• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Korkularımla baş edemiyorum artık.

yalnizcaiccekis

Yeni Üye
Kayıtlı Üye
Gecenin 3 buçuğunda uykumdan uyanınca dayanamadım birilerine içimi dökmek istedim. Ben hiç iyi değilim ya. Kimilerine saçmalık gelecek bu anlattıklarım biliyorum, dert mi bunlar diyenler olacak ama çok zorlanıyorum. Aklı selim insanlardan bir şeyler duymaya ihtiyacım var. Kendi algıma karar mekanizmama güvenemiyorum, sağlıklı düşünemediğimi biliyorum çok doluyum.

El bebek gül bebek büyüyen bir çocuktum. Hiç hatırlamıyorum ama 3 yaşındayken kardeş istemişim, oyun arkadaşım olacak tabii ara sıra gidip gelir nasıl olsa diye düşündüm herhalde. Doğunca da kıskanmışım ilgi bölünsün istememişim. Klasik. Beni seven insanları niye paylaşayım ki? Pek iyi davranmazdım kardeşime. Severdim ama fazla peşimde dolanmasın gitsin isterdim.

Ölümcül bir hastalığa yakalandığında ben 5 yaşındaydım, o 1 buçuk. El kadar bebek. Öğrenilince apar topar hastaneye yatırıldı. Annem çocuğunu kaybetme korkusuyla saçları beyazlarken hastanede sabahladı, babam işe git- eve gel- çamaşırları yıka-hastaneye git- işe git döngüsünde evin yükünü sırtladı. Ben de anaokulundan alındım. Aylarca anne babamı görmedim. Her hafta başka bir akrabamızda kaldım. Bahane ettim yemeğe ağladım, bahane ettim hediye gelen boyalara ağladım, bana sarılmadılar diye ağladım, uyurken arkalarını döndüler diye ağladım, yalnız kalınca da kardeşim benim yüzümden ölecek diye ağladım. Ben ona kızıp bağırıyorum diye öyle hastalanmıştı. Ceza bana. Birkaç defa hastanede camdan göstermişlerdi bak iyi diye ama inanmadım, kablolardan korktum. Yaşım küçüktü ama ölümün gidip gelmemek olduğunu anlayabiliyordum. Yemin ettim Allah'a, bir daha hiç üzmeyeceğim kardeşimi ne olur ölmesin dedim.

İyileşti. Uzun bir süre sonra taburcu oldu. Düzenim eski haline döndü, anaokuluna son 1-2 ay kala tekrar başladım, sahip olduklarımdan mutluydum ama ölümden çok korkuyordum artık. İçimde hep bir sıkıntı vardı.

Zamanla unuttum bu olayları, kişiliğimin üzerinde büyük etki bırakmış şimdi anlayabiliyorum ama farkında değildim eskiden. 12-13 sene sorunsuz yaşadım. Farklı alanlarda başarıları olan yetenekli bir gençtim. İnsanlarla iletişimim güzeldi, özgüvenliydim, çok rahat arkadaşlık kurardım. Oturup havadan sudan bahsetsem tanımayan insanlar bile oturur dinlerdi, o kadar iyi bir hitabetim vardı. Lise sona geçtiğim yaza kadar böyle devam etti. Ekmek elden su gölden keyifli bir hayat.

Ağustos ayında, doğum günümü kutlamak için arkadaşlarımla bir araya geldik. Daha doğrusu niyetlerinden benim haberim yoktu ama sürpriz yaptılar. Çok güzel bir gün geçirdim. Akşam olunca birbirimize hoşçakal dedik, eve gitmek üzere dağıldık. Tek başıma dönüyordum.

Tanınmaktan korktuğum için burayı anlatmayacağım ama eve dönerken büyük bir kaza geçirdim. Bir anda her şey tepetaklak oldu. Şimdi abartılmış geliyor ama o an öleceğime kesinlikle emindim. Çevremdeki insanların çığlıklar atıyordu. Ben bağıramadım. Yanımdaki kadına "Sakin olun lütfen," dedim ölmeyi bekledim.

Ben de iyileştim gördüğünüz gibi. Geçti gitti. Hayatta bunlar hep yaşanır, insan olmak bazen yorulsak çaresiz hissetsek de bir şeyler uğruna savaşmaktır.

Öyle olmadı.

O olaydan sonra uzun bir süre ağır depresyonla boğuştum. Ölmekten aşırı korktum ama yok olmak, evrenden silinmek istedim. Günlük sohbetlerin ortasında intihar etmeyi düşünmeye başladım. Soru acaba yapar mıyım değil ne zaman yaparım gibiydi. Her şey daha kötüye gitti sonra. Günlük sohbetleri de yürütemez oldum. Arkadaşlarımdan uzaklaştım, evden çıkmayı reddettim, çoğu gece nefes darlıklarıyla uyandım, sosyal anksiyetem tavan yaptı.

Eskiden en çok konuşma tarzımdan övgü alırdım, hitabetim iyi demiştim. Cümle kuramamaya başladım. İnsanların yüz ifadelerini okuyamıyordum. İkili sohbetlerde ne diyeyim bilemiyordum, doğal değil yapma mimikler kullanıyordum. İnsanları itti haliyle.

Senelerdir böyle. Potansiyelimi hiçe sayıp kendime hayatı zehir ettim. İçimi dökerken fark ettim aslında son zamanlarda bayağı toparlamışım. İntihar eğilimleri olmak üzere çoğu şey geçti. Hissettiklerimin normal olmadığını bilecek kadar muhakeme yeteneğim kalmıştı en azından, insan psikolojisine dair çok şey okuyup izledim. Az uğraşmadım gerçekten. Bu yazıyı cümlelere döküp yazmam saatlerimi aldı belki ama sosyal ilişkilerimi de düzeltmeye başladım.

Ölüm korkumsa hala baki. Bu akşam dolabımdaki paslı bir demir parmağımı ufacık çizdi, kırmızılık göründü ama kan bile akmadı. Şu an kaybolmuş bile çizik. Tırnak ucu kadardı.

Bense gece 3 buçukta uykumdan uyandım, tetanoz olup öleceğim diye uyuyamadım. Tir tir titredim. İnternette pekiştirme aşılarının 5 yıl koruması var diyor, ben en son 7 sene yaptırdım diye. Saçma olduğunu biliyorum ama hala kendimi ikna edemiyorum.

Konuşur gibi dert anlatmak yine de iyi geldi biraz sakinleşmeme.

Okuyan varsa teşekkür ederim. Yalnızca iç çekmek istemiştim.
 
