Madonna’nın Kitap Yorumları 🌸

Disipline Girmis BirKadin

Bırak, insanlar sadece mücevherlerimizi konuşsun💅
Pro Üye
Anneler Kulübü
15 Ekim 2016
22.622
129.816




Okuduğum kitapların yorumlarını paylaşacağım dijital kütüphaneme hoş geldiniz

Farklı mecralarda kayıt altına alsam da bir de burada olsun istedim, kk benim için ayrı bir yere sahip anılar konusunda
 
Son düzenleme:



Ölümcül Yumurtalar

Bulgakov okumaya ilk önce Köpek Kalbi’ni okuyarak başlamıştım ve kitabı da yazarın dilini de, olaylara bakış açısını da çok sevmiştim. Kendisi tam bir hiciv ustası benim gözümde. Ölümcül Yumurtaları da Köpek Kalbi kadar olmasa da yine çok beğendim.

Dr. Persikov deney yaptığı bir sırada, bir kızıl ışının deney yaptığı hayvanların hücrelerini inanılmaz bir hızda çoğalttığına şahit olur. Daha kendisi bile ne olduğunu anlamadan olay çok hızlı bir şekilde hem basına, hem devlete kadar ulaşır. Ancak Persikov’un bu keşfi tüm düzeneği ile devlet eliyle ülkedeki yumurta kıtlığını aşmak amacıyla işinin ehli olmayan birine verilir. Sonrasında tam bir felaket, kaos ortamı kaplar tüm ülkeyi.

Şimdi diyeceksiniz ki bu ne Bulgakov’u Bulgakov yapan da bu özelliği aslında, bilim kurgu yazar gibi mükemmel bir sistem eleştirisi döküyor önümüze.
Güç, iktidar, imkanlar yanlış kişinin eline geçtiğinde tüm ülkenin nasıl bir felakete sürüklenebileceğini; liyakatsizlğin çok kötü senaryolar doğurabileceğini, toplumdaki sınıf ayrımının sonuçlarını eksiksiz bir şekilde göstermiş yine. Tarzını sevenler için harika bir kitap.
 
Kadınlar Ülkesi



Üç arkadaşın keşfettiği bir Kadınlar Ülkesinde geçirdikleri zamanı anlatıyor kitap. Erkeklerin hiç ummadığı bir düzenin, refah seviyesinin, toplum adına var olması beklenen her seyin muntazam bir işleyişle karşılarında durduğu bir ülke düşünün. Bu üç arkadaş ülkeyi keşfe çıkıyor ve bir dönem burada yaşıyor, kadınların kurduğu düzen, ülkeleri hakkında bilgi ediniyor aynı zamanda kendi ülkeleri hakkında da kadınlara bilgi veriyorlar. Karşılaştıkları manzara ise erkekler için çok şaşırtıcı oluyor.

Kitabın ana konusu evet kadınlar, kadınlardan beklenmeyen şeylerin -ki bu eril bir düşünce yapısı- nasıl da yapılabildiğini gösteriyor fakat ben farklı bir noktaya değinmek istiyorum
Bence yazar burada da bu üç erkek karakter üzerinden de ortalama erkek tiplerini bize sunmuş aslında. Üç ayrı karakter var, her bir birbirinden farklı ve bence reel hayatta var olan erkek tiplerine birebir benziyorlar. Bunun üzerinden de erkek düşünce yapısına güzel bir örnekleme yaptığını düşünüyorum.
Mesela Terry’nin istediği her kadını elde edebileceği düşüncesi beni nedense hiç şaşırtmadı

Akıcı, merak uyandırıcı kolaylıkla okunabilecek bir kitap. Ben sevdim

Bu kadınların neler başardığını gördükçe bizim o gurur duyduğumuz erkekliğimizle ancak başarabildiklerimizden giderek daha az gurur duydum.

Her şeyin üzerine bir güzellik, düzen, temizlik ve içten bir yuva havası sinmişti sanki. ( cümlenin naifliği )

Yaptığımız bütün tartışmalarda ve yürüttüğümüz bütün tahminlerde bilinçsiz bir şekilde kadınların ne olursa olsun genç olacağını düşünmüştük. Kanımca bütün erkekler böyle düşünür zaten. Soyut anlamda kadın, gençtir ve çekicidir diye düşünüyorduk. Yaşlandıkça genellikle sahneye geçip kişisel mülkiyete yönelirler ya da sahneden tamamen inerlerdi. Ama bu karşımızdaki hanımefendilerin sahneden inmelik bir hali yoktu.”

