Merhabalar...
Bunu birebir yaşayanlardanım ben... Şu an oturdugum evi bundan iki sene önce boş olarak gördüm ve balkonları nedeniyle buraya taşınmayı çok arzu ettim ancak o anın şartları buna imlkan tanımadı ve bir başkası eve taşındı. Ev konum itibarı ile bir parkın tam karşısında karşınız yemyeşil ve balkonlar alabildigine büyük ve ben o parka her geldigimde ki bir süre sonra alışkanlıga dönen önce şaka olarak başladıgım bir cümleyi tekrarlamaya başladım. Sen çık ben taşınıcam oraya diyordum bu bir şakaydı ve sonunda alışkanlıga dönüşmüştü her geçtigimde evin oradan aynı cümleyi tekrarlıyordum.
Ve hala nedenini bilmedigim bir biçimde o yılbaşı ev sahibime haziranda evi boşaltıcagımı söledim. Mayıs ayı geldiginde ne ev vardı ortada ne bişi ama ben evi haziranda boşaltmalıydım. Sonrasında 10 mayıs günü gene parka geldigimde evin boşalmış oldugunu gördüm ve haziranda bu eve taşındım.
KIsacası çocuklar tekrarlayın istediginizi sanırım daima tekrarlanan bir duaya dönüşüyor ve rabbim bu çagrıya yanıt veriyor hem zaten demiyormu dua ediniz ben duyarım....
inanmak başarmanın yarısıdır derler kuzucuk. Bugunu egona ayır onla karşılıklı sohbetini yap sakinleşitr. sonra dile allahtan ne dilersen :)
bende son bir yıldır çekim yasasını çokça araştırıp uygulamaya çalıştım . bu yasayla tanışmam secret belgeselini izlememle başladı ve o zaman gerçektende bu yasayı daha bilmeden kullandıgımı farkettim . bunu en büyük kanıtı ise şöyle oldu , bundan yıllar once lisede okurken aşık oldugum ama beni hiç görmeyen bir çocuk vardı . ortak bi arkadaşımız bile yoktu ama onu sevdiğimi biliyordu sadece . o zamanlar hep onun beni sevdiği günü hayal ederdim ve arkadaslarıma bir gün cok farklı bir şehirde coık farklı bi zamanda o beni bulacak derdim ve bu kehanet yıllar sonra gercekleşti , gercektende beni buldu ve istesem birlikte olacaktık ama nitekim ben onu coktaaaan unuttugumu farkettim yinede sok olmustum cünkü hersey tam düşündüğüm gibi olmustu ...:) bunun dısındada maddi anlamda< ne istediysem sahip olmusumdur bugüne kadar ama 1 ama 3 sene sonra imkanlarım cok fazla olmasada bi şekil istediğim şeyi elde etmişimdir . arkadaşlar gercekten bunun için çabalayın çok işe yarıyor !!
bende devamlı kullanırım bunu ama farkettim ki hep kötü şeyleri çekiyorum sınava girerken ya kalemim bozulursa diyorum kalemim bozuluyor lensim yırtılırsa diyorum lensim yırtılıyor keşke iyi şeylerde kullanabilsem
ben yaşadım...sevdiğim ınsan başkasıyla evlendı bana evlenme teklifi ettıkten sora...bı daha 3 yıl boyunca görmedım onu...ama hep onu yaşadım neden dıyıp durdum hep belkide yaşım küçüktü o yuzden başkasıyla evlendı dedim...ama hep onu yaşadım gezdıgımız yerlerden gectım,oturdugumuz yerlere gittim,aynı kahveyı içtim ve sonunda ne olduysa oldu boşandı sora benm kapımı onca yıldan sora tekrar çaldı sadece onu dusundum ve onu ıstedım o geldı..
aynen öyle o ımkansız sanıodum ama bi arkdşımÇok değişik b, kader budur heralde alın yazısı denen şey
Bu yazıya bayıldım. Okumanızı tavsiye ederim daha önce rastlamadıysanız. :97:
Çok büyük sorunların katmerlenerek hayatımı işgal ettiği bir dönemde penceremden sokakta oynayan çocukları izlerken gülümseyerek şunu söylemiştim kendime.
