Mutlu sonla bitmeyen hikayeler

kugukusu

Yeni Üye
Kayıtlı Üye
25 Ocak 2024
57
60
35
Hepimiz iyi şeylere umut ederek yaşarız. Umut ederiz. Kendimizi "korunaklı" sanarız. Herekese olur ama bana birşey olmaz diye düşünürüz. İnsanoğlu kendi ölümüne bile inanmaz ki. Beyin bunu bildiği, hatta emin olduğu halde inanmaz. Hayaline getiremez.

İşte bende 3 hafta önce olası ihtimalini bildiğim halde inanamayacağım bir durum yaşadım. Uzun süredir hasretini çektiğim gebeliği yaşadım, sevinçten hergün ağladım, onu kucağıma alacağım günü iple çekerken ve o güne kadar herşey yolunda ilerlerken, başkalarının hikayelerini bilsem de "bana ve bebeğime asla birşey olmaz, herşey iyi olacak" derken, aniden 21. haftada o acı haberi aldım ve gebeliğimi sonlandırmak, pardon bebeğimi kaybetmek zorunda kaldım. Hayat elinin tersiyle bir tokat attı bana. Hatırlattı bana neyin ne olduğunu, yerimi bilmem gerektiğini. Çok göklerde uçma seni de ezerim dedi. Herkesi ezdiği gibi.

Beni çok ezmişliği var geçmişte. 35 yaşımdayım. Gururum çok inciniyor o yüzden. Neler yaşadım neler. Tahmin edemezsiniz. Edersiniz de, ben burada söylemem şimdi onları. Ama çok dehşetli olaylar yaşamışlığım var. Hayat çok tokatlar attı bana. Herkese attığı gibi. Beni sevmiyor hayat, kimseyi sevmediği gibi. İnançlı da değilim, Allah beni koruyor da diyemem, çünkü pardon ama Allah kimseyi korumuyor, inanın. Korumadığı milyarlarca can var - ve bura sadece insan dahil değil. Kimse korunmuyor. Kimse garantili değil bu hayatta. Tesadüfe, şansa yaşıyoruz her anımızı. Öyle değil mi? Bebeğimi kaybettiğimde de doktor "sadece talihsizlik, şanssızlık" dedi. Ne kadar trajikomik, değil mi? Hayat ne kadar da yaşanmaya değmez bir şey. Biz onu yaşayarak, ona layık olmadığı değeri vererek taçlandırıyoruz celladımızı. Ona mağlup oluyor, esiri oluyoruz aslında. Bilinmedik bir yerde kendi irademiz dışında doğarak, salakça güzel şeylere aldanarak, kandırılarak yaşıyoruz ve birden bammm! hayatın tokat atma isteği gelmiştir. O an biz bir hiçiz. Acıların, fiziki acıların, manevi ağrıların hiçbir önemi yoktur hayatta. Hiç bir canlı için. Yeter ki o gün acıkınca yemek ye, susadıkça su iç ki, genler yaşamaya devam etsin - tabi kendi planladığı, istediği zamana kadar.

Bu hayatta her bir canlı masum. Hatta genlerimiz, bakteriler, enfeksiyonlar bile masum. Herşey yaşamaya çalışıyor. Ama tesadüflere bağlı olarak. Ne kadar acımasız, değil mi?

Hayatımı devam ettirmek, bu oyunu daha fazla oynamak istemiyorum. Çünkü hiçbir hikaye mutlu bitmez. Ve ben bu "doğum sancısına", yaşam sancısına daha fazla katlanmak istemiyorum. Hayatımı sonlandırarak eşime ve aileme acı yaşatmak da istemiyorum. Elim kolum bağlı kaldım. Tabi hayat burada da kendi acımasız oyununu oynuyor.

Çok çaresizim.
 