Hayranlık uyandıracak bir ahlak anlayışı ortaya çıkmıştı. Sevgi ilkesi evrensel olarak biliniyor ve uygulanıyordu.
 
Görünmez Adam

Yazarın daha önce zaman makinesi kitabını okumuş, gerek yazım dili gerek konusu açısından çok çok beğenmiştim. Ama bu kitapla hayal kırıklığına uğradım desem yeridir.
Albino bir adam, yaptığı bazı deneyler sonucu görünmez olmanın yolunu bulur ve olaylar gelişmeye başlar. Kendisi görünmez olmanın çok daha güzel yönlerini keşfedecekken, zorluklarıyla boğuşmaya başlar. İşte bundan sonra insan denen varlığın kendi çıkarları uğruna ne kadar iler gidebileceğini, kötüleşebileceğini görürürüz.

Kitap bilim kurgu klasiklerinden evet ancak benim için psikoloji alanına daha yakın bir kitap oldu, ana karakterden tutunda tüm yan karakterler de dahil herkesin psikolojik bir tahlili vardı az ya da çok. Yazarın bu konudaki yeteneğini es geçemem ama bu kitabın yazım dilinde benim açımdan bir sorun vardı; konu ilerlemedi, akıcı bir şekilde kendini okutturmadı.
 





21. Yüzyılın İlham Veren Entelektüeli: Noam Chomsky

Sadece 10 yaşındayken ilk siyasi makalesini yazmış, 33 yaşında Profesör olarak göreve başlamış, 2. Dünya Savaşından Koronavirüs sürecine kadar birçok tarihi olaya tanıklık etmiş birisi Chomsky.
Kitap Ömür Uzel tarafından Chomsky’nin makalelerinden alıntılarla akademik hayatı, siyasete -özellikle ABD dış politikasına- bakışı, teknoloji, bilim, popüler kültür, dil bilimi ve daha birçok alandaki düşüncelerinden oluşuyor.
Chomsky alışılagelmişin dışında, kendi ülkesi ABD’yi en ağır eleştirilere maruz bırakan bir aydın. Öyle ki bazı eleştirileri yüzünden hapis bile yatmış birisi.

Dopdolu bir hayat, akılcı ve sorgulamayı her daim öğütleyen bir düşünce yapısı; kısacası yeryüzünde sayılı insanlardan biri oldu benim gözümde.

Tanımak adına güzel bir kitap olmuş, eminimki kendi kitapları akademik bağlamda okuması oldukça zordur, ancak ilgisini çekenler benim gibi makalelerinden başlayabilir.

Terör, onu bize karşı (Abd) uyguluyorsanız standart anlamda terördür. Ancak onu biz size karşı uyguluyorsak, iyi huyludur, insani müdahaledir, iyi niyetle yapılmaktadır.

Modern demokraside halkın rolü katılımcı değil, izleyici olmaktır. Halkın, her birkaç yılda bir ortaya çıkıp ‘seçim’ adı altında, başka bir yerde alınmış kararları onaylaması beklenir.

Bana uygun bir ordu ve sıradan insanın payına düşenden daha fazla para verin, ben de otuz yıl içinde nüfusun büyük bir çoğunluğunu, iki artı ikinin beş olduğuna ve suyun ısıtıldığında donduğuna inandırayım.

Dijital dünyanın basılı yayını yok edeceğine inanmıyorum. Çünkü elinde bir kitabı tutmanın çok özel bir şey olduğunu düşünüyorum. Yirmi sayfa geriye gidip bir şeyin altını somut bir şekilde çizmenin hazzı başkadır.
 



Macbeth…


Öncelikle kendime şunu sordum, ben neden Shakespeare ile bu kadar geç tanıştım?
Boşuna değil aradan onca yıl geçmesine rağmen tarihten asla silinmeyecek, adı hiçbir zaman unutulmayacak insanlardan biri olmuş kendisi. 1606 yılında yazılan bu eserin hala güncelliğini koruması, üstelik şimdi yazılmışçasına güncel olabilmesi her kalemin yazabileceği şey değil.

V for Vendetta’daki atıflardan sonra çok merak etmiştim eseri, okumak bugüne nasip oldu..

