Merhaba hanımlar, henüz 21 yaşındayım hukuk fakültesi öğrencisiyim. Aşkı seviyorum ama aşk hakkında doğru düzgün bir fikrim bile yok. Belki özlem duyduğumu ifade etsem daha doğru olur. İlişkilerime baktığımda hep hoşlantı ve uyum sonucu başladığını görüyorum. Bu anlaşabilme durumu çıkmaza girdiğinde de arada aşk gibi güçlü bir duygu olmadığından hep terk eden taraf olmuşum..
Ben yapı itibariyle inceliklere önem veren nahif bir kızım. Ailenin uysal kedisi gibi işte. Bir de yaşımdan daha olgun bir düşünce yapım var. Bunu hem kendim farkındayım hem de çevremdekiler. Belki de bu yüzden hiç kendi yaşıtlarımla anlaşamıyorum.
Bir erkekten beklentim sorumluluk sahibi, centilmen, davranışlarında çocuksuluktan haytalıktan ziyade daha ağırbaşlı bendeki o kırılgan hassas yapıyı görüp ona göre davranacak biri olması. Fakültede ve çevremde böyle erkekler yok. Hepsi ders çıkışı okeye gidelim, instadan şu kızı ekleyelim boş boş akşama kadar oturalım kafasındaki tiplemeler. Hayatımda öyle çok biri olmadı ama olan kişiler de hep benden biraz daha büyük, işini gücünü oturtmuş, belli bir hayat düzeni kurmuş nispeten daha iletişim kurabildiğim erkeklerdi. Çok büyük erkeklere ilgi duymuyorum böyle anlatınca da yanlış anlaşılmasın en büyüğü ile 7 yaş vardı aramda. Ve son ilişkimde 4 yaş fark vardı.
Bir de evlilik düşüncem şu an için yok. Daha çok küçük ve toy hissediyorum kendimi fakat ciddi bir ilişki istiyorum. Yani hayatımdaki insana dair "bununla evleneceğim düşüncesi" taşımayı ve onun da bunu taşımasını arzu ediyorum. Buna göre davranış ve tutumlar içinde olmayı, o ciddiyette ilerlemeyi. Bilmiyorum kendimi tam ifade edebildim mi ama ilişkimiz öyke takılmalık ya da kısa bir serüvenden ziyade daha sağlam temeller üstüne kurulmuş olsun istiyorum işte.
Dediğim gibi sadece bu düşünceyi taşıdığım bir ilişki isterim. Şu an evlilik düşünmüyorum. Mesleğimde güzel noktalara gelmek iyi bir kariyer inşa etmek için uğraşıyorum. Ailem ingilizce konusunda küçük yaşta teşvik ettiler ve iyi bir gelişim sağladım sağ olsunlar. Şu an Fransızca öğreniyorum ikinci yabancı dil olarak, henüz yolun başındayım ama azimliyim
Bir aile dostumuzun ofisinde staj yapıyorum, sık sık onunla duruşmalara katılıyor, dilekçeler yazıyor, mesleki tecrübe kazanmaya çalışıyorum. Kız arkadaşlarımla bir okuma kulübümüz var, sanatsal etkinliklere katılıyoruz sık sık. Yani hayatım güzel ve sakin geçiyor fakat duygusal anlamda boşlukta hissediyorum bazen.
Önceki erkek arkadaşım fakülteden mezun olmuş, akademide eğitim görüyordu. Mutluyduk, kafa yapılarımız uyuşuyordu, beyefendi bir çocuktu ama aşık değildim ona. Sadece iyi anlaşıp beraber vakit geçirmeyi sevdiğim için hayatımdan çıkarmıyordum. Bana ilgisini, alakasını seviyordum ve durum böyleyken aşk çok da mühim değil değer veriyorum sonuçta diyordum fakat kendisi eski sevgilisini trajik bir biçimde kaybetmiş çok detay vermeyeyim. Bunu kendi içimde aşamadım. Çok saygı duyuyorum geçmişine ama hâlâ onu içinde bitiremediği ve hayatında hiçbir zaman biricik olamayacağım düşüncesiyle baş edemedim. Yakında mesleğe mesleğe kabul edilecek başka bir şehirde göreve başlayacak. Belki o çabalardı ama ben bunu da bahane ederek yol yakınken bitirdim.
