- 4 Aralık 2007
- 828
- 39
- 123
- 54
bende sokakta oynadığım oyunları çok özlüyorum .kuka oynardık.7 tane taşı üstüste dizer tepesinede bi konserve kutusu koyup oynardık aaaaah ah..30 yıl önceye dönebilsem
ben o süslemeleri yapmak için saatlerce uğraşırdım.bide bakardık sınıfta birbirimiz defterine kiminki en güzel olmuş die.
parlak siyah kumaştan okul önlüklerimiz vardı..kimin eteği kloşsa dönmece oyununa girerdi.

Aslında o kırışıklıklar o defterin ne kadar çok karıştırıldığının bir kanıtı. Bu da ne kadar çok okuyup yazdığının bir kanıtı... Eski gözlemlerimden hatırlıyorum çalışkan çocukların defterleri öyle yıpranık ve kenarları buruşuk olurdu. Genellikle benim de öyle olurdu. Ataç kullanmayı da sevmezdim ama kırışıklığa engel olmanın başka yolu yoktu tabiiii. Hatırlıyorum da kardeşimin kırışıklık problemi hiç olmadı. Çünkü defterinin ilk 5 sayfası yazılıydı gerisinde bişey yazıp yazmadığını o dahil kimse bilmiyordu. Bu durumda sayfalar da gıcır gıcırdı tabi!
Bir de derse göre defter alma telaşı yaşardık her sene... 100 yaprak kareli, ya da 2 ortalı harita metod, ya da 200 yaprak çizgili, önü tarih dersine arkası coğrafya dersine kullanılacak şekilde kareli 4 ortalı.... şeklinde tanımlanırdı hocalar tarafından...
İlk okulda da defter süsleme sanatı geliştirmiştik... Çizgili defterlerin kenarına çizmek zorunda olduğumuz bir kırmızı çizgi vardı. Cümlelerin başlama noktası ve paragraf başlarının düzenini sağlamak amaçlı. ki bu amacı şimdi şimdi fark ediyorum. Örtmenler yap derdi yapardık... Neyse işte o kırmızı çizginin sol tarafını çeşitli süslerle bezemek modaydı. Sık sık arkadaşlardan kopya çekmek suretiyle ben de bazı denemeler yapmıştım.
Ah be çocukluk her anı birer hayatmış aslında...
ben o süslemeleri yapmak için saatlerce uğraşırdım.bide bakardık sınıfta birbirimiz defterine kiminki en güzel olmuş die.
parlak siyah kumaştan okul önlüklerimiz vardı..kimin eteği kloşsa dönmece oyununa girerdi.