Uzman değilim ama muhtemelen panik atak geçiriyorsunuz :/ Çok klasik olacak ama tek çareniz profesyonel bir destek almanız .
ben de küçüklükten beri , öleceğimi düşündükçe keşke dünyaya gelmeseydim diyorum 😒 ya da ben ölene kadar ölümsüzlük bulunur derdim 6-7 yaşlarımda ...

daha genciz belki de bu yüzdendir korkumuz bilmiyorum .
Benim de aklıma ölüm gelince bütün tadım tuzum kaçıyor herşeyi boşveresim geliyor ‘amaaan zaten öleceğiz’ diye .
o sebeple düşünmüyorum . Doğru yanlış ama bu şekilde buldum çözümü .

fakat sevdiklerimin ölme fikri beni daha çok korkutuyor . Annem hasta bir kadın ,
yan odada yatıyor . Her gece onun öksürüğü ya da horlamasını dinliyorum , bazı geceler sessiz uyuyor , ya öldüyse diye kalkmaya korkuyorum . Şu anda da öyle . Sessiz .. kalkmaya korkuyorum .
Bence ölüm fikri zaten ürkütücü , kimsenin yok ya korkma ne olacak filan diyeceğine inanmıyorum ama bu korku sizi ,bütün hayatınızı bu denli etkiliyorsa gerekirse yatarak tedavi olun ne olacak ?
Umarım en kısa sürede herşey çok daha iyi olur sizin için🍀
 
Bu tamamen anksiyete bozuklugu ve panik atak karisimi.gece uykudan kaldirip icini sıkar insanin.psikiyatristler genelde ilacla bunu duzenliyorler.semptomlarin dolayisi ile sizin sakinlesmenizi saglicaktir.gitmenizi tavsiye ederim.ayrica yasadiginiz garip degil sizin gibi hisseden cok kisi tanidim.2 en yakin arkadasimda dahil.
 
Uzman değilim ama muhtemelen panik atak geçiriyorsunuz :/ Çok klasik olacak ama tek çareniz profesyonel bir destek almanız .
ben de küçüklükten beri , öleceğimi düşündükçe keşke dünyaya gelmeseydim diyorum 😒 ya da ben ölene kadar ölümsüzlük bulunur derdim 6-7 yaşlarımda ...

daha genciz belki de bu yüzdendir korkumuz bilmiyorum .
Benim de aklıma ölüm gelince bütün tadım tuzum kaçıyor herşeyi boşveresim geliyor ‘amaaan zaten öleceğiz’ diye .
o sebeple düşünmüyorum . Doğru yanlış ama bu şekilde buldum çözümü .

fakat sevdiklerimin ölme fikri beni daha çok korkutuyor . Annem hasta bir kadın ,
yan odada yatıyor . Her gece onun öksürüğü ya da horlamasını dinliyorum , bazı geceler sessiz uyuyor , ya öldüyse diye kalkmaya korkuyorum . Şu anda da öyle . Sessiz .. kalkmaya korkuyorum .
Bence ölüm fikri zaten ürkütücü , kimsenin yok ya korkma ne olacak filan diyeceğine inanmıyorum ama bu korku sizi ,bütün hayatınızı bu denli etkiliyorsa gerekirse yatarak tedavi olun ne olacak ?
Umarım en kısa sürede herşey çok daha iyi olur sizin için🍀

Ben de öyle tahmin ediyorum. Uykudan uyandığım geceler panik atak, anksiyete gibi bir şey bu mantıklı değil diye kendimi sakinleştirebiliyorum genelde ama bu gece patlayasım gelmiş herhalde. Çok teşekkürler yorum için. Biraz para biriktirebildiğimde yardım almayı düşünüyorum
 
Bu tamamen anksiyete bozuklugu ve panik atak karisimi.gece uykudan kaldirip icini sıkar insanin.psikiyatristler genelde ilacla bunu duzenliyorler.semptomlarin dolayisi ile sizin sakinlesmenizi saglicaktir.gitmenizi tavsiye ederim.ayrica yasadiginiz garip degil sizin gibi hisseden cok kisi tanidim.2 en yakin arkadasimda dahil.

Evet aynen öyle oluyor. İlaç + psikoterapi muhtemelen iyi gelir ben de farkındayım, para biriktirebilirsem gitmeyi düşünüyorum en kısa zamanda. Geç bile kaldım
 
Sizi anlıyorum.yasanılanlar farklı da olaa aynı hislerle boğusan binlerce insan var emın oljm. Cogu ınsan hayatlarının bellı donemlerınde ankaıywteyle panık atakla bogusuyor.yalnız degilsınız.bu cok normal.geip olmak gibi. Daha knce nasıl iyi hissediyoduysanız kendınızı o gunler yine gelecek chnkj siz sorunun ne oldugunun bile farkında olan algısı acık ve acıkfikirli birisiniz.
ınsallah herkes basına geldıgınde siZin gibi temiz bir zihinle yasadıklarını anlayabılır ve kabullenebılır.
inaanlar bırbırınden pek cok sebepten uzaklasır veya yakınlasır.bunlara takılmayın.sosyal cevre her zaman kurulur..onemlı olan sizin aaglıgınız. Prpfesyonel yardım alana kadar bence sorunlarınıIn ustüne gidip yüZleşin
 
Gecenin 3 buçuğunda uykumdan uyanınca dayanamadım birilerine içimi dökmek istedim. Ben hiç iyi değilim ya. Kimilerine saçmalık gelecek bu anlattıklarım biliyorum, dert mi bunlar diyenler olacak ama çok zorlanıyorum. Aklı selim insanlardan bir şeyler duymaya ihtiyacım var. Kendi algıma karar mekanizmama güvenemiyorum, sağlıklı düşünemediğimi biliyorum çok doluyum.

El bebek gül bebek büyüyen bir çocuktum. Hiç hatırlamıyorum ama 3 yaşındayken kardeş istemişim, oyun arkadaşım olacak tabii ara sıra gidip gelir nasıl olsa diye düşündüm herhalde. Doğunca da kıskanmışım ilgi bölünsün istememişim. Klasik. Beni seven insanları niye paylaşayım ki? Pek iyi davranmazdım kardeşime. Severdim ama fazla peşimde dolanmasın gitsin isterdim.