Her şeyimi paramı, özgürlüğümü, sevdiklerimi alabilirsiniz, hatta sakat bırakabilirsiniz beni ama asla hayallerimi alamazsınız. Hayallerime sımsıkı sarıldım. Çünkü elimde bir tek onlar kalmıştı. Çabuk geçti o yıllar. Bugün hayallerimde yarattığım tablonun içinde yaşıyorum.
Hayatın her döneminde acılar, sıkıntılar mutlaka var. Ama eğer dikkat ederseniz aynı zaman dilimi içinde mutluluklar ve huzurlu anlar da var. Önemli olan hangisine öncelik vereceğimiz. Bir büyük çiçek demetinde tek bir solmuş yaprağı görmek de bizim tercihimizdir, bütün bir demetin güzelliğini yaşamak da. Tam tersi olabilirdi. Solmuş bir demet içinde canlı kalmayı başaran tek bir çiçekteki güzelliği yaşamak da mümkün.
Mutlu olmak öğrenilen bir kavramdır. Kendiliğinden gelip yerleşmez hayatımıza. Onu biz kendimiz yaratırız. Hayallerimiz de bizim eserimizdir. Tabii ki hayaller de olumsuz olabilir. Ben burada bize negatif duygular yükleyen hayallerden değil pembe hayallerden söz ediyorum elbette. Korkmadan hayal kurun olur mu? Kurduğunuz hayaller erişilmez olsa da korkmayın. Bir gün hayal ettikleriniz gerçekleştiğinde Keşke daha büyük şeyler hayal etseydim diyebilirsiniz.
Bir de; hayal kurmak konusunda dikkat edilmesi gereken önemli noktalar var. Hayal hayatınızın programı haline gelmemeli, yani gelecek yıl çok para kazanacağım gibi zaman ile sınırlandırılmış hayaller, ya da olmazsa olmaz düşler kurmak ve hayallere saplanıp kalmak bize negatif enerji yükler. Hani gece renkli ve mutluluk verici bir rüya görürsünüz ve uyandığınızda gerçek hayatınıza devam edersiniz ya. İşte aynen öyle yaşayın hayalleri.
Eğer gelecekte bulunmak istediğiniz yeri hayal eder ve buna yoğunlaşırsanız hiç kuşkunuz olmasın, bir gün mutlaka kendinizi hayallerinizdeki tablonun içinde bulursunuz. Yalnızca inanın. Yürekten inanın. Eğer inanmıyorsanız, içinizde kuşku yaşatırsanız sonuçlandıramazsınız. Doğrusu ben, herhangi bir olay olacağı için mi geleceği hissediyorum, yoksa ben inandığım için mi o olay gerçekleşiyor sorusunu çok sormuştum kendime. Ama şimdi biliyorum. Ben davet etmişsem (çağırmışsam) o olay oluyor.
Kötü ihtimalleri uyandırmayın. Bu sözü ilk kez duyduğumda pek anlam verememiştim. İhtimaller uyur mu ki uyansınlar.. Ne tuhaf bir söz bu demiş ve üstünde fazla durmamıştım. Ama şimdi düşünce gücünün neler yapabileceğini çok iyi biliyorum.
