• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

LaRisA-sevdiği Şiirler


Düşlerin gerçeğe, gerçeklerinse düşe dönüştüğü bir yaşam özlüyorum. Yaşamaktan bunalmıyorum, bunalımı yaşayıp, bunu kendime ait bir yaşam biçimine dönüştürüyorum.

Sanırım bütün sorunum özlemekle ilgili. Keşke "yaşlanmaya başladım, o yüzden geçmişi özlüyorum" diyebilseydim. Zerre kadar özlemiyorum geçmişi. Geçmişe dair ne varsa silindi hafızamdan. Ben geleceği özlüyorum. Belki de hiç yaşayamayacağım geleceğime dair özlemlerim. Asıl sorunda burdan başlıyor zaten. Geleceğin olmayacağını biliyorum. Olmayanı, olma ihtimali bulunmayanı özlüyorum. İşte bu özlem koyuyor insana...

Beni koyup gitme
Ne olursun
Durduğun yerde dur..
Kendini martılarla bir tutma
Senin kanatların yok
Düşersin, yorulursun
Beni koyup gitme
Ne olursun...

Duvarda gölgeler ve o görüntülerle çarpışmak yoruyor. İnsanlar gerçek değil artık, mekanlar gerçek değil. Belki de o yüzden sevmiyorum ana caddeleri, ışıltılı alışveriş merkezlerini, konforlu mini sinama salonlarını. Flimlerin değeri düşüyor oralarda, filmler hırpalanyor. Ruhumuz bütün "sakıncalı" kareleri sansürlüyor, makaslıyor, yalnızlaştırıyor. Sansürlü, makaslı, yalnız bir yaşam bu benim yaşadığım ve yalnızım işte yine...

Şaşırmıyorum aslında, böyle olacağını çok öncesinden biliyordum. "Boş durmadım, savaştım. Savaştım ama yenildim. Yenildim ama ezilmedim" diye kandırmayacağım kendimi. İşte itiraf ediyorum; ezile ezile, hırpalana hırpalana yenildim. Yenildim işte ötesi yok..

Bir deniz kıyısında otur
Gemiler sensiz gitsin bırak
Herkes gibi yaşasana sen
İşine gücüne baksana
Evlenirsin çocuğun olur
Sonun kötüye varacak
Beni koyup koyup gitme
Ne olursun...

İşte bu yüzden korkuyorum ana caddelerden. Deniz kenarlarını seviyorum, salaş meyhaneleri seviyorum. Issız ve bana ait olan yerleri seviyorum. Televizyonu değil ama o televizyonun altındaki dolapta bulunan anılarımı seviyorum. Her açtığımda o dolapta bulunan anılarımın anlatacakları var bana çünkü. O salaş dediğim meyhanenin de öyle, kayalara vuran dalgalarında ne çok anlatacağı şey var. Bunlar dışında herşeyin sadece görüntüsü var oysa.

Elimi tutuyorlar ayağımı
Yetişemiyorum ardından
Hevesim olsa param olmuyor
Param olsa hevesim...
Yaptıklarini affettim
Seninle gelemiyeceğim yine de
Beni koyup koyup gitme
Ne olursun...

Bunun için ve sadece yalnızca kendimi korumak için kaçıyorum herşeyden. Kaçarak yaşıyorum. İçime kapanmıyorum, düpedüz içime kapaklanıyorum. Böylece korunuyorum hayattan. Bedenimse ruhumun zırhı sadece...





Yar ben ettim...
Sende heLaL et hakkini
Bi kere sever insan...
Ben sende denedim $ansimi
Hiç merak etme...
Son güne dek seninLe bu yürek...




 
Sanki gözümü kapatsam gideceksin,kaybolacaksın!
Sabaha kadar gözümü kırpmadım, bırakıp beni gidersin diye...


Oysa söz vermiştin! Beni bırakmayacaktın!
Susma zamanı,
Susmak bazen içerde bir yerde
Kanamaya başladığı zaman acıyı usulca örtüveriyor.
Ne kadar vaktimiz varsa sevgiye,sevmeye o kadarına razı olduk.

Belkide aşkı aşk yapan bitimli olması!

Simdi geriye baktığımda,yaşadıklarım beni ben yapmış

"Ben" olma maceramı sevdim.
Her şeye rağmen üstelik!
AYRILIK...

Defalarca giyip prova yaptığımız bu giysi üzerimizde hiç iyi durmadı!


AŞk ßiZe CoK YakışmıŞtı...Göremedim bakarken Seni, Ya da görmeyi istemedim.

Kapattım sana tüm kapılarımı...Olamazdı
Bekleyenim var geride, Seninse önünde özgürlüğün
Üzerlerine basıp tırmanamazdım, sana doğru
Sonrasında bakamazdım kimseye, eski ben olarak
Olmazdı....Gereken görmemekti seni, karşımda olsanda
Hissetmemeye çalışmaktı içimdeki sızıyı
Derindeki acıyı yok saymaktı, farketmemekti...
Nefes alamadığımı belli etmemekti...

Yok sayamadığımı farkettiğim an bu hissi;
Aynaları bile kaldırdım etrafımdan,
Kendi kendimle yüzleşmemek, kızdığım Ben'i görmemek;
Aynada gördüğüm aksimde,
Aslında Seni gördüğümü inkar edebilmek için....
Üzerine attığım külleri hiçe sayıp sönmeyen,
Daha da alevlenen duygularımı yok saymak için

Şuan, ardından enzor olanı kaldı bana,
Kendi kendime itiraf edemediğim
Görmesi kolay bir düş, yaşaması zor bir keder.
Kördüğüm, korateş,
Eskiden olmazmış gibi gelen,şimdiyse içine düştüğüm bir alev.
Aslında öylesine özlemişim ki yanmayı
Seneler sonra...
Sevebildiğimi öğrenmek , hissetmek
Şimdiyse...
Geç öğrenmişliğin verdiği,isyanıma dur diyebilmek.
Ben artık SEN diye baslayan siirleri sevmiyorum..
Bu satırlar sana;
Yakıp yıktıkların, Kanatıp bıraktıkların için.
Bu satırlar sana:
Bir avuç kırıntı sevgilerin,Yetersizliğini yüzüme fırlattığın için.
Bu satırlar sana;
Öğrettiklerin için...Yaşattıkların için.

BEN GiDiNCE SEN BiTECEKSiN...
YA HEP,YA HİÇ....

Beynimden atamam biliyorum ama....
Yüreğimden söküp atacağım bu gidişle
Ve bu gidişle kulağım kapalı olacak sesine,
Ne de gözlerimde sen olacaksın.
Kış uykusuna yatıracağım tüm anıları;
Sana ait ne varsa....
Sabrım tükenecek birgün,
Ve sonunda isyan edip,
Şöyle haykıracağım sana;
Ben'de ben'i tüketmeden gel...
Öylesine arama beni,
Öylesine gelme bana;
GELECEKSEN ADAM GİBİ GEL...







 


dusen duste hangi ayriligima susacaktim? . . .

