Onkoloji - Kanser ve Türevleri Lenfoma

Nevreste

Yeniden ☀
Yönetici
Editor
16 Ağustos 2010
294.045
605.256
43

Lenfoma - Nedir
Lenfoma, bağışıklık sistemi hücreleri olarak adlandırılan lenfositleri içeren bir kanser türüdür. Kanserin çok farklı hastalıkları temsil etmesi gibi, lenfoma birçok farklı lenfosit kanserini temsil eder, aslında yaklaşık 35 farklı alt tipi vardır.

Lenfoma, bağışıklık sisteminde önemli bir rol oynayan ve vücudun lenf sistemine dahil olan başlıca hücreleri etkileyen bir kanser grubudur.

  • Lenf sistemi bağışıklık sisteminin bir parçasıdır. Vücudun tamamına kan taşıyan kan damarı ağına benzer şekilde, lenf adı verilen sıvıyı taşıyan bir damar ağından oluşur. Lenf, lenfositler adı verilen beyaz kan hücrelerini içerir. Lenfositler çeşitli enfeksiyöz ajanların yanı sıra prekanseröz gelişim aşamalarındaki birçok hücreye saldırır.
  • Lenf düğümleri, tüm vücutta oluşan küçük lenf dokusu birikimleridir. Lenf sistemi, vücudun dört bir yanına dağılmış binlerce lenf düğümünü birbirine bağlayan lenf kanalları içerir. Lenf, lenf düğümlerinin yanı sıra dalak, bademcik, kemik iliği ve timus bezi de dahil diğer lenfatik dokuların içinden de geçer.
  • Bu lenf düğümleri, bakteri, virüs ya da başka mikroplar taşıyabilen lenfi süzer. Tipik lokalize enfeksiyon bölgelerinde bu mikrobik organizmalardan çok sayıda toplanarak o bölgedeki lenf bezlerinde şişme ve hassasiyet oluşur. Bu genişleyen ve bazen bitişik hale gelen lenf düğümleri (lenfadenopati adı verilir) genellikle "şişmiş bezler" olarak anılacaktır. Vücudun bazı bölgelerinde (örneğin, boynun ön kısmında), şiştiklerinde genellikle görülebilirler.
Lenfositler bulaşıcı organizmalar ve anormal hücreleri tanır ve onları yok eder. Lenfositlerin iki ana alt tipi bulunur: B lenfositler ve T lenfositler, B hücreleri ve T hücreleri olarak da adlandırılırlar.

  • B lenfositler antikor üretir (kan ve lenf yoluyla dolaşan ve bulaşıcı organizmalarla anormal hücrelere bağlanan proteinler). Antikorlar aslında, patojenler olarak da bilinen işgalcileri tanımaları ve yok etmeleri için bağışıklık sisteminin diğer hücrelerini uyarır (bu süreç hümoral bağışıklık olarak da bilinir).
  • T hücreleri aktif hale geldiği zaman doğrudan patojenleri öldürebilir. T hücreleri, bağışıklık sisteminin aşırı veya düşük aktivite göstermesini (hücre aracılı bağışıklık sürecinde) önlemek için, sistemin işleyişinde de rol alır.
  • Bir işgalci bir mücadele ettikten sonra B ve T lenfositlerinin bazıları işgalcinin geri gelmesi durumunda onu hatırlar ve defetmek için hazırlanır.
Kanser, normal hücreler değişim geçirerek kontrolsüz büyümeye ve çoğalmaya başladığında ortaya çıkar. Lenfoma, B ya da T hücrelerinin ya da onların alt türlerinin kötü huylu bir dönüşümüdür.

  • Anormal hücreler çoğaldıkça, bir veya daha fazla lenf düğümünde ve dalak gibi lenf dokularında toplanabilir.
  • Hücreler çoğalmaya devam ettikçe, genellikle tümör olarak adlandırılan bir kütle oluşturur.
  • Tümörler genellikle çevre dokuları, bölgelerini işgal ederek baskı altına alır, dolayısıyla onları yaşamaları için gerekli olan oksijen ve besinlerden mahrum bırakır.
  • Lenfomada, anormal lenfositler lenf sistemi yoluyla bir lenf düğümünden diğerine ve bazen uzak organlara ulaşabilir.
  • Lenfomalar genellikle lenf düğümleri ve diğer lenfatik dokuyla sınırlıdır, ama vücudun hemen hemen her yerindeki diğer doku türlerine de yayılabilir. Lenfatik doku dışındaki lenfoma gelişimine ekstranodal hastalık denir.
Lenfomalar iki ana kategoriye ayrılır: Hoçkin lenfoma (HL, daha önce Hodgkin hastalığı olarak anılırdı) ve diğer bütün lenfomalar (Hoçkin dışı lenfoma veya NHL).

  • Bu iki tür, aynı yerde meydana gelir, aynı belirtileri gösterebilir ve genellikle fiziksel muayenede benzer görünüme sahip olabilir. Ancak, mikroskobik incelemeyle kolayca ayırt edilebilirler.
  • Hodgkin hastalığı belirli bir anormal B lenfosit soyundan gelişir. NHL ya anormal B veya T hücrelerinden türer ya da kendine özgü genetik işaretleyiciler tarafından ortaya çıkarılabilir.
  • Hodgkin hastalığının beş ve Hoçkin dışı lenfomanın yaklaşık 30 alt türü vardır.
  • Lenfomanın birçok farklı alt tipi olduğu için, lenfomaların sınıflandırılması (mikroskobik görünümünün yanı sıra genetik ve moleküler işaretleyicileri içerir) biraz karmaşıktır.
  • NHL alt tiplerinin çoğu birbirine benzer, ama işlevsel olarak oldukça farklıdır, farklı tedavilere cevap verir ve iyileşme olasılıkları farklıdır. HL alt tipleri mikroskop altında belirgin olarak farklıdır ve sınıflandırma mikroskopik görünümün yanı sıra hastalığın kapsamına bağlıdır.
Lenfoma en sık görülen kanser tiplerinden biridir. Yetişkinlerde yedinci ve çocuklarda üçüncü en sık rastlanan kanser türüdür. Hoçkin dışı lenfoma, Hodgkin lenfomadan çok daha yaygındır.

