E
EU1
Ziyaretçi
- Konu Sahibi EU1
- #1
Bazen çocuk da yaparım kariyer de olmuyor işte...
Karşımdaki vestiyere dayanmış, konuşuyordu patronum.
"Sana güveniyorum, önümüzdeki Nisan İstanbul'a sen gidiyorsun, bütün sözleşmelerimizi yeniliyorsun, yeni bağlantılar kuruyorsun, tahsilatlarımızı da topluyorsun. Daha büyüyeceğiz, daha güçlü olacağız."
Bana güvenirdi, bilirdiki ordaysam aksıyacak hiçbirşey yok; gönül rahatlığıyla giderdi gitmek istediği yere. Nasıl söyleyeceğimi bilemedim. "Doğan Bey" dedim. "Size birşey söylemem lazım, dedikleriniz çok güzel, benim de istediğim şeyler ama ben bir aylık hamileyim, o tarihlerde bebeğim doğmuş olacak."
Yüzüne bakıyordum, birşey söylemesini bekliyordum, donmuş gibi karşımdaydı. "Uzun zaman bekledik bebek için, artık zamanı diye düşündük" dedim. Biriki saniye sonra hışımla geri döndü, hiçbirşey demeden çekti gitti.
Çok tedirgindim, kendimi suçlu, huzursuz hissettim. Bir hafta boyunca doğru düzgün konuşmadı benimle, tavırları değişti, anlayamıyordum. Sanki beynim hamile kalmış, sanki kafam bundan sonra çalışmazmış gibi bana hasta muamelesi yapıyordu. Çok ağrıma gidiyordu, herşey aynı yürüyordu, aksayan hiçbirşey yoktu.
Ve ikinci haftada bir beyle geldi yanıma. Daha önce birara bahsetmişti bana "Sen yokken bu bölümün müdürlüğü için birini aldım" demişti. O bey geldi bizi tanıştırdı. Ben, doğum için ayrılacağımı hesaplayarak işlerin aksamaması için, bilgileri ona devretme telaşı içine girmiştim ama yeni gelen hiçbir işe karışmıyor, etrafa emirler verip duruyor, yalnızca ortalıkta geziniyordu. Bir oldu iki oldu ve "Ahmet Bey pardon",dedim. "Siz benim yerime geldiniz, bu bölümün işleriyle niçin ilgilenmiyorsunuz?"
"Hayır" dedi. "Ben genel müdür olarak geldim."
Özür diledim, "ama ben öyle bilmiyordum, bana denilen farklı olduğu için size farklı davranmış olabilirim."
Aramızdaki diyalog gelişti, rakip olacağımıza bibirimize destek olduk.
Ama patronum beni tazminatla işten çıkarmaya karar verdi, bu beni çok yıktı. Sebebi yalnızca hamile olmamdı. Psikolojik baskıları arttı, öyle zorlanıyordum ki, tek tesellim karnımdaki kızımdı, onunla bir deftere yazarak konuşuyordum.
Tazminatımı vermemeğe, boş kağıtlara imza attırmaya çalıştı. Esti, gürledi, yağdı: ben ne yaptım ona, diye düşündüm, bana bu kadar düşman olabilecek kadar. İki ay boyunca ömrümden kaç yıl gitti bilmiyorum, çok yıpranmıştım.
İşten ayrıldım. Benden sonra o yeni aldığı müdür de onu terketmiş, hem de bilgisayarlarını da götürerek. Oradaki arkadaşlarım dediğine göre, bana yapılanları sindirememiş, bu yüzden onu yüzüstü bırakmış.
Yıllar geçti, bir alışveriş merkezinde burun buruna geldik, yanımda kızım vardı. "Bu kızın mı?" dedi. "Çok güzelmiş" diye ekledi, yüzüme baktı. "Biraz daha büyüsün sizin hikayenizi ona anlatacağım, gerçi haberi vardır" dedim. Ses etmedi, ayrıldık.
