettim.
GÖNÜLLÜ yapılan meslekte zaten özellikle hediye işine karşı çıkmak gerekir diye düşünüyorum Ben öyle yapıyorum hastalarımın çoğu da bilir. Hediye bekleyen doktor varsa onu da asla savunmam. Ne etik bulurum ne ahlaki.
Raporla ilgili olarak da rapor almanız gereken durumu hasta olarak siz belirleyemiyorsunuz. Hastalığınız gerçekten rapor gerektiren bir durumda hekiminiz belirliyor.
İyi günler
Benim ilk mesajımda doktor kelimesi geçmiyor bile dediğim gibi mesaisi biter kapısını kapatır gider bakış açım nasıl olsun . Dediğim gibi çalışma şartlarınız konusunda sonuna kadar haklısınız
 
içinizden geldiği için fedakarlık yapıyorsanız yani size kimse ille de yap demediği halde kendi gönlünüz istedi diye yapıyorsanız bile hediye beklentisinde olmamanız gerekiyor.
siz senede bir kere olsun somutlaştırılıyor ne var ki bunda tarzında yaklaştınız konuya.
ben bundan rahatsız oldum.
çocuklar da içlerinden gelirse size el emeği hediyeler verebilir bazen sıcak bir teşekkür bilmem kaç liraya alınmış bir şeyden çok daha kıymetli olabilir.
öğretmenler günü hediyesi durumu biraz öğretmenler biraz da veliler tarafından abuk bir şekilde zorunluluk haline gelmiş durumda bu ülkede.
ben bu mantığa karşı çıkıyorum ne olursa olsun kendi tercih ettiğiniz ve karşılığında ödemesini aldığınız mesleğinizi yerine getiriyorsunuz diye hediye geleneği normal karşılanmamalı.

imla konusunu olayı saptırmak için değil yazdıklarınızı okurken zorlandığım ve gözüme battığı için söyledim.
uzun yazıların daha keyifli ve kaliteli okunup anlaşılabilmesi için virgül kullanmak iyidir, kullanın, kullanalım. severiz virgülü.
Somutlastirmak illa maddi karşılığı olan hediye demek değil ki. Ben öğretmen değilim. Fen edebiyat mezunuyum..bir dönem ücretli öğretmenlik yaptım. En mutlu olduğum günlerden biri öğretmenler günüydü. Hiç biri kullanacağım yada bana fayda sağlayan hediye değildi. Kendim de çocukken zorbalandigim günler olduğu için idealist öğretmenimi örnek almıştım. Tek tek hediye almaktansa masalara bırakmalarını istemiştim. Ve yine Ali ogretmenim gibi ben de onlara bir şey dağıtmistim. Yine benim gibi hediye almadığı için benim aldığım ikramı almaya utanan çocuklar vardı..çocukken ben de aynı utancı yaşamış ve öğretmenin ikramını almamıştım. O da zorla vermişti.
Eve döndüğümde paketleri açtığımda çok mutlu oldugumu hatırlıyorum. Çünkü hediye almak her zaman insanı mutlu eder..bir sürü paket açmak çok hoştu. Kimi patik, kimi metal bir takı. Hiç birini kullanmadım. Çoğu evden olan ürünlerdi..patikleri falan sakladım. Bazısı hala durur..patik kullanmadığım için kullanmadım diyorum. Bazı tülbentler hala duruyor. Somutlasmasindan kasıt illa ne bilim bir ihtiyacımın görülmesi değil. Bazısı mektup resim gibi birşey yapmıştı mesela. Bu da somut birşey. Ben zaten çok uzun yıllar yapmadım. O yüzden almayın vs diye özellikle belirttim mi bilmiyorum. Ama hediye kabul edeni yermek, kabul etmeyeni yüceltmek de çok doğru gelmiyor bana. Hepi topu senede bir gün. Evden çeyizlik tülbent götürmek bile yeter. Annemler mesela zamanında öğretmenler gününde evden yumurta gotururmus.

Bizim cocuklugumuz çok fakirlik içindeydi. Ama annemin hiçbir anneler gününü boş geçmedim. Bir anneler gününde kartondan çerçeve yapmıştım anneme. Çevredeki inşaattan topladigim deniz kabuklari ile suslemistim. Boyamistim hala aklımda. Sonraki yıl abimle bir toka almıştık. Bugünkü değeri 10-20 TL ancadir.

Bence somutlasmasi gerçekten guzel. Ne aldığın ne verdiğin de seninle ilgili.

Küçük oğlum birinci sınıf. Büyük ortaokul. Onun geçen yıl ilk yılıydı tüm öğretmenlere aynı hediyenin farklı rengini aldım. Uygun fiyatlı bileklikti. Kampanya da vardı 3 al iki öde gibi zorlamadi. Bu yıl almayacağım çünkü kendi ergen moduna girdi önemsemiyor. Geçen yıl öğretmenleri ile ilk kez tanıştığı için onemsemisti.

Küçük olana velilere ortak hediyeye katılırım demiştim. Çünkü almaya vaktim olmaz. Sonradan oğlum kendi hediye vermek istediğini söyledi. Pişman oldum.ortak hediyeye katıldığım için..çünkü çocuk hiç anlamayacak. Ama sözümden geri dönmek istemedim anketi isaretlemistim. Bir de ektradan minik abur cubur paketi gibi birşey yazar, oğlumda icine birşey yazar onu veririm diye düşündüm.
Geçen yıl anaokulunda hediye olayına görmediğim halde kendisi eski öğretmenine hediye amaçlı birşeyler yazmıştı..öğretmenler günü vermek için. Öğretmenler günü muhabbeti de olmadı evde ama orda burda duydu demekki. Yani çocuklar da heves ediyor.