Bazen düşünüyorum acaba nasibi ben mi itiyorum. İlişkileri hep bahane bularak bitirip bu yalnızlığı kendim mi yaratıyorum diye fakat mantığım hep kalbimden baskın oluyor. Bir hata ya da saygısızlık görünce bunu tolere eder, görmezden gelirsem kendime saygısızlık yaparım diyorum. Belki de yaşımın küçüklüğüne güvenip daha karşıma kimler çıkar düşüncesine güveniyorum içten içe. Fakat kadın hâkim bir arkadaşım geçen gün dedi ki "mesleğe girince de beklentilerini karşılayacak derinlikte adamlar olnadığını fark ediyorsun. Çok da seçici, kuralcı olmamak lazım belki de. Yaş 29'dan sesleniyorum bak sana" deyince biraz huzursuz oldum.
Böyle heveslisi gibi bu yaşta erkek bulayım, birini bulayım düşüncesi taşımak istemiyorum. Kim bana uyumludur diye her karşıma çıkan makul kişiyi duygusal bir çekim hissetmeden tanımak da istemiyorum. Hiçbir aksiyonum yok yani bir ilişkim olsun diye. Buna değecek birini görsem ve kalbimin gerçekten heyecanlandığını hissetsem çabalayacağım ama yok işte. Bu nasip denen şey bizi gelip bulan bir şey midir yoksa insanın elinde midir tamamen?
Kendimi birçok kötülükten sakınıp olabildiğince iyi ve kaliteli bir insan olmaya çalışırken kötü ya da vefasızlara denk gelip kırılmaktan da korkuyorum. Çevremde ve burada neler neler duyuyorum. Bu da aşka inancımı kırıyor sanırım.
Galiba benim aşktan beklentim romantik filmler ya da kitaptaki ideal betimlemeler gibi. Hoşlandım ama dediğim gibi hiç aşık olmadığım için öyle ideal bir aşk var mı onu da bilmiyorum. Hepsinin sonu hayal kırıklığı gibi hissediyorum.
Toparlarsam, kendi yolumda ilerliyorum ve nasipte varsa vakti gelince ben onu ya da o beni bulur kafasındaydım ama duyduklarım biraz kafamı karıştırdı, yıllar su gibi akıp gider ve hiç aşık olup mutlu bir aile kuramazsam diye endişeleniyorum bazen. Seçici olmak ve mantığı elden bırakmamak aşkı bulmaya engel mi olur? Fikirlerinize ihtiyacım var, okuduysanız çok teşekkür ederim biraz iç dökme gibi oldu.
Ben yapı itibariyle inceliklere önem veren nahif bir kızım. Ailenin uysal kedisi gibi işte. Bir de yaşımdan daha olgun bir düşünce yapım var. Bunu hem kendim farkındayım hem de çevremdekiler. Belki de bu yüzden hiç kendi yaşıtlarımla anlaşamıyorum.
Bir erkekten beklentim sorumluluk sahibi, centilmen, davranışlarında çocuksuluktan haytalıktan ziyade daha ağırbaşlı bendeki o kırılgan hassas yapıyı görüp ona göre davranacak biri olması. Fakültede ve çevremde böyle erkekler yok. Hepsi ders çıkışı okeye gidelim, instadan şu kızı ekleyelim boş boş akşama kadar oturalım kafasındaki tiplemeler. Hayatımda öyle çok biri olmadı ama olan kişiler de hep benden biraz daha büyük, işini gücünü oturtmuş, belli bir hayat düzeni kurmuş nispeten daha iletişim kurabildiğim erkeklerdi. Çok büyük erkeklere ilgi duymuyorum böyle anlatınca da yanlış anlaşılmasın en büyüğü ile 7 yaş vardı aramda. Ve son ilişkimde 4 yaş fark vardı.
Bir de evlilik düşüncem şu an için yok. Daha çok küçük ve toy hissediyorum kendimi fakat ciddi bir ilişki istiyorum. Yani hayatımdaki insana dair "bununla evleneceğim düşüncesi" taşımayı ve onun da bunu taşımasını arzu ediyorum. Buna göre davranış ve tutumlar içinde olmayı, o ciddiyette ilerlemeyi. Bilmiyorum kendimi tam ifade edebildim mi ama ilişkimiz öyke takılmalık ya da kısa bir serüvenden ziyade daha sağlam temeller üstüne kurulmuş olsun istiyorum işte.