Ölümcül bir hastalığa yakalandığında ben 5 yaşındaydım, o 1 buçuk. El kadar bebek. Öğrenilince apar topar hastaneye yatırıldı. Annem çocuğunu kaybetme korkusuyla saçları beyazlarken hastanede sabahladı, babam işe git- eve gel- çamaşırları yıka-hastaneye git- işe git döngüsünde evin yükünü sırtladı. Ben de anaokulundan alındım. Aylarca anne babamı görmedim. Her hafta başka bir akrabamızda kaldım. Bahane ettim yemeğe ağladım, bahane ettim hediye gelen boyalara ağladım, bana sarılmadılar diye ağladım, uyurken arkalarını döndüler diye ağladım, yalnız kalınca da kardeşim benim yüzümden ölecek diye ağladım. Ben ona kızıp bağırıyorum diye öyle hastalanmıştı. Ceza bana. Birkaç defa hastanede camdan göstermişlerdi bak iyi diye ama inanmadım, kablolardan korktum. Yaşım küçüktü ama ölümün gidip gelmemek olduğunu anlayabiliyordum. Yemin ettim Allah'a, bir daha hiç üzmeyeceğim kardeşimi ne olur ölmesin dedim.

İyileşti. Uzun bir süre sonra taburcu oldu. Düzenim eski haline döndü, anaokuluna son 1-2 ay kala tekrar başladım, sahip olduklarımdan mutluydum ama ölümden çok korkuyordum artık. İçimde hep bir sıkıntı vardı.

Zamanla unuttum bu olayları, kişiliğimin üzerinde büyük etki bırakmış şimdi anlayabiliyorum ama farkında değildim eskiden. 12-13 sene sorunsuz yaşadım. Farklı alanlarda başarıları olan yetenekli bir gençtim. İnsanlarla iletişimim güzeldi, özgüvenliydim, çok rahat arkadaşlık kurardım. Oturup havadan sudan bahsetsem tanımayan insanlar bile oturur dinlerdi, o kadar iyi bir hitabetim vardı. Lise sona geçtiğim yaza kadar böyle devam etti. Ekmek elden su gölden keyifli bir hayat.

Ağustos ayında, doğum günümü kutlamak için arkadaşlarımla bir araya geldik. Daha doğrusu niyetlerinden benim haberim yoktu ama sürpriz yaptılar. Çok güzel bir gün geçirdim. Akşam olunca birbirimize hoşçakal dedik, eve gitmek üzere dağıldık. Tek başıma dönüyordum.

Tanınmaktan korktuğum için burayı anlatmayacağım ama eve dönerken büyük bir kaza geçirdim. Bir anda her şey tepetaklak oldu. Şimdi abartılmış geliyor ama o an öleceğime kesinlikle emindim. Çevremdeki insanların çığlıklar atıyordu. Ben bağıramadım. Yanımdaki kadına "Sakin olun lütfen," dedim ölmeyi bekledim.

Ben de iyileştim gördüğünüz gibi. Geçti gitti. Hayatta bunlar hep yaşanır, insan olmak bazen yorulsak çaresiz hissetsek de bir şeyler uğruna savaşmaktır.

Öyle olmadı.

O olaydan sonra uzun bir süre ağır depresyonla boğuştum. Ölmekten aşırı korktum ama yok olmak, evrenden silinmek istedim. Günlük sohbetlerin ortasında intihar etmeyi düşünmeye başladım. Soru acaba yapar mıyım değil ne zaman yaparım gibiydi. Her şey daha kötüye gitti sonra. Günlük sohbetleri de yürütemez oldum. Arkadaşlarımdan uzaklaştım, evden çıkmayı reddettim, çoğu gece nefes darlıklarıyla uyandım, sosyal anksiyetem tavan yaptı.

Eskiden en çok konuşma tarzımdan övgü alırdım, hitabetim iyi demiştim. Cümle kuramamaya başladım. İnsanların yüz ifadelerini okuyamıyordum. İkili sohbetlerde ne diyeyim bilemiyordum, doğal değil yapma mimikler kullanıyordum. İnsanları itti haliyle.

Senelerdir böyle. Potansiyelimi hiçe sayıp kendime hayatı zehir ettim. İçimi dökerken fark ettim aslında son zamanlarda bayağı toparlamışım. İntihar eğilimleri olmak üzere çoğu şey geçti. Hissettiklerimin normal olmadığını bilecek kadar muhakeme yeteneğim kalmıştı en azından, insan psikolojisine dair çok şey okuyup izledim. Az uğraşmadım gerçekten. Bu yazıyı cümlelere döküp yazmam saatlerimi aldı belki ama sosyal ilişkilerimi de düzeltmeye başladım.

Ölüm korkumsa hala baki. Bu akşam dolabımdaki paslı bir demir parmağımı ufacık çizdi, kırmızılık göründü ama kan bile akmadı. Şu an kaybolmuş bile çizik. Tırnak ucu kadardı.

Bense gece 3 buçukta uykumdan uyandım, tetanoz olup öleceğim diye uyuyamadım. Tir tir titredim. İnternette pekiştirme aşılarının 5 yıl koruması var diyor, ben en son 7 sene yaptırdım diye. Saçma olduğunu biliyorum ama hala kendimi ikna edemiyorum.

Konuşur gibi dert anlatmak yine de iyi geldi biraz sakinleşmeme.

Okuyan varsa teşekkür ederim. Yalnızca iç çekmek istemiştim.
Kasigim ağrısa kolon kanseri gogsum acısa meme kanseri başıma ağırlık çökse tansiyondan öleceğim sanıyorum bende aynıyım ama ağrılar geçince unutuyorum babamın yüzü sararsa ciğerinde biseymi var kanımı düşük kotu bisey olur diye geceleri ağladığımı biliyorum kızımın karnı ağrısa halsiz olsa biseymi var acaba diyorum kizim bensiz balkona ciksin duser diye yeri gok inletiyorum camlara yaklastiemiyorum ölümden korkuyorum kendi canıma kiyamam ole seyler hic düşünmedim ama nebilim iste ama kisa sureli bunlar bende sosyla hayatima kotu etkisi olmadi olan beynimin icinde oluyor
 
Ne mutlu ki çaresiz değilsiniz. Devlet hastanelerindeki psikiyatrist ve psikologlara gidebilirsiniz. Panik atak veya anksiyete yaşıyorsunuz muhtemelen. Bunun üstesinden gelebilirsiniz. Derdi veren rabbim dermanınida verir. Yalnız değilsiniz, aynı durumda çok insan var. Korkmayın tedavi sonrası hepsi geçecektir.
 