Mavi bir yalnizliksin bende..Denizden rica ederek aldigim bir emanet yuregimin sakli koyunda..Susmak istemesem de susuyorum ve kiziyorum zorunlu uzakliklara..Bir yanlislik olmasin, elbette baristim askin yabanci, huysuz ve uzak diliyle..Ama yine de agir geliyor bazen palamari cozmek ve acilmak kiyisiz limanlara..insaniz sonucta, an geliyor ozluyoruz konaklamayi, kalmayi, “kal” denmesini..Kim istemez yorgunlugunun sicacik ellerle temizlenmesini?..istemem deme, yuzunden aktigim gun sana degdi duslerim, yuzumde resimlenmedin, deme.

erimemek adina butun seker biriktirmelerim,

siz bilmezsiniz, ben bilerim acilari,

kanatmadan..

....

Aglara takilan aglamalarim kadar genc kaldim vedalarda..Balikci motorlarina sakladim huysuz bekleyislerimi..sabah ezanlarinda sabahladim ve tazeledim umutlu dualarimi..Kimseler gormedi birikmisligimi..Dilinden dusmeyen turkulerde agladim, anlamini cozemedigim kelimelerin agit yakan seslerinde..Bilir misin, sarkilar her dilde anlasilir, her dilde aynidir sevmeler..

...

Aglamak istiyorum ama sıkısıp kaliyor goz yaslarim derinlerimde..Benimle hep ugrasan hayati sevdim ve bu yuzden sevginin aci tarafinda yikiliyorum bazen.. ozlemlerimin hep uzakta olmasi buyuttu belki de yuregi ama artik buyumekten de yoruldum..ozne olmayi bekledigim cumlelerin yukleminde sıkısıp kalmak terletti belki de..

...



Canim sıkılıyor ve canimin bir posa haline getirilmesi kimsenin umurunda degil. Zaman zaman kapima ugrayan gitmek arzusu yine zile basti, acip acmamak konusunda kararsizim..Ne istedigimi sorsan, gitmekten yana oldugumu belki de en saf haliyle sana itiraf edebilirim..Nereye mi? Kendime gitmek istiyorum... Duslerime, dokunmak istediklerime, koynunda kalmak istedigime, huzura...Beni benden alan sende dinlendirebilir misin? Bak ne diyor Oguzhan Akay, “ sen buyuk bir aska layiksin cocuk / benimse gidecek yerim yok kendimden baska” Beni elimden tutup kendime getirir misin? Mavi yalnizligim, benden yana duser misin?



seni sevmelerin portakal duragindayim,

soydum duslerimi

ciplak sensizligim carpti aynaya

kapattim ellerimle yuzumu,

acitmadim

Nerede yuzum guluyorsa biraz da oraliyim..Terminaline girdigim her sehirde bir bakis biraktim sulanmak uzere..Yine de bilmiyorum nereye ait oldugumu, aitlik diye bir sey var mi yalnizligim?Deli kanli umudumun tahliyesi icin bir imza da sen verir misin? “belki degil mutlak umudu paylasirdik” diyor Dus Sokagi Sakinleri, umudumu beklerken duvara benimle centik atar misin? Mavi yalnizligim, umudumu paylasir misin?

Ne cok susuyoruz, ne cok ama..oysa kelimelerimiz var dolu dizgin, gozlerimizde yazilan hikayeler var, kosarak gelip de bize sarilan imgelerimiz var, guluslere bagislayan lirik sarhoslugumuz var, islak opuslerle kutsadigimiz siirler var...Ne cok susuyoruz, ne cok kalabaligiz ama..Neyi ozluyorum, neyi ariyorum diye dusunurken, sessizce yanasiyor yanima birisi, basimi salliyorum gecerken kelimelerinin icinden: “....sonra gelip gecen her sabahla oyle susadim ki yuzune yoklugunda...yuzunu ozledim, yuzunu...anlasana...” Derin bir yanit birakiyor suskunlugumda, yuzunu ararken beyhude bir ozlemin icinde. “ insan sevince birdenbire agliyor”, diyor, insan sevince birdenbire susuyor belki..Birdenbire susturuluyor belki de..Mavi yalnizligim, yuzunu ozledim, yuzunu, anlasana..



Sarkilar geciyor yuregimden, usul usul, uslanmadan, dalgalanarak kimi yerde. Uzaklari getiriyor, eritiyor, dinlendiriyor, en azindan bir sure..En azindan sarkilar var mavi yalnizligim, en azindan yalniz degilim notalarin icinde..



soyledigim butun sarkilar sarhos

yalpaliyor notalar dilimde

siseleri ben degil,

cocuklar devirdi ve kacti

yalanlarim ergenlik caginda, bakire..


Yalnizlik aslinda en kalabalik anlarimiz degil mi zaten..duslerimizin kulac attigi zamanlar, kuslarin gogsumuzde uctugu, denizin bedenimizde kopurdugu, vedalarin elini uzatamadigi zamanlar degil mi? istedigin yere gidebilirsin, istedigin kadar uzakta durabilirsin, istedigin kadar susabilir ve istedigin koyda kalabilirsin..Beni merak etme, sarkilarim ve gulumseyen yalnizligim var..Deli eden yansimalarim, her gun yeniden ‘merhaba’ diyen yuregim, sapina kadar haylazlik kokan cocuklugum var..


“mor ozlemlerin daginik yuzlu masaliydin sen,

soylenmeyen

iri ve maviydi zamanlarin

yildiz yildiz ozlemdin, vuruldum cocuk tavrina”



Artik kabuguma cekiliyorum dokmek icin dudagimdaki siirleri..Dudaklarimi islatan taze gulumseyisler doguracagim seni icimde sonsuza dek koruyarak ve kor vedalardan alabildigine uzakta tutarak..Sen sus ama yuregimdeki sesine dokunma, o hep konusmak isteyecek..Biz boyleyiz, dusler ve düs sesleri icinde, kirilgan yanlarimizi bileyerek, sevgiyi keskin tarafindan yasamayi sececegiz. Biz, duslerim ve ben, seni durduk yere ozleyecegiz..Mavi yalnizligim, ozlenmek seni rahatsiz etmez degil mi?


baliklara kanat takarsak, ucururlar mi bizi sularin karanliginda,

merak ediyorum

komik aldanislar kulubunde sarkı soylemiyorum artik,

sana soyluyorum.




 

Bir kelime seç!”

Nasıl bir kelime olsun? Bir sıfat olsun. Tam üç şeyi unuttursun sana. Zamanı durduramazsın, ama umursamadan yaşayabilirsin bence. Mekânı terk edemezsin, değiştirebilirsin, gönlünce... ...Ve insanı unutur, unuttukça daha çok sevebilirsin.

"Bir kelime seç!"
Seni titretmiyor olmasın sakın. Ağlatmıyor, mutlu etmiyor olmasın. Kimse söyleyememiş olsun onu, ama söylemek zor olmasın.

"Nasıl bir kelime?"
Senin gibi, benim gibi değil. Herkese, her şeye yakın değil. Herkesin, her şeyin tâ.. kendisi olsun. İçinde olsun, içimiz olsun. Hiç tutmamış, tutulmamış; hiç sevmemiş,
sevilmemiş; hiç nefret etmemiş bir kelime ..