Büyük oğlumun birinci sınıfında abartıyi seven veliler vardı. Onlarla ortak hicbirseye katılmadım. Hep aksi oy belirttim açık açık katilmayacagim vs dedim. Kimseden ne korktum ne çekindim. Ben hayır demeye korkuyorum diye öğretmenler günü hediyesi kalksın muhabbetini anlamıyorum yani. Gereksiz bulan yapmaz.

Eşim doğumgünü olayını gereksiz buluyor. İlk yıllar özendim ettim. Artık onun doğumgününü es geçiyorum. Arkadaşımın bile ozenirim.hediye alırım onunkini es geçiyorum. Doğum gününde hediye almak yasaklansın moduna girmeye gerek yok mesela.

Benim esitim olan bir kişiye karşı kendimi savunamayacaksam da hiçbir şey beni koruyamaz zaten. Velilerin zorbaligindan korkmaya gerek var mı. Üstüm değil birşey değil.. ama veli öğretmen ile birleşip zorbalık yaparsa o zaman ayrı bir konu.

Benim fikrim beğenilmiyor hediye olayı saçmalık diye açılan bir konu resmen işin ozunde.
 
Siz lütfen vaktiniz olduğunda eski mesajları okuyup o şekilde yorumlayın. Böyle konuyu bambaşka bir noktaya taşıdınız.

Geçirilen zaman dediğiniz şeyim karşılığı eğer çocuk gerçekten isterse bir şeyler yazar, yine isterse bir şeyler çizer verir. Onun dışında SOMUT olmalı kısmı eleştiriliyor. Kaldı ki bu dayatmalar yüzünden hiç sevmediğim öğretmenime de hediye götürmüştüm. Bir sürü kişi de yorumlarda travmalarını yazdı. Öğretmenlerin büyüttüğüne inanmıyorum. Ancak diyelim öyle büyütmek de geçirilen zamanla ilgili değil ne yazık ki. Nitelik önemli nicelik değil ...

Takipli hastamla yıllardır görüşüyorum. Tüm ailesini tanımışımdır bu süreçte. Yöresel bir ürün bile kabul etmediğimi bilir.mesele zaten ben ya da benim mesleğim değildi. Durduk yere doktorluk böyle diye yazılınca ben de gerçeğini yazdım ve okumayanlar olarak bana hekimle öğretmen farkını anlatmaya başladınız:) ben biliyorum da yorumu yapan bilmiyor.

Neyse konu esasen hediye dayatması bitmeli. Hediye kalpten gelirse güzel . Kimseyi incitmemeli. Maddi durumu olmayanı da büyüten öğretmen düşünmeli:) ayrım olmamalı...
Veliler de bu konuya ancak kesin bir dille öğretmen karşı çıkarsa uyar. Bunu da öğretmenlerimiz organize etmeli. Bizim nesil travmalarla büyüdü. Yeni nesli kurtaralım
öğretmenlerin duruş sergileyip kesinlikle istemediklerini net bir dille ifade etmeleri gerekiyor
son günlerde sosyal medyada bu yönde mesaj atan öğretmenlerin ekran görüntüleri dolaşıyor
öğretmen gruba yazmış kesinlikle maddi değeri olan hediyeleri kabul etmeyeceğim bilginiz olsun vs tarzında
bu tarz paylaşımlar var
bu mesajların çoğalması lazım

kaldı ki maddi değerli hediye alındığında öğretmenler gününün hiçbir özelliği kalmıyor benim gözümde mesela
o hediyeleri öğretmen kendi parasıyla da alabilir
ama çocuklardan gelecek olan manevi hediyeler, çocukların kendi emekleriyle hazırladıkları hediye tarzındaki şeyler sadece çocuklara özel olduğu için yerini hiçbir maddi değerli hediye tutamaz
bence böylesi çok daha özel.
yani parayı bastırıp bişeyler almak işin kolayına kaçmak aslında, mantıken bakınca. nerede kaldı o "özel" anlam?
 
Somutlastirmak illa maddi karşılığı olan hediye demek değil ki. Ben öğretmen değilim. Fen edebiyat mezunuyum..bir dönem ücretli öğretmenlik yaptım. En mutlu olduğum günlerden biri öğretmenler günüydü. Hiç biri kullanacağım yada bana fayda sağlayan hediye değildi. Kendim de çocukken zorbalandigim günler olduğu için idealist öğretmenimi örnek almıştım. Tek tek hediye almaktansa masalara bırakmalarını istemiştim. Ve yine Ali ogretmenim gibi ben de onlara bir şey dağıtmistim. Yine benim gibi hediye almadığı için benim aldığım ikramı almaya utanan çocuklar vardı..çocukken ben de aynı utancı yaşamış ve öğretmenin ikramını almamıştım. O da zorla vermişti.
Eve döndüğümde paketleri açtığımda çok mutlu oldugumu hatırlıyorum. Çünkü hediye almak her zaman insanı mutlu eder..bir sürü paket açmak çok hoştu. Kimi patik, kimi metal bir takı. Hiç birini kullanmadım. Çoğu evden olan ürünlerdi..patikleri falan sakladım. Bazısı hala durur..patik kullanmadığım için kullanmadım diyorum. Bazı tülbentler hala duruyor. Somutlasmasindan kasıt illa ne bilim bir ihtiyacımın görülmesi değil. Bazısı mektup resim gibi birşey yapmıştı mesela. Bu da somut birşey. Ben zaten çok uzun yıllar yapmadım. O yüzden almayın vs diye özellikle belirttim mi bilmiyorum. Ama hediye kabul edeni yermek, kabul etmeyeni yüceltmek de çok doğru gelmiyor bana. Hepi topu senede bir gün. Evden çeyizlik tülbent götürmek bile yeter. Annemler mesela zamanında öğretmenler gününde evden yumurta gotururmus.