  • Gelişmiş ülkelerde yeni lenfoma vaka sayısı yılda yaklaşık 360.000''dir ve her yıl yaklaşık 200.000 kişi bu hastalık nedeniyle hayatını kaybeder.
  • Bütün lenfomalarda belli bir hayatta kalma oranı vardır, ancak HL vakalarında bu oran diğer lenfomalara göre daha yüksektir.
  • Lenfoma, çocukluk dönemi de dahil herhangi bir yaşta ortaya çıkabilir. Hoçkin hastalığı en çok, 16-34 yaş arası genç yetişkinler ve 55 yaş ve üzeri yaşlı insanlarda görülür. Hoçkin dışı lenfomanın yaşlılarda ortaya çıkması daha olasıdır.

 
SEBEPLERİ
Lenfomanın kesin nedenleri bilinmemektedir. Lenfona gelişimi riskiyle bağlantılı bulunan çeşitli faktörler vardır, ancak bunların gelişim sürecinde nasıl bir rol oynadığı net değildir. Bu risk faktörleri şunlardır:

  • Yaş: NHL riski genellikle ilerleyen yaşla artar. Yaşlılarda HL''nin gidişatı ve sonuçları, gençlerde gözlenenden daha kötüdür. 20-24 yaş grubunda lenfoma görülme sıklığı 100.000''de 2,4''tür, ancak bu 60-64 yaş grubunda 100.000''de 46''ya yükselir.
  • Enfeksiyonlar
    • HIV enfeksiyonu
    • Epstein-Barr virüsü (EBV) enfeksiyonu (mononükleozda etiyolojik faktörlerden biri)
    • Helicobacter pylori enfeksiyonu (sindirim sisteminde yaşayan bir bakteri)
    • Hepatit B veya hepatit C virüsü enfeksiyonu
  • Bağışıklık sistemini tehlikeye atan tıbbi durumlar
    • HIV
    • Otoimmün hastalık
    • Bağışıklık baskılayıcı tedavi (organ nakli sonrası sık kulanılır)
    • Kalıtsal immün yetmezlik hastalıkları (şiddetli kombine bağışıklık yetmezliği, ataksi telenjiektazi ve diğerleri)
  • Zehirli kimyasal maddelere maruz kalma
    • Çiftlik işleri ya da pestisitler, herbisitler ya da benzen ve/veya diğer solventler gibi bazı toksik kimyasallara maruz kalabileceğiniz bir meslek
    • Saç boyası kullanımı, özellikle 1980 yılından önce kullanmaya başlayanlarda daha yüksek oranda lenfoma görülmesiyle bağlantılı bulunmuştur.
  • Genetik: Ailede lenfoma geçmişi
Bu risk faktörlerinin varlığı bir kişide gerçekten lenfoma gelişeceği anlamına gelmez. Aslında, bu risk faktörlerinden biri veya birkaçını taşıyan insanların çoğunda lenfoma ortaya çıkmaz.

Kaynak:hemen sağlık
 



BELİRTİLERİ

Genellikle lenfomanın ilk işareti, boyunda, bir kol altında veya kasık bölgesinde ağrısız bir şişliktir.

  • Lenf düğümleri veya vücudun başka bir yerindeki dokular da şişebilir. Örneğin, dalak lenfomada çoğunlukla genişlemiş olur.
  • Büyüyen lenf düğümü bazen bir kan ya da lenf damarı (bir kol ya da bacağın şişmesi), bir sinir (ağrı, uyuşma ya da karıncalanma) ya da karına (erken doyma hissi) baskı yaparak belirtilere neden olabilir.
  • Dalak büyümesi karında ağrı ya da rahatsızlığa neden olabilir.
  • Birçok insanda başka hiçbir belirti görülmez.
  • Lenfoma belirtileri şunlar olabilir:
  • Ateş
  • Titreme
  • Açıklanamayan kilo kaybı
  • Gece terlemeleri
  • Enerji eksikliği
  • Kaşıntı (hastaların % 25''inde bu kaşıntı olur, en çok bacaklarda olmak üzere vücudun herhangi bir yerinde, bölgesel ya da tüm vücuda yayılmış olabilir)
Bu belirtiler duruma özgü değildir. Yani, kanserle ilgisi olmayan çok sayıda başka durumdan kaynaklanabilirler. Örneğin, grip ya da başka bir viral enfeksiyonun belirtisi olabilirler, ama bu durumlarda belirtiler çok uzun sürmeyecektir. Lenfomada belirtiler devamlıdır ve bir enfeksiyon ya da başka bir hastalıkla açıklanamaz.

Ne Zaman Tıbbi Yardım İsteyeceksiniz
Boyun, koltukaltı veya kasıkta şişme ya da bir kol ya da bacakta açıklanamayan bir şişme tıbbi yardım gerektirir. Bu şişliklerin birçok nedeni olabilir veya lenfomayla ilgisi olmayabilir ama yine de kontrol edilmelidir.