"Az mı söylenmiş dedin?"
Söylenememiş... Söylene söylene eskitilmiş olsun da; eskimemiş bir kelime. Duyula duyula bıkılmış da; hep istenen... Yaşana yaşana tadılmış da; aranan bir kelime.

"Ne olsun?"

"Söylesem mi?"

"Söylesen! Ah bir söylesen!"

"Sevgili olsun."

"Sevgili!?"

"Evet, sevgili."

***

"Bir fiil seç sonra."
Henüz işlenmemiş bir fiil. Henüz ne olduğu anlaşılmamış, yaşanıp tadılmamış bir fiil Onu, öyle bir yerde, öyle bir zamanda, öyle biri için seç ki; ona da, ötekilere de
yeni bir yücelik göstermiş ol.


"Kendi yüce olmasın mı?"
"Olsun, kendi de yüce olsun."
Bilirsin, Tanrı kadar olunamaz. Ona uzaklığını biraz azaltabilirsin. Yaklaşamazsın.

"Bir fiil seç şimdi."
"Gerçekten ben seçeyim bu sefer."
"Sen seç."

"Sevmek olsun."

"Sevmek olsun."

***
"...Ve artık..."
"Ne seçeyim?"

"İsim..."
İyice bir düşün önce. Yaratılmış ne varsa; ve eğer varsa, yaratılmamış ne varsa; unut hepsini. Kendini de bir kenara bırak bir yol. Erkek, kadın demeden; çoluk, çocuk demeden düşün. İsme benzemez, kimseye söylenmez, delice, çılgınca bir isim seç.

"Birlikte seçelim mi?"

"Seçelim istersek .."

"Seçtik bile bence. Baştan beri seçtik."

"Ne?"

"Sevgi!"
***
...Ve şimdi konuşmayalım seninle. Birlikte bir ismi seçtik ya; artık birlikte düşünelim bence.

...Ve şimdi bir cümle kuralım seçtiklerimizden. "Sevgi sevgili sevmek."

Fiili çekmeden, isme bir hâl yakıştırmadan olsun cümlemiz. Cümlemiz güzel olsun. İsteyen istediği gibi, istediği kadar görsün cümleyi.
"Sevgi sevgili sevmek."

Alalım, götürelim, bir insana verelim. Ama hep başka bir insana... Bir zaman, bir insan sevinecekse; bir zaman bir başka insan üzülecektir buna. Hep ismin kime
koyulduğunu, fiilin kimle işlendiğini düşünecektir bir insan. Üzülecektir. Bir başkası, her şeyi kendine yorup sevinecektir. Alalım, götürelim bir çiçeğe verelim, kuşa, ağaca, buluta verelim. Ne üzülen, ne sevinen olacaktır buna, bizden başka.

Alalım, götürüp saklayalım... desem. Çok kötü! Kötü ki, bize de ifâdesizdir bu!
İyisi mi;
Biz bulduk, biz seçtik bu cümleyi. Biz gel, bana söyle; biz onu alayım; götüresin, bir şiire koyalım.

Anlıyor musun; aşk bu işte!





 
Sözkonusu şiirin yazarı; Mükremin Kızılca'dır.

Lütfen emeğe saygı gösterelim arkadaşlar..
Mükremin Kızılca'yı hiç duymadım, tanımam.
Ama arama motoruna şiirin iilk mısrasını yazdığınızda yazana ilk sayfadan ulaşabiliyorsunuz.

Şiirlerin altına mümkün mertebe "alıntıdır" yazmamaya, kaynağı göstermeye dikkat edelim..

Bir şiir kolay yazılmıyor..

Teşekkürler.. a.s.
 
Dün bir partiye gittim Anne, bana öğütlediklerin aklımdaydı,
"Içki içme yavrum" demiştin, yalnızca soda içtim Anne...
Dediğini yaptığım için içim gururla doluydu,
Diğerlerine benzemedim ve içkili araba kullanmadım...
Ben doğru olanı yaptım Anne, tıpkı senin dediğin gibi...

Şimdi parti sona eriyor Anne ve herkes içkili...
Arabayı kullanmaya basladım Anne, tam yola çıkacaktım,
Diğer araba beni görmedi Anne, bana bir eşyaymışım gibi çarptı...
Kaldırımda uzanmış yatarken yaralı,
polisin "Bu çocuk sarhoş" dedigini duydum anne!...
Bana carpan sarhoşsa onun hatasını ben mi ödeyeceğim Anne?
Burada ölüyorum Anne, hayatım bir balon gibi sönecek mi?
Etraf kan dolu Anne, benim kanımla...
Hissediyorum, birazdan öleceğim...

Sana son bir şey söylemek istiyorum anne,
Yemin ederim hiç içmedim,
Icen ben değil, onlardı Anne...
Galiba bana carpanla aynı partideydik,
Tek fark; o sadece sarhoş, bense ölüyorum Anne...

Insanlar neden içer Anne?
Şimdi keskin bir acı duyuyorum, tıpkı bıçak gibi...
Bana çarpan çocuk yürüyor, görüyorum...
Bu haksızlık!...
Kardeşime söyle ağlamasın Anne, babama söyle cesur olsun...
Mezarımın başına "babasının kızı" diye yazmayı unutmasın...

Birileri ona içkili araba kullanmamasını söylemeli Anne...
Nefesim tükeniyor, gittikçe halsizleşiyorum...
Ne olur ağlama arkamdan...
Son bir sorum var anne elveda demeden önce,

SUÇLU BEN OLMADIĞIM HALDE ÖLEN NEDEN BENiM?



Alıntıdır....



Ay cok kötü oldummmmmmm:çok üzgünüm:
 

usuyorumva0.jpg



kaniyorumkj1.jpg



basedemiyorumxx9.jpg



dolmayacakkkix9.jpg



Seni delice arzuladığımın farkında olmana rağmen sırtını dönüp gitmen çok yakmıştı canımı..
İçim hala acımakta..
Şimdi sensizliğin buz gibi kışında üşüyorum.. Sigaramı dumanında beliren gözlerini içime çekip tarifsis bir haz yaşarken, sensizlik yine çıkageliyor..
Ve ben yine kanıyorum..
Oysa bir kurşunum olsa, alnının ortasından vururdum sensizliği ve sessizliği..
Siyah gecelerin zifiri karanlığını yırtıp atardım gücüm olsa..
Ama ne sensizlikle, ne de karanlıkla baş edemiyorum..
Ve yığılıp kalıyorum..
Sensizlik öyle zor, öyle dayanılmaz ki; en küçük engeller bile koca bir orduya dönüşüyor karşımda..
Belki bu yüzden kavuşamıyorum sana!
Adına aşk denilen tüm bu saçmalıkları, kaderin cilvesi diye geçiştiriyorum..
Tüm bu yaşadıklarıma inat yine seviyorum, geceler boyu yine adını yazıyorum buğulu camlara..
Nefes gibi içime çekince yokluğunu, hoyratlaşıyor sana olan duygularım..
Sensizlik hırçınlaştırıyor kabaran denizlerimi.. Kimlesin, nerdesin bilmiyorum..
Ama yerin hiç dolmadı..

