Köylülüğüm nasıl geçer

Kız niye saldırıp duruyorsun kadına.Köylü olmak kötü ayıp utanıyorum dememiş ki kendimi biraz yetersiz hissediyorum kentli arkadaşlarımın yanında demiş. Bu da tamamen konu sahibinin kendi kendini eziklemesi ile alakalı. Kurban olsunlar o eli açık kalbi temiz köylülere
Eli açık kalbi temiz köylü o kadar az ki şehir bin kat iyidir
 
Ben elimi hiçbir işe sürmem. 😁 Ne onlar talep eder, ne ben yaparım. Ev de mütemadiyen temiz, normal şehir evi gibi. Böcek falan görsem ben de çok huylanırım ama ilaçlama mı yapıyorlar nedir, öyle böcek de görmedim pek. Bizimkilerin köyü ilçe gibi. Parkı falan var. Bahçesinde meyve ağaçları var. Semaverde çay var. Taze, sıcak, ocakta pişen gözlemeler var. Çocukla ilgilenenler var. Benim için 10/10luk ortam. 😁
Amaan bu dediğim köyde en yakın markete gitmen için ilçeye gitmen gerekiyor. Canım bir şey çekse alamazsın bakkal bile yok. Çay, yiyecek, börek çok ama bu yoksunluk durumunda yemişim gözlemesini.
Benim ablamın yaşadığımız şehirin köylerinden birinde böyle yazlık ev gibi havuzlu sitede evi var. Haftada bir bakkal manav gezici arabası gelir. Onda bile üç günden fazla kalamıyorum. Çıksan yürüyecek yer yok. Bir yoksunluk hali. Benlik değil bu işler cidden. Bağ bahçeye özeniyorum yalan yok ama şehir içinde villam olsa bana yeterdi 😁
 
Tatlım çok güzel tespit ne mesela söyler misin ben de göreyim ısrarla yok eşi problemli yok köye kurban ol sen çok oku vs demek ki bunu yaşamayan ve özünde hissetmeyen anlamıyor ve ezbere konuşuyor zaten beni tanımlayan ve öneri verenleri beğendim ama kibarlık olsun diye alakasız yorumları beğenecek değilim ben kendimin de eksiklerimin de gayet farkındayım , ben hikaye yazma yarışmalarında derece almış her sene onlarca kitap okuyan biriyim ha kendimi ispat etmek zorunda da değilim çinkü konu benim ne kadar kültürlü olduğum değil bu kimsenin de haddine değil özgüven nedir sizce yanlışlarıma rağmen ben harikayım demek mi başka sorularda olsa tü kaka diyeceğiniz özellikleri burda yüceltiyorsunuz ikiyüzlü olmasak mı acaba
Yazı dilinizde de çok sorun var. Üstelik ödüllü hikayeleri olan birine göre noktalama neredeyse yok. Mesela "tatlım" la başlamak da bence olmuyor. Tabi yine de siz bilirsiniz.
 
Yokk malesef Íc Anadolu şehir veremiyorum o kadar yorum yapıyorum ki bazen şehir de versem tanırlar beni . Az atmadim şimdi arkalarından ifşa olmayım🤣🤣 hele yer sofrası oturunca iki dk sonra ayağım uyusuyor yemek bile yiyemiyorum ne zaman gitsem iki üç kilo verip geliyorum. Mis gibi diyet.
Ben de köye gidince kilo alıyorum. Çünkü köy Antep’te -malum yemekleri güzel- ve bahçesinde masa sandalye var. Temiz hava insanın iştahını açıyor, bir de yemem için ısrar edilince +2 ile dönüyorum eve. 🫠
 
