Cümleten merhabalar,
Öncelikle bu saate kadar yazmamış olmamı lütfen yadırgamayın. Ve yazımın da kısalığından ve bozuk cümlelerinden dolayı hepinizden özür dilerim.
Neredeyse öğleden sonra hep buralardaydım ama bir türlü yazmak nasip olmadı. İyi ve etkili bir yazı yazdım ama internetimin kesilmesiyle yazdığım yazının hepsi silindi. Şimdi burada aynı cümleleri kurabileceğimi sanmıyorum. Kısaca Sabahattin Ali'nin Kürk Mantolu Madonna'sından bahsetmek istiyorum.
Sabahattin Ali deyince aklıma ilk gelen şey gizemli ölümüdür. Hala tam aydınlanamamış ölümünün ardında bir gizemli kutudur benim gözümde. Kaleminden çıkan eserlere baktığınızda dilin akıcılığından sadesinden çok daha farklı şeyler ilginizi çeker. Ortada ruh psikolojisini çok iyi yansıtan bir kalem var. Sadece ruh psikolojisiyle kalmamış bireyin iç dünyasını da adeta kağıda dökmüştür. Dönemin yazarlarına baktığınızda bunu Sabahattin Ali deki kadar net göremezsiniz.
Biraz Kürk Mantolu Madonna'ya geçecek olursam eğer, bence yenilmiş, silik, içine kapanmış bir insan kişiliği üstüne yapılmış çözümlemeler, o kişinin ardındaki çok zengin bir duygu ve düşünce dünyasının betimlenmesi, gerek Raif Efendi gerekse Maria Puder hepsi bir bütün oluşturmuş hepsi Sabahattin Ali'ye cuk oturan bir roman olma özelliği göstermiştir. Hüzünlü bir aşkın tarifini bu kadar net yapabilen bir yazar daha var mıdır bilemem ama siz önüme hangi romanı hangi kitabı getirirseniz getirin ben yine de 160 sayfalık Raif Efendiyi seçeceğim, Kürk Mantolu Madonna'yı seçeceğim. İnsanları dış görünüşüyle kalıba oturtmak gibi bir yanlışın üzerinde de durmuştur Sabahattin Ali bu kitabında. Aşkın dışında aslında çok fazla şey vardır bu 160 sayfalık kitapta.
Daha ilk sayfalarda kim bilebilirdi ki Raif Efendinin dıştan göründüğü gibi biri olmadığına. Aslında et yığınının altında çok büyük bir yüreğinin olduğuna. Belki de Raif Efendinin hastalıktan çok yaşamış olduğu aşk acısı etkilemişti onu. Belki de Raif Efendiyi oydu ölüme götüren. Aksi düşünülemez bence, öyle uysal bir adam ki patronunun bağırmasından zerre kadar etkilenmemiş sadece patronunun yüzündeki o zavallılığı çok net gösteren bir yüz ifadesini karalamıştı. Hayatında aşkı kadar hiçbir şey heyecanlandırmıyordu ki Raif Efendiyi. Öyle ki resim sergisinde bile buna şahit olmadık mı?...
...
...
Roman hakkında daha bir sürü şey yazılabilir. Dediğim gibi öğleden ikindi vaktine kadar yazımı buraya yazmakla meşguldüm ama hepsi silindi. Bu da silinmeden göndersem fena olmaz.
Biraz da yorumlardan devam ederiz...