Dolmayacak da!
Ki; yerine kimsecikleri koymayı aklımın ucundan dahi geçirmedim biliyor musun?
Perişan halime rağmen hiç kınayamıyorum aşkımı..
Ve her gün biraz daha büyütüyorum içimde SEN’i..
Keşke anlayabilseydim her şeye inat seni niçin böylesine küstah bir aşkla sevdiğimi.
O zaman belki anlatabilirdim sana, seni nasıl sevdiğimi..


ALINTIDIR

 
Sımsıcak…

Dur gitme!
Sana martıların aşkını anlatacağım: vahşi ve sıcak…
Bir eylül sabahı gibi suskun yüreğim. Sana işaretlerin dilini öğreteceğim, ellerin yanacak… Sana martılardan kalma bir sevdanın ayak izlerini göstereceğim, yüreğin kanayacak…
Dur gitme!
Her şey istediğin gibi olacak, sımsıcak…
Bekle!
Sana sevda türküleri söyleyeceğim, sessiz ve titrek… Bir rüzgâr gibi eseceğim saçlarının arasından, bedenin hissetmeyecek. Sana rüzgarların en sıcağını getireceğim, dudakların çatlayacak..
Bekle!
Her şey istediğin gibi olacak, sımsıcak…
Gitme!
Sen uyurken bir kucak dolusu yıldız serpeceğim üzerine; içinde mutluluk barındıran. Bir damla gözyaşı düşüreceğim kurumuş dudaklarına. Bir fısıltı duyacaksın kulağında; sana rüyaların en gerçeğini getireceğim.
Gitme!
Eşsiz sandığın gözlerim senin, hiç bırakmam dediğin ellerim senin, unutamadığın gülüşüm senin…
Gitme diyorum, bekle…
Sana bir sigara vereceğim içinde umutlarım olan. Bir nefes çekeceksin genzin acıyacak. Dumanından gözlerin yaşaracak! Sonra… Sana yüreklerin en asilini göstereceğim, dizlerin titreyecek.
Gitme diyorum…
Her şey istediğin gibi olacak, sımsıcak…
Gidersen… Rüyalarında da kaybedersin beni; sonsuza dek… Yine de gidersen, o zaman…
Bekle…
Sana canımı vereceğim! Çünkü: Bir o kaldı vermediğim. İşte! Canımı verdim sana… Dokun, bedenim hala sımsıcak… Artık hiçbir şey istediğin gibi olmayacak…
Bekliyorum… Hala sımsıcak…




alıntıdır...​
 
Yalnızlığın katili çift kişilik uykular.
Onunla yatmak!
“O” diye başlanıp biraz ertelenmiş bir yatakta boğazlanan isli sabahlar.
İsmini unuttuğum siyah beyaz bir filmden koparılmış bir söz şimdi kulaklarımda;
“yere dökülen su toplanmaz”
Kirlenmiştir kadın aktris.
Erkeğin teninde binlerce başka kadın kokusu.
Kiminle,hangi berbat karanlığın dipsiz ölü saatinde,nerede ve kaç kez uyandım hatırlarmıyım ki şimdi?
Besbellidir kıvılcım kaçışları tetikleyen.
“O”diye var ettiklerim hangi şehvet tütsülü aşkın bedeninde uyuyorlar şimdi bilemem.
Ama sanırım beni asla unutamayacaklar…
Sabah ezanıyla koyunlarından süzülüp,saçakların ilk kırlangıçlarıyla kaldırımlara akşamdan kalma tükürüğünü bırakan adam aslında hiç olmadı.

Uyku tek kişiliktir!
Düşlerdeki yalnız gerilim kimseyle paylaşılmaz.
Fazlasıyla gerçek kurgulanmış bir gecenin karanlığında,sabaha karşı kendini ucuz bir illizion olarak kaybetmek...
Herkes bilir aslında bu oyunun hilesini.
Lakin herkes kanmaya dünden hazır.
Sedef kakmalı sandıklarda,birileri inanmasın diye zulalanan bir aşkın küfrü bu.
Belki bana kalan sadece biraz düş.
Parasızlığın ve korkuların kendi içinde kendini vurduğu gri bir Aksaray akşamı.
Hani sabah vurulmadan bir gece ölür ya!
Bir gece önce unutur ya aşk bir sonraki geceyi...


Sen uyu
Bırak gölgem kapı aralığından yatağına sızsın.
Birazını saklarım belki yastığımın altına bıraktığın gözlerinin...
Üzgünüm!
Omzumun bir yanı düşük.
İmam Adnan kırık ayak seslerimi bekliyor.
Gün gelir sokaklar kan gibi tutar.
Dönerim belki.
Aklımın pimi çekilmiş.
Kim bilir belki biraz darmadağın yüzüm.
Dökülsün tüm kuşku hummalı İstanbul.
Menekşe gözlerden arındırılmış.
-Kaygısız-
Biraz Sadri Alışık.
Biraz Fatma Girik edasıyla bulursam seni paspasın altında.
Ki ha sen
Ha senden arda biraz karanlık.
Birinizin uykusuna inat!
Söz,
diğerinizin açık gözleriyle keseceğim bileklerimi...

__alıntı__
 

Henüz gelmedin.

Ne yol biliyorsun ne de iz. Ajandanda işaretli tarihler arasında yerim, telefon rehberinde önceliğim yok hala.

Zamanım ve kimliğim belirsiz.

Sen kendi yaşam öykünde sana biçilmiş rolünü oynamaya devam ediyorsun her zamanki gibi. Aynı yoldan işe gidip geliyorsun hergün, alışveriş yaptığın mağaza, mahalle bakkalın, faturalarını yatırdığın banka, haftasonu takıldığın alemci tayfan, haftada bir yaptığın aile ziyaretlerin aynı.

Arada bir gözlerini tüm bu dış dünyadan alıp içine çevirdiğinde, dalıp gittiğinde sessiz, birşey olacağına dair tuhaf bir ürperti duyuyorsun. Bilinmezliğin çekici ama bir o kadar da ürkütücü yanı içini yakıyor.

Silkiniyorsun hemen bu tuhaf duygudan kurtulmak için. Bir yolculuğun başında olduğunu biliyorsun. Ama yerin henüz ayrılmamış. Kalkış saati belirsiz.

Adım adım yaklaşıyorsun, kıyılarında dolaşıyorsun, diğer yanı olacağın yaşamın, ortağı olacağın düşlerin...

Henüz gelmedin.

Meraklanma, bir kulağım kapıda bekliyor değilim zaten. Acelesi yok.

Senin buldum sanarak yaşadığın hayalkırıklıkların, benim beklerken büyüttüğüm sancılar geçmedi daha. Yenidir. Ve olmadığı kadar derin. Bırak iyileşsin önce yüreklerimiz, sızısı dinsin acıyan yanlarımızın, tedavi edelim kendimizi önce.

Eksik yanlarımızı tamamlayalım, fazlalıklarımızı törpüleyelim. Bizden önceki öyküleri bitirelim mesela. Son noktaları koyalım. Aramızda yeri olmasın yarım kalmış cümlelerin, tamamlanmamış hayatların, cevapsız soru işaretlerinin.

