- 15 Kasım 2014
- 1.234
- 1.727
Merhabalar hocam, halk eğitim merkezi aklımdan hiç geçmemişti aslında. Zaten sanırım kadroya geçmeden önce kurum değiştirmem mümkün değil. Ama imkânım olursam ve kontenjan açığı yakalarsam başvurmak isterim.Ahh bir kaç sene önceki halimi okudum zümrem . meslekte 17. yılım. 6 yıldır da kadroluyum. Baştan beri hep aynıydı şikayetlerim, Atandıktan sonra daha da arttı , hayattan soğudum çünkü öğrenciye zerre suç bulmayan yaşanan herşeyin suçunu öğretmene yıkan (sınıf yönetimin zayıf, sen idare edemiyorsun öğrenciyi bizim karşımızda gıkları çıkmıyor savunmasıyla. Gıklarının çıkmama sebebi de attığı dayaklar tabii. Bunu sınıf yönetiminde başarı olarak görüyor..) ömür törpüsü bir idarem vardı. Hani biraz daha aklımı salsam intiharın eşiğine gelecek durumdaydım maruz kaldığım mobbingden.
Tecrübeme dayanarak nacizane verebileceğim tavsiye yılmamanız. İllaki iyi öğrenciler de olacaktır ama malesef hemen hemen tüm okullarda öğrenci profili bu şekilde. Kurtarabildiğimiz kadarını kurtarıp kazanmak, hayata kazandırmak olmalı çabamız.
Sağlığıma zarar vermeye başlamıştı bu durum son zamanlarda, kurum değiştirdim. Lise zorluyorsa sizi Halk eğitimi merkezi denemenizi önerebilirim. 3 yıldır Halk Eğitimi merkezinde kadrom istekli öğrenciler geldiği için ve yaş ortalaması yüksek olduğunu için daha az yıpranarak toparladım ben kendimi diyebilirim. Şuan her kademe ve yaşa ders veriyorum üniv. öğrencisi de var ev hanımı da , ilkokula da gidiyorum bazen, Haftaya lisede görev alacağım ilk defa. onun kaygısını yaşıyorken konunuza denk geldim :) hepimiz için en hayırlısı neyse o olsun inşallah. Daha da önemlisi Allah iyilerle karşılaştırsın . Sonrasında her sıkıntıyı halledersiniz yaşınız genç ve azimlisiniz gördüğüm kadarıyla. Umutsuzluğa kapılıp kendinize eziyet etmeyin önününüzde çoookk uzun yıllar var çünkü.
İdarecilerin ''sende sınıf hâkimiyeti yok'' laflarından çok sıkıldım. Bu ve bunlar gibi insanların nasıl eğitimci olduklarını aklım almıyor. Dayak atarak, bağırıp çağırarak kontrolü ellerine aldıklarını sanıyorlar. Aslında çoğu meslektaşım da sert davranan öğretmenlerin daha çok sevildiğini söylemeye çalışıyor. En başta dediğim gibi, korkudan doğan saygı gerçek saygı değildir. Gerçek saygı başka şekilde uyandırılır; ama bunu sadece yüreklerine dokunduğun öğrencilerin anlar. Düşünsenize, sürekli bağırıp çağıran öğretmene nasıl saygı duyulur? Ben kendimi faranjitin kucağına atamam davranış bozukluğu yaşayan öğrencileri düzelteceğim diye.