Bizim cocuklugumuz çok fakirlik içindeydi. Ama annemin hiçbir anneler gününü boş geçmedim. Bir anneler gününde kartondan çerçeve yapmıştım anneme. Çevredeki inşaattan topladigim deniz kabuklari ile suslemistim. Boyamistim hala aklımda. Sonraki yıl abimle bir toka almıştık. Bugünkü değeri 10-20 TL ancadir.

Bence somutlasmasi gerçekten guzel. Ne aldığın ne verdiğin de seninle ilgili.

Küçük oğlum birinci sınıf. Büyük ortaokul. Onun geçen yıl ilk yılıydı tüm öğretmenlere aynı hediyenin farklı rengini aldım. Uygun fiyatlı bileklikti. Kampanya da vardı 3 al iki öde gibi zorlamadi. Bu yıl almayacağım çünkü kendi ergen moduna girdi önemsemiyor. Geçen yıl öğretmenleri ile ilk kez tanıştığı için onemsemisti.

Küçük olana velilere ortak hediyeye katılırım demiştim. Çünkü almaya vaktim olmaz. Sonradan oğlum kendi hediye vermek istediğini söyledi. Pişman oldum.ortak hediyeye katıldığım için..çünkü çocuk hiç anlamayacak. Ama sözümden geri dönmek istemedim anketi isaretlemistim. Bir de ektradan minik abur cubur paketi gibi birşey yazar, oğlumda icine birşey yazar onu veririm diye düşündüm.
Geçen yıl anaokulunda hediye olayına görmediğim halde kendisi eski öğretmenine hediye amaçlı birşeyler yazmıştı..öğretmenler günü vermek için. Öğretmenler günü muhabbeti de olmadı evde ama orda burda duydu demekki. Yani çocuklar da heves ediyor.

Büyük oğlumun birinci sınıfında abartıyi seven veliler vardı. Onlarla ortak hicbirseye katılmadım. Hep aksi oy belirttim açık açık katilmayacagim vs dedim. Kimseden ne korktum ne çekindim. Ben hayır demeye korkuyorum diye öğretmenler günü hediyesi kalksın muhabbetini anlamıyorum yani. Gereksiz bulan yapmaz.

Eşim doğumgünü olayını gereksiz buluyor. İlk yıllar özendim ettim. Artık onun doğumgününü es geçiyorum. Arkadaşımın bile ozenirim.hediye alırım onunkini es geçiyorum. Doğum gününde hediye almak yasaklansın moduna girmeye gerek yok mesela.

Benim esitim olan bir kişiye karşı kendimi savunamayacaksam da hiçbir şey beni koruyamaz zaten. Velilerin zorbaligindan korkmaya gerek var mı. Üstüm değil birşey değil.. ama veli öğretmen ile birleşip zorbalık yaparsa o zaman ayrı bir konu.

Benim fikrim beğenilmiyor hediye olayı saçmalık diye açılan bir konu resmen işin ozunde.
somutlaştırma derken ne kastettiği konusunu açıkladı az önce o üye.
maddi hediyeyi kastetmemiş.
sorun yok.
 
Siz lütfen vaktiniz olduğunda eski mesajları okuyup o şekilde yorumlayın. Böyle konuyu bambaşka bir noktaya taşıdınız.

Geçirilen zaman dediğiniz şeyim karşılığı eğer çocuk gerçekten isterse bir şeyler yazar, yine isterse bir şeyler çizer verir. Onun dışında SOMUT olmalı kısmı eleştiriliyor. Kaldı ki bu dayatmalar yüzünden hiç sevmediğim öğretmenime de hediye götürmüştüm. Bir sürü kişi de yorumlarda travmalarını yazdı. Öğretmenlerin büyüttüğüne inanmıyorum. Ancak diyelim öyle büyütmek de geçirilen zamanla ilgili değil ne yazık ki. Nitelik önemli nicelik değil ...

Takipli hastamla yıllardır görüşüyorum. Tüm ailesini tanımışımdır bu süreçte. Yöresel bir ürün bile kabul etmediğimi bilir.mesele zaten ben ya da benim mesleğim değildi. Durduk yere doktorluk böyle diye yazılınca ben de gerçeğini yazdım ve okumayanlar olarak bana hekimle öğretmen farkını anlatmaya başladınız:) ben biliyorum da yorumu yapan bilmiyor.