Başka öykülerden alıntılar yapmayalım, başkalarının kelimelerini sarfetmeyelim birbirimize. Sadece bizim öykümüz olsun, şu anda kağıda dökülen. Tek kahramanları senle ben olsun. “Biz” olalım...

Hazır olalım hem hayata, hem de birbirimize. Güzel bir bahar gününde, aynı kaldırımdan geçerken yanyana mesela, birbirimizi es geçmeyelim. Kaçırmayalım gözlerimizi. Başlamadan bitirmeyelim yaşanacakları.. Bizimki birbirimizi bulamadığımız, bulunca da birbirimizi vakitsizce harcadığımız kısacık bir aşk öyküsü olmasın.

Henüz gelmedin.

Geldiğinde ıslık çalmana gerek yok. Ya da kapıya şifreli vurmana. Sen vakti geldiğinde, sessizce karşıma çık yeter.

Yüreğim bilir.

__alıntı__

 
Hiç düşündünüz mü bir insanı ölüme iten sebepleri..

Hayal kırıklıkları.. Huzursuzluk.. Ümitsizlik...

Hani bir de güvendiğiniz dağlar vardır.. Bi bakarsınız üzerini karlar örtmüş..

Eser kalmamış o koskoca heybetli dağdan..

Geçmişin izleri geleceğin korkusu...

Gelecek acaba gerçekten gelecek mi diye düşündünüz mü hiç ?

Kurduğunuz hayaller gördüğünüz düşler anlamsız geldi mi ?

7/24 diz dize oturup en güzel anları paylaştığınız arkadaşınız kardeşim dediğiniz insan paranızı çaldı mı hiç..

İnsanlara güveninizin sıfırın altına düştüğü herşeyin altında bir art niyet arar hale geldiğiniz oldu mu.. Paranoya derecesinde..

Neden yaşıyorum ki dediniz mi kendinize.. Hiçbirşey istediğim gibi gitmiyor sanki bu hayat benim değil dediniz mi hiç..

Sonra da cevabı kendiniz verdiniz mi içiniz acıyarak.. "Benim olmayan benim hiç olamamış bi hayat".. Ne işime yarar ki...

Hiç... koskoca bir HİÇ olduğunuzu düşündünüz mü..

Eliniz kolunuz bağlı kaldı mı.. Ama ömrünüz boyunca..

Her an her saniye güçsüz hissettiniz mi kendinizi...

Canınızdan bezdiniz mi.. Nefes almak içinizi acıttı mı..

Her nefesinizde sanki ciğerlerinize hava değil de ateşler doldu mu..

Boğazınızda düğümlenen her kelime gözlerinizden damla damla döküldü mü..

Nefret ettiniz mi kendinizden.. Ölümü hiç düşündünüz mü.. Ölsemde kurtulsam dediniz mi...

Ardından öteki alemi düşünüp ne ölümdür benim kurtuluşum nede yaşamaktır diyip lanet ettiniz mi hiç...

Yine eliniz kolunuz bağlı..

Ne ölüm kurtuluş ne de yaşamak..

Gel gitlerde kayboldum..

Tut elimi sevgilim Düşüyorum..

-alıntı-
 
Nefes almak zamansızlığın zamana bıraktığı acımasız bir telaş gibi şimdi...

0ysa ümitlerim vardı/hayallerim...
Olmadı,
Bu dünya faniliğini bir kere daha çarptı yüzüme tokat misali.

Sevgilerin bu kadar yalan olmasının dışında.
Daha neyi bekliyoruz gerçekliği aramaya başlamak için.
Ya da neyi terkedemiyoruz da sahte yüzümüze yüz eklemekten korkmuyoruz.

Acizliğin dibine vurmuş olmak neyi değiştirir ki,bilmedikten sonra.
Gerçeğe aday olmak neyi değiştirir.
Sahteliği anlamadıktan sonra.

....

Karanlıktan ürken bir kız çocuğuydum ben, mum alevinde evcilik oynama hevesinde...
Duyduğu yüksek frekanslı her seste masa altına kıvrılan..
korkan /korkutulan...
titreyen her yalnızlıkta, yalnızlığın her karesinde...

Oysa her tahterevallide iki kişi yoktur ve eğer istersen salıncağını sallayacak olan çoktur.

Sessiz bir geceydi başladı bu çile, onbeş yıl nefes almadım...
beş yaşındaydım koca bir okyanusa atıldım...
Belki abimin ayakkabıları kadardı derinliği, belki bir litre suydu
Ama ben kaldırma kuvvetine direnmiş bir yelkenli gibi battıkça battım en dibe...

Biri gelip çözse de bağcıklarını ayakkabının,
ancak çürümüş ellerime ulaşacaktı,
Dilimden düşecekti sessizliğim,
İçimdeki masum çocuk konuşacaktı...

....

Âh İncir ağaçlarım;ki tepesinde cirit attığım...
Âh incirlerim;ki tanesini iflâh olur gülüşlere sattığım...
Âh çocukluğum; ki küçücük korkularını kocaman düşüşlerime kattığım...
*alıntı*
 

20080519131854_20[1].jpg



Her gidişinde şiir yazdım yokluguna…
Yüzüne söyleyemeyip satırlara döktügüm sözler teselli etti beni.
Yoklugunda seni yaşamaya,hayallerinle yetinmeye öyle alışmış ki yüregim…
Varlıgın yetmiyor !
Hayallerimdeki ‘’Sevgili’’ sen degilsin !
Yıllardır içimde büyüttüğüm ‘’Aşkım’’ sen degilsin !
Yoklugundaki hayallerine aşıgım.Yılların sevgisini bir gecede bitirecek kadar gözü karayım artık ! …
Bu kez belki (ilk ve son kez..) ‘’Ben gidiyorum.!’’
Eyvallah Sevdigim …
‘’Beni yarı yolda mı bırakıyorsun ?’’ deme…Sus !
Duygu sömürüsü yapma !
Yetmedimi yıllardır sevgimi sömürdügün ???
Hiçbir gidişine ‘’Dur gitme’’ demedim…
Sus Sevgili ! ‘’Gitme’’ deme.
Gözümde büyüdüğün o yerinde kal….Düşme !!
Çocuksun anlamıyorsun diyordun ya.Belki çocuktum türlü oyunlarını fark etmiyor anlamıyordum.
Büyüttü ihanet(ler)in benide …
Masum çocugun gidiyor bu kez belki (ilk ve son kez…)
Eyvallah Sevdigim…
Seviyorum inkar etmem … Kaç yılın aşkını bir gecede silemem…
Belki bu kez sende seviyorsun : ) : )
Bakma güldügüme inanıyorum sevgine.Sadece şaka gibi geliyor …
Artık çocuk degiliz kandırmayalım birbirimizi.
Oyun degil yaşadıklarımız.
Oyuncak degil kalplerimiz !...
Uzatmayacağım veda cümlelerini…
Beceremem bilirsin …
Her defasında senin söyledigin gibi,,güzel bahanenle bitireyim bu aşkı …
‘’Gitmem gerekiyor üzülme’’ !!! …
Bu kez belki (ilk ve son kez) …
Eyvallah Sevdigim…
Sözüm sözdür…Ben sen degilim ‘’Dönmeyecegim’’ …



aLıntıdır

 


geridnpr3.jpg



Sana yine acıLarLa qececek bir qecede yazıyorm bu satırLarı.. GeL...me SevqiLi;


Ne oLur qonLume bır daha qeL...me!!! Seni bir daha qormek ıstemıyor bu zavaLLı yureqım ne oLur qeL...me!! Acıdan baska hıc bısey vermedın bu yureqıme GeL...me bı daha cıkma yoLuma sakın!!!


