Kötülüklerin büsbütün egemen olduğu namussuz bir çağ bu , biliyorsun .. Cemal Süreya
Nerden başlayacağımı bilmiyorum lafa döndürüp dolaşıp yazıp siliyorum ama umarım duygularımı size geçirebilirim. İnanılmaz moralim bozuk şekilde yazıyorum bu yazıyı.
Ben artık çok yoruldum herşeyden ve böyle devam mı edecek ?
Tacizler, tecavüzler, hayvanlara yapılan zulümler, adaletsizlik, ekonomi, mutsuzluk...
Artık şaşırmamaya hatta haberi geçmeye başladık bile. Yüreğimiz kaldırmıyor deyip izlemiyoruz kötü şeyleri.
Yediğin bir çeşit meyveyse ikincisini almak lüks oluyor bazen. Tatlısını , çerezini söylemiyorum bile.
İş desen kimse sabahın köründe kalıp akşama kadar babasının hayrına çalışmıyor, herkes birbirine destek olması gerekirken aksine köstek olup işi daha da zorlaştırıyor birbirine. İşle uğraştığın yetmiyor birde insanların kaprisi ekleniyor üstüne.
Bazen anneanneme diyorum en güzel zamanlarda yaşamışsın gençliğini seksenlerde diye. Anlamı vardı birşeylerin diyorum. O zamanda yokluk vardı diyor. Ee o zaman psikolojisi bozuk insanlar yok muydu ? İnsanlar kayınvalidelerine sinir olmuyor muydu ? Gelinlerine üzülmüyor muydu ? Kavga etmiyorlar mıydı ? En ufak şeyde bence git psikologa görün mü diyorlardı. Ya da psikolog sakız gibi antidepresan mı dağıtıyordu ? Tamam dönemin getirdikleri de var tabiki ama o zaman yaşayan 30 yaşındaki kadın depresyona girmiyor muydu ?
Herkesin bildiği anahtarı komşumuza bırakırdık meselesi de var. Güven vardı yani. Biz küçükken sokakta oynardık. Arkadaşımızın annesine giderdik yemek yapardı. Şimdi birinin çocuğunu sevmeye korkuyorum ki annesi babası ters tepki verebilir diye.
Neden böyle oldu ? Neden basitleşti herşey ? Bu tahammülsüzlük , kötülük önceden de var mıydı bu kadar ? Doyumsuzluk hat safhada artık.
Ekmek aslanın ağzında derlerdi , şimdilerde midesine inmiş.
Yani olayın özü birşeylerin değerinin kalmaması beni çok yıprattı. Seksenler izlerken öyle mutlu oluyorum ki. Televizyon çıkmış diye mutlu oluyor insanlar. Karşısında kestane pişirip dizi izliyorlar ailecek. Bizde de herkesin elinde telefon laptop odamıza çekiliyoruz yalnız kalmak istiyoruz anlamsız yani dizilerin hepsi elimizin altında, bu hafta ne olacak diye beklediğimiz akşamına annemin çayla içeriz diye börek yaptığı adam akıllı dizi kalmadı. Yapılan hobiler bile aynı.
Biz böyle donuk yaşarsak çocuklarımıza nasıl öğreticez hislerini yaşamayı ?
Gerçekten o sıcaklığı arayarak geçiyor ömrüm. Bir radyo görünce diyorum kimbilir başında kimler bekleyip haberleri dinledi , o haberlere üzüldü sevindi diye.
Anneannemin annesi kahve çekirdeğini alır evde kendisi çekermiş. Annem anlatıyor diyor ki çektikçe kokusu çıkardı anlardım ki komşular gelecek. Ben gider anneannem sizi bekliyor gelin derdim gelip otururlardı sohbet ederlerdi diyor. Şimdiye bakınca gidip kafede buluşalım binbir çeşit hazır kahveden içelim sonra kalkıp evimize gidelim. Ne manasız ne boş şeyler..
Zaten sürekli karşımızda cinayetlere , kadınlarımıza , tacizlere , tecavüzlere hiç girmiyorum utanmasak parmak uçlarımızda yürüyeceğiz öyle ki tedirginiz artık..
Geçmişe o yoğun duygulara öyle özlem duyuyorum ki .. Bu özlemle yaşamakta ne kadar doğru bilmiyorum.