Bir savaştan sonra üstün başarılar elde eden Macbeth’in , hırsları ve iktidarı uğruna nasıl bir zorbaya dönüşebileceğini gözler önüne seriyor eser.. yüzyıllar geçmesine rağmen hikayenin hala insana zevk verebillmesine mi sevinmeli, yoksa insanoğlunun hala aynı hırslara sahip olup daha da kötü şeyler yapabilmesine mi üzülmeli bilinmez… Bildiğim bir şey var ki hala Shakespeare okumadıysanız, hem çok geç değil, hem çok geç kaldınız benim gibi


Kendini boşa harcamış olur insan
Dilediğine erer de sevinç duymazsa.
Yıktığın hayat kendininki olsun daha iyi,
Yıkmakla kazandığın şey kuşkulu bir mutluluksa.
 
Tarih severim.Roman olur.
Osman Balcıgil - Ters Kanatlı Şahin
Mehmet Uluğtürkan - Rüsumat (ben henüz okumadım ama bu ara çok beğeniliyor)
Suyu Arayan Adam
İstanbul Hatırası, Sultanı Öldürmek, bunlar polisiye tarzda ama alt metinde tarihi ögeler açısından doyurucu bana göre
Elvede Güzel Vatanım
Şimdilik aklıma bunlar geldi
 
Daha basit kitaplar aldım Daha önce okumadım aslında lise seviyesi
Araba Sevdası
İntibah
Zehra
Sergüzeşt
Felatun Bey ile Rakım Efendi
Vatan Yahut Silistre
 
Ruh Adam

Gerek Türk Edebiyatında gerek yazarın okuduğum ve okuyor olduğum kitapları arasında yeri bambaşka olan kitap.
Aşk, tarih, felsefe, mitoloji hepsi birbiriyle öyle güzel harmanlanmış ki, kitabı okumuyor yaşıyorsunuz. Kaldırması biraz zor ama doyumuna ulaşınca ben nasıl bir sey okudum böyle diyeceğiniz bir kitap bu.
Hele bir ayrıntı var ki Atsız’ın bunu kendi hayatından, kendi aşkından esinlenerek yazması…

Atsız sadece bir yazar değil aynı zamanda harika bir şairdir ; kitapta çokça rastlarsınız o insanın içine içine işleyen mısralarına.

Ruh Adam olarak bahsedilen ana karakterimiz Selim Pusat. Bir asker, ancak mesleğinden koparılmış ve bu sebepten hayata küsmüş kendi ailesinden kendini koparmış yalnız bir ruh adamdır o. Ancak biri var ki gönlünü kaptırdığı ona bu mısraları yazdırır..

Herkesin sevdiği söylenemez yazarı, bir tercih meselesidir elbette ancak Atsızın ideolojik yönünü bir kenara bırakıp bu muhteşem eseri bence mutlaka okumalısınız.

Vaktiyle bir Atsız varmış; Var olsun !
 
Sineklerin Tanrısı

Bir kaza sonucu ıssız bir adada mahsur kalan bir grup çocuğun hayatta kalma mücadelesini, iki ayrı grubun liderlerinin bir nevi iktidar savaşını anlatıyor kitap. konu içeriği ile ilgili çok detaya girmeyeceğim. Ancak ben de bazı arkadaşlar gibi betimlemelerden yoruldum.

Siyaset Biliminde en önem verilen hatta insanların kendi eli ile oluşturduğu en önemli şeyin devlet olduğu vurgulanır sıkça.
Çünkü insan doğası gereği yaradılışında bir çok duyguyu olduğu gibi kötülüğü de barındırır. Bu yüzdendir ki devlet insanların belirli kurallar çerçevesinde yaşamasını, herkesin kendi iktidarı doğrultusunda kararlar almasını , cezalandırılması gereken bir durumda herkesin kendi cezasını kesmesini engeller. İşte böylece toplum denilen şey oluşur ve kaos ortamının önüne geçilir. Kitabı okumaya başladıktan sonra tam olarak bu durum aklıma geldi. insanlığın geri gitmesi; çaresiz kalınca kendi özüne dönmesi ve hayatta kalma mücadelesiyle her türlü kötülüğü yapabilecek potansiyele sahip bir bireye dönüşüyor olması.

Kitapta içinde iyiliği daha baskın olarak nitelendirilen Ralph bile mevzu bahis kendi hayatı olunca oldukça kötü şeyler düşünebildi ve bence bu da durumun tam olarak özetiydi.
 