Çok yorqunum, bitkinim, mutsuzum , umutsuzum artık.. YaLanLarın ıcınde mıyım yksa doqruLarLa mıyım bıLmıyrm Nerdeyım, ne yapıyrm bıLmıyrm Tek bıLdıqım caresiz ve kmsesız kaLdıqım..


Bazı qunLer senı unutuyo qıbı yapsamda ben hıc unutmadım senı unutamam.. İçimdeki senı ömrumce durduramam... Sensz qecen her qunumde oyLesıne bencıL oLdu kı yureqım sadece ben dıyo artık ve her qecen sanıye dahada sabretmeyı oqrenıyo...


İçim acıyo anLasana Sensız qecen bır ana bıLe dayanacak qucum kaLmadı YsanmısLıkLarı qerıde bırakmak cok zordur bıLırsın İşte senıde yasanmamıs saymak bu denLı zor qeLiyr bana Sana qeL...me desemde sen ne oLur qeL...


MutLu oLmak ne? GuLumsemek , umut etmek ne? Ben hepsını unuttum senın yanında Sana qeL dedıkce kacar oLdun benden Yıne soyLuyrm sana qeLme desemde qeL artık İçim acıyor Sensız bı sabaha uyanamıyorum..Gel artık Gıdısının verdıqı acı kadr qeLısınınde verdıqı mutLuLuk oLsun oLur mu? Benı bu sefer qozLerımın qormedıqı sevdaya tutsak etme ama oLur mu? Benı bu sefer qonLunun yuku say oLur mu?



a011xp4.jpg

Yarın'a uyanabıLır mıyım , bu kahroLası acıLara daha fazLa dayanabılır mıyım ? FaiLimechuL... ama sen yınede qeL ne oLur...


aLıntıdır...


 

pis ßi aqız kawqasının iKi maqLußuyduk seninLe..!
inandıqım sen adına yasak soRuLAR soRdum çoqu kez,ßütün denkLemLerin ßiR ßiLinmeyeni ßen oLdum..
senin , ßen iyisini ßiLirim dü$ünceLeRin,keLime,keLime dü$üncesizLiqe itti ßeni...
sana qöre sıradan,ßana qöRe sıradı$ı oLan diyaLoqLaRımızdan sonRa yine ßu sarı odadayım..
farkettimde,ne kadar suskun ÇıqLıkLaRıma $ahiT oLmu$ ßu sarı duwaRLaR..!

yine qeLdim o hüzün fı$kıran camımın önüne,radyomda sadece ßenim iÇin ÇaLan $arkımLa ßirLikde,ba$kaLarının mutLuLuquna özenen qözLeRim, qece yarısı oLmasına raqmen sapık ßi röntqenci qißi ısrarLa kaR$ı ßaLkondaki muTLu aiLe taßLosundan kenDine ufak ßi qüLümseme ÇaLma ÇAßasında!

aqLıyorum... we kendime ßiraz daha yakLa$ıyorum,ßiR ßiR tanımLıyorum unuttuqum qüzeL $eyLeRi,,

Yazdıqım heR haRfde kiRpiqi tuzLu ßenLiqime yakLA$ıyorum,yuttuqum su aRtsada ßiraz daha öqReniyoRum yüzmeyi..!



ßa$kaLaRının sewinÇLeriyLe muTLu oLmakdan yoruLdu aRtık qüncem.. ßa$kaLA$tım,LaÇkaLa$tım...
zamanLA Tüm mutLuLukLarım, yerini ßo$ ßo$ ßakan qözLeRin dü$ünceLeRine ßırakTı..

ßu qece dudakLaRımda can Çeki$en cümLeLeRimi, tek tek di$LeRimin aRasından sarkıttıqım dü$LeRime asarak kuRtuLuyorum..!

artık sana baqıracaqım tek ßiR keLimem ßiLe kaLmadı.HarfLeRimi kendi kendine $iirLeR yazıp , sonrada ßeqenmeyip yıRtıp atan,saqıR ßi kıza sattım iKi daL mentoLLü siqaRaya...
susmanın konu$maktan zoR oLduqu anLaR ßu..
anLaR mısın.?


önceLeRi kızacaqından korkarak yaktıqım siqaRamı,$imdi odama qeLeßiLme ihtimaLinin oLmasına raqmen ßüyük ßi cüretkarLıkLa yakTım...



qözümün önünde wuRdun ßeni, ßirden ßire sensiz kaLdım..!

ßenden kaÇaRcasına uzakLA$ıp,kayßoLan siqaramın dumanı ßi an yüzünü neredeyse unuttuqum ßaßamı hatırlattı..özLemi$tim onu eweT..
ßeLkide sadece ihtiyacım oLan onun hiÇ tadamadıqım ßaßa $ewkatiyDi,


oLan oLmu$,yazık çok yazık.. isyan kawuruyoR yüReqimi..!

sonuÇ: kuRduqum keskin cümLeLeRin ßende harf harf aÇtıqı yaraLaR,$imdi öLümcüL yaraLara dönü$Tü anne..!


ya$ayan ßen ya$aTan siz...




 


Sevda YoLunda Şehit Düştüm, Kim OLduğumun Ne Önemi Var !!!..

Ne olduğumun, kim olduğumun nereye gittiğimin ne önemi var
Aklımı, gönlümü yalan bir sevdada yitireli çok oldu, ondandır bu kimliksizliğim
Yolu sevda durağından geçen herkes gibi,
Çoğu zaman firari bir kaçak kimliğine bürünürüm,
Ve ben kendimi;
Bir damla gözyaşını emaneten bir yüreğe bırakmış, meçhul bir yolun yolcusu diye tanımlarım
Yolu puslu,
Azığı ızdırap,
Heybesi kırık düşlerle dolu…

Sağımda korku
Solumda endişe
Yürüdüğüm yol üryan
Ümit,batan bir güneş gibi
Nerde kimde kaybettiğimi bile bilmiyorum benliğimi
Peşi sıra ardımdan gelen gölgemde saklı belki yitirdiklerim
Bir benlik...bir gölge..bir yitirilmişlik…
Biraz dursam
Bir nefeslik yaşam çeksem yüreğime
Gözyaşlarımdan bir yudum içip susuzluğumu gidersem
Tekrar yol alsam yarılanmış bir ömrü nihayete erdirmek için
Uğruna hesapsızca harcadığım zamanların bedeli olsun
Bu son dileğim…


Sessiz bir çığlık atacağım birazdan içimdeki dehlizlere
Duyarsan ortaya çık ki sen duyarsın beni…
Celladım olmana izin vereceğim, sadece kısa bir mola ver, içindeki iyi tarafın hatrına
Hatıralardan bir demet yap, salıver usulca bir rüzgar ile üstüme
Kendimden yaşamaktan geçtim,lakin;
Heybemdeki kırık düşlerin çocuksu ağlamalarına dayanamıyorum, anla ne olur..