Köyden köye dair her şeyden gelişmemişlikten nefret ediyorum. Burada bizim saf temiz Anadolu insanımız ^^ diyenler bi deşsin bakalım o köyde ne tarz psikopatlıklar dönüyor.
Ne kadınlar dayak yiyor , kimler orospu ilan ediliyor hangi hayvanlar ne işkenceler çekiyor. Kuralların insanı ehlileştirme özelliği vardır şehir hayatı da tam olarak bunu yapar.
köylüleri niçin öldürmeliyiz ?
çünkü onlar ağırkanlı adamlardır.
değişen bir dünyaya karşı
kerpiç duvarlar gibi katı
çakır dikenleri gibi susuz
kayıtsızca direnerek yaşarlar.
aptal, kaba ve kurnazdırlar.
inanarak ve kolayca yalan söylerler.
paraları olsa da
yoksul görünmek gibi bir hünerleri vardır.
herşeyi hafife alır ve herkese söverler.
yağmuru, rüzgarı ve güneşi
birgün olsun ekinleri akıllarına gelmeden
düşünemezler...
ve birbirlerinin sınırlarını sürerek
topraklarını
büyütmeye çalışırlar.

köylüleri niçin öldürmeliyiz?
çünkü onlar karılarını döverler
seslerinin tonu yumuşak değildir
dışarıda ezildikçe içeride zulüm kesilirler.
gazete okumaz ve haksızlığa
ancak kendileri uğrarsa karşı çıkarlar.
karşılığı olmadan kimseye yardım etmezler.
adım başı pınar olsa da köylerinde
temiz giyinmez ve her zaman
bir karış sakalla gezerler.
çocuklarını iyi yetiştirmezler
evlerinde kitap, müzik ve resim yoktur.
birgün olsun dişlerini fırçalamaz
ve şapkalarını ancak yatarken çıkarırlar.

köylüleri niçin öldürmeliyiz?
çünkü onlar yanlış partilere oy verirler
kendilerinden olanlarla alay edip
tuhaf bir şekilde başkalarına inanırlar.
devlet; tapu dairesi, banka borcu ve hastanedir
devletten korkar ve en çok ona hile yaparlar.
yiğittirler askerde subay dövecek kadar
ama bir memur karşısında -bu da tuhaftır-
ezim ezim ezilirler.
enflasyon denince buğday ve gübre fiyatlarını bilirler.
onbir ay gökyüzünden bereket beklerler,
dindardırlar ahret korkusu içinde
ama bir kadının topuklarından
memelerini görecek kadar bıçkındırlar
harmanı kaldırdıktan sonra yılda bir kez
şehre giderler!...

köylüleri niçin öldürmeliyiz?
çünkü onlar köpekleri boğuşunca kavga ederler
birbirlerinin evlerine ancak
ölümlerde ve düğünlerde giderler.
şarkı söylemekten ve kederlenmekten utanırlar
gülmek ayıp eğlenmek zayıflıktır
ancak rakı içtiklerinde duygulanır ve ağlarlar.
binlerce yılın kabuğu altında
yürekleri bir gaz lambası kadar kalmıştır.
aldanmak korkusu içinde
sürekli birbirlerini aldatırlar.
bir yere birlikte gitmeleri gerekirse
karılarından en az on adım önde yürürler
ve bir erkeklik işareti olarak
onları herkesin ortasında azarlarlar.

köylüleri niçin öldürmeliyiz?
çünkü onlar otobüslerde ayakkabılarını çıkarırlar
ayak ve ağız kokuları içinde kurulup koltuklara
herkesi bunalta bunalta, yüksek perdeden
kızlarının talihsizliğini ve hayırsız oğullarını anlatır,
yoksulluktan kıvrandıkları halde, şükür içinde
bunun, tanrının bir lütfu olduğuna inanırlar.
ve önemsiz bir şeyden söz eder gibi, her fırsatta
gizli bir övünçle, uzak şehirdeki
zengin akrabalarından sözederler.
kibardırlar lokantada yemek yemeyi bilecek kadar
ama sokağa çıkar çıkmaz hünküre hünküre
yollara tükürürler...
ve sonra şaşarak temizliğine ve düzenine
şehirde yaşamanın iyiliğinden konuşurlar.

köylüleri niçin öldürmeliyiz?
çünkü onlar ilk akışamdan uyurlar.
yarı gecelerde yıldızlara bakarak
başka dünyaları düşünmek gibi tutkuları yoktur.
gökyüzünü, baharda yağmur yağarsa
ve yaz güneşlerini, ekinlerini yeşertirse severler.
hayal güçleri kıttır ve hiçbir yeniliğe
-bu, verimi yüksek bir tohum bile olsa-
sonuçlarını görmeden inanmazlar.
dünyanın gelişimine katkıları yoktur.
mülk düşkünüdürler amansız derecede
bir ülkenin geleceği
küçücük topraklarının ipoteği altındadır
ve bir kaya parçası gibi dururlar su geçirmeden,
zamanın derin ırmakları önünde...

köylüleri söyleyin nasil
nasil kurtaralim?
 