Çok geçmiş olsun umarım bir daha böyle talihsizlikler yaşamazsınız. Fakat bir şey yazarken insanların inançlarına dil uzatmayın. Allah var veya yok düşüncesinin muhasebesini vicdanınızda yapın. Kimi çok acı şeyler yaşar kimi yaşamaz, kimi orta şekerli gider işte. Bir şekilde herkes dünyadaki yerini tamamlar. Ama babaannem sular bulanmadan durulmaz derdi. Belki bundan sonrası iyi olacak yaşadığımız her kötü günde hayatımıza mı son verelim? Öyle olsa inanın dünyada insan kalmaz. Terapi alın
 
Hepimiz iyi şeylere umut ederek yaşarız. Umut ederiz. Kendimizi "korunaklı" sanarız. Herekese olur ama bana birşey olmaz diye düşünürüz. İnsanoğlu kendi ölümüne bile inanmaz ki. Beyin bunu bildiği, hatta emin olduğu halde inanmaz. Hayaline getiremez.

İşte bende 3 hafta önce olası ihtimalini bildiğim halde inanamayacağım bir durum yaşadım. Uzun süredir hasretini çektiğim gebeliği yaşadım, sevinçten hergün ağladım, onu kucağıma alacağım günü iple çekerken ve o güne kadar herşey yolunda ilerlerken, başkalarının hikayelerini bilsem de "bana ve bebeğime asla birşey olmaz, herşey iyi olacak" derken, aniden 21. haftada o acı haberi aldım ve gebeliğimi sonlandırmak, pardon bebeğimi kaybetmek zorunda kaldım. Hayat elinin tersiyle bir tokat attı bana. Hatırlattı bana neyin ne olduğunu, yerimi bilmem gerektiğini. Çok göklerde uçma seni de ezerim dedi. Herkesi ezdiği gibi.

Beni çok ezmişliği var geçmişte. 35 yaşımdayım. Gururum çok inciniyor o yüzden. Neler yaşadım neler. Tahmin edemezsiniz. Edersiniz de, ben burada söylemem şimdi onları. Ama çok dehşetli olaylar yaşamışlığım var. Hayat çok tokatlar attı bana. Herkese attığı gibi. Beni sevmiyor hayat, kimseyi sevmediği gibi. İnançlı da değilim, Allah beni koruyor da diyemem, çünkü pardon ama Allah kimseyi korumuyor, inanın. Korumadığı milyarlarca can var - ve bura sadece insan dahil değil. Kimse korunmuyor. Kimse garantili değil bu hayatta. Tesadüfe, şansa yaşıyoruz her anımızı. Öyle değil mi? Bebeğimi kaybettiğimde de doktor "sadece talihsizlik, şanssızlık" dedi. Ne kadar trajikomik, değil mi? Hayat ne kadar da yaşanmaya değmez bir şey. Biz onu yaşayarak, ona layık olmadığı değeri vererek taçlandırıyoruz celladımızı. Ona mağlup oluyor, esiri oluyoruz aslında. Bilinmedik bir yerde kendi irademiz dışında doğarak, salakça güzel şeylere aldanarak, kandırılarak yaşıyoruz ve birden bammm! hayatın tokat atma isteği gelmiştir. O an biz bir hiçiz. Acıların, fiziki acıların, manevi ağrıların hiçbir önemi yoktur hayatta. Hiç bir canlı için. Yeter ki o gün acıkınca yemek ye, susadıkça su iç ki, genler yaşamaya devam etsin - tabi kendi planladığı, istediği zamana kadar.

Bu hayatta her bir canlı masum. Hatta genlerimiz, bakteriler, enfeksiyonlar bile masum. Herşey yaşamaya çalışıyor. Ama tesadüflere bağlı olarak. Ne kadar acımasız, değil mi?

Hayatımı devam ettirmek, bu oyunu daha fazla oynamak istemiyorum. Çünkü hiçbir hikaye mutlu bitmez. Ve ben bu "doğum sancısına", yaşam sancısına daha fazla katlanmak istemiyorum. Hayatımı sonlandırarak eşime ve aileme acı yaşatmak da istemiyorum. Elim kolum bağlı kaldım. Tabi hayat burada da kendi acımasız oyununu oynuyor.