Tanrıya adak olarak sunduğun benim biliyorum
Boynum bıçağına amade,
Dök kanımı
Tek bir söz edersem namerdim..
Sevda yolunda şehit düş-tü-m haberi olsun bütün sevdiklerimin
Ve başı sağ olsun bütün sevenlerimin...


 


Duymuyor musun sesini? Şşşşşt..... Sessiz ol biraz. Kulak ver. Hala yok mu? O zaman önce yerini bulmalısın. Hayır,ben yardım edemem, sen bulmalısın; ama, tarif edebilirim. Önce tüm düşüncelerinden sıyrıl. Kendini sadece bu işe odakla. Kapat gözlerini. Bu arayışta gözlerin yardımcı olamaz sana.
Elini göğsünün üzerine koy. Biraz bekle, sakince nefes al, heyecanlanma. Simdi elini yavaşça sol tarafına götür. Hayır,aşağı doğru değil, daha yukarıda. Sol koluna doğru. Evet, iyi gidiyorsun, parmaklarının altında hisset. Bir değişiklik var mi? Elinin altında bir şeyin attığını hissediyor musun? Yanlış yerde olmalısın o zaman. Çok mu yukarılara çıktın yoksa? Biraz aşağı indir elini. Avucunu tam olarak aç. İyice yasla göğsüne. Ya şimdi? Çok hafif bişey hissettin demek. Bu güzel, doğru yolda ilerliyoruz o zaman.
Kapalı değil mi hala gözlerin? Simdi parmakların koltuk altına doğru ilerlesin. Evet, avucunun altında duruyor olmalı. Atışını hissediyorsun simdi. "Neden şimdiye kadar bulamadım " diye hayıflanma, geçmiş geçmişte kaldı. Sen bundan sonrasına bak artık.
Buldun ya yüreğini, bundan böyle hayattaki en iyi rehberin o olacak. Sesini dinlersen ve kaybetmezsen onu, sana hep doğru yolu gösterecek. Evet, bazen yanılıyor, bazen gittiği yolda tökezliyor; ama, olsun. Sen yine de dinle yüreğinin sesini. Bugüne kadar başka şeyleri dinledin de ne oldu? Hangisi mutlu etti seni? Mutlu etseydi arıyor olur muydun bugün yüreğini?
Hayat, yürekte başlıyor ve diğer bütün duygular yürekte can buluyor. Yüreğinle konuşursan eğer, yüreğinle görmeyi, yüreğinle duymayı öğrenirsen senden daha mutlusu olmayacak dünyada. Bir insanı sevmenin, aşkla bağlanmanın hazzını yaşayacaksın. Bundan daha müthiş ne olabilir ki?
İyi bak yüreğine, oraya sadece senin izin verdiklerin girsin. Hoyrattır bazıları, kendi yürekleriyle yapamadıklarını senin yüreğinle yapmaya kalkarlar. Kullanırlar. Bu yüzden iyi korumalısın. Darbelere karşı güçlendirmelisin onu. Unutma, narindir yürek, çabuk kırılır, Başkalarının yüreklerinin de çabuk kırılacağını bilmelisin, kırmamalısın. Ve bir gün, o yüreğin gerçek sahibini bulduğunda ona tertemiz, saf, duru ve sevgi dolu bir yürek sunmalısın....

 
" Yalnızlık ''

İlkin kelime haznemde olmadığını düşünürdüm de bilmezdi küçük yüreğim beni takip ettiğini yalnızlığın, gözlerimin önünde bir yığın insan kalabağı ve gözlerim boşlukta onlarsız - onsuz...

Düşmeye gör karanlığa bak nasıl vuruyorsun o zaman dipteki kuyuluğa, çıkmak istiyorsun seslenemiyorsun...

Ama yardımına koşucak bir sen var daha içinde.

Yanlızlık cevaplıyor,
İçindeki sese dikkat et.
Mutluluk seni çağırıyor...

Yeni bir başlangıça kim bilir belkide ilk defa bu denli sarılıyorsun, dur durak bilmeden koşmak istiyorsun huzura...

Başlıyorsun yeni dilek ve yeni umut kapıları aramaya. Her dileğin için bir uçurtma salıyorsun mavi derin ama anlamlı boşluğa. Dileklerin o kadar sade ve o kadar naif ki biliyorsun kıymetini zaman(ın) ve dileğindeki değerli sözcüklerin kıymetini...

Niyetin ise;
Hoş olmak hoşnut olmak neymiş anlamak istiyorsun...

Sonra ansızın kapın çalıyor. Çoşku ile açıyorsun kapıyı ''AŞK-ı Hüzün'müş'' kapıyı çalan içeri davet edemeden. Yüzsüzce yüreğine hükmetmeye görsün.

Davetsiz misafir ürkütmüş bir an..!

''Yalnızlık''

Ardından üç kelimeli ve üç noktalı bitişler yada başlangıçlarmış hanemi huzur ışığına boğan ve bir çocuğun korkmuş gözlerini görmemi sağlayan...


'' AŞK ''

'' . . . ''

Ne olduğu belirsiz karmakarışıklık içinde grim'si bir tutku
yada
Kırmızı korun yüreğine düşmesi
Hangisi acaba diyemeden
İçindeki ışığı tanımlayamadan sarıyor bir anda benliğini...

Başlıyor o zaman içindeki fırtınasızlıktaki kasırgalar...

Hasreti anlatmaya başlıyor ilk önce dudaklar sonra özlem geliyor ardından ve yavaş yavaş vucudundaki hücreleri kaplıyor '' AŞK ''

Benliğin bir kişi üzerine kurulmuş sanki bütün sözler - kapılar ona çıkıveriyor...

Sevdiğim gidiyor ''İstanbul'' ağlıyor...

Diyor bir şarkıda aklına o düşüyor zamanlı zamansız.

İçin acıyor bakıyorsun etrafa düşüyor kelimelerde şimdi hüzün ne güzel başlamıştı oysa dudaklar

'' HASRET ''

'' ÖZLEM''

''AŞK'' ve ardından gelen

'' . . . '' son üç nokta...

Sonrada sebebsiz bir ELVEDA kopuyor dudaklarından '' . . . ''


ALINTIDIR...
 


Bir nebze suya muhtaç, yaralı gönlüm... Bilinmezliklerin içindeki kıvranışlara gebe ah diye yaraladıklarım..Yüreğimden geçen sözleri kim duyar? Nehirlerime akan kaynaklarım kurudu diye sessizce ağlayışlarımı kim hisseder?

Gözümden akanın yaş olmadığını, pişmanlıklarımın kart postalı olduğunu kime duyurayım?Hayatın verdiği oyunda başrolu kapmak için çırpınan zebani tipliler arasında isyanlarımı kime selametle deyip göndereyim...