Aşağıdaki belirtilerden herhangi biri birkaç günden daha uzun sürerse, tıbbi yardım isteyin:

  • Ateş
  • Titreme
  • Açıklanamayan kilo kaybı
  • Gece terlemeleri
  • Enerji eksikliği
  • Kaşıntı
 
TESTLERİ

Bir kişide şişme veya Belirtiler bölümünde açıklanan belirtiler varsa, doktoru belirtiler hakkında birçok soru soracaktır (ne zaman başladıkları, son zamanda geçirilen hastalıklar, geçmişteki ya da mevcut tıbbi sorunlar, alınan herhangi bir ilaç, işyeri, sağlık geçmişi, aile geçmişi, alışkanlıklar ve yaşam tarzı). Bu soruları eksiksiz bir muayene takip eder.

Bir ilk görüşme ve muayeneden sonra doktor hastada lenfoma olabileceğinden şüphelenirse, hastaya duruma açıklık getirmek için tasarlanmış bir dizi test uygulanacaktır. Tetkiklerin belli bir noktasında hasta muhtemelen kan hastalıkları ve kanser alanında uzmanlaşmış bir doktora yönlendirilecektir (hematolog/onkolog).

Kan testleri
Çeşitli testler için kan örneği alınır.

  • Bu testlerin bazılarıyla kan hücreleriyle karaciğer ve böbrek gibi önemli organların işlev ve performansı değerlendirilir.
  • Bazı kan kimyasalları veya enzimleri (laktat dehidrogenaz [LDH]) tespit edilebilir. NHL''den şüphelenilen vakalarda LDH''nin yüksek seviyede olması hastalığın daha agresif bir formunu işaret edebilir.
  • Lenfomanın alt tipleri hakkında daha fazla bilgi edinmek için başka testler de yapılabilir.
Diğer testler
  • Lomber ponksiyon: Bazen spinal tap olarak adlandırılan bu test, beyin ve omuriliği çevreleyen sıvıdan bir örnek alma yöntemidir. Bu sıvıya beyin omurilik sıvısı denir. Eğer lenfoma merkezi sinir sistemini etkilemişse, beyin omurilik sıvısı büyük olasılıkla lenfoma hücreleri içerir.
  • Organ fonksiyon testleri: Bu testler genellikle tedaviye başlamadan önce organların tedavinin yan etkilerine dayanabileceğinden emin olmak için yapılır. Örnekler arasında kalp için ekokardiyografi ya da MUGA tarama (çalışan kalbin film benzeri bir görüntüsünü sağlayan bir test) ve akciğerler için solunum fonksiyon testleri vardır.
 
BİYOPSİ



Bir şişkinlik (yumru veya kitle de denir) varsa, patologlar tarafından incelenmek üzere şişkinliğin olduğu dokudan bir örnek alınır. Buna biyopsi denir. Kitlenin biyopsisini yapmak için birkaç yöntemden herhangi biri kullanılabilir.

  • Deri altında görülen ve hissedilebilen kitlelere biyopsi yapmak nispeten kolaydır. İçi boş bir iğne kitle içine sokularak küçük bir örnek iğneyle alınabilir (çekirdek iğne biyopsisi). Bu genellikle doktor ofisinde lokal anesteziyle yapılır.
  • Çekirdek iğne biyopsisiyle her zaman iyi kalitede bir örnek alınamaz. Bu nedenle, birçok doktor cerrahi biyopsiyi tercih eder. Bu, deride açılan küçük bir kesi aracılığıyla şişen lenf düğümünün tamamının alınmasını içerir. Bu işlem genellikle lokal anesteziyle yapılır, ama bazen genel anestezi gerektirir.
  • Kitle hemen derinin altında değil, vücut içinde derinde bir yerdeyse buna ulaşmak biraz daha karmaşıktır. Doku örneği genellikle laparoskopi yoluyla elde edilir. Bu, deride küçük bir kesi yapma ve ucunda ışık ve kamera olan ince bir tüp (laparoskop) ile giriş yapma anlamına gelir. Kamera bir video monitörüne vücudun içinden fotoğraflar gönderir ve cerrah kitleyi görebilir. Laparoskopun ucundaki küçük bir kesici alet kitlenin tamamını ya da bir kısmını alabilir. Bu doku vücuttan laparoskopla çekilir.
  • Doku örneğini bir patolog (hücre ve dokulara bakarak hastalıkları teşhis etme konusunda uzmanlaşmış bir doktor) mikroskop altında inceler. Patolog raporu dokunun lenfoma olup olmadığını, lenfomaysa türünü ve alt türünü belirleyecektir.
 



Görüntüleme çalışmaları

Devam eden belirtiler arasında elle hissedilebilen bir kitle yoksa, bir kitlenin var olup olmadığını, eğer varsa biyopsinin nasıl yönlendirileceğini belirlemek için görüntüleme çalışmalarının yapılması muhtemeldir.

