Çok değil bir yıl önce evliliğe o kadar karşıydım ki. Bir kere daha aileme aynı evin içerisinde katlanamıyordum. Sürekli birinin var olma hissiyle, bana karışabilme hakkıyla nasıl yaşayacağımı soruyordum kendime. Ben, asla aşık olamazdım. Zira aşk diye birşey yoktu. Beynin belirli kısmının desteklediği, blim insanlarınca kanıtlanmış hormon patlamasıydı sadece. Evlenip o kadar yüke girmiş, hayatını eşine adayan, cocuklarına adayan insanları hayretle izliyordum. Dediğiniz gibi, dünyada onca yakışıklı varken, senelerce sadece bir adamla mı sevişecektim ben? Dünyaya bir kere gelmiştim. Gezmediğim, görmediğim yer bırakmayacak, olabildiğince herşeyi deneyimlecektim. Evlilik ise listemin sonunda bile yoktu.
Derken, biri çıktı karşıma. Daha önce bana"şöyle bir çocuk, şu özellikleri var, şunları yapıyor" diye anlatsalar hayatta yüzüne bile bakmayacağım bir insan giriverdi hayatıma. Sadece beş günde çıkmaya başladık. Baktım ki birşeyleri alttan almaya başlamışım, içimdeki asi ruhlu kız yerini daha uysal, hiç tanışmadığım bir kıza bırakıyor. dudaklarından çıkacak olan sözcükleri bekliyorum, canının acısı beni daha da etkiliyor. Bir de aynı şekilde bana aşık olduğunu, değer verdiğini ve kendimi dünyada ki en özel kadın da değil, insanmış gibi hissettiriverince, yukarıda anlattığım düşünceler bir balon gibi göyüzüne uçtu ve patlayıverdi. O dediğim yakışıklılar var ya hani, beynimde kaynağını bilmediğim sansüre maruz kaldılar. Bulanık, hatta yok gibiler. Sanki yeryüzünde O'ndan başka erkek yok. Kimseyi sevemeyeceğim, kimseye dokunamam. Onunla 7-24 gerekirse dipdibe yaşayabilirim.İlişkimizin başından beri (Neredeyse 1 sene olacak), 1 gün göremediğimde aylardır görmemiş gibi özlüyorum. Özleniyorum da. Şuan aşk ve evlilik, hatta gerekliliğiyle ilgili sorulara kendimce cevaplar verebiliyor oldum. Eminim karşınıza böyle birisi çıkarsa sizde bu sırra(!) erişeceksiniz
Uzun oldu ama aynı düşünceleri, hatta biraz daha abartısını ben de düşünüyordum ve asla evlenmem gibi büyük laflar ediyordum. Paylaşmak istedim sadece =)