Neyse konu esasen hediye dayatması bitmeli. Hediye kalpten gelirse güzel . Kimseyi incitmemeli. Maddi durumu olmayanı da büyüten öğretmen düşünmeli:) ayrım olmamalı...
Veliler de bu konuya ancak kesin bir dille öğretmen karşı çıkarsa uyar. Bunu da öğretmenlerimiz organize etmeli. Bizim nesil travmalarla büyüdü. Yeni nesli kurtaralım
Dayatma diye birşey yok işte. Sevgililer günü için de aynı kaygıları yaşıyor musunuz mesela. Aynı dayatma o gün içinde var. Dayatma dediğiniz şey sizin insanlar ne düşünür kayginiz. Hiçbir öğretmen bana neden hediye almadın diye şu zamanda geri dönüş yapamaz. Bizim dönemde dayak da vardı o dönemle kıyas olmaz..şimdi bir telefonla bir cimer ile şikayet edilebiliyor. Koskoca insanlar da veli gruplarinda yazışmalardan etkilenip baskı hissetmemeli..o baskının sonu yok ki.
Aynı durum işyerinde biri evlenecekken veya doğum günü varken de oluyor. Belli bir yaşa kadar hayır diyemedigim şeyler çok oldu. Ama belli bir yaştan sonra insan o olgunluğa erişmeli..hele çoluk çocuk sahibi insanlar. İşyerim de dahil olmak üzere istemediğim hiçbir etkinliğe katılmıyorum. Para da vermiyorum. Aslen çok comertimdir ama kesin insanlar beni cimri falan sanıyordur. Çünkü laf olsun diye katıldığım etkinlikler yok. Mantıklı bulmadigim hiçbir toplu para, hediye vs işlerine girmiyorum. Bir dayatma da hissetmiyorum..
 
Somutlastirmak illa maddi karşılığı olan hediye demek değil ki. Ben öğretmen değilim. Fen edebiyat mezunuyum..bir dönem ücretli öğretmenlik yaptım. En mutlu olduğum günlerden biri öğretmenler günüydü. Hiç biri kullanacağım yada bana fayda sağlayan hediye değildi. Kendim de çocukken zorbalandigim günler olduğu için idealist öğretmenimi örnek almıştım. Tek tek hediye almaktansa masalara bırakmalarını istemiştim. Ve yine Ali ogretmenim gibi ben de onlara bir şey dağıtmistim. Yine benim gibi hediye almadığı için benim aldığım ikramı almaya utanan çocuklar vardı..çocukken ben de aynı utancı yaşamış ve öğretmenin ikramını almamıştım. O da zorla vermişti.
Eve döndüğümde paketleri açtığımda çok mutlu oldugumu hatırlıyorum. Çünkü hediye almak her zaman insanı mutlu eder..bir sürü paket açmak çok hoştu. Kimi patik, kimi metal bir takı. Hiç birini kullanmadım. Çoğu evden olan ürünlerdi..patikleri falan sakladım. Bazısı hala durur..patik kullanmadığım için kullanmadım diyorum. Bazı tülbentler hala duruyor. Somutlasmasindan kasıt illa ne bilim bir ihtiyacımın görülmesi değil. Bazısı mektup resim gibi birşey yapmıştı mesela. Bu da somut birşey. Ben zaten çok uzun yıllar yapmadım. O yüzden almayın vs diye özellikle belirttim mi bilmiyorum. Ama hediye kabul edeni yermek, kabul etmeyeni yüceltmek de çok doğru gelmiyor bana. Hepi topu senede bir gün. Evden çeyizlik tülbent götürmek bile yeter. Annemler mesela zamanında öğretmenler gününde evden yumurta gotururmus.

Bizim cocuklugumuz çok fakirlik içindeydi. Ama annemin hiçbir anneler gününü boş geçmedim. Bir anneler gününde kartondan çerçeve yapmıştım anneme. Çevredeki inşaattan topladigim deniz kabuklari ile suslemistim. Boyamistim hala aklımda. Sonraki yıl abimle bir toka almıştık. Bugünkü değeri 10-20 TL ancadir.

Bence somutlasmasi gerçekten guzel. Ne aldığın ne verdiğin de seninle ilgili.

Küçük oğlum birinci sınıf. Büyük ortaokul. Onun geçen yıl ilk yılıydı tüm öğretmenlere aynı hediyenin farklı rengini aldım. Uygun fiyatlı bileklikti. Kampanya da vardı 3 al iki öde gibi zorlamadi. Bu yıl almayacağım çünkü kendi ergen moduna girdi önemsemiyor. Geçen yıl öğretmenleri ile ilk kez tanıştığı için onemsemisti.

Küçük olana velilere ortak hediyeye katılırım demiştim. Çünkü almaya vaktim olmaz. Sonradan oğlum kendi hediye vermek istediğini söyledi. Pişman oldum.ortak hediyeye katıldığım için..çünkü çocuk hiç anlamayacak. Ama sözümden geri dönmek istemedim anketi isaretlemistim. Bir de ektradan minik abur cubur paketi gibi birşey yazar, oğlumda icine birşey yazar onu veririm diye düşündüm.
Geçen yıl anaokulunda hediye olayına görmediğim halde kendisi eski öğretmenine hediye amaçlı birşeyler yazmıştı..öğretmenler günü vermek için. Öğretmenler günü muhabbeti de olmadı evde ama orda burda duydu demekki. Yani çocuklar da heves ediyor.