  • Röntgen: Göğüs gibi vücudun belirli bölümlerine, bazen basit bir röntgen lenfomayı tespit edebilir.
  • BT taraması: Bu test, üç boyutlu ve çok daha ayrıntılı bir görünüm sağlar ve vücudun herhangi bir yerindeki büyümüş lenf düğümleri ve diğer kitleleri tespit edilebilir.
  • MRI taraması: MRI, BT taramaya benzer olarak, çok ayrıntılı üç boyutlu görüntü verir. MRI vücudun bazı bölgelerini, özellikle de beyin ve omurilik bölgelerini BT taramasına göre daha iyi tanımlar.
  • Lenfangiogram: Lenf sisteminin bir görüntüsünü sistem içinde dolaşan bir boyanın izini sürerek sağlayan bu yaklaşımın yerine aslen BT tarama, MRI ya da PET yöntemlerinden biri kullanılır.
  • Galyum tarama: Lenfomalar vücuda enjekte edilen galyum adlı bir maddeyi toplama eğilimindedir. Bu test için küçük bir miktarda radyoaktif galyum vücuda enjekte edilir. Daha sonra galyumun toplandığı alanları bulmak için bir tarama yapılır. Galyumun toplandığı yerler tümörleri gösterir.
  • Pozitron emisyon tomografi (PET) taraması: PET taraması vücutta lenfomadan etkilenen bölgeleri belirlemek için lenfangiogram ve galyum taramaya yeni bir alternatiftir. Küçük miktarda bir radyoaktif madde vücuda enjekte edilir ve sonra PET taramasıyla izlenir. Taramada radyoaktivite bölgeleri artan metabolik aktivitenin olduğu yerleri ve bir tümörün varlığını gösterir.
 


Kemik iliği incelemesi

Kemik iliğinin lenfomadan etkilenip etkilenmediğini görmek için kemik iliği incelemesi çoğu zaman gereklidir. Bu, kemik iliği biyopsisi şeklinde yapılır.

  • Örnekler genellikle kalça kemiğinden alınır.
  • Bir patolog kemik iliğini mikroskop altında inceler.
  • Anormal B veya T lenfositlerin bazı türlerini içeren kemik iliği, lenfoma olduğunu doğrular.
  • Kemik iliği biyopsisi rahatsız edici bir işlem olabilir ama genellikle tıbbi bir ofiste yapılabilir. Çoğu insana daha rahat olmakları için işlemden önce ağrı kesici ilaç verilir.
 
Evreleri


kanser tipinin, boyutu ve vücuda yayılıp yayılmadığı ya da ne kadar yayıldığına göre sınıflandırılmasıdır. Kanserin evresini belirlemek çok önemlidir çünkü doktora hangi tedavinin muhtemelen işe yarayacağını ve gerileme ya da iyileşme şansının ne olduğunu söyler.

Lenfoma evrelemesi görüntüleme testleri ve kanserin boyutunu ortaya çıkaran ilgili testler temel alınarak yapılır.

HL sık sık büyük hacimli ya da küçük hacimli olarak tanımlanabilir. Küçük hacimli hastalık büyük hacimliye göre daha iyi bir prognoza sahiptir.

NHL karmaşık bir sınıflandırma sistemine sahip olan karmaşık bir hastalık grubudur. Aslında bilim insanları bu kanserler hakkında yeni bilgiler edindikçe sınıflandırma sistemi sürekli olarak gelişiyor. En yeni sınıflandırma sistemi sadece lenfomanın mikroskopik görünümünü değil, aynı zamanda vücuttaki yerini ve genetik ve moleküler özelliklerini de hesaba katıyor.

NHL sınıflandırmasında hastalığın derecesi de önemlidir.

  • Düşük dereceli: Bunlar genellikle yavaş büyüdüğü için, "indolent" (yavaş büyüyen) lenfoma olarak adlandırılır. Düşük dereceli lenfomalar keşfedildiklerinde genellikle geniş alana yayılmış olur, ama yavaş büyüdükleri için organ işlevi tehlikeye girmedikçe genellikle acil tedavi gerektirmez. Nadiren tamamen iyileşebilir ve zaman içinde indolent ve agresif tiplerin bir kombinasyonuna dönüşebilirler.
  • Orta dereceli: Bunlar genellikle acil tedavi gerektiren ama çoğunlukla iyileşebilen, hızlı büyüyen (agresif) lenfomalardır.
  • Yüksek dereceli: Bunlar çok hızlı büyüyen ve agresif lenfomalardır, acil ve yoğun tedavi gerektirir ve çok daha düşük sıklıkta iyileşebilirler.
HL ve NHL için "evreleme" veya hastalığın boyutunun değerlendirilmesi birbirine benzer.

  • Evre I (erken evre): Lenfoma tek bir lenf düğümü bölgesi veya lenf düğümü dışında tek bir alan ya da organda bulunur.
  • Evre II (lokal olarak ileri evre): Lenfoma, diyaframın aynı tarafında iki ya da daha fazla lenf düğümünde veya bir lenf düğümü bölgesinde ve yakınlardaki doku veya organlarda bulunur. (Diyafram, göğsü karından ayıran düz kastır.)
  • Evre III (ileri evre): Lenfoma, diyaframın farklı taraflarında iki veya daha fazla lenf nodu bölgesi ya da bir lenf nodu bölgesi ve bir organı etkiler.
  • Evre IV (yaygın veya dissemine hastalık): Lenfoma, lenf düğümleri ve dalağın dışındadır ve kemik iliği, kemik ya da merkezi sinir sistemi gibi başka bir bölge ya da organa yayılmıştır.
Hem HL hem de NHL harflerle de sınıflandırılır.

  • "A" veya "B" gösterimi, lenfoma hastasının teşhis döneminde ateş ve/veya kilo kaybı gibi belirtileri olup olmadığını işaret eder. "A" belirtilerin olmadığını, "B" ise olduğunu anlatır.
  • "E" işareti lenfomanın bir lenf düğümünden doğrudan bir organa yayıldığını ya da lenf sistemi dışındaki tek bir organın görünen hiçbir belirgin lenf tutulumu olmaksızın lenfomadan etkilendiğini gösterir. Dalak da dahilse "S" işareti eklenir.
 