Bazen çocukta yaparım kariyer de olmuyor işte...
alıntıdırrrr...
Karşımdaki vestiyere dayanmış, konuşuyordu patronum.
"Sana güveniyorum, önümüzdeki Nisan İstanbul'a sen gidiyorsun, bütün sözleşmelerimizi yeniliyorsun, yeni bağlantılar kuruyorsun, tahsilatlarımızı da topluyorsun. Daha büyüyeceğiz, daha güçlü olacağız."
Bana güvenirdi, bilirdiki ordaysam aksıyacak hiçbirşey yok; gönül rahatlığıyla giderdi gitmek istediği yere. Nasıl söyleyeceğimi bilemedim. "Doğan Bey" dedim. "Size birşey söylemem lazım, dedikleriniz çok güzel, benim de istediğim şeyler ama ben bir aylık hamileyim, o tarihlerde bebeğim doğmuş olacak."
Yüzüne bakıyordum, birşey söylemesini bekliyordum, donmuş gibi karşımdaydı. "Uzun zaman bekledik bebek için, artık zamanı diye düşündük" dedim. Biriki saniye sonra hışımla geri döndü, hiçbirşey demeden çekti gitti.
Çok tedirgindim, kendimi suçlu, huzursuz hissettim. Bir hafta boyunca doğru düzgün konuşmadı benimle, tavırları değişti, anlayamıyordum. Sanki beynim hamile kalmış, sanki kafam bundan sonra çalışmazmış gibi bana hasta muamelesi yapıyordu. Çok ağrıma gidiyordu, herşey aynı yürüyordu, aksayan hiçbirşey yoktu.
Ve ikinci haftada bir beyle geldi yanıma. Daha önce birara bahsetmişti bana "Sen yokken bu bölümün müdürlüğü için birini aldım" demişti. O bey geldi bizi tanıştırdı. Ben, doğum için ayrılacağımı hesaplayarak işlerin aksamaması için, bilgileri ona devretme telaşı içine girmiştim ama yeni gelen hiçbir işe karışmıyor, etrafa emirler verip duruyor, yalnızca ortalıkta geziniyordu. Bir oldu iki oldu ve "Ahmet Bey pardon",dedim. "Siz benim yerime geldiniz, bu bölümün işleriyle niçin ilgilenmiyorsunuz?"
"Hayır" dedi. "Ben genel müdür olarak geldim."
Özür diledim, "ama ben öyle bilmiyordum, bana denilen farklı olduğu için size farklı davranmış olabilirim."
Aramızdaki diyalog gelişti, rakip olacağımıza bibirimize destek olduk.
Ama patronum beni tazminatla işten çıkarmaya karar verdi, bu beni çok yıktı. Sebebi yalnızca hamile olmamdı. Psikolojik baskıları arttı, öyle zorlanıyordum ki, tek tesellim karnımdaki kızımdı, onunla bir deftere yazarak konuşuyordum.
Tazminatımı vermemeğe, boş kağıtlara imza attırmaya çalıştı. Esti, gürledi, yağdı: ben ne yaptım ona, diye düşündüm, bana bu kadar düşman olabilecek kadar. İki ay boyunca ömrümden kaç yıl gitti bilmiyorum, çok yıpranmıştım.
İşten ayrıldım. Benden sonra o yeni aldığı müdür de onu terketmiş, hem de bilgisayarlarını da götürerek. Oradaki arkadaşlarım dediğine göre, bana yapılanları sindirememiş, bu yüzden onu yüzüstü bırakmış.
Yıllar geçti, bir alışveriş merkezinde burun buruna geldik, yanımda kızım vardı. "Bu kızın mı?" dedi. "Çok güzelmiş" diye ekledi, yüzüme baktı. "Biraz daha büyüsün sizin hikayenizi ona anlatacağım, gerçi haberi vardır" dedim. Ses etmedi, ayrıldık.
Bazen çocukta yaparım kariyer de olmuyor işte...
alıntıdırrrr...