sizi kınamak elestirmek vs istemiyorum, insan yanlıs oldugunu bile bile kontrolunu kaybedebiliyor, ben de yasıyorum aynı durumu zaman zaman. elimden geldiğince de azaltmaya, degiştirmeye calısıyorum, insaallah basaracagım da.
ama ben bir cumlenize takıldım, insaallah ilerde hatırlamaz demissiniz, inanın bu mumkun değil, yani tek tek olayları hatırlamayacak belki, ama her bagırma, her luzumsuz kızma, ona soylediğiniz her kotu soz ruhunda bir yer ediniyor, ona, ruhuna, içindeki sevgi ve guvene zarar veriyor ve ilerde yasayacagı pek cok sıkıntının da kaynagı oluyor. lutfen ne yapın edin kendinizi frenleyin. yani aslında ben su an tam ifade edemiyorum ama bu durumun cocuga nasıl zarar verdiğini bi anlasak tam olarak olaya bakıs acısı cok degişecek.
yani çok buyuk sorunlarınız olsa, onun sıkıntısıyla tahammulsuz olsanız belki bi derece dicem ama Allah askına kussa ne olur, elinizin altında makina atıp dugmeye basıcaksınız, elde mi yıkıyorsunuz? benim annem biri 3 diğeri 2 yasında 2 erkek cocuna bakarken aynı zamanda da 3. ye hamile iken, o donem yasadıkları yerde (babamın işi nedeniyle doguda ucra bi koyde) 1 gun aksama kadar elinde kovayla su tasırmıs, ertesi gun o suyla cocukların bezini çamasırı yıkar 3. gun gene su tasırmıs. dusunun. o bile bu sekilde davranmadı bizlere ki babamla da cozulmez sorunları vardı, yardımcı olacak kimsesi yoktu, maddi manevi sıkıntı içinde idi... ama tekrar soyluyorum bunları kınamak için degil size aslında sorunun cok da buyuk olmadıgını ifade etmek için, tekrar kustugunda, ustunu basını kirlettiğinde bunları hatırlamak sizin için de iyi olur diye yazıyorum.
bir de bu sabiha hanım ile alakalı bir kişiye takılıp kalmayalım degişik kaynaklardan bakalım gibi bir ifade okudum. oncelikle ben pedagoji konusunda Adem Güneş'i takip etmeye çalışıyorum. ve onun Çocukluk Sırrı kitabının basında bu hangi kaynaktan faydalanılmalı konusuna yaptıgı acıklama cok guzel, tek tek yazamayacagım cok uzun olur ama ozeti su:
"pedagoji, sosyolojik bir bilimdir ve toplumsal gelenekler, bakıs acıları kultur ile alakalı olarak tek bir dogrunun olmadıgı dogru ve yanlısın degişebildiği bir bilim dalıdır. matematikte 2+2 herzaman 4 eder , tek bir sonuc, tek bir dogru var. ama pedagoji boyle degil. bu yuzden siz batılı kaynaklardan yararlanıp, avrupa toplumunun hedeflediği cocuk yetiştirme usullerini direkt uygularsanız, sonucta oyle bir birey elde edersiniz ama o sonuctan hoslanmazsınız.örnek vermek gerekirse,
avrupada cocuklar dogumdan itibaren, mumkun oldugunca erken ayrı odada yatmaya alıstırılır, aglasa bile 3-5 gun aglar susar ilgilenme denir, gercekten de alısır bu cocuklar, bunu gorup uygulayan bir Turk annesi de kısa vadede mutlu olur. ama avrupada (sadece bu degil tabii daha pek cok faktorun bir araya gelmesiyle) insanlar fazlasıyla bireyseldir, 18 yasından sonra aynı evde bile yasamazlar, yaslanan ana-babasına sahip cıkmak onlar için uzulmek vs diye bir kavram yoktur, herkes once kendini, sonra kendini dusunur.. Adem Bey ise bir cocugun 4 yasına kadar annesiyle yatması gerektiğini soyluyor, bagımlılık olur diye korkarız biz, oysa tamn tersi, annesinden yeterli sevgiyi gormus, bu konuda doyuma ulasmıs bir cocuk, baglı oluyor, ama asla bagımlı degil, tam tersi, guveni yuksek daha ozgur, daha basarılı, annesinden yeterli sevgi alamamıs, bu aclıgını giderememiş cocuk ise hayatı boyunca bu eksikliği gidermeye calıstıgı için ya bagımlı oluyor, ya da duyarsız.
bu Avrupa egitim sistemi yanlıs bizimkisi iyi anlamına gelmiyor, onlar bireysel, kendi ayakları ustunde duran ama baskalarının derdini cok da umursamayan, bi şekilde hayatını surduren bireyler istiyorlar ve buna gore davranıyorlar, ama ben guclu, iradeli ama esiyle, dostuyla, akrabasıyla bagını koparmamıs, insani degerlerini, baskasının derdine uzulmeyi unutmamıs, mutlu, ruhu yara almamıs bir cocuk yetiştirmek tercih ediyorum bu yuzden de bu yontemi tercih ediyorum. (ne kadar basarılıyım cok ayrı bir konu ki ben de yeni tanıstım sayılır, henuz yolun cok basındayım, ama zararın neresinden donulse kardır)
siz de once nasıl bir insan yetiştirmek istediğinize karar vereceksiniz, sonra o insanı yetiştirmek için hangi yontemi uygulayacagınıza. yani once tarlanızdan ne urun almak istiyorsunuz onu dusunun, arpa mı,bugday mı mısır mı, tohumu da ona gore ekin, arpa ekip, 20 yıl sonra niye mısır olmadı demek, bu cocuk niye boyle oldu demek ne yazık ki yarar saglamıyor.
oyle farklı farklı pedagogları takip etmek bence pratikte faydadan cok zarar getirir.
Adem Güneş'in kitaplarını okumanızı ısrarla tavsiye ederim,, hatta yahoogroups'ta Anadolu Pedagojisi diye bir mail grubu var, bu grup Adem beyin olusturdugu bu pedagojik ekolu takip eden-etmeye calısan, bu yontemleri benimseyen annelerin kurdugu bir grup. uye olabilirsiniz, paylasımlardan cok istifade edeceginizi dusunuyorum.
hepimize kolay gelsin, annelik zor iş.