Prognostik faktörler

Çeşitli risk faktörleri kapsamlı olarak değerlendirilmiş ve tedavinin sonucunda önemli rol oynadıkları görülmüştür. Uluslararası Prognostik İndeks HL için aşağıdaki yedi risk faktörünü içerir:

  1. Erkek cinsiyet
  2. 45 yaş ve üzerinde olmak
  3. Evre IV hastalık
  4. 4.0 g/dL’den daha düşük zlbumin (kan testi)
  5. 10.5 g/dL’den daha düşük Hemoglobin (kırmızı kan hücresi seviyesi)
  6. Beyaz kan hücresi sayısının 15,000/mL''ye yükselmesi
  7. 600/mL''den veya toplam beyaz kan hücresi sayısının %8''inden daha düşük lenfosit sayısı
Yukarıdaki risk faktörlerinin hiçbirinin bulunmaması durumunda Hoçkin hastalığının kontrol altına alınma oranı %84''tür, ancak birinin bulunması durumunda hastalığın kontrol oranı %77''ye geriler. Beş veya daha fazla risk faktörünün varlığı, %42''lik bir hastalık kontrol oranıyla ilişkilendirilir.

Bu hastalar için sonuçlar, özellikle 1980''li yıllarda aldıkları tedaviler tarafından da belirlenir. Hoçkin lenfoma için yeni tedaviler bu tahmini sonuçları geliştirebilir. Ayrıca, daha fazla risk faktörlerüne sahip hastalar için yeni tedaviler geliştiriliyor.

NHL için Uluslararası Prognostik İndeks beş risk faktörü içerir:

  1. 60 yaşın üzerinde olmak
  2. Evre III veya IV hastalık
  3. Yüksek LDH
  4. Birden fazla ekstranodal bölge
  5. Kötü performans durumu (genel sağlık durumu ölçüsü olarak)
Bu faktörlerden aşağıdaki risk grupları tanımlanmıştır:

  • Düşük risk: Bir risk faktörü, beş yıllık lenfomasız sağkalım (LFS) %70
  • Orta risk: İki ila üç risk faktörü, beş yıllık LFS %49 - %50
  • Yüksek risk: Dört ila beş risk faktörü, beş yıllık LFS %26
Prognostik modeller hasta gruplarını değerlendirmek için geliştirilir ve tedavi stratejilerinin geliştirilmesinde yararlıdır. Unutmamak gerekir ki, her bir hastanın yukarıdaki, bir hasta grubunun istatistiksel sonuçları olan verilerden oldukça farklı sonuçları olabilir.
 


Tedavi


Genel sağlık hizmeti sağlayıcıları, bir kanser hastasının özel bakımını nadiren üstlenir. Kanser hastalarının büyük çoğunluğu süregelen tedavilerini onkologlardan alır, ama hastalık hakkında herhangi bir soru kalmaması için aslında birden fazla onkologa yönlendirilebilirler. Eğer durum elverirse hastalar her zaman ikinci bir görüş almaya teşvik edilir.

  • Tıbbi tedaviler oldukça standartlaşmış olmasına rağmen, bütün doktorlar benzer şekilde davranmaz.
  • Bazı hastalar birlikte daha rahat olabilecekleri bir onkolog bulmak için birden fazlasıyla konuşmayı tercih edebilir.
  • Birincil bakım doktorunun yanı sıra aile üyeleri ya da arkadaşlar da bilgi sağlayabilir. Ayrıca, pek çok topluluk, tıbbi kurumlar ve kanser merkezleri telefon veya internet üzerinden yönlendirme hizmeti sunuyor.
Bir onkologda karar kıldıktan sonra, soru sormak ve tedavi rejimlerini konuşmak için yeterli zaman vardır.

  • Doktor, her tür tedaviyi anlatacak, artılarını ve eksilerini tartışacak ve yayınlanan tedavi kılavuzları ve kendi deneyimlerine dayalı önerilerde bulunacaktır.
  • Lenfoma tedavisi türü ve evresine bağlıdır. Hastanın yaşı, genel sağlık durumu ve daha önce lenfoma tedavisi görüp görmediği gibi faktörler tedavi için karar verme sürecine dahildir.
  • Hangi tedavinin uygulanacağı kararı doktorla (tedavi ekibinin diğer üyelerinin katılımıyla) ve aile üyeleriyle birlikte verilir, ama karar sonuçta hastaya aittir.
  • Ne yapılacağından ve bu seçimlerden dolayı neyle neden karşılaşabileceğinizden emin olun.
Birçok kanserde olduğu gibi, lenfoma erken teşhis edilirse ve uygun tedavi uygulanırsa iyileşme olasılığı artar.

  • En yaygın kullanılan tedaviler kemoterapi ve radyoterapi kombinasyonlarıdır.
  • Vücudun doğuştan gelen kanserle savaşma yeteneğinden yararlanan biyolojik tedavi de bazı durumlarda kullanılır.
Lenfomanın tıbbi tedavisinin amacı tam remisyondur. Bunun anlamı hastalığın bütün belirtilerinin tedaviden sonra ortadan kalkmasıdır. Remisyon iyileşmeyle aynı şey değildir. Remisyonda vücutta hala lenfoma hücreleri olabilir, ama bunlar saptanamayacak seviyededir ve hiçbir belirtiye neden olmaz.