Büyük oğlumun birinci sınıfında abartıyi seven veliler vardı. Onlarla ortak hicbirseye katılmadım. Hep aksi oy belirttim açık açık katilmayacagim vs dedim. Kimseden ne korktum ne çekindim. Ben hayır demeye korkuyorum diye öğretmenler günü hediyesi kalksın muhabbetini anlamıyorum yani. Gereksiz bulan yapmaz.

Eşim doğumgünü olayını gereksiz buluyor. İlk yıllar özendim ettim. Artık onun doğumgününü es geçiyorum. Arkadaşımın bile ozenirim.hediye alırım onunkini es geçiyorum. Doğum gününde hediye almak yasaklansın moduna girmeye gerek yok mesela.

Benim esitim olan bir kişiye karşı kendimi savunamayacaksam da hiçbir şey beni koruyamaz zaten. Velilerin zorbaligindan korkmaya gerek var mı. Üstüm değil birşey değil.. ama veli öğretmen ile birleşip zorbalık yaparsa o zaman ayrı bir konu.

Benim fikrim beğenilmiyor hediye olayı saçmalık diye açılan bir konu resmen işin ozunde.
Hangi birini yazayım bilemedim ama şöyle söyleyeyim. Benim eşitim olan birine kendimi savunamayacaksam diyorsunuz ya hani bu bizim iş yerimizde vs olan bir olay değil ki. Söz konusu orada çocuğumuz. Çocuğumuzun hissi ve ona sonrasında yapılacak olan bir muamele. Kim bu konuda sosyal baskı olmadığını iddia edebilir?

Eşinizin doğumgünü ile bu aynı mı? Eşiniz , çocuğunuz onlar sizin aileniz. Bu kararı almanız sonrasında ne tip bir olaya sebep olur ? Öğretmenler günü öyle değil. Hiç sevmediğin öğretmenine de hediye götürmek zorunda kalınıyor. Resim çizmek zorunda bile değil esasen çocuk. Bu kalpten gelirse güzel. Eşiniz için doğumgünü yapmamayı düşünürken öğretmenler günü için kararlılık niye ?

Bakın öğretmenler gününde gelen patik de değil mesele. O patiği almadığı için mahcup olan çocuğa her zaman Ali öğretmen gibi davranılmıyor. Geçtik o sıralardan. Diyelim öyle davranıldı yine de o ana kadar yaşadığı strese , alamadım üzüntüsüne, arkadaşlarına karşı burukluğa gerek var mı?

Bunu arkadaşa hediye alırken özenmeyle kıyaslamayın. Yukarıda yazdım ben kendi ailemde 2 kuzenime her öğretmenler gününde hediye alıyorum. İçimden geliyor. Bu sosyal baskıyla ya da başkalarına da alın diye yaptığım bir baskıya dönüşmüyor. Resmen ülkenin yarısı whatsapp grubunda öğretmen hediyesi tartışıyor. Şunun neresi normal ?
 
Dayatma diye birşey yok işte. Sevgililer günü için de aynı kaygıları yaşıyor musunuz mesela. Aynı dayatma o gün içinde var. Dayatma dediğiniz şey sizin insanlar ne düşünür kayginiz. Hiçbir öğretmen bana neden hediye almadın diye şu zamanda geri dönüş yapamaz. Bizim dönemde dayak da vardı o dönemle kıyas olmaz..şimdi bir telefonla bir cimer ile şikayet edilebiliyor. Koskoca insanlar da veli gruplarinda yazışmalardan etkilenip baskı hissetmemeli..o baskının sonu yok ki.
Aynı durum işyerinde biri evlenecekken veya doğum günü varken de oluyor. Belli bir yaşa kadar hayır diyemedigim şeyler çok oldu. Ama belli bir yaştan sonra insan o olgunluğa erişmeli..hele çoluk çocuk sahibi insanlar. İşyerim de dahil olmak üzere istemediğim hiçbir etkinliğe katılmıyorum. Para da vermiyorum. Aslen çok comertimdir ama kesin insanlar beni cimri falan sanıyordur. Çünkü laf olsun diye katıldığım etkinlikler yok. Mantıklı bulmadigim hiçbir toplu para, hediye vs işlerine girmiyorum. Bir dayatma da hissetmiyorum..
Sevgililer günü için sevgililer grup açıp ben bunu aldım sen ne aldın diye soruyor mu? İnsanlar ne düşünür diye bir kaygım yok . Ben çocukken ne yaşadım başka çocuklar da yaşamasın diye bir kaygım var. Bu bir dayatma işte .

İş yeri tamamen benimle ilgili. Orada zaten böyle bir saçmalık dayatılamıyor ancak söz konusu çocuk olunca gördüğümüz gibi günler öncesinden başlıyor veliler. Bunu tüm nesil yaşadı neden devam ediyor ? Kaldı ki hediyeye göre muamele eden öğretmenlerim bile oldu. Kime neyin garantisini söyleyebiliriz? Herkes çocuğu ezilmesin diye de mecbur hissediyor.
Tüm ülkede tek bir tane çocuk için bile travma olacaksa bu olayı tartışmaya gerek yok. Hepimiz de tek bir tane olmadığını biliyoruz zaten.
 