Bende çok uzun seneler panik atakla ölüm korkusuyla savaştım. Bunun çözümü psikolojik destek almak ve klasik korkuların üzerine gitmek. İnsan bilmediği şeyden çok korkar. Ölüm nedir, sonrası nasıldır hepsini okumak öğrenmek gerekiyor. Ölümün bir son olmadığını, hayatı güzel ve doğru yaşadığında güzellikler getirecek birşey olduğunu bilmek rahatlatıyor insanı. Tabi inançlara göre de değişebilir bu durum. Nefes aldığımız günleri mahvetmeye değmez biran önce tedavi olun ve yaşadığınız hayatı dolu dolu geçirin.
 
Gecenin 3 buçuğunda uykumdan uyanınca dayanamadım birilerine içimi dökmek istedim. Ben hiç iyi değilim ya. Kimilerine saçmalık gelecek bu anlattıklarım biliyorum, dert mi bunlar diyenler olacak ama çok zorlanıyorum. Aklı selim insanlardan bir şeyler duymaya ihtiyacım var. Kendi algıma karar mekanizmama güvenemiyorum, sağlıklı düşünemediğimi biliyorum çok doluyum.

El bebek gül bebek büyüyen bir çocuktum. Hiç hatırlamıyorum ama 3 yaşındayken kardeş istemişim, oyun arkadaşım olacak tabii ara sıra gidip gelir nasıl olsa diye düşündüm herhalde. Doğunca da kıskanmışım ilgi bölünsün istememişim. Klasik. Beni seven insanları niye paylaşayım ki? Pek iyi davranmazdım kardeşime. Severdim ama fazla peşimde dolanmasın gitsin isterdim.

Ölümcül bir hastalığa yakalandığında ben 5 yaşındaydım, o 1 buçuk. El kadar bebek. Öğrenilince apar topar hastaneye yatırıldı. Annem çocuğunu kaybetme korkusuyla saçları beyazlarken hastanede sabahladı, babam işe git- eve gel- çamaşırları yıka-hastaneye git- işe git döngüsünde evin yükünü sırtladı. Ben de anaokulundan alındım. Aylarca anne babamı görmedim. Her hafta başka bir akrabamızda kaldım. Bahane ettim yemeğe ağladım, bahane ettim hediye gelen boyalara ağladım, bana sarılmadılar diye ağladım, uyurken arkalarını döndüler diye ağladım, yalnız kalınca da kardeşim benim yüzümden ölecek diye ağladım. Ben ona kızıp bağırıyorum diye öyle hastalanmıştı. Ceza bana. Birkaç defa hastanede camdan göstermişlerdi bak iyi diye ama inanmadım, kablolardan korktum. Yaşım küçüktü ama ölümün gidip gelmemek olduğunu anlayabiliyordum. Yemin ettim Allah'a, bir daha hiç üzmeyeceğim kardeşimi ne olur ölmesin dedim.

İyileşti. Uzun bir süre sonra taburcu oldu. Düzenim eski haline döndü, anaokuluna son 1-2 ay kala tekrar başladım, sahip olduklarımdan mutluydum ama ölümden çok korkuyordum artık. İçimde hep bir sıkıntı vardı.

Zamanla unuttum bu olayları, kişiliğimin üzerinde büyük etki bırakmış şimdi anlayabiliyorum ama farkında değildim eskiden. 12-13 sene sorunsuz yaşadım. Farklı alanlarda başarıları olan yetenekli bir gençtim. İnsanlarla iletişimim güzeldi, özgüvenliydim, çok rahat arkadaşlık kurardım. Oturup havadan sudan bahsetsem tanımayan insanlar bile oturur dinlerdi, o kadar iyi bir hitabetim vardı. Lise sona geçtiğim yaza kadar böyle devam etti. Ekmek elden su gölden keyifli bir hayat.

Ağustos ayında, doğum günümü kutlamak için arkadaşlarımla bir araya geldik. Daha doğrusu niyetlerinden benim haberim yoktu ama sürpriz yaptılar. Çok güzel bir gün geçirdim. Akşam olunca birbirimize hoşçakal dedik, eve gitmek üzere dağıldık. Tek başıma dönüyordum.

Tanınmaktan korktuğum için burayı anlatmayacağım ama eve dönerken büyük bir kaza geçirdim. Bir anda her şey tepetaklak oldu. Şimdi abartılmış geliyor ama o an öleceğime kesinlikle emindim. Çevremdeki insanların çığlıklar atıyordu. Ben bağıramadım. Yanımdaki kadına "Sakin olun lütfen," dedim ölmeyi bekledim.

Ben de iyileştim gördüğünüz gibi. Geçti gitti. Hayatta bunlar hep yaşanır, insan olmak bazen yorulsak çaresiz hissetsek de bir şeyler uğruna savaşmaktır.

Öyle olmadı.

O olaydan sonra uzun bir süre ağır depresyonla boğuştum. Ölmekten aşırı korktum ama yok olmak, evrenden silinmek istedim. Günlük sohbetlerin ortasında intihar etmeyi düşünmeye başladım. Soru acaba yapar mıyım değil ne zaman yaparım gibiydi. Her şey daha kötüye gitti sonra. Günlük sohbetleri de yürütemez oldum. Arkadaşlarımdan uzaklaştım, evden çıkmayı reddettim, çoğu gece nefes darlıklarıyla uyandım, sosyal anksiyetem tavan yaptı.

Eskiden en çok konuşma tarzımdan övgü alırdım, hitabetim iyi demiştim. Cümle kuramamaya başladım. İnsanların yüz ifadelerini okuyamıyordum. İkili sohbetlerde ne diyeyim bilemiyordum, doğal değil yapma mimikler kullanıyordum. İnsanları itti haliyle.

Senelerdir böyle. Potansiyelimi hiçe sayıp kendime hayatı zehir ettim. İçimi dökerken fark ettim aslında son zamanlarda bayağı toparlamışım. İntihar eğilimleri olmak üzere çoğu şey geçti. Hissettiklerimin normal olmadığını bilecek kadar muhakeme yeteneğim kalmıştı en azından, insan psikolojisine dair çok şey okuyup izledim. Az uğraşmadım gerçekten. Bu yazıyı cümlelere döküp yazmam saatlerimi aldı belki ama sosyal ilişkilerimi de düzeltmeye başladım.

Ölüm korkumsa hala baki. Bu akşam dolabımdaki paslı bir demir parmağımı ufacık çizdi, kırmızılık göründü ama kan bile akmadı. Şu an kaybolmuş bile çizik. Tırnak ucu kadardı.

