Ayyy artik iyice sastilar neyi karalayacaklarini..Atatürk bastayken millet açliktan kiriliyordu, ayagindaki çarigi yiyordu millet ama savaronalar, katlar yatlar partiler hatta hatta milletten harac toplanip kardes makbuleye bugün ki cankaya köşkünü almalar...Birakin artik demogojiyi ya..Dünyada makam araci birtek Türkiyede yok..Ayrica memurundan işcisinden haraç olarak kesilen nema keyi bile ödeyen ve 2001 yilinin ac Türkiyesini ayaga kaldiran adam, ondan öncekiler bile hem milleti süründürüp hem makam araçlarinda fink atarken bu hükümet yürüyerek gidecekti gidecegi yere heralde..
Bundan öncekiler milletvekili binalarinda elektirigi suyu bedava oturup miletin sirtinda yatarken RTE o binalarin hepsini satip milletvekilleri kendi ev tutup otursun derken CeHePe bar bar bagiriyordu, biz milletin vekiliyiz bu evler hakkimiz diye...ŞİMDİ MAKAM ARAÇLARI KALDIRILMAK İSTENSİN İLK BAĞIRACAK OLAN YİNE MUHALEFET OLUR...BUNLAR BİZİM HAKKIMIZ DIYE...
Hatırlamadığımız ,bilmediğimiz dönemler için millet açlıktan kırılıyordu , ayağındaki çarığı yiyordu demek asılsız itham değil midir ? O dönemleri yaşamış büyük dedeleriniz , nineleriniz sağ ise onların söylediklerini de dinleseydiniz keşke. Neyse. Makam araçları için 2013 te yazılmış bir yazı.
Makam aracı saltanatı! Diyalog |
Abbas Güçlü Dünyanın en büyük araba üreticisi ülkelerinden birisi olan Japonya’da, devletin elindeki makam aracı sayısının çok sınırlı olduğunu, bu ülkeyi ziyaret eden bakanlardan birisi anlatmıştı.
Bin tane bile değilmiş. O da gelen yabancı konuklara tahsis ediliyormuş...
Peki bizde durum ne?
İsterseniz gelin önce aşağıdaki habere bir göz atalım:
O kadar zengin miyiz? “Türkiye’de kiralama usulü hariç devlete ait 193 bin 425 adet otomobil, minibüs ve otobüs gibi resmi araç bulunduğunu kaydeden Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkanı Gürkan Avcı, “Türkiye resmi araç sayısıyla dünyanın en zengin ve gelişmiş ülkelerinden Almanya ve Japonya’yı 20’ye katlıyor. Bu lüks araçların çoğu da hizmet yerine makam aracı olarak kullanılıyor. Böylesi büyük bir israfa rağmen bakıyoruz ki bu da yetmiyor ve devlet binlerce araç kiralama yoluna gidiyor. 75 milyon vatandaşımızın adına bu savurganlık bitene kadar konuyu gündemde tutmaya ve hükümeti uyarmaya devam edeceğiz” dedi.
Ankara’da bir okul ziyaretinde öğretmenlerle konuşan DES Genel Başkanı Gürkan Avcı, ‘Hizmet özelliği gereği Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Başbakan, bakan, kuvvet komutanları, vali, rektör, emniyet müdürü, başsavcı, kaymakam gibi sadece çok sınırlı bazı makam ve kamu yöneticilerine makam aracı tahsis edilmelidir. Devlet müdür unvanını almış hemen herkese makam aracı ve lojman tahsis etmiş durumda. Türkiye bu kadar zengin bir ülke midir? Sayın Başbakan’a bir kere daha kamudaki lojman saltanatına ve araç sefasına son verme çağrısında bulunuyoruz. Memurun, işçinin, emeklinin maaşından, çocuklarımızın geleceğinden kısarak kimsenin sefa sürmesine, saltanat yaşamasına izin veremeyiz’ diye konuştu.