Öncesini okumadigimi özellikle belirttim. Geriye dönüp bakacak durumda değilim şu an. Yanlış anlama ihtimalime karşı öncesini o yüzden belirttim.
Sizin hayatınızda böyle hastalar olabilir. Zatne onu yazdım. Ama benim ailemde 5 kişi varsa besinin hayatinda da bir doktor yok. Ama besimizin de hayatında iyi de olsa kötü de olsa öğretmen var. Öğretmene dair anılar var. Aileden biri kadar yer kaplıyor. İyi veya kötü tartışması değil.
Hayatımda nüfus memuru yok, doktor yok,polis yok... Tek tük anılar vardır şuna denk geldim iyi oldu vs diye. Ama ailede 5 kisiysek 5 imizin de anılarında olan tek meslek grubu var o da öğretmen.
Tartışmayı uzaktan usul usul okuyordum da söylemeden edemiycem. Sürekli öğretmenle anılar var anılar deyip durmuşsunuz ama anı olunca ne oluyor onu anlamadım. Çocukları haftanın 5 günü okula koyarsanız okuldaki herkesle anısı olur zaten bu ekstrem bir durum değil. 5 dk gördüğün doktorla anın olmaması doğal. Okuldaki hademe abla, ilkokuldaki sümüklü emrecan vs ile de bir sürü anım var. Çünkü yıllarca aynı ortamdaydık. İnsanların bizimle bir sürü anısı var doktorla, polisle yok nasıl saçma bir kıyaslamadır yahu. Hastanede çalışan birinin de doktorlarla daha çok anısı var. Yani inanın çevremde şurda bir öğretmenim vardı çok severdim diye sürekli öğretmen anan kimse yok. Konusu geçince bahsedilir sadece. Ki bu çok normal.
 
Hangi birini yazayım bilemedim ama şöyle söyleyeyim. Benim eşitim olan birine kendimi savunamayacaksam diyorsunuz ya hani bu bizim iş yerimizde vs olan bir olay değil ki. Söz konusu orada çocuğumuz. Çocuğumuzun hissi ve ona sonrasında yapılacak olan bir muamele. Kim bu konuda sosyal baskı olmadığını iddia edebilir?

Eşinizin doğumgünü ile bu aynı mı? Eşiniz , çocuğunuz onlar sizin aileniz. Bu kararı almanız sonrasında ne tip bir olaya sebep olur ? Öğretmenler günü öyle değil. Hiç sevmediğin öğretmenine de hediye götürmek zorunda kalınıyor. Resim çizmek zorunda bile değil esasen çocuk. Bu kalpten gelirse güzel. Eşiniz için doğumgünü yapmamayı düşünürken öğretmenler günü için kararlılık niye ?

Bakın öğretmenler gününde gelen patik de değil mesele. O patiği almadığı için mahcup olan çocuğa her zaman Ali öğretmen gibi davranılmıyor. Geçtik o sıralardan. Diyelim öyle davranıldı yine de o ana kadar yaşadığı strese , alamadım üzüntüsüne, arkadaşlarına karşı burukluğa gerek var mı?

Bunu arkadaşa hediye alırken özenmeyle kıyaslamayın. Yukarıda yazdım ben kendi ailemde 2 kuzenime her öğretmenler gününde hediye alıyorum. İçimden geliyor. Bu sosyal baskıyla ya da başkalarına da alın diye yaptığım bir baskıya dönüşmüyor. Resmen ülkenin yarısı whatsapp grubunda öğretmen hediyesi tartışıyor. Şunun neresi normal ?
Biz hiç tartışmadik. Birinci sınıf oğlumun öğretmeni veli grubu kurulsun istemedi bile . Yine de veliler kurmuş. Arkadaş beni ekledi öyle ekledim. Sınıf 26 kişi. Ortak hediye alacak kişi 13-14 kişi falan.. hediyeyi de buluştular gittiler fiziki olarak seçtiler.
Benim çocuğum da baskı yasamamayi bu şekilde ogrenmis olacak. Öğretmen konusunda hiç sıkıntı yaşamadık ama mahallede baskı hissetikleri durumlar oluyor. Onlara defalarca anlatıyorum. Doğrusu bu. Doğru davrandığımiz için kendimizi kötü hissedemeyiz diye.

Yani olay yine kişilerin yeterince olgunlasmamasindan kaynaklanıyor. Yoksa bu kadar konu açılacak bir baskı yok ortada. Geçen yıl ki veli grubunda ben de tartışma yaşadım. Üstelik sene sonu hediyesi içindi. Mavi orkide almak için daha çok para harcayacaklardi. Fikrimi belirttim diye bana verdiğiniz para çok geliyor galiba gözünüze diye ucuz bir cümle kurdu. Orda tartışıp da haddini de bildirebilirdim. Asla cekinmem. Ama enerjimi harcamak istemedim. İsaretledigim anketten oyumu geri çektim. Veli grubundan çıktım..öğretmen zaten her şeyi kendi grubunda duyuruyor. Veli grubunda olmak zorunluğu yok. Ortamını begenmedigim hiçbir WhatsApp grubunda durmuyorum. Eksikliği de olmuyor hiç..öğretmen zaten duyuruyor herseyi.
Çocuğum da hediye almadım diye eziklik hissetmemeli. Bunu da çocuğuma aktaramayacaksam neyi aktaracağım. Okuldan yardım zarfı geliyor..büyük oğlum zarfı boş gonderince eziklik hissediyor. Sırf herkes yaptı da yapmam lazım düşüncesinden. Yoksa yardım mevzusunu henüz idrak ettiginden değil. Sma için çok zarf geldi mesela..ben bu konuda farklı düşünüyorum. Ve yardım yapmıyorum. Her zarfı boş gönderdim. Oğluma da açıkladım. Hediyeyi gereksiz görseydim onu da açıklardim. Siradan olmak üzerine kurmasını istemiyorum hayatını. Farklı olabilmeyi bu yaşlarda öğrenmeli göze almalı. İster benim telkinimle öğrenir, ister hayat ile öğrenir. Biz hayat ile öğrendik. Bir zararı da olmadı. Kötü insan olmamayı öğrendik o empati sayesinde.
 
