- 10 Ocak 2016
- 1.136
- 2.373
Onlar için hem üzülüyorum hem de üzülmüyorum - dünya artık sınırlarını kaybediyor. Buna ayak uydurmaları bir yerde şart. Ama dil öğrenmese de çöpçü olması bile inanın benim için sorun değil. Bir mesleği olsun, helâl yollardan para kazandığını görelim yeter. Çocukta disiplin yok. Ben 10. sınıf öğrencisine karşımda bacak bacak üstüne atmaması ve yüksek sesle konuşmaması gerektiğini defalarca hatırlatmak zorunda mıyım? Saygıyı ilke edinmezse ülkeye yararlı bir birey olması mümkün değil ki.Her öğrencinin İngilizceyi öğrenecek ezber kafa , ,yetenği , olacağını sanmıyorum ,çabalayan ve ilgilenen kazanacaktır fazla da kendinizi üzmeyin bu bütün dünya da böyle
Bazılar da çöpçü olacak
Çocuğunuz var mı bilmiyorum ama ergenlerin kadınlık hormon düzeyleriOnlar için hem üzülüyorum hem de üzülmüyorum - dünya artık sınırlarını kaybediyor. Buna ayak uydurmaları bir yerde şart. Ama dil öğrenmese de çöpçü olması bile inanın benim için sorun değil. Bir mesleği olsun, helâl yollardan para kazandığını görelim yeter. Çocukta disiplin yok. Ben 10. sınıf öğrencisine karşımda bacak bacak üstüne atmaması ve yüksek sesle konuşmaması gerektiğini defalarca hatırlatmak zorunda mıyım? Saygıyı ilke edinmezse ülkeye yararlı bir birey olması mümkün değil ki.
Hocam her okulun, her sınıfın aynı olmadığını bilmek içinizi rahatlatacaksa öncelikle onu söyleyerek başlamak isterim. Kadıköy Anadolu Lisesi’nde staj yaptığım yıllarda İngilizce derslerine katılma, sınavlarında gözetmenlik yapma fırsatım olmuştu. Bu dediklerinizin hiçbirini veya benzerini o sınıflarda gözlemlemedim. Çocuklar sorumluluk bilincine sahip bir şekilde derse katılım sağlıyorlardı. Buradan eğitimin ailede başladığına değinmek doğru olur diye düşünüyorum. Öğretmene saygının, hak yemenin, sorumluluk bilincinin farkında olmayan çocuklara siz ne verebilirsiniz ki? O açığı kapamak için çocukların İngilizce dersine katılmasını beklemekten önce daha temel problemleri çözmek lazım.İyi akşamlar herkese. Sizlere, başlarda istemeden de olsa -neredeyse- çoğu insan tarafından gıpta edilen mesleğin bir alt dalının gerçek yüzünü göstermek, ardından da işinin ehli insanlardan yardım istiyorum.
İngilizce öğretmenliğinde ikinci yılımdayım. Bu yıla biraz daha tempolu bir şekilde başladım dahil edildiğim bir projeden dolayı (şu an onun yürütücülerinden biriyim). Hayallerim çok büyük çaplı olmasa da, her günüm plan yaparak, derse yardımcı araç-gereç hazırlayarak ve ''öğrencileri derste daha aktif hâle getirebilirim, kendimi daha çok nasıl geliştirebilirim'' diye kafa patlatarak geçiyor. Kitaptan yazı yazdırmak, kuru kuruya ders işlemek ve sırf Türkçe konuşmak asla tarzım olmadı. Gelgelelim, bu çabalarımın bir yere gidemediğini görüyorum.
Bu ülkede çalışan ve ''salla başını, al maaşını'' mentalitesini taşımayan tüm İngilizce öğretmenleri bilir ki, bize fakültelerde ve formasyon eğitimlerinde anlatılan çoğu teknik ve yöntem bizim toplum yapımıza ters. Hatta bireyci bakış açısıyla daha açıklayıcı olayım, bizim toplumdaki insanların çoğu kendisini ezenlere saygı gösteriyor. Bunun gerçek bir saygı göstergesi olmadığını bilen bilir zaten.