Bense gece 3 buçukta uykumdan uyandım, tetanoz olup öleceğim diye uyuyamadım. Tir tir titredim. İnternette pekiştirme aşılarının 5 yıl koruması var diyor, ben en son 7 sene yaptırdım diye. Saçma olduğunu biliyorum ama hala kendimi ikna edemiyorum.

Konuşur gibi dert anlatmak yine de iyi geldi biraz sakinleşmeme.

Okuyan varsa teşekkür ederim. Yalnızca iç çekmek istemiştim.
Bunlar her panik atak anksiyetesi olanda oluyor. Bende paslı seyden cok tedirgin olurum ruyalatıma girer. Bacagımda ufak bir cizik gorsem ya paslı bir sey çizdiyse korkusu olur
 
Bende çok uzun seneler panik atakla ölüm korkusuyla savaştım. Bunun çözümü psikolojik destek almak ve klasik korkuların üzerine gitmek. İnsan bilmediği şeyden çok korkar. Ölüm nedir, sonrası nasıldır hepsini okumak öğrenmek gerekiyor. Ölümün bir son olmadığını, hayatı güzel ve doğru yaşadığında güzellikler getirecek birşey olduğunu bilmek rahatlatıyor insanı. Tabi inançlara göre de değişebilir bu durum. Nefes aldığımız günleri mahvetmeye değmez biran önce tedavi olun ve yaşadığınız hayatı dolu dolu geçirin.
Korkulatımın üstüne gidemiyorum o güç kuvvet pek yok bnde
 
Gecenin 3 buçuğunda uykumdan uyanınca dayanamadım birilerine içimi dökmek istedim. Ben hiç iyi değilim ya. Kimilerine saçmalık gelecek bu anlattıklarım biliyorum, dert mi bunlar diyenler olacak ama çok zorlanıyorum. Aklı selim insanlardan bir şeyler duymaya ihtiyacım var. Kendi algıma karar mekanizmama güvenemiyorum, sağlıklı düşünemediğimi biliyorum çok doluyum.

El bebek gül bebek büyüyen bir çocuktum. Hiç hatırlamıyorum ama 3 yaşındayken kardeş istemişim, oyun arkadaşım olacak tabii ara sıra gidip gelir nasıl olsa diye düşündüm herhalde. Doğunca da kıskanmışım ilgi bölünsün istememişim. Klasik. Beni seven insanları niye paylaşayım ki? Pek iyi davranmazdım kardeşime. Severdim ama fazla peşimde dolanmasın gitsin isterdim.

Ölümcül bir hastalığa yakalandığında ben 5 yaşındaydım, o 1 buçuk. El kadar bebek. Öğrenilince apar topar hastaneye yatırıldı. Annem çocuğunu kaybetme korkusuyla saçları beyazlarken hastanede sabahladı, babam işe git- eve gel- çamaşırları yıka-hastaneye git- işe git döngüsünde evin yükünü sırtladı. Ben de anaokulundan alındım. Aylarca anne babamı görmedim. Her hafta başka bir akrabamızda kaldım. Bahane ettim yemeğe ağladım, bahane ettim hediye gelen boyalara ağladım, bana sarılmadılar diye ağladım, uyurken arkalarını döndüler diye ağladım, yalnız kalınca da kardeşim benim yüzümden ölecek diye ağladım. Ben ona kızıp bağırıyorum diye öyle hastalanmıştı. Ceza bana. Birkaç defa hastanede camdan göstermişlerdi bak iyi diye ama inanmadım, kablolardan korktum. Yaşım küçüktü ama ölümün gidip gelmemek olduğunu anlayabiliyordum. Yemin ettim Allah'a, bir daha hiç üzmeyeceğim kardeşimi ne olur ölmesin dedim.

İyileşti. Uzun bir süre sonra taburcu oldu. Düzenim eski haline döndü, anaokuluna son 1-2 ay kala tekrar başladım, sahip olduklarımdan mutluydum ama ölümden çok korkuyordum artık. İçimde hep bir sıkıntı vardı.

Zamanla unuttum bu olayları, kişiliğimin üzerinde büyük etki bırakmış şimdi anlayabiliyorum ama farkında değildim eskiden. 12-13 sene sorunsuz yaşadım. Farklı alanlarda başarıları olan yetenekli bir gençtim. İnsanlarla iletişimim güzeldi, özgüvenliydim, çok rahat arkadaşlık kurardım. Oturup havadan sudan bahsetsem tanımayan insanlar bile oturur dinlerdi, o kadar iyi bir hitabetim vardı. Lise sona geçtiğim yaza kadar böyle devam etti. Ekmek elden su gölden keyifli bir hayat.

Ağustos ayında, doğum günümü kutlamak için arkadaşlarımla bir araya geldik. Daha doğrusu niyetlerinden benim haberim yoktu ama sürpriz yaptılar. Çok güzel bir gün geçirdim. Akşam olunca birbirimize hoşçakal dedik, eve gitmek üzere dağıldık. Tek başıma dönüyordum.

Tanınmaktan korktuğum için burayı anlatmayacağım ama eve dönerken büyük bir kaza geçirdim. Bir anda her şey tepetaklak oldu. Şimdi abartılmış geliyor ama o an öleceğime kesinlikle emindim. Çevremdeki insanların çığlıklar atıyordu. Ben bağıramadım. Yanımdaki kadına "Sakin olun lütfen," dedim ölmeyi bekledim.

Ben de iyileştim gördüğünüz gibi. Geçti gitti. Hayatta bunlar hep yaşanır, insan olmak bazen yorulsak çaresiz hissetsek de bir şeyler uğruna savaşmaktır.

Öyle olmadı.

O olaydan sonra uzun bir süre ağır depresyonla boğuştum. Ölmekten aşırı korktum ama yok olmak, evrenden silinmek istedim. Günlük sohbetlerin ortasında intihar etmeyi düşünmeye başladım. Soru acaba yapar mıyım değil ne zaman yaparım gibiydi. Her şey daha kötüye gitti sonra. Günlük sohbetleri de yürütemez oldum. Arkadaşlarımdan uzaklaştım, evden çıkmayı reddettim, çoğu gece nefes darlıklarıyla uyandım, sosyal anksiyetem tavan yaptı.

Eskiden en çok konuşma tarzımdan övgü alırdım, hitabetim iyi demiştim. Cümle kuramamaya başladım. İnsanların yüz ifadelerini okuyamıyordum. İkili sohbetlerde ne diyeyim bilemiyordum, doğal değil yapma mimikler kullanıyordum. İnsanları itti haliyle.