Evet iyi ve kötü ihtimaller, yani pozitif ve negatif enerji evrende ne zaman nasıl hareket edeceği belirsiz bir biçimde biz çağırdığımızda yönlerini bize doğru çevirmeye hazır olarak bekliyorlar. Evin karanlık bir köşesini el feneriyle aydınlattığınızda fenerin ışığında gelişi güzel hareket eden sayısız toz zerrecikleri görünür. Hepsi tamamen birbirinden farklı yönlere doğru hiç durmaksızın hareket ederler. Siz istediğiniz kadar rüzgâr oluşturun bu zerreleri yok edemezsiniz. Yarattığınız boşluğa ara vermeksizin yeni zerrecikler yerleşecektir. İşte enerji de benzeri bir şekilde hareket eder. Düşüncelerimiz birer enerjidir. Ürettiğimiz her pozitif düşünce evrendeki diğer pozitif düşüncelerle buluşur ve bir pozitif enerji bulutu şeklinde bize geri döner. Eğer negatif düşünürsek bu kez negatif enerjiyi kendimize çekeriz. İşte Kötü ihtimalleri uyandırmayın ifadesi negatif düşünceyi anlatıyordu.
Geçmişinize dikkatle bir daha göz gezdirin. Bugün başınıza gelenler geçmişte çağırdıklarınızın ta kendisidir. İşte bu yüzden olumlu düşünün. Güzel hayaller kurun. Pozitif enerji yayın ki evrende sahipsiz gezen pozitif enerjiyi kendinize yönlendirebilesiniz.
Evrende negatif enerji ile içiçe dolaşan pozitif enerjiyi ancak düşünce gücümüzle birbirinden ayırır ve kendi enerjimize katabiliriz. İşte burada neyi tercih edeceğimiz tamamen bize bağlıdır. Yani iyi olmak için iyi düşünmek, kötü olmak için kötü düşünmek yeterli bir eylemdir.
Öfkelenmek, kin beslemek, affetmemek, nefret etmek, insanlar hakkında kötü düşünceler taşımak, ve yaymak, beddua etmek, isyan etmek vb. kendimize kötülük etmekten başka hiçbir şey değildir. Bu olumsuz duygular daha yaradılışımızda genlerimize kodlanmış olan insanca duygulardır aslında. Bunların hiçbiri irade istemez. Bunlar için kendimizi eğitmemiz gerekmez. Bir insana öfkelenmeyi, kin tutmayı öğrettiğiniz oldu mu hiç? Ya kendiniz. Öfke duymak için özel bir çaba sarfettiniz mi? İşte çaba sarfetmeden gelişen bu duygular nedeniyle önce negatiflerle karşılaşırız. Belki de bu nedenle hayat bize zor gelir. Çünkü hem kendi içimizde hem de dışarıda var olan negatiflerle nasıl baş edeceğimizi öğrenmek zorundayız.
Hayatın hem zor hem de en anlamlı tarafı budur bence. Nereye bakarsak bakalım hep karşıtlıklar vardır. Biri olmazsa diğeri de olmaz.
Mesela: Büyük-Küçük, Uzun-Kısa Düşünsenize her şey aynı büyüklük ve aynı ölçülerde olsaydı ölçü diye bir şey olur muydu.
Sıcak soğuk. Her şey ama her şey vücut sıcaklığı ile aynı olsaydı ısı kavramı olur muydu?
İşte iyi ve kötü de bu yüzden var. Biz var olduğumuz için var. Kötü olmasaydı iyi diye bir şey de olmayacaktı. Kısacası iyi ki kötü varmış. Hayata en büyük anlamı katıyor çünkü. Negatif olmasa pozitifin ve hayatın hiçbir anlamı kalmayacaktı.
Pozitif olmanın en kestirme yolu iyi huylu hayaller üretmektir. Hayatla kavga etmek değil hayatla arkadaş olmak, gelişen olaylara karşı çıkmak değil onlara uyum sağlamak gerek.