Çok çaresizim.
Kaybın için çok üzüldüm.. Bir anne için çok sarısıcı... Şu an inanılmaz duygusal bir acı içindesin. Acını yaşa, yasını tut, ağlamak istiyorsan ağla... Biraz kendini toparlayınca lütfen psikolojik bir destek al. Sana çok iyi gelecek yazdıklarına bakınca ruhen yorgun birini gördüm. İyi geleceğine inanıyorum. Seni seven değer veren insanlar var, mutlaka senin de güzel bir bebeğin olacak güzel bir anne olacaksın onun için hem bedenen hem ruhen kendini iyileştir..
İnanç konusunda herkes bazı anlarda sorgular her şeyi öfke ile kendine biraz zaman ver.. yaşında hiç bir şey yok gayet gençsin artık eskisi gibi değil hiç bir şey geç kalmış gibi hissetme kendini
 
Psikolojik destek alacağım. Sırf içimi sadece bir insana döküp bir insanı karartmak için. Başkalarına zarar vermemek için. Kendim için değil yani. Bak mesela burada yazdım bir çok kişiyi üzdüm bile. İnanç konusunda ve s. İçinizi kararttım. Özür dilerim.

Ama iyileşmek istemiyorum. Önceden çok gitmişliğim, iyileşmişliğim var. Sonra döngü yine yeni yeniden başlıyor.

Psikolojik destek hayatın acımasız gerçeklerini değiştirirmi? Psikolojik destek alınca, eşim bir gün araba kazasında ölse üzülmeyecek miyim? Veya az üzülecek miyim? Hadi diyelim az üzüldüm? Ee? Ne elde edeceğim?

Neyse kusura bakmayın arkadaşlar.
 
Geçmiş olsun nasıl düşünürseniz öyle de yaşarsınız hayatda ne acılar var.Herkes kendi cektigini bilir.Kimi mücadeleye devam eder kimi vazgeçer .Çözüm psikolojik destekde çözüm hayatı sevmekte çözüm var olana odaklanmakta.Dibe düşmek seçim değildir orada kalmak ise seçimdir .Siz bu şekilde olmak isterseniz saygı duyarım çare sizde kimsede değil.
 
Hepimiz iyi şeylere umut ederek yaşarız. Umut ederiz. Kendimizi "korunaklı" sanarız. Herekese olur ama bana birşey olmaz diye düşünürüz. İnsanoğlu kendi ölümüne bile inanmaz ki. Beyin bunu bildiği, hatta emin olduğu halde inanmaz. Hayaline getiremez.

İşte bende 3 hafta önce olası ihtimalini bildiğim halde inanamayacağım bir durum yaşadım. Uzun süredir hasretini çektiğim gebeliği yaşadım, sevinçten hergün ağladım, onu kucağıma alacağım günü iple çekerken ve o güne kadar herşey yolunda ilerlerken, başkalarının hikayelerini bilsem de "bana ve bebeğime asla birşey olmaz, herşey iyi olacak" derken, aniden 21. haftada o acı haberi aldım ve gebeliğimi sonlandırmak, pardon bebeğimi kaybetmek zorunda kaldım. Hayat elinin tersiyle bir tokat attı bana. Hatırlattı bana neyin ne olduğunu, yerimi bilmem gerektiğini. Çok göklerde uçma seni de ezerim dedi. Herkesi ezdiği gibi.

Beni çok ezmişliği var geçmişte. 35 yaşımdayım. Gururum çok inciniyor o yüzden. Neler yaşadım neler. Tahmin edemezsiniz. Edersiniz de, ben burada söylemem şimdi onları. Ama çok dehşetli olaylar yaşamışlığım var. Hayat çok tokatlar attı bana. Herkese attığı gibi. Beni sevmiyor hayat, kimseyi sevmediği gibi. İnançlı da değilim, Allah beni koruyor da diyemem, çünkü pardon ama Allah kimseyi korumuyor, inanın. Korumadığı milyarlarca can var - ve bura sadece insan dahil değil. Kimse korunmuyor. Kimse garantili değil bu hayatta. Tesadüfe, şansa yaşıyoruz her anımızı. Öyle değil mi? Bebeğimi kaybettiğimde de doktor "sadece talihsizlik, şanssızlık" dedi. Ne kadar trajikomik, değil mi? Hayat ne kadar da yaşanmaya değmez bir şey. Biz onu yaşayarak, ona layık olmadığı değeri vererek taçlandırıyoruz celladımızı. Ona mağlup oluyor, esiri oluyoruz aslında. Bilinmedik bir yerde kendi irademiz dışında doğarak, salakça güzel şeylere aldanarak, kandırılarak yaşıyoruz ve birden bammm! hayatın tokat atma isteği gelmiştir. O an biz bir hiçiz. Acıların, fiziki acıların, manevi ağrıların hiçbir önemi yoktur hayatta. Hiç bir canlı için. Yeter ki o gün acıkınca yemek ye, susadıkça su iç ki, genler yaşamaya devam etsin - tabi kendi planladığı, istediği zamana kadar.

