Serveti de bol bir Padişahın birinin canı, işsizlikten öyle sıkılmış ki, Padişah bir yalan söyleme yarışması başlatmış. Eğer söylenenlere "olabilir" derse yalan sayılmayacakmış, eğer karşısındakine "yalan söylüyorsun" derse, yalan sayılacakmış. Uzatmayalım, yarışmacılar gelmeye başlamışlar. Dizi dizi yalanlar "ben bir keresinde o kadar susamıştım ki, koca gölü içtim", "ben 20 tane fili bir vuruşta öldürdüm", "ben aya gittim geldim"... Padişah hepsine de olabilir demiş. Derken bir gün, üstü başı perişan bir adam gelmiş huzura. "Padişahım" demiş, "ben yalan söylemeye değil, hakkımı almaya geldim. Babanızın babasının babası, benim babamın babasının babasından bir küp altın borç almış. Ben o bir küp altını almaya geldim." Padişah hemen hiddetlenmiş: "Atın şu adamı dışarı!" diye kükremiş, "yalan söylüyor!" Adam hemen söze girmiş: "Hünkarım yalan mı söylüyorum?" "Evet" demiş Padişah, "benim atalarım senin gibi birinin dedelerinden borç filan almış olamaz!". Adam sözünü bitirmiş: "Padişahım eğer borcu kabul ediyorsanız bir küp altını, yok yalan söylüyorsam da yarışmanızın ödülü olan bir sandık altını verin."