Biri bana hak etmediğim kötü bir davranış sergilemişse ve ben bu olayın etkisinde kalmışsam kendime hemen oyalanabileceğim bir uğraş ediniveririm. En iyi şey ortam değiştirmektir. Bunu yapamıyorsam bulunduğum ortamda yaptığım işi değiştiririm. İş ortamındaysam önümdeki işe ara verip boş bir kâğıda resim çizdiğim, hayatımdaki olumlu şeylerin listesini yazdığım, ya da takvim yapraklarında ki manzaraları izleyip kendimi bir tatil köyünde hayal ettiğim olmuştur. Ama size gönül rahatlığı ile söyleyebilirim ki benim hiç bir öfkem ve hayal kırıklığım 1 saatten uzun sürmez.
Yıllarca kendimle oynadığım oyuna borçluyum bunu ben. İyi ki ile başlayan cümle kurma oyunu. Buna polyannacılık da diyebilirsiniz. Birçok insanın küçümsediği bir şeydir ama hayatı kolaylaştırmanın en güzel ve en kolay yoludur.
İyi ki.. gözlerim görüyor ve ben yazı yazabiliyorum.
Ya da gözlerim görmüyor ama iyi ki parmaklarım var. Kabartma harfleri okuyabiliyorum.
İyi ki anne olabildim.
Ya da anne olamadım ama iyi ki sevgi dolu bir yuvam var. gibi o kadar çok pozitif cümle kurabiliriz ki. İyi ki ile başlayan cümle kuramayanlar bana sorarsanız kötü ruh taşıyan insanlardır. Çünkü yaşadığımız sürece mutlaka sayısız pozitif seçeneğimiz vardır. Kendimizi mutsuz hissediyorsak birini mutlu ederek mutlu olmayı deneyebiliriz pekâlâ. O zaman iyi ki.. deme şansımızı kendimiz yaratmış oluruz.
Farkında mısınız? Daha şimdiden pozitif düşünce becerisini edinmeye başladınız bile.
-alıntı-
Benim salak kafam bir olayı düşündü düşündü ve şimdi o mevzuyu yaşamaktayım.
Birine çok aşıktım, ayrıldık, acı çektim falan filan... O iş bitti gitti benim için.
Bir tarafta da terk ettiğim ve benim ardımdan ağlayan biri vardı. Onun suratına bile bakmadım, hiç acımadan kötü davrandım vs. O da bitti gitti. Arada görüşüyorduk tabi. Kopamıyordum ondan ama sevmiyordum da deli divane.
Neyse... Sonra niyeyse şöyle düşünmeye başladım terk ettiğim insan için. "Yaa düşünsene şimdi de sen onun peşinden koşarmışsın. Onun için üzülüp ağlarmışsın ve hep onu düşünürmüşsün. Ne garip olur." İşte bu cümleler zihnimde dönüp dolaşmaya başladı bir zaman. Yani sadece söyledim ve bıraktım.
Şu anda aklımdan bi sn olsun çıkmıyor zamnında hiç önemsemediğim insan.
Ve diğer deli divane olduğum kişi ise zerre umrumda değil. İşler tamamen tersine döndü yani.
Aklımdan bir anlığına geçirmem yetti. Hiç sevmeyeceğimi düşündüğüm insan için şimdi çıldırıyorum. :84:
Ne diye o düşünceler üstüne odaklandıysam.
o insanın ahını almış olmayasın,,,, hani demiş olabilir benim yaşadıklarımı inşallah o da yaşasın diye,,,
Benim yaşadıklarımın kat kat daha fazlasını yaşamanı diliyorum demişti. Ve daha ne beddualar... Zaten ondan sonra ben başkasının acısını çektim ve hayatım mahvoldu. O günler geride kaldı bitti. Bedduası tuttu yani.
Şimdiki mesele benim yarattığım bir şey sanki. Aniden onu isteyebileceğimi aklıma getirdim ve oldu.(
2 yıldır ortada bir şey yoktu oysa ve aklıma gelmezdi şimdi olduğu kadar.
Ben de bundan sonrası güzel olsun diye olumlama yapıyorum kafamda. Bakalım nasıl olacak. :97:
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?