Senelerdir böyle. Potansiyelimi hiçe sayıp kendime hayatı zehir ettim. İçimi dökerken fark ettim aslında son zamanlarda bayağı toparlamışım. İntihar eğilimleri olmak üzere çoğu şey geçti. Hissettiklerimin normal olmadığını bilecek kadar muhakeme yeteneğim kalmıştı en azından, insan psikolojisine dair çok şey okuyup izledim. Az uğraşmadım gerçekten. Bu yazıyı cümlelere döküp yazmam saatlerimi aldı belki ama sosyal ilişkilerimi de düzeltmeye başladım.

Ölüm korkumsa hala baki. Bu akşam dolabımdaki paslı bir demir parmağımı ufacık çizdi, kırmızılık göründü ama kan bile akmadı. Şu an kaybolmuş bile çizik. Tırnak ucu kadardı.

Bense gece 3 buçukta uykumdan uyandım, tetanoz olup öleceğim diye uyuyamadım. Tir tir titredim. İnternette pekiştirme aşılarının 5 yıl koruması var diyor, ben en son 7 sene yaptırdım diye. Saçma olduğunu biliyorum ama hala kendimi ikna edemiyorum.

Konuşur gibi dert anlatmak yine de iyi geldi biraz sakinleşmeme.

Okuyan varsa teşekkür ederim. Yalnızca iç çekmek istemiştim.
Hiç uzmana gıttınızmı ?Bence gidin.Bendede vardı kucuklukten problemler.Ama ne aılem anladı ne de ben.Sanırım başedebılıyordum.Takı hastaneye yattıgım zamana kadar .Aylarca tedavı gordum .Ve vucudumun resmen yapısı degıstı.Olucekmıyım,Olecegım ,Oluyorum.kucuk bır septom olsa cenaze namazımı kılıodum.Teedavı oldum.Aslında hep vardı takıntılarım ama hastane fonemımde tavab yaptı.Destek alın lutfen.
 
Gecenin 3 buçuğunda uykumdan uyanınca dayanamadım birilerine içimi dökmek istedim. Ben hiç iyi değilim ya. Kimilerine saçmalık gelecek bu anlattıklarım biliyorum, dert mi bunlar diyenler olacak ama çok zorlanıyorum. Aklı selim insanlardan bir şeyler duymaya ihtiyacım var. Kendi algıma karar mekanizmama güvenemiyorum, sağlıklı düşünemediğimi biliyorum çok doluyum.

El bebek gül bebek büyüyen bir çocuktum. Hiç hatırlamıyorum ama 3 yaşındayken kardeş istemişim, oyun arkadaşım olacak tabii ara sıra gidip gelir nasıl olsa diye düşündüm herhalde. Doğunca da kıskanmışım ilgi bölünsün istememişim. Klasik. Beni seven insanları niye paylaşayım ki? Pek iyi davranmazdım kardeşime. Severdim ama fazla peşimde dolanmasın gitsin isterdim.

Ölümcül bir hastalığa yakalandığında ben 5 yaşındaydım, o 1 buçuk. El kadar bebek. Öğrenilince apar topar hastaneye yatırıldı. Annem çocuğunu kaybetme korkusuyla saçları beyazlarken hastanede sabahladı, babam işe git- eve gel- çamaşırları yıka-hastaneye git- işe git döngüsünde evin yükünü sırtladı. Ben de anaokulundan alındım. Aylarca anne babamı görmedim. Her hafta başka bir akrabamızda kaldım. Bahane ettim yemeğe ağladım, bahane ettim hediye gelen boyalara ağladım, bana sarılmadılar diye ağladım, uyurken arkalarını döndüler diye ağladım, yalnız kalınca da kardeşim benim yüzümden ölecek diye ağladım. Ben ona kızıp bağırıyorum diye öyle hastalanmıştı. Ceza bana. Birkaç defa hastanede camdan göstermişlerdi bak iyi diye ama inanmadım, kablolardan korktum. Yaşım küçüktü ama ölümün gidip gelmemek olduğunu anlayabiliyordum. Yemin ettim Allah'a, bir daha hiç üzmeyeceğim kardeşimi ne olur ölmesin dedim.

İyileşti. Uzun bir süre sonra taburcu oldu. Düzenim eski haline döndü, anaokuluna son 1-2 ay kala tekrar başladım, sahip olduklarımdan mutluydum ama ölümden çok korkuyordum artık. İçimde hep bir sıkıntı vardı.

Zamanla unuttum bu olayları, kişiliğimin üzerinde büyük etki bırakmış şimdi anlayabiliyorum ama farkında değildim eskiden. 12-13 sene sorunsuz yaşadım. Farklı alanlarda başarıları olan yetenekli bir gençtim. İnsanlarla iletişimim güzeldi, özgüvenliydim, çok rahat arkadaşlık kurardım. Oturup havadan sudan bahsetsem tanımayan insanlar bile oturur dinlerdi, o kadar iyi bir hitabetim vardı. Lise sona geçtiğim yaza kadar böyle devam etti. Ekmek elden su gölden keyifli bir hayat.

Ağustos ayında, doğum günümü kutlamak için arkadaşlarımla bir araya geldik. Daha doğrusu niyetlerinden benim haberim yoktu ama sürpriz yaptılar. Çok güzel bir gün geçirdim. Akşam olunca birbirimize hoşçakal dedik, eve gitmek üzere dağıldık. Tek başıma dönüyordum.

Tanınmaktan korktuğum için burayı anlatmayacağım ama eve dönerken büyük bir kaza geçirdim. Bir anda her şey tepetaklak oldu. Şimdi abartılmış geliyor ama o an öleceğime kesinlikle emindim. Çevremdeki insanların çığlıklar atıyordu. Ben bağıramadım. Yanımdaki kadına "Sakin olun lütfen," dedim ölmeyi bekledim.

Ben de iyileştim gördüğünüz gibi. Geçti gitti. Hayatta bunlar hep yaşanır, insan olmak bazen yorulsak çaresiz hissetsek de bir şeyler uğruna savaşmaktır.

Öyle olmadı.

O olaydan sonra uzun bir süre ağır depresyonla boğuştum. Ölmekten aşırı korktum ama yok olmak, evrenden silinmek istedim. Günlük sohbetlerin ortasında intihar etmeyi düşünmeye başladım. Soru acaba yapar mıyım değil ne zaman yaparım gibiydi. Her şey daha kötüye gitti sonra. Günlük sohbetleri de yürütemez oldum. Arkadaşlarımdan uzaklaştım, evden çıkmayı reddettim, çoğu gece nefes darlıklarıyla uyandım, sosyal anksiyetem tavan yaptı.