193 bin makam aracı Bu araçların şoför, akaryakıt, yağ, bakım, yıpranma gibi giderleri göz önüne alındığında Türkiye’nin astronomik bir israfın içinde yüzdüğünün ortaya çıktığını kaydeden Gürkan Avcı, ‘Bu kadar resmi araç niye alınmaktadır? Bu yetmiyormuş gibi Türkiye son yıllarda üst düzey yöneticiler için lüks araç kiralama modasını da başlatmıştır. Bize yakın nüfusu olan Almanya 10 bin adet resmi araçla kamu hizmetlerini karşılayabiliyor ama biz 193 bin araç yetmiyormuş gibi bir de binlerce lüks ve şatafatlı araç kiralama yoluna gidiyoruz. Yani Almanya vatandaşına daha az ve kusurlu kamu hizmeti mi götürüyor? Bu araçların giderleri vatandaşın verdiği vergilerle karşılanıyor. Her lojmanın bakım ve onarımı, her aracın benzin ve tamir masrafı tek tek 75 milyon vatandaşın cebinden çıkıyor. Milletin parasını israf etmeye ve hovardaca kullanmaya kimsenin hakkı yoktur. Bu nedenle araç ve lojman israfına bizzat Başbakan’ın noktayı koymasını istiyoruz’ dedi.
Devletin araç alımı, kiralaması, yakıt, bakım, onarım harcamaları ve kullanımı için şoför ve personel alımı politikalarıyla istihdam yaratmayı da amaçladığına dikkat çeken Gürkan Avcı, ‘Türkiye, ekonomisini üretim gücüne dayandırmalıdır. Türkiye sığ istihdam politikalarıyla ve hizmet sektörünü pohpohlayarak büyüyemez. Üretim sektörünün yarattığı boşluğu hizmet sektörünü abartılı bir şekilde büyüterek, var olan işleri bölüştürerek bir yere varamayız’ diye konuştu.
Misafirhaneler? Sayısı 240 bine dayanan devletteki lojman ve misafirhane saltanatına ve tatil kabilinden yapılan yurtiçi-yurtdışı gezi ve yolluk israfına da ileriki günlerde neşter vurmaya ve ülke gündemine getirmeye başlayacaklarını söyleyen Gürkan Avcı, ‘Maliye Bakanı Sayın Şimşek cevaplandırdığı bir soru önergesinde; devletin 2012 yılında taşıt alımlarına 1.3 milyar lira harcadığını, 3 bin 743 adet araç almayı planladıklarını, ayrıca buna ek olarak bazı kurumların kendi öz gelirlerden 24, özel ödenekten 51, bütçe ve Avrupa Birliği katkısıyla 30, yurtdışı hibeden 61, yurtiçi hibeden bin 803, döner sermayeden 729 ve il özel idare bütçesinden 35 olmak üzere 6 bin 476 adet taşıt alacaklarını söylemiştir. Spor federasyonları, kamu menşeli vakıflar, özerk kuruluşlar ve konfederasyonlar, sendikalar bu listeden hariç tutuluyor.
Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay için kiralanan BMW 760 i Long tipi araçlardan bir tanesinin aylık kirasının 7 bin 600 Euro olduğu ve üç yıllığına kiralandıklarını da dikkate aldığımızda makam araçları konusundaki uyarılarımızın ne kadar anlamlı ve elzem olduğu anlaşılacaktır’ diyerek sözlerine son verdi.”
Hani son verilecekti? Ak Parti kurulduğundan beri saltanata son vereceğini söylüyor. Ama gelinen nokta ortada. Eminiz ki onlar da, başkaları da bu durumdan çok rahatsız.
Özel sektörde de durum farklı değil.
Peki ne olacak?
Böyle geldi, böyle gidecek dediğinizi duyar gibi oluyorum.
Özetin özeti: Biz Osmanlı’nın torunlarıyız, saltanat bize yakışır!..
http://www.milliyet.com.tr/makam-ar...ndemyazardetay/21.04.2013/1696393/default.htm