Çalıştığım lisede hep ''asabi, işini ciddiye alan'' biri olarak tanındım. Yine de artık öğrencinin yabancı dil öğrenmeye olan önyargısını kırmak bir yana, sadece sınıftaki faaliyetleri sekteye uğratmamasını beklemeye başladım. Olmuyor. İşin acısı, mizacım gereği bağırdığım kimseyle aynı ortamda bulunmak istemiyorum. Yapıcı bir şekilde uyarıyorum, dersime yaptığı müdahalenin tüm sınıfa saygısızlık anlamına geldiğini anlatıyorum, sınıf rehber öğretmenlerini araya sokuyorum. Yine aynı sonuç. Yıprandığımı hissediyor, isteksizliğe sürükleniyorum artık. 28 yaşıma doğru böyle bir hüsrana kapılmam normal midir, siz karar verin.
Bana yol göstermenizi bekliyorum. Şimdiden teşekkür
Evli bile değilim. :) Ama gözlemlediğim kadarı yetiyor. Zaten bahsettiğim davranışlar iki cinsiyeti ilgilendiriyor.Çocuğunuz var mı bilmiyorum ama ergenlerin kadınlık hormon düzeyleri
Azgın oluyor onlarla anneleri baş edemiyorum siz nasıl baş edeceksiniz sonra bazısı saygılı oluyor bazısı da her hafta sevgili değiştiriyor ilerisi 2 evlik ,3 evlilik ve farklı adamlardan çocuk doğurma ve bu kadınlar mesleği olmuyor farklı sevgilileri oluyor metres hayatı yaşıyorlar etrafımda çok bu tip kadınlardan
Hocam şu kadar söyleyeyim. Ben de İngilizce öğretmeniyim. Özelde de dersler veriyorum. Çok önemli konumlardan özel öğrencilerim oldu. Her iki yerde de aynı özenle hazırlanmış programı uyguluyorum ancak hiçbir zaman özel öğrencilerden ya da dil okullarından aldığım verimi devlet okulunda alamadım. Hani bir söz var. Karşındakinin almak istediği kadar. Tabi içlerinde birkaç tane hızlı bir şekilde derslerime tepki verip yükselenler ve sene sonunda fulleyenler var. Zaten onlar bizim mptivasyonumuzu yüksek tutanlar.İyi akşamlar herkese. Sizlere, başlarda istemeden de olsa -neredeyse- çoğu insan tarafından gıpta edilen mesleğin bir alt dalının gerçek yüzünü göstermek, ardından da işinin ehli insanlardan yardım istiyorum.
İngilizce öğretmenliğinde ikinci yılımdayım. Bu yıla biraz daha tempolu bir şekilde başladım dahil edildiğim bir projeden dolayı (şu an onun yürütücülerinden biriyim). Hayallerim çok büyük çaplı olmasa da, her günüm plan yaparak, derse yardımcı araç-gereç hazırlayarak ve ''öğrencileri derste daha aktif hâle getirebilirim, kendimi daha çok nasıl geliştirebilirim'' diye kafa patlatarak geçiyor. Kitaptan yazı yazdırmak, kuru kuruya ders işlemek ve sırf Türkçe konuşmak asla tarzım olmadı. Gelgelelim, bu çabalarımın bir yere gidemediğini görüyorum.
Bu ülkede çalışan ve ''salla başını, al maaşını'' mentalitesini taşımayan tüm İngilizce öğretmenleri bilir ki, bize fakültelerde ve formasyon eğitimlerinde anlatılan çoğu teknik ve yöntem bizim toplum yapımıza ters. Hatta bireyci bakış açısıyla daha açıklayıcı olayım, bizim toplumdaki insanların çoğu kendisini ezenlere saygı gösteriyor. Bunun gerçek bir saygı göstergesi olmadığını bilen bilir zaten.
Çalıştığım lisede hep ''asabi, işini ciddiye alan'' biri olarak tanındım. Yine de artık öğrencinin yabancı dil öğrenmeye olan önyargısını kırmak bir yana, sadece sınıftaki faaliyetleri sekteye uğratmamasını beklemeye başladım. Olmuyor. İşin acısı, mizacım gereği bağırdığım kimseyle aynı ortamda bulunmak istemiyorum. Yapıcı bir şekilde uyarıyorum, dersime yaptığı müdahalenin tüm sınıfa saygısızlık anlamına geldiğini anlatıyorum, sınıf rehber öğretmenlerini araya sokuyorum. Yine aynı sonuç. Yıprandığımı hissediyor, isteksizliğe sürükleniyorum artık. 28 yaşıma doğru böyle bir hüsrana kapılmam normal midir, siz karar verin.
Bana yol göstermenizi bekliyorum. Şimdiden teşekkür ederim.