Benim bugün sosyal medyamda yaptığım anket de öyle gösteriyor neyse ki elle değil fasülyeyi kaşıkla yiyorlarmış 😂

Inglizce ve almanca Google girince lap diye cikiyor.
fasulyede pilavla harmanlaninca yenir :)
 

Eklentiler

  • 1000076087.jpg
    1000076087.jpg
    77,3 KB · Görüntüleme: 25
Köyden köye dair her şeyden gelişmemişlikten nefret ediyorum. Burada bizim saf temiz Anadolu insanımız ^^ diyenler bi deşsin bakalım o köyde ne tarz psikopatlıklar dönüyor.
Ne kadınlar dayak yiyor , kimler orospu ilan ediliyor hangi hayvanlar ne işkenceler çekiyor. Kuralların insanı ehlileştirme özelliği vardır şehir hayatı da tam olarak bunu yapar.
köylüleri niçin öldürmeliyiz ?
çünkü onlar ağırkanlı adamlardır.
değişen bir dünyaya karşı
kerpiç duvarlar gibi katı
çakır dikenleri gibi susuz
kayıtsızca direnerek yaşarlar.
aptal, kaba ve kurnazdırlar.
inanarak ve kolayca yalan söylerler.
paraları olsa da
yoksul görünmek gibi bir hünerleri vardır.
herşeyi hafife alır ve herkese söverler.
yağmuru, rüzgarı ve güneşi
birgün olsun ekinleri akıllarına gelmeden
düşünemezler...
ve birbirlerinin sınırlarını sürerek
topraklarını
büyütmeye çalışırlar.

köylüleri niçin öldürmeliyiz?
çünkü onlar karılarını döverler
seslerinin tonu yumuşak değildir
dışarıda ezildikçe içeride zulüm kesilirler.
gazete okumaz ve haksızlığa
ancak kendileri uğrarsa karşı çıkarlar.
karşılığı olmadan kimseye yardım etmezler.
adım başı pınar olsa da köylerinde
temiz giyinmez ve her zaman
bir karış sakalla gezerler.
çocuklarını iyi yetiştirmezler
evlerinde kitap, müzik ve resim yoktur.
birgün olsun dişlerini fırçalamaz
ve şapkalarını ancak yatarken çıkarırlar.

köylüleri niçin öldürmeliyiz?
çünkü onlar yanlış partilere oy verirler
kendilerinden olanlarla alay edip
tuhaf bir şekilde başkalarına inanırlar.
devlet; tapu dairesi, banka borcu ve hastanedir
devletten korkar ve en çok ona hile yaparlar.
yiğittirler askerde subay dövecek kadar
ama bir memur karşısında -bu da tuhaftır-
ezim ezim ezilirler.
enflasyon denince buğday ve gübre fiyatlarını bilirler.
onbir ay gökyüzünden bereket beklerler,
dindardırlar ahret korkusu içinde
ama bir kadının topuklarından
memelerini görecek kadar bıçkındırlar
harmanı kaldırdıktan sonra yılda bir kez
şehre giderler!...

köylüleri niçin öldürmeliyiz?
çünkü onlar köpekleri boğuşunca kavga ederler
birbirlerinin evlerine ancak
ölümlerde ve düğünlerde giderler.
şarkı söylemekten ve kederlenmekten utanırlar
gülmek ayıp eğlenmek zayıflıktır
ancak rakı içtiklerinde duygulanır ve ağlarlar.
binlerce yılın kabuğu altında
yürekleri bir gaz lambası kadar kalmıştır.
aldanmak korkusu içinde
sürekli birbirlerini aldatırlar.
bir yere birlikte gitmeleri gerekirse
karılarından en az on adım önde yürürler
ve bir erkeklik işareti olarak
onları herkesin ortasında azarlarlar.

