Mesleğinize saygım sonsuz ancak benim tüketici olarak yoğurt süt ölçüm bu değil
Annemin kanser döneminden gelir bizim yoğurt mayalamaya başlamamamız, bizler hazır gıda ile büyümüş çocuklarız o yüzden çok iyi bildiğimiz x,y markaların yoğurtları alınırdı hep, onkolog tavsiyesi ile süt temin edip mayalamaya başladım. Bahsettiğiniz konularda hep tereddütlerim oldu, bakteri var mı, temiz bir yerden mi geliyor vs... Yıllar sonra bu sorulara noktayı mide doktorum koydu; aldığın süt bir gün sonra kesiliyorsa, yaptığın yoğurt bir kaç güne ekşiyorsa buna devam et dedi ve ben mide rahatsızlığımın en sancılı zamanlarını o mayaladığım yoğurtlarla geçirdim, barsaklarım düzene girdi, vücudumdaki değişikliği hissettim yani. Çok özel bir yerden almıyorum sütü x amcanın sütü işte mahalleme gelip satıyor adam. Ancak şu var ki Aralık ayında bir gün x amca gelmedi, en iyi marka diye bilinen bir yoğurttan idarelik olarak aldım misafirlerim vardı, o yoğurt hala dolapta duruyor, bekliyorum ne zaman bozulacak =)) Yemem, kimseye de tavsiye etmem, kaynatınca bakterisi ölmüyor mu, ölmesin en fazla viral bir hastalık geçiririm, hazırını tüketip vücudumda kanserojen depolamaktan iyidir gibi geliyor bana. Kaldı ki şu an neredeyse 3,5 yıldır kesintisiz mayalıyorum bir zarar görmedim. Bu arada ben evime hazır turşu, hazır çorba, bulyon, hazır turşu , ketçap, mayonez,cips, meyve suyu, cola vs... hiç bir ürünüde sokmuyorum. Gıda endüstrisine ne kadar az bulaşırsam o kadar kardır diye düşünüyorum. Detaylı açıklamanız için çok teşekkür ederim ama dolabımda iki aydır cillop gibi duran o yoğurda baktıkça ikna olamıyorum maalesef
Şunu da ekleyeyim.Tam konumuz değil ama, en azından bilgilendirme amaçlı belki okursunuz.
"19.12.2011 tarihinde Kanal D “Doktorum” programında gıdalarla ve özellikle süt ve süt ürünleri ile ilgili olarak gündeme getirilen toplumu yanıltıcı bilgilendirmelere karşı TMMOB Gıda, Kimya ve Ziraat Mühendisleri Odalarınca hazırlanan tekzip talep metni aşağıda yer almaktadır.
TEKZİP METNİ
Kanal D televizyonunda 19.12.2011 tarihinde yayınlanan Zahide Yetiş ve Op. Dr. Aytuğ Kolonkaya‘nın sunduğu ‘Doktorum‘ programında, iki konukla süt ve süt ürünleri ile ekmek ve tavuk konusunda bir program yapılmıştır. Konukların ikisi de tıp doktoru olduğu halde, süte uygulanan teknolojiler ve üründe meydana gelen değişiklikler konusunda tüketicilere bilimden uzak, yanıltıcı bilgiler aktarmışlardır. Program Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Dr. Yavuz Dizdar ve Çocuk Metabolizma ve Beslenme Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Aydın‘ın katılımıyla, ağırlıklı olarak süt ve süt ürünleri ve bu ürünlerde uygulanan işlemler sonucunda oluşan değişiklikler hakkında yapılmış, ancak ne hikmetse programa bu konuda uzman bir gıda mühendisi, süt teknoloğu davet edilmemiştir. Tüm yayın boyunca, tek yanlı ve yanıltıcı bilgilerin aktarılmasına izin verilmiş, tüketici endişeye sevk edilmiştir.
Tüm dünya ülkelerinde; sağlığa olan olumlu etkileri nedeniyle süt ve süt ürünleri tüketimi arttırılmaya çalışılırken, iki hekim sanayide işlenmiş sütten uzak durulmasını önermişlerdir. “UHT süt içmeyeceksiniz, çünkü bunlar ölmüştür”, “süt ölü hale sokuluyor, dolayısıyla bu süt içilmez”; “UHT işlemi sütü öldürüyor”, “yoğurt mayasını Karadeniz‘den getirin, orada yoğurt yapmak için süte bir çimdik toprak atılıyor siz toprağın bütünüsünüz”; “eğer açıkta süt satan kişiyi tanıyorsanız, açıkta süt alıp bir taşım kaynatın”, “UHT işlemi basınçla uygulanıyor o nedenle proteinler kullanılamaz forma geliyor, yani kağıt gibi buruşturuluyor”, “UHT Süt içirmek suçtur”, “ekmek ekmek değil, yoğurt yoğurt değil, süt süt değil. Sadece birkaç yeşillik yiyebiliriz” ve benzeri birçok ifade ile insan sağlığı için son derece önemli olan gıda güvenliği konusunda bilgi kirliliğine neden olunmuş, tüketicileri yanıltıcı ifadeler kullanılmıştır. Süt ve birçok gıda maddesinin hazırlanmasında uygulanan ısıl işlemlerin temelinde insanlarda hastalık yaratan mikroorganizmaların yok edilmesi gerekliliği yatmaktadır. Özellikle de kötü hijyenik koşullarda elde edilen birincil ürünler, içerdikleri mikrobiyel yük nedeniyle önemli sağlık riskleri barındırmaktadırlar. Gıda maddelerinde sorun yaratan bu hastalık yapıcı mikroorganizmaların kaynaklarından biri de topraktır. Oysa söz konusu programda yoğurt yapmak amacıyla köylülerin süte bir çimdik toprak attığı dahi ifade edilebilmiştir. Yoğurt fabrikalarında üretilen yoğurtlar tehlikeli olarak gösterilip, tüketiciye Karadeniz tepelerinden maya getirmeleri salık verilmiştir. Gıda işletmelerinde hava akımının yönü ve hızı dahi son derece önemli iken, işletmelere galoş ve iş önlüğü olmadan girilmez iken, süte toprak katılarak yoğurt yapıldığının bildirilmesindeki bilimsel temelini anlamak mümkün değildir.