  • Remisyonda, lenfoma geri gelebilir. Bu nüks etme denir.
  • Remisyon süresi lenfomanın türü, evresi ve derecesine bağlıdır. Remisyon birkaç ay, birkaç yıl ya da kişinin hayatı boyunca devam edebilir.
  • Uzun süren remisyona devamlı remisyon denir ve bu tedavinin amacı da budur.
  • Remisyon süresi lenfomanın agresifliği ve prognoz için iyi bir göstergedir. Daha uzun bir remisyon genellikle daha iyi prognoz gösterir.
Remisyon kısmi de olabilir. Yani, tümör tedaviden önceki boyutunun yarısından daha küçük hale gelir.

Aşağıdaki terimler lenfomanın tedaviye yanıtını tanımlamak için kullanılır:

  • Düzelme: Lenfoma küçülür ama hala orijinal boyutunun yarısından daha büyüktür.
  • Stabil hastalık: Lenfoma aynı kalır.
  • İlerleme: Lenfoma tedavi sırasında kötüleşir.
  • Refrakter hastalık: Lenfoma tedaviye dirençlidir.
lerden bahsederken aşağıdaki terimler kullanılır:

  • İndüksiyon tedavisi remisyonu başlatmak için tasarlanmıştır.
  • Bu tedavi tam remisyon sağlayamıyorsa, yeni veya farklı bir tedaviye başlanmalıdır. Buna genellikle kurtarma terapisi denir.
  • Remisyon sağlandıktan sonra, hastalığın tekrarını önlemek için başka bir tedavi verilebilir. Buna bakım tedavisi denir.
 
Tıbbi Tedavi


Lenfoma için standart ilk basamak tedavi (birincil tedavi), çoğu erken evre lenfomalar için radyoterapi ya da bir kemoterapi ve radyoterapi kombinasyonu içerir. Daha ileri evre lenfomalarda,hastalığın hacmini kontrol etmek için eklenen radyoterapiyle birlikte, öncelikle kemoterapi kullanılır. Bu standart tedavilere ek olarak ya da alternatif olarak, biyolojik tedavi veya immünoterapi giderek artan sıklıkta kullanılmaktadır.

Radyoterapi
Radyoterapide kanser hücrelerini öldürmek için yüksek enerjili ışınlar kullanılır. Lokal tedavi olarak kabul edilir, bunun anlamı vücudun tümör kitleleri içeren bölgelerine uygulanıyor olmasıdır. Tedaviyi bir radyasyon onkoloğu planlar ve denetler.

  • Radyasyon etkilenen lenf düğümü bölgesi veya organı hedefler. Bazen, tespit edilememiş hücreleri öldürmek için yakın bölgelere de radyasyon verilir.
  • Radyasyonun nasıl ve nereye uygulandığına bağlı olarak, yorgunluk, iştah kaybı, mide bulantısı, ishal ve cilt sorunları gibi bazı yan etkilere neden olabilir. Lenf düğümü alanlarına radyasyon verilmesi değişen derecelerde bağışıklık sistemi baskılanmasına neden olabilir. Kemik ve içindeki kemik iliğine radyasyon vermek kan sayılarının düşmesine neden olabilir.
  • Radyasyon genellikle birkaç hafta boyunca haftada beş gün, kısa seanslar halinde uygulanır. Bu, her bir seansın dozunu düşük tutar ve yan etkileri önlemeye veya azaltmaya yardımcı olur.
Kemoterapi
Kemoterapi kanser hücrelerini öldürmek için güçlü ilaçların kullanılmasıdır. Kemoterapi sistemik bir tedavidir, yani kan yoluyla dolaşır ve vücudun bütün bölgelerini etkiler.

Malesef, kemoterapi sağlıklı hücreleri de etkiler; bu, iyi bilinen yan etkilerin ortaya çıkmasına neden olur.

  • Kemoterapinin yan etkileri kısmen, kullanılan ilaçlar ve dozlarına bağlıdır.
  • Bazı kişiler, kemoterapi ilaçlarının metabolizmasındaki değişkenlik nedeniyle, kemoterapiyi diğer insanlara göre daha iyi tolere eder.
  • Kemoterapinin en yaygın yan etkileri arasında, enfeksiyonlara karşı hassasiyet artışı (düşük beyaz kan hücresi sayısı), anemi (düşük kırmızı kan hücresi sayısı) ya da kan pıhtılaşma bozukluklarına (düşük trombosit sayısı) neden olabilen kan sayısının azalması vardır. Diğer yan etkileri, bulantı ve kusma, iştah kaybı, saç dökülmesi, ağız ve sindirim sistemi içinde yaralar, yorgunluk, kas ağrıları ve ayak ve el tırnaklarında değişikliklerdir.
  • Şiddetli olabilen bu yan etkileri tolere eden ilaçlar ve başka tedaviler vardır.
  • Tedavi sırasında her bir kemoterapi ilacının olası yan etkilerini onkolog, eczacı ya da onkoloji hemşiresiyle tartışmak ve gözden geçirmek önemlidir. Yan etkileri azaltan ilaçlar da gözden geçirilmelidir.
Kemoterapi hap şeklinde verilebilir, ama genellikle doğrudan damar yoluyla verilen (intravenöz) bir sıvıdır.

  • Damar yoluyla kemoterapi alan insanların çoğunda, genellikle göğüs veya koldaki geniş bir damara bir süre kalıcı bir cihaz yerleştirilir.
  • Bu cihaz tıbbi ekibin hem ilaçları uygulamak hem de kan örneği almak için kan damarlarına çabuk ve kolay ulaşmasını sağlar.
  • Bu cihazların, "kateter", "port" ya da "damar yolu" olarak adlandırılan birkaç tipi vardır.
Deneyimler ilaç kombinasyonları kullanmanın monoterapiden (tek bir ilaç kullanımı) daha etkili olduğunu göstermiştir.