köylüleri niçin öldürmeliyiz?
çünkü onlar otobüslerde ayakkabılarını çıkarırlar
ayak ve ağız kokuları içinde kurulup koltuklara
herkesi bunalta bunalta, yüksek perdeden
kızlarının talihsizliğini ve hayırsız oğullarını anlatır,
yoksulluktan kıvrandıkları halde, şükür içinde
bunun, tanrının bir lütfu olduğuna inanırlar.
ve önemsiz bir şeyden söz eder gibi, her fırsatta
gizli bir övünçle, uzak şehirdeki
zengin akrabalarından sözederler.
kibardırlar lokantada yemek yemeyi bilecek kadar
ama sokağa çıkar çıkmaz hünküre hünküre
yollara tükürürler...
ve sonra şaşarak temizliğine ve düzenine
şehirde yaşamanın iyiliğinden konuşurlar.

köylüleri niçin öldürmeliyiz?
çünkü onlar ilk akışamdan uyurlar.
yarı gecelerde yıldızlara bakarak
başka dünyaları düşünmek gibi tutkuları yoktur.
gökyüzünü, baharda yağmur yağarsa
ve yaz güneşlerini, ekinlerini yeşertirse severler.
hayal güçleri kıttır ve hiçbir yeniliğe
-bu, verimi yüksek bir tohum bile olsa-
sonuçlarını görmeden inanmazlar.
dünyanın gelişimine katkıları yoktur.
mülk düşkünüdürler amansız derecede
bir ülkenin geleceği
küçücük topraklarının ipoteği altındadır
ve bir kaya parçası gibi dururlar su geçirmeden,
zamanın derin ırmakları önünde...

köylüleri söyleyin nasil
nasil kurtaralim?
Bu şiire ne zaman denk gelsem adamların ölüsüne sıkmış derim. 😁
 
[/QUOTE]
Ben elimi hiçbir işe sürmem. 😁 Ne onlar talep eder, ne ben yaparım. Ev de mütemadiyen temiz, normal şehir evi gibi. Böcek falan görsem ben de çok huylanırım ama ilaçlama mı yapıyorlar nedir, öyle böcek de görmedim pek. Bizimkilerin köyü ilçe gibi. Parkı falan var. Bahçesinde meyve ağaçları var. Semaverde çay var. Taze, sıcak, ocakta pişen gözlemeler var. Çocukla ilgilenenler var. Benim için 10/10luk ortam. 😁
Köyler de kendi içinde daha gelişmiş gelişmemiş diye ayrılıyor. Arkadaşın köyüne gitmiştim. Çoğu ev villa tipi zaten kızlar erkekler yaz geceleri köyün meydanındaki parkta oturuyorlar, içiyorlar ki muhafazakar bi şehirdir normlade. Hayatımda birayı yakından ilk orada görmüştüm anneme de x'lerin evinde kuran okuması var oraya gittik demiştim. Ergenliğimde iyi çarpılmamışım ben ha askdkfkfk
 
Konu bizi bir yakup kadri, bir Peyami Safa, bir Recaizade Mahmut Ekrem romanı, bir adini Feriha koydum dizisi gibi sardı yalnız. Hepimiz bir anda sosyolojik düşüncelere daldik batı doğu köylü şehirli filan diyoruz kv kp görümce bunlara dönelim bence biraz artık bu kadar düşünmeye ben gelemedim.
benim ortamımda sık sık konuşulan şeyler bunlar yavv

ortamımda tek %100 köylü benim bu arada
tek göz, kerpiç, yolu suyu kanalizasyonu vs olmayan bir köy evinde doğdum ben...arkdaşlarımın hemen hemen hepsi şehir çocuğu. bazısının hiç köyü yok.

ben severim böyle büyük büyük sosyolojik çıkarımlı işleri (çok biliyorum ya!)
ama iyi geyik dönmüş hakketen...
 
X