Benim için baştaki yaşam, en guzeliydi. Bizim mahallede sade müstakil evler vardı, bazı zaman, annem bizi toplar köye babaanneme giderdik, kapı kilitlenmemiş, anahtarimizin olduğunu bile bilmiyorum. Akşam yemeğinden sonra dışarıda bahçede, üzümün altında, anneler, komşular bir toplanırdilar, cünkü bizim teypimiz vardı, 10 tane küçük plak üstüste koyulur, müzik dinlenirdi, şarkılar söylenirdi, erkekler politika üzerine tartışırdilar, sosyalisti, komunisti, anarşisti, konservativ I, bir tartışırdilar, zamanı gelince, hadi Ahmet bey, Mehmet bey iyi geceler, çocuğunu karısını toplayan eve. Hic kimse tutuklanmazdi, herkes korkusuz düşündüğünü söylerdi. Biz çocuklar, gözümüzü açtığımız gibi sokakta. Bütün mahallede 2 araba vardı. Bir saklambaç oynardık, vallahi sokakların nerelerine saklanirdik. Veya kale bastım oyunu vardı, o oyunda kaç tane sokak ileride, birbirimizi kovalardik. Biz çocuklar, herkesin çocuklarıyız, cünkü herkes, herkesin çocuğuna göz kulak olurdu. Kışın sobayı yakardık, radyoda radyo tiyatrosu, veya okulların yarışması, arkası yarın dinlerdik. Böyle kulaklarımız yapıştırdı radyoya. Okula tek başımıza yürüyerek ve kendi cantamizi kendimiz taşıyarak giderdik. Orta okula geçince, otobüsle 20 dakikalık şehrin içine okula giderdim, ve kimse demezdi, aaa olmaz, servis gelsin, veya annesi yanında gitsin. Eğitimde sınırlar ve saygı vardı. Oyuncaklarimizin değerini bilirdik. 25 kuruşa pazardan alınmış bir taş bebeğim vardı, onu böyle gözümüzün içi gibi bakardık. Kaç defa düşüp dizlerimiz açıldı, elime bir defa çivi girdi, hic çiviyi çıkarıp, oyuna devam. Diz kapaklarımiza da kum ekerdik.
. Annem bizimle, 3 kız kardeşiz, otobüsle şehire inerken, birisi binsin, eger oturma yeri az olunca, hemen bir dizine beni, bir dizine öbür kardeşimi, küçük kardeşim de önüne, yanındaki koltuk boşalsın da, başkası otursun diye. Simdi küçücük çocuklar koltuğa otturtuyor annesi ve bazi yaşlılar dikiliyor. Hiç akıllarına bile gelmiyor, çocuğu kucağına almaya. Erkekler hemen kalkar otobüsün arkasına giderdik er, bir kadın veya kız çocuğu bindiği zaman ve oturma yeri az olduysa. Çok güzel bir zamandı. Kadinlar saçlarını tupe yapardı, jackie Kennedy ne giyerse, kadinlar hemen kumasciya giderdik er, sonra terziye aynı elbiseyi diktir meye. Düğünler dışarıda, ne erkek ne kadın ayrı diye hiç bir şey yoktu. Herkes beraber. Benim için en güzel bir zamandı, hedef ileri diye bir his vardı. Atatürkün bıraktığı izler çok çok tazeydi. Çok yazık Türkiye nin bu durumu hiç benim memleketim olarak görmüyorum. Sanki doğu da bir yabancı memleket gibi geliyor bana. Alınanların bir sözü var, herkes hakkettiği yönetmenin altında yaşar, diyor ama Türkiye bunu hakettimi bilmiyorum. Rahmetli anneciğim derdi, bunların rahatlık kıçına battı, ille böyle bir yönetim istiyoruz dediler, işte başlarında şimdi.