Gizli Bahçe

Hindistan’da yaşayan küçük Mary, yaşanan bir salgından sonra tüm ailesini kaybeder. Yeryüzündeki tek akrabasının yanına İngiltere’ye taşınır. Akrabası ise bizim Türk filmlerinden aşina olduğumuz o huysuz, yaşlı hiç gülmeyen adamdır :)
Mary’nin küçük bir çocuk olması sizi yanıltmasın, çünkü Mary’nin de ondan aşağı kalır yanı yok. Hiç sevgi görmemiş, şefkat nedir bilmeyen biri Mary. Bu da doğal olarak karakterine yansımış; huysuz, aksi bir kız çocuğu haline getirmiş onu. Ama Mary taşındığı bu malikanede hem kendi hayatını, hem mutsuz eniştesini hem de onun hasta olduğuna ikna edilmiş kendi gibi mutsuz bir çocuğun hayatını değiştirir. Üstelik bunları girilmesi yasak bir bahçeyi yeniden yeşertme fikri ile başarır.

Kitap çok akıcı, bir o kadar sevimli ne kadar konu içeriği olarak çocuk kitabı gibi görünse de; büyükler için yazılmış inanmanın, başarabilme tutkusunun, mutlu olabilmenin ve hayatla ilgili birçok dersin çıkarılabileceği bir kitap
 



Bir Aşk Masalı

Tam olarak evet, bu @baskomsernevzat ‘tan okuduğumuz kitapların hepsinden bambaşka, bir aşk masalı… Kalemi öyle sağlam ve güzel ki, her tür kitabı yazar ve okutturur kendisi.

Beş ülkenin beş prensi aynı gece, aynı rüyayı görür. Bu gördükleri rüya üzerine beşi de hayatının aşklarını bulmak için kendilerini yollara vurur; deyim yerindeyse az giderler uz giderler, dere tepe düz giderler. Ancak beş önemli husus vardır ki onlar için bunlar olmadan olmaz; hayatının aşkı bulunmaz.
Kararlılık
Cesaret
Tutku
İyilik
Özgürlük…

Ancak içlerinde birtanesi var ki o olmadan aşk da olmaz; Özgürlük…
Kitabın sonunda bu meşakkatli yolculuğun özgürlük olmadan aslında bir hiç olduğunu çok güzel göstermiş bize Ümit. Bence çok da haklıydı..

Ne yazsa okurum diyeceğim nadir yazarlardan biridir kendisi; masal yazdı, seve seve okudum

Dost görünenin nasıl düşman olabileceğini, iyi biriymiş gibi davrananın aslında dünyanın en kötü kişisine dönüşebileceğini, bilge zannettiğin o kutsal kişilerin sadece kendi çıkarı peşinde koşabileceğini, sana sadık gibi duranların bir gün en büyük ihaneti yapabileceğini öğreneceksin.

Başkasının hayatını zindana çevirenler, farkında olmadan kendilerini de o duvarın arkasına sokarlar. Cünkü her mahkumun bir gardiyana ihtiyacı vardır.

Kadın özgür olmazsa aşk yaşanamaz
 


Lanetli Tavşan

Normalde popüler her şeyden özellikle kitaplardan uzun süre uzak dururum. Ancak ortak bir okuma olduğu için Lanetli Tavşan’ı hemen okudum.

Bilim kurgu, fantastik, biraz da gerilim seviyorsanız bu kitaba bir şans verebilirsiniz. Benim çok da tarzım değildi ancak; okunması kolay, her öykünün sonunda ben ne okudum böyle diye düşündüğüm bir kitap oldu. Toplamda 10 öyküden oluşuyor, benim için en sarsıcı olanı “Kapan” oldu.

Edebi bağlamda bir şeyler söyleyecek olursam bu kurgular daha iyi yazılabilirdi. Ancak yazar zaten kendisinin kitap çıkartmayı düşünmediğini editörünün teşviğiyle bu yola girdiğini açıkça belirtmiş.
 



Genç Bir Doktorun Anıları

Rus edebiyatında kalemini en çok sevdiğim yazarlardan biri olma yolunda gidiyor Bulgakov okuduğum üçüncü kitabı.