  • Farklı ilaçların kombinasyonları hem ilaçların işe yarama şansını artırır hem de her bir ilacın dozunu düşürerek tolere edilemez yan etkilerin olasılığını düşürür.
  • Lenfomada birkaç farklı standart kombinasyon kullanılır. Hangi kombinasyonların uygulanacağı lenfoma türüne ve onkoloğun ve kişinin tedavi gördüğü tıp merkezinin deneyimlerine bağlıdır.
  • İlaç kombinasyonları genellikle çok sıkı takip edilmesi gereken bir programa göre verilir.
  • Bazı durumlarda, kemoterapi onkologun ofisinde verilebilir. Diğer durumlarda hastanede kalmak gerekir.
Kemoterapi kürler halinde verilir.

  • Bir kür asıl tedavinin birkaç günlük bir dönemini içerir, daha sonra bunu, anemi ve düşük beyaz kan hücresi sayısı gibi kemoterapiden kaynaklanan yan etkilerin iyileşmesi için, birkaç haftalık dinlenme dönemi takip eder.
  • Standart tedavi genellikle dört ya da altı gibi bir kür sayısı içerir.
  • Kemoterapiyi bu şekilde zamana yaymak toplamda daha yüksek bir doz kullanmaya izin verirken, hastanın yan etkileri tolere etme yeteneğini artırır.
Biyolojik terapi
Biyolojik tedavi bazen immünoterapi olarak adlandırılır çünkü patojenlere karşı vücudun doğal bağışıklığından yararlanır. Bu tedaviler standart tedavilerin istenmeyen yan etkileri olmadan kanser önleyici etkiler sağladığı için cazip gelir. Biyolojik tedavilerin birçok farklı türü vardır. Lenfoma tedavisi için en umut verici bazı tedaviler şunlardır:

  • Monoklonal antikorlar: Antikorlar vücudumuz tarafından patojenlerle savaşmak için üretilen maddelerdir. Vücudumuz içindeki her hücre, organizma ya da patojen yüzeyinde antikorların tanıyabileceği işaretler taşır. Bu yüzey işaretlerine antijen denir. Monoklonal antikor, belirli bir antijeni bulması ve ona tutunması için laboratuvarda üretilen bir antikordur. Monoklonal antikorlar kişinin kendi bağışıklık sistemine tümör hücreleri ve diğer patojenleri öldürmekte doğrudan yardımcı olabilir ya da kanser öldüren terapileri (radyoterapi veya kemoterapi gibi) doğrudan kanser hücreleri üzerinde bulunan spesifik bir antijene ulaştırabilirler.
  • Sitokinler: Doğal olarak ortaya çıkan bu kimyasallar, bağışıklık sistemi ve diğer organlardaki hücreleri uyarmak için vücut tarafından üretilir. Ayrıca yapay olarak da üretilebilir ve hastalara yüksek dozlarda verilerek daha büyük etkiler sağlayabilir. Örnek olarak, bağışıklık sistemini uyaran interferonlar ve interlökinlerle kan hücrelerinin artışını uyaran koloni uyarıcı faktörler verilebilir.
  • Aşılar: Çocuk felci ve grip gibi bulaşıcı hastalıklar için yapılan tanıdık aşıların aksine, kanser aşıları hastalığı önlemez. Bunun yerine, kansere karşı belirli bir tepki oluşturmak için bağışıklık sistemini uyarmak için tasarlanmışlardır. Ayrıca bir kanser hafızası oluşturarak, kanserin nüks etmesi durumunda bağışıklık sistemini erken harekete geçirir ve yeni bir tümör oluşumunu önlerler.
Geliştirme aşamasında olan diğer tedaviler, kanser hücrelerini moleküler düzeyde hedef alan ilaçlar, çeşitli yeni monoklonal antikorlar ve diğer biyolojik tedavilerdir.
 


İlaçlar

Bir onkolog tarafından birçok kemoterapi ilacı ve biyolojik ilaç kombinasyonu reçete edilebilir. Tedavi türü ve kombinasyonun hangisi olacağı, lenfoma tipi ve evresi, hastanın yaşı, kemoterapi yan etkilerini tolere etme yeteneği ve hastanın daha önce lenfoma tedavisi görüp görmediği de dahil birçok faktöre bağlıdır. Onkologlar hastaları için hangi kemoterapi ve biyolojik ilaç kombinasyonunun en iyisi olacağına genellikle bölgesel olarak birlikte çalışarak karar verir. Bölgesel işbirliği sayesinde, ilaç kombinasyonları sık sık değişir ve gelişen sonuçlar ortaya çıktığında hızla değiştirmek mümkün olur.

Diğer tedaviler
Aktif izlem, kanseri hemen tedavi etmeye başlamak yerine gözlemeyi ve izlemeyi seçmek anlamına gelir. Bu strateji bazen yavaş büyüyen ve nüks eden tümörler için kullanılır. Tedavi yalnızca, kanser daha hızlı büyümeye başladığında ya da belirtiler veya başka sorunlara neden olduğunda yapılır.

Kök hücre nakli lenfoma için genellikle birincil tedavi olarak kullanılmaz.