Bu hayatta her bir canlı masum. Hatta genlerimiz, bakteriler, enfeksiyonlar bile masum. Herşey yaşamaya çalışıyor. Ama tesadüflere bağlı olarak. Ne kadar acımasız, değil mi?

Hayatımı devam ettirmek, bu oyunu daha fazla oynamak istemiyorum. Çünkü hiçbir hikaye mutlu bitmez. Ve ben bu "doğum sancısına", yaşam sancısına daha fazla katlanmak istemiyorum. Hayatımı sonlandırarak eşime ve aileme acı yaşatmak da istemiyorum. Elim kolum bağlı kaldım. Tabi hayat burada da kendi acımasız oyununu oynuyor.

Çok çaresizim.
 
Son düzenleme:
Ben de gecen sene 20 haftalik hamileyken bebegimi kaybetmek zorunda kaldim. Siz bu tarz ornekler biliyormussunuz benim etrafimda pek gebe olmadigi icin boyle bir ihtimalden haberim yoktu. Şok oldum. Zor bir dogumla bebegimi topraga verdim ve bir daha cocuk yapmama karari aldim. Bu surecin bu kadar belirsiz oldugunu bilmiyordum bu da benim cehaletim. Kendimce bu aciyi bir daha yasamamanin yolunu bulmustum esim de destekcimdi ama icimdeki gecmeyen agirlik icin hemen bir EMDR uygulayabilen bir profesyonele gittim destek aldim. Bana cok iyi geldi insallah size de gelir. Uzerinizdeki agirligi, umutsuzlugu, hakisizliga ugramis hissini en iyi ben bilirim. En kisa surede iyilesmeniz dilegiyle.
Bu belirsizlikle asla bas edemem diyordum. Acimi yasadim, yasimi tuttum iyilestim. Su an tekrar hamileyim. Genetik test verdim fakat bayram oncesi yetersiz kan verisi yuzunden yuksek risk bulundu. Yeni olcum icin tekrar kan verdim. Isterdim ki guzel haber alayim bayramim bayram olsun. Olmadi, yine bekleme surecindeyim hem de biraz kaygili. Nasil sabrettigime dair bir formulum ya da fikrim benim de yok. Is nereye varir onu da bilmiyorum. Kendim ve sizin icin tek istegim saglikli ve iyi bir evladimizin olmasi, o evladin da göz ve gönul aydinligimizin olmasidir.
Su an karanliktasiniz biliyorum size verebilecegim tek garanti şu o bulutlar dagilacak inanin. Acisi azalmasa zaten yaşanmaz. Iyi haberlerinizi almak dilegiyle.
 
Çok geçmiş olsun umarım bir daha böyle talihsizlikler yaşamazsınız. Fakat bir şey yazarken insanların inançlarına dil uzatmayın. Allah var veya yok düşüncesinin muhasebesini vicdanınızda yapın. Kimi çok acı şeyler yaşar kimi yaşamaz, kimi orta şekerli gider işte. Bir şekilde herkes dünyadaki yerini tamamlar. Ama babaannem sular bulanmadan durulmaz derdi. Belki bundan sonrası iyi olacak yaşadığımız her kötü günde hayatımıza mı son verelim? Öyle olsa inanın dünyada insan kalmaz. Terapi alın
+1
 
Psikolojik destek alacağım. Sırf içimi sadece bir insana döküp bir insanı karartmak için. Başkalarına zarar vermemek için. Kendim için değil yani. Bak mesela burada yazdım bir çok kişiyi üzdüm bile. İnanç konusunda ve s. İçinizi kararttım. Özür dilerim.