Yukarıda belirtilen ve benzeri ifadelerle, tüketici tüketmesi gereken sağlıklı ürünlerden kuşku duyar ve uzaklaşır hale getirilmekte, kafası karıştırılmakta, toplumda paniğe varacak endişe ortamı yaratılmakta ve hatta sokak sütü, kayıt dışı gıda gibi sağlıksız ürünlere yönlendirilmektedir.
Gıda güvenliği çok disiplinli bir alan olup, birçok mesleğin konusunu içinde barındırmaktadır. Konunun uzmanları vardır. Uzmanlık alanları kendine has iken, kendi uzmanlık alanları dışındaki konularda, görüş veren bilim insanlarının, meslek mensuplarının gıda güvenliğiyle ilgili bilgilendirme yaparken çok dikkatli olmaları ve bunları yayınlayan kuruluşların da, konunun uzmanlarından görüş almaları gerektiği açıktır. Her konuda olduğu gibi, süt konusunda konuşurken bilimsel kaynaklar temel alınmalıdır. Kaldı ki; sütle ilgili bilimsel yayınların pek çoğunda sütün sağlığa yararlı etkileri vurgulanmaktadır. Söz konusu yayında bahsedilen olumsuz etkilere ilişkin bilimsel bir yayına rastlamak ise mümkün değildir
UHT işleminin süt proteinleri üzerinde etkisiyle ilgili yapılmış binlerce çalışma vardır. Isıya duyarlı olduğu için serum proteinlerinin denatüre olması ısıtılan her gıda maddesi için söz konusudur, ama denatüre olan serum proteini sindirilemez diye bir şey yoktur. Tam tersi sindirim kolaylaşmaktadır.
Çok sayıda insanın izlediği bir programda, spesifik olarak kendi uzmanlık alanlarına girmeyen konularda, tüketiciyi yanıltıcı, süt gibi tüketilmesi son derece önemli bir gıda maddesi hakkında yanlış bilgilerin verilmesi toplum sağlığı açısından tehlikelidir.
Basın özgürlüğünün amacı, kamuyu ilgilendiren işlerde gerçeğe uygun olarak haber vermeyi sağlamaktır. Basın yolu ile bir kişi, özellikle toplum sağlığını ilgilendiren konularda bilgi verirken dayanaklarının doğru olması gerekir. Ülkemizde 40 adet Gıda Mühendisliği Bölümü, 2 adet Süt Teknolojisi Bölümü mevcutken süt ile ilgili bilimsel gerçeklere ulaşmak çok zor olmasa gerektir. Meslek ilkeleri çerçevesinde tarafsız, doğru ve ciddi yayıncılık gereği, program yapımcısının da yayınladığı olayların doğruluğunu araştırma, halkın yanlış bilgilendirilmesine engel olma görevi vardır. Ciddiyet ve hassasiyetle incelenip soruşturulmadan ve gerçeğe ne derece uygun olduğu üzerinde durulmadan kamuoyuna bilgi sunulması hem hukuka, hem de etik değerlere aykırıdır.
Müvekkil Meslek Odaları Anayasa‘nın 135. Maddesi ve 6235 sayılı TMMOB Yasası uyarınca kurulmuş, kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olup, kamu yararına, çevrenin ve tüketicinin korunmasına hizmet etmek, toplumun gıda güvencesini ve güvenli gıdaya erişmek üzere her türlü girişimde bulunmak, toplumun bilinçli gıda tüketimi konusunda bilgilendirilmesi ve eğitimi için her türlü çalışmayı yapmak, amaçları arasındadır.
Bu amaçlara hizmet eden müvekkil meslek odalarının tüketiciyi yanıltıcı yayınlara duyarsız kalması mümkün değildir.
Yorumda bulunurken doğru dayanakların varlığı gerektiği gibi, bunları yayınlarken gerçekliğe uygunluğu ve kamuoyunu yanlış bilgilendirmemek gerektiği ilkesi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Saygılarımızla."