Limanlar vardı, hayatımın belli dönemlerinde..Sessiz gemilerimi kıyıya vurduğum, fenerin ışığına takılıydı
gülümsemelerim.. Dostlarımın arasında güvercinlerim vardı. Barış adına yüreğime bastığım.Yakomozların gerçekliğinde kahkahalarım gizliydi. Geçmiş diye şimdi iç yandıklarımda... Ucu, bucu olmayan ideallerime bir elden şak şak ettiklerimin arasında "Ben" diye haykıranlarım vardı. Ay'ın geceye tutulduğu vakitlerde nöbet tutan ayak izlerim vardı,bağımsızlığın tadını yaşayacak şehirde...


Yağmurun altında hayat ben burdayım, senden korkmuyorum diye feryatlarım saklıydı.Korkmuyordum,yaşamın debdebesinden. Sessizlikler içinde ışıltılı gülüşlerimi savuruyordum,maviliğin sonsuzluğuna Mavim vardı, yeşile denk düşen
buhranlarımda.Ölüme/ayrılık bir ötemde adım atıyordum..Tükettiğim sözlerimin arasında gizliydi,başaracağım diye avuçladığım hayat içerisinde..


Düşlerimde uğurladığım ağlayışlarımı, kimsesizliklerin arkasına gömmüştüm.Geceyi üstüme örttüğüm, gündüze el açtığım zor günlerin şahidiydim.


Şimdilerde o eski benden, kayıp verenlerdenim. Bir tuhaf tedirginlik var, sağımda, solumda..Rüzgarın savurduğu yaprak dökümlerinde yüreğime konacak kuru yapraklar arıyorum. Hüzünlü çehremi,
tebessüm motifleri ile işleyemiyorum.

Sil gözyaşlarını diye fısıldayan yüreğime, aynasını kaybetmiş ruhuma söz geçir diye sesleniyorum.Beyhude bir özlemle gülüşlerimi özlüyorum..Vurulupta kanı akmayan bülbüllerden değilim ben. Sol yanım hep kanıyor. İsteksiz gülüşlerimin adresindeyim. Ya da maskelerin yüzüme yapıştığı yad ellerdeyim.

"Bazen seni sevdiğin her şeyden ayıracak korkusu ile duymamak için kulaklarını eze eze tıkadığın,
bazen de sabah'ları karşılamak için, gece'lere söyleyip, yıldızlarla allayıp pulladığın."

"Allahaısmarladık" Tükettiklerim...


Cobanyildizim_Despair_by_Saca.jpg



 
Gecenin karanlığına sakladığım düşlerimi “ay ışığına” çıkarma vakti bugün..Bugün çok güzel bir gün, her günden daha farklı, daha bir huzurluyum..Bugün doğum günün, güneşin en sarısı bugün..Doğum günün kutlu olsun bitanem..

Hiçbir şey düşünemiyorum bugün..En mutlu gününü yaşıyorsun ya, bugün daha bir sıkı sarılmalıyım hayata..Her saniye senin kalbinle atıyorum, sanki damarlarımda sen dolaşıyorsun..Şu an güldüğünün hayaliyle ısıtıyorum içimi..Gülüşünü düşünerek meydan okuyorum fırtınaya, yağmura..Doğum günün kutlu olsun bitanem..

Her şeye rağmen hayat güzel..Terk edişlere, buluşmalara, kavuşmalara, gözyaşlarına, acıya ve hüzne..Her şeye rağmen çok güzel hayat..Hele bugün daha bir farklı herkes, daha bir iyi gördüm insanları..Ama hepsinden iyisi benim..Gözlerimin içi gülüyor..Ve bu; uzun zamandır bir ilk..Geçen doğum günlerinin saymazsak en son ki taa sen giderken..Doğum günün kutlu olsun bitanem..

Dedim ya bugün çok daha iyiyim diye..Gözlerimde yaş ta olsa sen bakma onlara..Hep yaptığı şeydir gözlerimin..Dayanamıyor işte..Hayat adil değil ya, o kaldıramıyor bunu..Velhasıl bugün yalan ve gerçek yer değiştirdi..Gerçekten gülüyorum mesela bugün, kalbim gerçekten gülüyor ve yalandan ağlıyorum..Hani alışkanlık yaptıysa ondandır diye düşündüm ben..Meğer nasıl da bulanık görüyormuşum gözlerim yaşlıyken hayatı..Neyse bunların önemi yok şimdi..Ama bir nedeni de var tabi..Doğum günün kutlu olsun bitanem..

Bugün bütün günümü sana ayırdım..Ne demek “nasıl yani” ?..Dur anlatayım..Mesela bugün erkenden kalktım, önce hayallerimi gözden geçirdim..Hiçbir eksik yok, her birinde yeniden yaşadım seni..Sonra bizim şarkımızı dinledim..Başka da bir şey yapmadım aslında..İşte bu zamana kadar seni düşündüm sonra..Fena da olmadı yani o yüzden böyleyim ya bugün..Bugünümü seninle yaşadım ya ondan böyleyim işte..Seni bugün çok sevdim ya ondan işte..Doğum günün kutlu olsun bitanem.

Bak işte vakit gelmek üzere..Birazdan yeni bir güne “acı bir merhaba” diyeceğim, umut dolu acı bir merhaba..”Belki yeni günde” nin umuduyla karşılayacağım güneşi..Sonra bugün yaptığım gibi yapacağım..Hayallerimi gözden geçirip bizim şarkımızı dinleyeceğim..Sonra daha bir aşık olacağım sana yeniden..Ama yarın doğum günün olmayacak ya ondan hiçbir şey bugün ki gibi olmayacak..Anlayacağın tekdüze bir hayatım var..Bir tek bugün kurtarıyor beni o kadar, bugüne kadar boğulmadan gelmeye çalışıyorum, başımı çıkartıyorum nefes almak için..Doğum günün kutlu olsun bitanem..

Bugün farklı bir gün..Ve halâ yüzümde ki tebessümdesin sen..

“Doğum günün kutlu olsun bitanem ”


(Geçen ay morukumun doğum günüydü. Tamda bayrama denk gelmişti. Bende hediye alamadım tabi haliyle mesajla kutladım kuru kuruya :jeyyar: ha birde bu yazıyı mail attım -tatlicadiarzu-

Bayram dönüşü internetten bir kaç siteye baktım ve kafama uyan bir hediye sectim.
''kapıda ödemesi beni baya cezbetti''
Hediye bizim resmimizin eklenmesini sağlıyan bir künyeydi...Alırken baya endişeli ve kararsızdım. Paket elime geldiğinde ve acıp ona baktıgımda işte bu ya dedim. işte bendeki zeka işte ona gidicek olan hediye dedim :jeyyar:
Koydum pakete tekrar. Bu yazıyıda yazıcıdan tekrar cıkardım. Hediyenin içine koydum ve gönderdim iş yerine... Kargoyla... Aynı şehirdeyiz ve kargocularla irtibata geciozzz:lepi:
Çok hoşuna gitti. Benimde...
Böyle bir doğum günü gecirdik..Hem yazıyı hemde ona yaptığım süprizi sizlerle paylaşmak istedim. Uzun süredir aranızdaki yokluğumu sizlerin bende yoklugunu kapamak istiyerek.. Özledinizmi???:mymeka:
 
Back