Tartışmayı uzaktan usul usul okuyordum da söylemeden edemiycem. Sürekli öğretmenle anılar var anılar deyip durmuşsunuz ama anı olunca ne oluyor onu anlamadım. Çocukları haftanın 5 günü okula koyarsanız okuldaki herkesle anısı olur zaten bu ekstrem bir durum değil. 5 dk gördüğün doktorla anın olmaması doğal. Okuldaki hademe abla, ilkokuldaki sümüklü emrecan vs ile de bir sürü anım var. Çünkü yıllarca aynı ortamdaydık. İnsanların bizimle bir sürü anısı var doktorla, polisle yok nasıl saçma bir kıyaslamadır yahu. Hastanede çalışan birinin de doktorlarla daha çok anısı var. Yani inanın çevremde şurda bir öğretmenim vardı çok severdim diye sürekli öğretmen anan kimse yok. Konusu geçince bahsedilir sadece. Ki bu çok normal.
İlkokuldan bir iki sıra arkadaşınızı ve öğretmeninizi hatırlarsınız. Hademeyi falan hatirlamazsiniz ne alaka. Vakit geçirdiğimiz insanla bağ kurarız..bağ kurduğumuz için mutlu etmek isteriz..hediye de insanlari mutlu etmek için yapılır..öğretmene hediyenin çıkışı bu şekildedir. Kac doktorla bag kurdunuz. Veya hangi meslek grubu ile bag kurdunuz. Hepimizin ortak bağ kurduğu meslek grubu öğretmenler. O yüzden herkes öğretmenlere hediye almak gibi bir düşünceye sahip oluyor.. anı vs bu..uzun uzun açıkladim zaten.. anlayana sivrisinek saz.
 
Biz hiç tartışmadik. Birinci sınıf oğlumun öğretmeni veli grubu kurulsun istemedi bile . Yine de veliler kurmuş. Arkadaş beni ekledi öyle ekledim. Sınıf 26 kişi. Ortak hediye alacak kişi 13-14 kişi falan.. hediyeyi de buluştular gittiler fiziki olarak seçtiler.
Benim çocuğum da baskı yasamamayi bu şekilde ogrenmis olacak. Öğretmen konusunda hiç sıkıntı yaşamadık ama mahallede baskı hissetikleri durumlar oluyor. Onlara defalarca anlatıyorum. Doğrusu bu. Doğru davrandığımiz için kendimizi kötü hissedemeyiz diye.

Yani olay yine kişilerin yeterince olgunlasmamasindan kaynaklanıyor. Yoksa bu kadar konu açılacak bir baskı yok ortada. Geçen yıl ki veli grubunda ben de tartışma yaşadım. Üstelik sene sonu hediyesi içindi. Mavi orkide almak için daha çok para harcayacaklardi. Fikrimi belirttim diye bana verdiğiniz para çok geliyor galiba gözünüze diye ucuz bir cümle kurdu. Orda tartışıp da haddini de bildirebilirdim. Asla cekinmem. Ama enerjimi harcamak istemedim. İsaretledigim anketten oyumu geri çektim. Veli grubundan çıktım..öğretmen zaten her şeyi kendi grubunda duyuruyor. Veli grubunda olmak zorunluğu yok. Ortamını begenmedigim hiçbir WhatsApp grubunda durmuyorum. Eksikliği de olmuyor hiç..öğretmen zaten duyuruyor herseyi.
Çocuğum da hediye almadım diye eziklik hissetmemeli. Bunu da çocuğuma aktaramayacaksam neyi aktaracağım. Okuldan yardım zarfı geliyor..büyük oğlum zarfı boş gonderince eziklik hissediyor. Sırf herkes yaptı da yapmam lazım düşüncesinden. Yoksa yardım mevzusunu henüz idrak ettiginden değil. Sma için çok zarf geldi mesela..ben bu konuda farklı düşünüyorum. Ve yardım yapmıyorum. Her zarfı boş gönderdim. Oğluma da açıkladım. Hediyeyi gereksiz görseydim onu da açıklardim. Siradan olmak üzerine kurmasını istemiyorum hayatını. Farklı olabilmeyi bu yaşlarda öğrenmeli göze almalı. İster benim telkinimle öğrenir, ister hayat ile öğrenir. Biz hayat ile öğrendik. Bir zararı da olmadı. Kötü insan olmamayı öğrendik o empati sayesinde.
Yani diyorsunuz ki hayatı öğrenmeleri için bu uygulama kalmalı . Bunu kaldırmaktansa bu şekilde devam etmesi makbul?