Kitap üniversiteden yeni mezun olmuş, mesleğe dair pek tecrübesi bulunmayan genç bir doktorun; ücra bir kasabada görevini yerine getirirken karşılaştığı vakaları anlatıyor. Bulgakov yine aynı ustalıkla vermek istediği tüm mesajları vermiş. Bu sefer yazarın kaleminden nasibini alan kişiler bilim karşıtı sayılabilecek, hurafeler karşısında bilimi hiçe sayan kişiler olmuş Eleştirisini yine mükemmel bir edebi yetenekle ortaya dökmüş kendisi.
Köpek Kalbi ya da Ölümcül Yumurtalar kadar çok sevemesem de yine de güzeldi.
 
Ne Yaptığını Biliyorum

Polisiye romanlarda en sevdiğim şey elbette katilin çok iyi gizlenmesi, uzun zaman sonra böyle bir roman okuduğum için mutluyum açıkçası.

Hakkını vereyim, yazar her sayfada şüphe oklarını başka yöne çeviriyor. Hem de çok ustaca, her seferinde kesin bu katil diyorsunuz

Doğup büyüdüğü kasabaya bir cinayet haberi yapmaya gelen Anna birden bu cinayetlerin bir parçası haline gelirr. Geçmişten gelen bir hesaplaşmanın neticesinde kendi hayatı da tehlikeye girer. Soruşturmanın başındaki dedektif ise eski kocası Jack Harper. İlk etapta eski karısından şüphelenirken kendisi de birden bire kendini şüpheli olarak bulur.

Okurken hem herkesi şüpheli, hem herkesi hedef olarak bulacağınız, çok akıcı; kurgusal açıdan da doyurucu bir kitaptı
 
Son düzenleme:



Bin Muhteşem Güneş

Khaled Hosseini, tıpkı uçurtma avcısında olduğu gibi yine sizi Afganistan’a götürüyor bu romanında da. Hikayesini bu sefer iki kadın üzerinden anlatıyor. Afganistan’da yaşamanın, o coğrafyada bir kadın olmanın ne demek olduğunu yine ustaca kaleme almış. Uçurtma avcısı gibi hem akıcı hem de hüzünlü bir roman.

Yazar son yıllarda kitaplarında devamlı olarak ABD propagandası yaptığı yönünde eleştiriler almaya başlamıştı, son yıllarda yaşanan gelişmeler de malumunuz..

Aslında temel sorun sadece Afganistan’da kadın olmak değil, insan olabilmeye çalışmak.. konu üzerine konuşacak çok şey var aslında.. Kitaplarda okuduklarımız coğrafyanın gerçeğinin binde bir bile değil..

Yaşananların sadece romanlarda kaldığı günleri görmek ümidiyle
 
Simyacı

Kitabı okuduktan sonra kendi kendime bir ben mi böyle hissediyorum diye düşünüp biraz araştırma yaptım ve her zamanki gibi yalnız değil mişim.. okuduğum bir cümle duygularıma tercüman oldu: “Dünyanın en abartılan kitabı”

Popüler olan dizi, film, kitap hepsinden direkt olarak uzaklaşırım. Çünkü bilirim ki herkesin çok beğendiği bir şeyde mutlaka şişirilmiş duygular söz konusu.

Bu kitaptan da popülaritesi sebebi ile uzun süre uzak durdum, farkettim ki en iyisini yapmışım. Ana yine de dünyaca ünlü, satışı milyonları aşmış bir kitabı okumadan da olmazdı.

Hikaye çoban Santiagonun hikayesi. Bir gün rüyasında bir hazinenin yerini görür ve bu hazineye ulaşması gerektiğini düşünerek bir yolculuğa çıkar. Hazine Mısır Piramitlerinde bulunmaktadır. Bu yolculuk esnasında kendi kişisel gelişimi ve hazineyi bulmak adına ona yol gösterici ve yardımcı olacak insanlarla karşılaşır. Aslında aradığı hazine değil kendi kişisel menkıbesidir. Çeşitli zorluklardan sonra amacına ulaşır..

Ben kitabı kendi adıma sevemedim. Sanki sürekli tekrar tekrar aynı cümleleri okuyormuşum gibi hissettim.
Bu kitabın okura katacağı kişisel gelişim, hayatı sorgulama, iç hesaplaşma ve hayatına bu doğrultuda yön verme gibi olguları çok daha usta kalemlerden, daha fazla edebi zevkle edinebileceğimiz kanaatindeyim. Örneğin: #Dostoyevski #Tolstoy #Gorki gibi yazarlar…
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…