Dediğim gibi sadece bu düşünceyi taşıdığım bir ilişki isterim. Şu an evlilik düşünmüyorum. Mesleğimde güzel noktalara gelmek iyi bir kariyer inşa etmek için uğraşıyorum. Ailem ingilizce konusunda küçük yaşta teşvik ettiler ve iyi bir gelişim sağladım sağ olsunlar. Şu an Fransızca öğreniyorum ikinci yabancı dil olarak, henüz yolun başındayım ama azimliyim
Bir aile dostumuzun ofisinde staj yapıyorum, sık sık onunla duruşmalara katılıyor, dilekçeler yazıyor, mesleki tecrübe kazanmaya çalışıyorum. Kız arkadaşlarımla bir okuma kulübümüz var, sanatsal etkinliklere katılıyoruz sık sık. Yani hayatım güzel ve sakin geçiyor fakat duygusal anlamda boşlukta hissediyorum bazen.
Önceki erkek arkadaşım fakülteden mezun olmuş, akademide eğitim görüyordu. Mutluyduk, kafa yapılarımız uyuşuyordu, beyefendi bir çocuktu ama aşık değildim ona. Sadece iyi anlaşıp beraber vakit geçirmeyi sevdiğim için hayatımdan çıkarmıyordum. Bana ilgisini, alakasını seviyordum ve durum böyleyken aşk çok da mühim değil değer veriyorum sonuçta diyordum fakat kendisi eski sevgilisini trajik bir biçimde kaybetmiş çok detay vermeyeyim. Bunu kendi içimde aşamadım. Çok saygı duyuyorum geçmişine ama hâlâ onu içinde bitiremediği ve hayatında hiçbir zaman biricik olamayacağım düşüncesiyle baş edemedim. Yakında mesleğe mesleğe kabul edilecek başka bir şehirde göreve başlayacak. Belki o çabalardı ama ben bunu da bahane ederek yol yakınken bitirdim.
Bazen düşünüyorum acaba nasibi ben mi itiyorum. İlişkileri hep bahane bularak bitirip bu yalnızlığı kendim mi yaratıyorum diye fakat mantığım hep kalbimden baskın oluyor. Bir hata ya da saygısızlık görünce bunu tolere eder, görmezden gelirsem kendime saygısızlık yaparım diyorum. Belki de yaşımın küçüklüğüne güvenip daha karşıma kimler çıkar düşüncesine güveniyorum içten içe. Fakat kadın hâkim bir arkadaşım geçen gün dedi ki "mesleğe girince de beklentilerini karşılayacak derinlikte adamlar olnadığını fark ediyorsun. Çok da seçici, kuralcı olmamak lazım belki de. Yaş 29'dan sesleniyorum bak sana" deyince biraz huzursuz oldum.
Böyle heveslisi gibi bu yaşta erkek bulayım, birini bulayım düşüncesi taşımak istemiyorum. Kim bana uyumludur diye her karşıma çıkan makul kişiyi duygusal bir çekim hissetmeden tanımak da istemiyorum. Hiçbir aksiyonum yok yani bir ilişkim olsun diye. Buna değecek birini görsem ve kalbimin gerçekten heyecanlandığını hissetsem çabalayacağım ama yok işte. Bu nasip denen şey bizi gelip bulan bir şey midir yoksa insanın elinde midir tamamen?
Kendimi birçok kötülükten sakınıp olabildiğince iyi ve kaliteli bir insan olmaya çalışırken kötü ya da vefasızlara denk gelip kırılmaktan da korkuyorum. Çevremde ve burada neler neler duyuyorum. Bu da aşka inancımı kırıyor sanırım.
Galiba benim aşktan beklentim romantik filmler ya da kitaptaki ideal betimlemeler gibi. Hoşlandım ama dediğim gibi hiç aşık olmadığım için öyle ideal bir aşk var mı onu da bilmiyorum. Hepsinin sonu hayal kırıklığı gibi hissediyorum.
Toparlarsam, kendi yolumda ilerliyorum ve nasipte varsa vakti gelince ben onu ya da o beni bulur kafasındaydım ama duyduklarım biraz kafamı karıştırdı, yıllar su gibi akıp gider ve hiç aşık olup mutlu bir aile kuramazsam diye endişeleniyorum bazen. Seçici olmak ve mantığı elden bırakmamak aşkı bulmaya engel mi olur? Fikirlerinize ihtiyacım var, okuduysanız çok teşekkür ederim biraz iç dökme gibi oldu.