Eskiden en çok konuşma tarzımdan övgü alırdım, hitabetim iyi demiştim. Cümle kuramamaya başladım. İnsanların yüz ifadelerini okuyamıyordum. İkili sohbetlerde ne diyeyim bilemiyordum, doğal değil yapma mimikler kullanıyordum. İnsanları itti haliyle.

Senelerdir böyle. Potansiyelimi hiçe sayıp kendime hayatı zehir ettim. İçimi dökerken fark ettim aslında son zamanlarda bayağı toparlamışım. İntihar eğilimleri olmak üzere çoğu şey geçti. Hissettiklerimin normal olmadığını bilecek kadar muhakeme yeteneğim kalmıştı en azından, insan psikolojisine dair çok şey okuyup izledim. Az uğraşmadım gerçekten. Bu yazıyı cümlelere döküp yazmam saatlerimi aldı belki ama sosyal ilişkilerimi de düzeltmeye başladım.

Ölüm korkumsa hala baki. Bu akşam dolabımdaki paslı bir demir parmağımı ufacık çizdi, kırmızılık göründü ama kan bile akmadı. Şu an kaybolmuş bile çizik. Tırnak ucu kadardı.

Bense gece 3 buçukta uykumdan uyandım, tetanoz olup öleceğim diye uyuyamadım. Tir tir titredim. İnternette pekiştirme aşılarının 5 yıl koruması var diyor, ben en son 7 sene yaptırdım diye. Saçma olduğunu biliyorum ama hala kendimi ikna edemiyorum.

Konuşur gibi dert anlatmak yine de iyi geldi biraz sakinleşmeme.

Okuyan varsa teşekkür ederim. Yalnızca iç çekmek istemiştim.
Mrb lar öncelikle sakin olmaya çalışın ve söyle düşünün bundan önce kaç kez öleceğim sandım ama ölmedim hala yaşıyorum bu düşünceler sadece kurgu gerçek diil gerçek olsa şimdi ye ölmüş olurdun. . . Ayrıca hastalık Risalesini okuyun bende böyle birşey ler yaşadım zamanında aslında kendinize bir hobi bir yaşam alanı oluşturun kendinizi bu düşünceler den uzak iyi gelen herseyi deneyin bir zaman sonra aklınıza gelmeyecek ve dua edin inancınıza sahip çıkın . Lütfen net den araştırma in her belirtiyi birşeye yorma in lütfen
 
Gecenin 3 buçuğunda uykumdan uyanınca dayanamadım birilerine içimi dökmek istedim. Ben hiç iyi değilim ya. Kimilerine saçmalık gelecek bu anlattıklarım biliyorum, dert mi bunlar diyenler olacak ama çok zorlanıyorum. Aklı selim insanlardan bir şeyler duymaya ihtiyacım var. Kendi algıma karar mekanizmama güvenemiyorum, sağlıklı düşünemediğimi biliyorum çok doluyum.

El bebek gül bebek büyüyen bir çocuktum. Hiç hatırlamıyorum ama 3 yaşındayken kardeş istemişim, oyun arkadaşım olacak tabii ara sıra gidip gelir nasıl olsa diye düşündüm herhalde. Doğunca da kıskanmışım ilgi bölünsün istememişim. Klasik. Beni seven insanları niye paylaşayım ki? Pek iyi davranmazdım kardeşime. Severdim ama fazla peşimde dolanmasın gitsin isterdim.

Ölümcül bir hastalığa yakalandığında ben 5 yaşındaydım, o 1 buçuk. El kadar bebek. Öğrenilince apar topar hastaneye yatırıldı. Annem çocuğunu kaybetme korkusuyla saçları beyazlarken hastanede sabahladı, babam işe git- eve gel- çamaşırları yıka-hastaneye git- işe git döngüsünde evin yükünü sırtladı. Ben de anaokulundan alındım. Aylarca anne babamı görmedim. Her hafta başka bir akrabamızda kaldım. Bahane ettim yemeğe ağladım, bahane ettim hediye gelen boyalara ağladım, bana sarılmadılar diye ağladım, uyurken arkalarını döndüler diye ağladım, yalnız kalınca da kardeşim benim yüzümden ölecek diye ağladım. Ben ona kızıp bağırıyorum diye öyle hastalanmıştı. Ceza bana. Birkaç defa hastanede camdan göstermişlerdi bak iyi diye ama inanmadım, kablolardan korktum. Yaşım küçüktü ama ölümün gidip gelmemek olduğunu anlayabiliyordum. Yemin ettim Allah'a, bir daha hiç üzmeyeceğim kardeşimi ne olur ölmesin dedim.

İyileşti. Uzun bir süre sonra taburcu oldu. Düzenim eski haline döndü, anaokuluna son 1-2 ay kala tekrar başladım, sahip olduklarımdan mutluydum ama ölümden çok korkuyordum artık. İçimde hep bir sıkıntı vardı.

Zamanla unuttum bu olayları, kişiliğimin üzerinde büyük etki bırakmış şimdi anlayabiliyorum ama farkında değildim eskiden. 12-13 sene sorunsuz yaşadım. Farklı alanlarda başarıları olan yetenekli bir gençtim. İnsanlarla iletişimim güzeldi, özgüvenliydim, çok rahat arkadaşlık kurardım. Oturup havadan sudan bahsetsem tanımayan insanlar bile oturur dinlerdi, o kadar iyi bir hitabetim vardı. Lise sona geçtiğim yaza kadar böyle devam etti. Ekmek elden su gölden keyifli bir hayat.

Ağustos ayında, doğum günümü kutlamak için arkadaşlarımla bir araya geldik. Daha doğrusu niyetlerinden benim haberim yoktu ama sürpriz yaptılar. Çok güzel bir gün geçirdim. Akşam olunca birbirimize hoşçakal dedik, eve gitmek üzere dağıldık. Tek başıma dönüyordum.

Tanınmaktan korktuğum için burayı anlatmayacağım ama eve dönerken büyük bir kaza geçirdim. Bir anda her şey tepetaklak oldu. Şimdi abartılmış geliyor ama o an öleceğime kesinlikle emindim. Çevremdeki insanların çığlıklar atıyordu. Ben bağıramadım. Yanımdaki kadına "Sakin olun lütfen," dedim ölmeyi bekledim.