Ama iyileşmek istemiyorum. Önceden çok gitmişliğim, iyileşmişliğim var. Sonra döngü yine yeni yeniden başlıyor.

Psikolojik destek hayatın acımasız gerçeklerini değiştirirmi? Psikolojik destek alınca, eşim bir gün araba kazasında ölse üzülmeyecek miyim? Veya az üzülecek miyim? Hadi diyelim az üzüldüm? Ee? Ne elde edeceğim?

Neyse kusura bakmayın arkadaşlar.
Bu doğum işlerinin bu şekilde yürüdüğünü bilmiyor muydunuz? Şu forumda daha önce hamilelikte bebek kaybı yaşamayan var mi desek 1 kişi bile çıkmaz 1 kişi.bu hayatın acımasız gerçeği değil ki herkesin başına gelen sistemsel bir durum.haa bir de madem hayatın bu kadar acımasız olduğunu düşünüyorsanız ve hayatınıza son verebilecek kadar mutsuzsanız, aynı acımasızlığa başka bir canlı getiremedim diye kahrolmak nasıl bir mantıktır? Ne düşündüğünüzü resmen kendiniz de bilmiyorsun.anne olabilecek olgunluk sizde var mı yani? Daha kendi psikolojinize sahip çıkarıyorsunuz o doğacak çocuğu nasıl yetiştireceksiniz?
 
Son düzenleme:
Şu an kendinizi kötü hissetmeniz gayet normal, yine hamile kalırsınız, yine sevinirsiniz sonra inşallah bebeğinizi kollarınıza alırsınız.
Benim gelinimde başta peşpeşe 2 düşük yaptı, 3. de bebeğine kavuştu. Pozitif düşünmeye çalışın.
 
Ben de gecen sene 20 haftalik hamileyken bebegimi kaybetmek zorunda kaldim. Siz bu tarz ornekler biliyormussunuz benim etrafimda pek gebe olmadigi icin boyle bir ihtimalden haberim yoktu. Şok oldum. Zor bir dogumla bebegimi topraga verdim ve bir daha cocuk yapmama karari aldim. Bu surecin bu kadar belirsiz oldugunu bilmiyordum bu da benim cehaletim. Kendimce bu aciyi bir daha yasamamanin yolunu bulmustum esim de destekcimdi ama icimdeki gecmeyen agirlik icin hemen bir EMDR uygulayabilen bir profesyonele gittim destek aldim. Bana cok iyi geldi insallah size de gelir. Uzerinizdeki agirligi, umutsuzlugu, hakisizliga ugramis hissini en iyi ben bilirim. En kisa surede iyilesmeniz dilegiyle.
Bu belirsizlikle asla bas edemem diyordum. Acimi yasadim, yasimi tuttum iyilestim. Su an tekrar hamileyim. Genetik test verdim fakat bayram oncesi yetersiz kan verisi yuzunden yuksek risk bulundu. Yeni olcum icin tekrar kan verdim. Isterdim ki guzel haber alayim bayramim bayram olsun. Olmadi, yine bekleme surecindeyim hem de biraz kaygili. Nasil sabrettigime dair bir formulum ya da fikrim benim de yok. Is nereye varir onu da bilmiyorum. Kendim ve sizin icin tek istegim saglikli ve iyi bir evladimizin olmasi, o evladin da göz ve gönul aydinligimizin olmasidir.
Su an karanliktasiniz biliyorum size verebilecegim tek garanti şu o bulutlar dagilacak inanin. Acisi azalmasa zaten yaşanmaz. Iyi haberlerinizi almak dilegiyle.
Benzer durumlar yaşamışız, benzer duygular. Bende artık çocuk yapmak istemiyorum. Korkuyorum. Bu korkuyu nasıl aşarım, bilmiyorum.
Umarım sağlıkla kucağınıza alırsınız bebeğinizi. O da sağlıkla büyür.
Hayat zorla iyileştiriyor insanı evet.
 