Sadece içimi dökmek istedim okuyan herkese çok teşekkür ederim.
Nerden başlayacağımı bilmiyorum lafa döndürüp dolaşıp yazıp siliyorum ama umarım duygularımı size geçirebilirim. İnanılmaz moralim bozuk şekilde yazıyorum bu yazıyı.
Ben artık çok yoruldum herşeyden ve böyle devam mı edecek ?
Tacizler, tecavüzler, hayvanlara yapılan zulümler, adaletsizlik, ekonomi, mutsuzluk...
Artık şaşırmamaya hatta haberi geçmeye başladık bile. Yüreğimiz kaldırmıyor deyip izlemiyoruz kötü şeyleri.
Yediğin bir çeşit meyveyse ikincisini almak lüks oluyor bazen. Tatlısını , çerezini söylemiyorum bile.
İş desen kimse sabahın köründe kalıp akşama kadar babasının hayrına çalışmıyor, herkes birbirine destek olması gerekirken aksine köstek olup işi daha da zorlaştırıyor birbirine. İşle uğraştığın yetmiyor birde insanların kaprisi ekleniyor üstüne.
Bazen anneanneme diyorum en güzel zamanlarda yaşamışsın gençliğini seksenlerde diye. Anlamı vardı birşeylerin diyorum. O zamanda yokluk vardı diyor. Ee o zaman psikolojisi bozuk insanlar yok muydu ? İnsanlar kayınvalidelerine sinir olmuyor muydu ? Gelinlerine üzülmüyor muydu ? Kavga etmiyorlar mıydı ? En ufak şeyde bence git psikologa görün mü diyorlardı. Ya da psikolog sakız gibi antidepresan mı dağıtıyordu ? Tamam dönemin getirdikleri de var tabiki ama o zaman yaşayan 30 yaşındaki kadın depresyona girmiyor muydu ?
Herkesin bildiği anahtarı komşumuza bırakırdık meselesi de var. Güven vardı yani. Biz küçükken sokakta oynardık. Arkadaşımızın annesine giderdik yemek yapardı. Şimdi birinin çocuğunu sevmeye korkuyorum ki annesi babası ters tepki verebilir diye.
Neden böyle oldu ? Neden basitleşti herşey ? Bu tahammülsüzlük , kötülük önceden de var mıydı bu kadar ? Doyumsuzluk hat safhada artık.
Ekmek aslanın ağzında derlerdi , şimdilerde midesine inmiş.
Yani olayın özü birşeylerin değerinin kalmaması beni çok yıprattı. Seksenler izlerken öyle mutlu oluyorum ki. Televizyon çıkmış diye mutlu oluyor insanlar. Karşısında kestane pişirip dizi izliyorlar ailecek. Bizde de herkesin elinde telefon laptop odamıza çekiliyoruz yalnız kalmak istiyoruz anlamsız yani dizilerin hepsi elimizin altında, bu hafta ne olacak diye beklediğimiz akşamına annemin çayla içeriz diye börek yaptığı adam akıllı dizi kalmadı. Yapılan hobiler bile aynı.
Biz böyle donuk yaşarsak çocuklarımıza nasıl öğreticez hislerini yaşamayı ?
Gerçekten o sıcaklığı arayarak geçiyor ömrüm. Bir radyo görünce diyorum kimbilir başında kimler bekleyip haberleri dinledi , o haberlere üzüldü sevindi diye.
Anneannemin annesi kahve çekirdeğini alır evde kendisi çekermiş. Annem anlatıyor diyor ki çektikçe kokusu çıkardı anlardım ki komşular gelecek. Ben gider anneannem sizi bekliyor gelin derdim gelip otururlardı sohbet ederlerdi diyor. Şimdiye bakınca gidip kafede buluşalım binbir çeşit hazır kahveden içelim sonra kalkıp evimize gidelim. Ne manasız ne boş şeyler..
Zaten sürekli karşımızda cinayetlere , kadınlarımıza , tacizlere , tecavüzlere hiç girmiyorum utanmasak parmak uçlarımızda yürüyeceğiz öyle ki tedirginiz artık..
Geçmişe o yoğun duygulara öyle özlem duyuyorum ki .. Bu özlemle yaşamakta ne kadar doğru bilmiyorum.
Sadece içimi dökmek istedim okuyan herkese çok teşekkür ederim.