Peki hediyeyi beğenmediği için ya da alamadığı için öğrencisine kötü davranan öğretmenlerle mücadele yönteminiz nedir? Gidip komşunun 1. Sınıf öğrencisine bunu uzun uzun öğreteceğim. Öğrenir herhalde 6 yaşında. Hakkını savunsun mutlaka. Sizin çevrenizi ya da yaşadıklarınızı değil geneli konuşuyoruz çünkü. Bu baskı kalsın deyip mücadele yöntemi yazmanızı anlayamıyorum. Benzetmek gibi olmasın da hırsızın hiç mi suçu yok denir bu durumlarda.
 
Sevgililer günü için sevgililer grup açıp ben bunu aldım sen ne aldın diye soruyor mu? İnsanlar ne düşünür diye bir kaygım yok . Ben çocukken ne yaşadım başka çocuklar da yaşamasın diye bir kaygım var. Bu bir dayatma işte .

İş yeri tamamen benimle ilgili. Orada zaten böyle bir saçmalık dayatılamıyor ancak söz konusu çocuk olunca gördüğümüz gibi günler öncesinden başlıyor veliler. Bunu tüm nesil yaşadı neden devam ediyor ? Kaldı ki hediyeye göre muamele eden öğretmenlerim bile oldu. Kime neyin garantisini söyleyebiliriz? Herkes çocuğu ezilmesin diye de mecbur hissediyor.
Tüm ülkede tek bir tane çocuk için bile travma olacaksa bu olayı tartışmaya gerek yok. Hepimiz de tek bir tane olmadığını biliyoruz zaten.
Sevgililer günü için grup kurulmuyor ama iş yerine falancaya şu hediye alacağız diye grup kuruluyor. Veli grubunda da silah dayamiyorlar çıkabiliyorsunuz. İş yerinde hediye almak için gruba eklediğinizde ne yapıyorsunuz. İstemediğiniz birine hediye alınmak için grup kurulduğunda.
 
Yani diyorsunuz ki hayatı öğrenmeleri için bu uygulama kalmalı . Bunu kaldırmaktansa bu şekilde devam etmesi makbul?

Peki hediyeyi beğenmediği için ya da alamadığı için öğrencisine kötü davranan öğretmenlerle mücadele yönteminiz nedir? Gidip komşunun 1. Sınıf öğrencisine bunu uzun uzun öğreteceğim. Öğrenir herhalde 6 yaşında. Hakkını savunsun mutlaka. Sizin çevrenizi ya da yaşadıklarınızı değil geneli konuşuyoruz çünkü. Bu baskı kalsın deyip mücadele yöntemi yazmanızı anlayamıyorum. Benzetmek gibi olmasın da hırsızın hiç mi suçu yok denir bu durumlarda.
Beni sürekli tersleyerek konuşan doktorlar var mesela. Bunu önlemek için de doktorluk yasaklansın demiyorum. Çocuğumun ki 1.5 yaşındaydı. Ağzını açmıyor diye üstüne çıkarak at gibi ağzını zorla açmaya çalışan bir doktor yüzünden yaşadığı travma var..tam bir gece üstümde uyudu kucak vaziyetinde. Yatağa koyduğum an sicriyordu. 1-1.5 yaşındaydi. Doktorun muayene etme zorunluğu yoktu. Çocuk ağzını açmıyor diye aldığı gibi sedyeye koydu ve üstüne bindi. Ben bu doktoru önlemek için uber yasaklar gelsin diye düşünmedim mesela..ki hayatımızda çocuğumun yasadigi en büyük travmalardan biri budur.
 
İlkokuldan bir iki sıra arkadaşınızı ve öğretmeninizi hatırlarsınız. Hademeyi falan hatirlamazsiniz ne alaka. Vakit geçirdiğimiz insanla bağ kurarız..bağ kurduğumuz için mutlu etmek isteriz..hediye de insanlari mutlu etmek için yapılır..öğretmene hediyenin çıkışı bu şekildedir. Kac doktorla bag kurdunuz. Veya hangi meslek grubu ile bag kurdunuz. Hepimizin ortak bağ kurduğu meslek grubu öğretmenler. O yüzden herkes öğretmenlere hediye almak gibi bir düşünceye sahip oluyor.. anı vs bu..uzun uzun açıkladim zaten.. anlayana sivrisinek saz.


İşte sizin zannettiğiniz gibi bir bağ yok 😬 kendi kendinizi gazlıyosunuz sadece. Kimsenin umrunda değil. Oturup oturup geçmişteki öğretmenlerini anmıyo insanlar. Belki 30 tane öğretmeni olduysa 1 tanesi kalbinde yer ediyor. Diğerleri okul bittikten sonra sen sağ ben selamet.

Hayır bir de benim size sorduğum şey anı olunca ne oluyor? Doktorla polisle anı yok diyorsunuz. Onlar zaten başına bir şey gelince gittiğin meslek grupları. Öğretmenle daha çok anı olması normal. Bu bir şey ifade etmiyor. Aynı insanla sürekli vakit geçirince daha mı kutsal olunuyor? Onu anlamaya çalışıyorum. Neden sürekli anılaaaar anılaaar diye yükseliyorsunuz.

Bu arada okulumdaki hademelerin birçoğunu hatırlıyorum. Sınıf arkadaşlarımı öğretmenlerden fazla hatırlıyorum. Belirtmek istedim.
 
X