Bu doğum işlerinin bu şekilde yürüdüğünü bilmiyor muydunuz? Şu forumda daha önce hamilelikte bebek kaybı yaşamayan var mi desek 1 kişi bile çıkmaz 1 kişi.bu hayatın acımasız gerçeği değil ki herkesin başına gelen sistemsel bir durum.haa bir de madem hayatın bu kadar acımasız olduğunu düşünüyorsanız ve hayatınıza son verebilecek kadar mutsuzsanız, aynı acımasızlığa başka bir canlı getiremedim diye kahrolmak nasıl bir mantıktır? Ne düşündüğünüzü resmen kendiniz de bilmiyorsun.anne olabilecek olgunluk sizde var mı yani? Daha kendi psikolojinize sahip çıkarıyorsunuz o doğacak çocuğu nasıl yetiştireceksiniz?
Gerçekten bu kadar kaba olmak zorunda mısınız?
Tek tesellim zaten bebeğim bu kötü dünyaya gelmedi düşüncesi hep. Bilmeden konuşmanız ayıp ya... ben anti-natalistim zaten. Ama her kadın gibi annelik duygusuna yenik düştüm, suçum buysa. Sende kadınsın ya hani, anlarsın belki?
Ha birde, riskleri biliyordum tamam o zaman üzülmeyeceğim. Ah nasıl rahatladım bir bilsen.

Konu bebek değil, hayatın acımasızlığı ve beklenmedik olması arkadaşım...
 
Çok zor süreçlerden geçiyorsunuz, belli ki geriden gelen şeyler de var. Bu yaşadığınız ilk aci degil anlaşılan. Evet hayat bize gül bahçesi vadetmiyor. Adaletli ve sonsuz şefkatli bir dünyada yaşamıyoruz. Bize kimse bunun sözünü de vermedi zaten. Yaşamın anlamı hepimiz için farkli, ve her dönemimizde bizim için de değişiyor bu anlam. Siz çok sarsıcı bir dönemden geçiyorsunuz, ama hiçbir acı hiçbir duygu olduğu gibi kalmıyor, neyse ki. Bu süreci biraz baş edilir kılabilmek ilk hedefiniz olsun. Ölürüz, ölümlüyuz zaten. Şu "hayat bize layık değil" düşüncesini biraz uzaklaştırmaya çalışın derim. Dedigim gibi, belki de cok anlam yüklememek, yeryüzündeki şu kısa ziyaretimize derin anlamlar bulmamaya çalışmak gerekir. Belki de amaç iki uç güzel anı yaşamak, birilerine, bir şeylere dokunabilmek, belki de biraz tadini çıkarmaktır. Nereden bakarsanız odur hayat. Sonsuza dek oturup acılarımızla bakışamayız öyle değil mi? Şimdi güzel bir şarkı açın kendinize. Ağlayın, yazın, bağırın, bakın nasıl da gevşemeye başlayacak göğsünüzdeki o taş. Bu acı geçecek diyemem ama, bununla da yeniden yeşermenin bir yolunu bulacaksınız
 
Bilmiyorum. Hayat beni de uzun süre tokat manyagi yapti, ama Allaha isyan etmek hic aklima gelmedi. Psikolojik destek almalisiniz, hem bu kayip icin, hem daha önce yasadiklariniz icin. Fatalism su anda ihtiyaciniz oldugu en son sey
 
cok gecmis olsun, bebeginizi neden kaybettiniz? ayni seyleri ablam da yasadi ve kaybindan sonra onlemlerini aldi, simdi saglikica bebegini kucagina aldi
 
cok gecmis olsun, bebeginizi neden kaybettiniz? ayni seyleri ablam da yasadi ve kaybindan sonra onlemlerini aldi, simdi saglikica bebegini kucagina aldi
Bebeğimin kalbiyle akciğeri arasında bilinmeyen bir sebepten kitle oluştu ve çok büyümüştü. Akciğer gelişimini etkiledi. Yaşama ihtimali yok dediler.
Ablanıza da çok geçmiş olsun. Önlem alınabilirmi diye sorduğumda doktorlar bununla bağlı sizin yapabileceğiniz hiçbirşey yok dediler.
 
X