  • Kök hücre nakli, genellikle önceden tedavi edilen ama tekrar eden lenfoma için yapılır.
  • Kök hücre tedavisi birincil tedavi olarak agresif T-hücreli NHL için ilk remisyonda, genellikle klinik çalışmaların bir parçası olarak kullanılır. Ayrıca standart birincil tedavi lenfomayı kontrol altına almak ve remisyon sağlamakta başarısız olursa kök hücre tedavisi düşünülebilir.
  • Uzun bir hastanede kalış süresi gerektiren bu işlem, saldırgan kanser hücrelerini öldürmek için çok yüksek dozlarda kemoterapi içerir.
  • Kemoterapi dozları o kadar yüksektir ki, hastanın kemik iliğinin yeni kan hücreleri üretmesini durdurur.
  • Hastaya daha sonra kemik iliğinin sağlıklı kan hücreleri üretmeye başlamasını zorlamak için ya önceden kendisinden (otolog transplantasyon) ya da bir donörden (allojeneik transplantasyon) alınan kök hücrelerden sağlıklı kemik iliği ya da kan kök hücresi nakli yapılır.
  • Bu uzun bir iyileşme dönemi olan çok yoğun bir tedavi yöntemidir.
Tamamlayıcı/alternatif tedaviler
Birkaç alternatif tedaviye lenfoma için ön test uygulanmıştır. Hiçbiri standart tedavilerden daha iyi ya da standart tedaviler kadar iyi sonuç vermedi. Hala deneysel olduğu düşünülen az sayıda tedavinin tıbbi tedavinin yanında tamamlayıcı olarak yararlı olabileceği görülmüştür.

  • Akupunktur kemoterapiyle bağlantılı bulantı ve kusmanın kontrolünde olduğu gibi iskelet kas sistemi belirtilerinin hafifletilmesinde de yararlı olmuştur.
  • Koenzim Q10 ve polisakkarit K (PSK) takviyeleri, tedavi sonuçları üzerindeki etkilerini belirlemek için daha kapsamlı bir değerlendirmeye tabi tutuluyor. Her iki ilaç da bağışıklık arttırıcı özelliklere sahiptir. PSK Japonya''da kanser önleyici bir tedavinin bir parçası olarak daha yaygın kullanılmaya başlanmıştır.
  • Bu tedavilerin hiçbiri üzerinde kapsamlı kör araştırmalar yapılmamıştır ve planlı bir tedavi çabasının bir parçası olarak kabul edilemez.
 


Takip

Lenfomanın birincil tedavisinin tamamlanmasından sonra, tedavinin ne kadar işe yaradığını görmek için bütün uygun testler tekrarlanır.

  • Bu testlerin sonuçları, onkologa hastada remisyon olup olmadığını söyleyecektir.
  • Eğer remisyon varsa, onkolog remisyonu izlemek ve herhangi bir nüksü erken yakalamak için düzenli bir test ve takip ziyareti programı önerecektir.
  • İlerlemiş ya da yayılmış bir hastalığı önlemek için bu ziyaret ve test programına tam olarak uymak çok önemlidir.
Eğer tedavi sonrası lenfoma nüks ederse onkolog büyük olasılıkla daha ileri bir tedavi önerecektir.

Önleme
Lenfomayı önlemek için bilinen herhangi bir yol yoktur. Standart öneri hastalık için bilinen risk faktörlerini önlemektir. Ancak, lenfoma için bazı risk faktörleri bilinmiyor, bu nedenle kaçınmak imkansızdır. HIV, EBV ve hepatit gibi virüs enfeksiyonları, elleri sık sık yıkama, güvenli seks yöntemleri ve enfekte olmuş kan ve salgılarla kirlenmiş olabilecek iğne, traş bıçağı, diş fırçası ve benzeri kişisel eşyaları paylaşmaktan kaçımayla önlenebilecek risk faktörleridir.
 
Destek

Lenfomayla yaşamak bir birey ve onun ailesi ve arkadaşları için pek çok yeni zorluklar ortaya koyar.

  • Lenfomanın "normal bir hayat sürme" yeteneğini nasıl etkileyeceğiyle ilgili birçok endişe vardır; bunlardan bazıları, aile ve evle ilgilenmek, bir işe tutunabilmek ve sevilen aktivite ve arkadaşlıkları sürdürmektir.
  • Pek çok insan endişeli ve depresif hale gelir. Bazı insanlar kızgın ve kırgın hisseder, diğerleri çaresiz ve mağlup.
  • Çoğu lenfoma hastası için hissettikleri ve endişeleri hakkında konuşmak yararlı olabilir.
  • Arkadaşlar ve aile üyeleri çok destekleyici olabilir. Etkilenen kişinin nasıl başa çıktığını görünceye kadar destek vermek için tereddüt edebilirler. Etkilenen kişi kendi endişeleri hakkında konuşmak isterse, onlara bunu bildirmek önemlidir.
  • Bazı insanlar sevdiklerine "yük olmak" istemez ya da kaygıları hakkında daha tarafsız bir profesyonelle konuşmak isteyebilir. Lenfoma hastası olmak konusunda duygu ve endişelerini tartışmak isteyen biri için, bir sosyal hizmet uzmanı, danışman veya bir din adamı yardımcı olabilir. Tedavi eden hematolog veya onkolog birini tavsiye edebilir.
  • Birçok lenfoma hastası başka lenfoma hastalarıyla konuşarak içtenlikli bir yardım alabilir. Aynı şeyleri yaşayan başkalarıyla endişeleri paylaşmak oldukça güven verici olabilir. Lenfoma hastalarının destek gruplarına ulaşmak tedavi alınan tıp merkezi aracılığıyla mümkün olabilir.
Kaynak:hemen sağlık
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…