Ben de iyileştim gördüğünüz gibi. Geçti gitti. Hayatta bunlar hep yaşanır, insan olmak bazen yorulsak çaresiz hissetsek de bir şeyler uğruna savaşmaktır.

Öyle olmadı.

O olaydan sonra uzun bir süre ağır depresyonla boğuştum. Ölmekten aşırı korktum ama yok olmak, evrenden silinmek istedim. Günlük sohbetlerin ortasında intihar etmeyi düşünmeye başladım. Soru acaba yapar mıyım değil ne zaman yaparım gibiydi. Her şey daha kötüye gitti sonra. Günlük sohbetleri de yürütemez oldum. Arkadaşlarımdan uzaklaştım, evden çıkmayı reddettim, çoğu gece nefes darlıklarıyla uyandım, sosyal anksiyetem tavan yaptı.

Eskiden en çok konuşma tarzımdan övgü alırdım, hitabetim iyi demiştim. Cümle kuramamaya başladım. İnsanların yüz ifadelerini okuyamıyordum. İkili sohbetlerde ne diyeyim bilemiyordum, doğal değil yapma mimikler kullanıyordum. İnsanları itti haliyle.

Senelerdir böyle. Potansiyelimi hiçe sayıp kendime hayatı zehir ettim. İçimi dökerken fark ettim aslında son zamanlarda bayağı toparlamışım. İntihar eğilimleri olmak üzere çoğu şey geçti. Hissettiklerimin normal olmadığını bilecek kadar muhakeme yeteneğim kalmıştı en azından, insan psikolojisine dair çok şey okuyup izledim. Az uğraşmadım gerçekten. Bu yazıyı cümlelere döküp yazmam saatlerimi aldı belki ama sosyal ilişkilerimi de düzeltmeye başladım.

Ölüm korkumsa hala baki. Bu akşam dolabımdaki paslı bir demir parmağımı ufacık çizdi, kırmızılık göründü ama kan bile akmadı. Şu an kaybolmuş bile çizik. Tırnak ucu kadardı.

Bense gece 3 buçukta uykumdan uyandım, tetanoz olup öleceğim diye uyuyamadım. Tir tir titredim. İnternette pekiştirme aşılarının 5 yıl koruması var diyor, ben en son 7 sene yaptırdım diye. Saçma olduğunu biliyorum ama hala kendimi ikna edemiyorum.

Konuşur gibi dert anlatmak yine de iyi geldi biraz sakinleşmeme.

Okuyan varsa teşekkür ederim. Yalnızca iç çekmek istemiştim.
Hayat iste ve hepimiz birşeylerin icinden geçiyoruz yahut birşeyler bizim içimizden deliyor deşiyor öyle geçiyor. Korku çağındayız zamanla beraber felaketlerde çığır atlıyor. Yapmamiz gereken seylerin başında beynimizi güzel düşüncelerle oyalamak olur. Bos vakit diye birşeyimiz olmamali, kendimizi dinlemeden verimli vakitler gecirmeye çalışmalıyız. Her gün pandemiden dolayi gözümün önünde hiç ölmediği kadar insan ölüyor. Bu kadar fazla ölüme meslekte bu kadar erken şahit olmak düşünmek dahi istemiyorum... Hepimizin hayati olabildigince zor. Derdiniz değişik sekillerde hepimizin hayatinda ve yalniz degilsiniz. Kendinizi iyi olmaya telkin edin. Dogru nefes alip vermeye calisin. Bol su tüketin, acıklı, dramatik olaylardan bir süre kendinizi uzak tutun. Hareketli müzikler dinleyin. Hersey iyi olacak her yagmurun ardindan bir güzel gün gelir. Felaket senaryolari yerine mutlu senaryolar yazın. Bol dua edin, şükredin. Ölüm gelmeden kendimizi o kaliba sokmak dogru gelmiyor. 1 saniye sonra da ölebiliriz ölüm bir gercek ve bu gercegi kabullenmeliyiz. Degistiremeyecegimiz seyleri kabullenmek bizi iyilestirir. Iyi olmaya çalışın panik yapmayin.
 
Hiç uzmana gıttınızmı ?Bence gidin.Bendede vardı kucuklukten problemler.Ama ne aılem anladı ne de ben.Sanırım başedebılıyordum.Takı hastaneye yattıgım zamana kadar .Aylarca tedavı gordum .Ve vucudumun resmen yapısı degıstı.Olucekmıyım,Olecegım ,Oluyorum.kucuk bır septom olsa cenaze namazımı kılıodum.Teedavı oldum.Aslında hep vardı takıntılarım ama hastane fonemımde tavab yaptı.Destek alın lutfen.
Hastanede nasıl tedavi gordğnüz, geçtimi tamamen
 
İçinde sadece passiflora olan tablet var biraz pahalı diğer markalardan, içinde kedi otu kökü olanlardan uzun süre kullanınca iyi gelmedi bana. sabahları aç karna düzenli onu içiyorum gebelik dışında bi yan etkisi yokmuş, akşamları melisa içiyorum melisaya bazen ara vermek gerekiyormuş, bazen adaçayı bazen papatya içiyorum ve kesinlikle akupunkturu tavsiye ediyorum aşırı rahatlatıyor, imkanınız varsa psikologa gidin, youtube da izzet güllü var onu izleyin, spor anksiyetenin düşmanı bol bol yürüyün, koşun. Benim yaptıklarım bunlar.
 
zor şeyler yaşamışsınız. sonra içinize atıp hayata devam etmişsiniz. o da bir gün tetiklenmiş. ben de yaşadım böyle bir dönem. babamdan sonra. Neuro format deneyebilirsiniz. Beyne format atma bir araştırın isterseniz. yaşadığınız tramvalları temizleyerek hayatınızı kolaylaştırmak. Barış Muslu, Gülseren Buğdaycıoğlu, Beyhan Budak izleyebilirsiniz. Kitaplarını oluyabilirsiniz. ama bir psikaytr yardımı da şart oluyor böyle durumda. bir şey oldu diyelim kalbiniz hızla çarpıyor bunu internetten araştırmak yerine o sırada başka bir iş ile aklınızı oyalayın. bakmayın. bir müddet sonra düşünmemeye başlarsınız. o anda başka bir şeyle dikkat dağıtmak çok iyi geliyor. önce bu durumun herkesin başına gelebileceğini de söyleyin kendinize. aslınsa bir şeyim yok ama beynim uyduruyor diye tekrarlatın. geçecek zamanla ama biraz çaba gerektiriyor.
 
İçinde sadece passiflora olan tablet var biraz pahalı diğer markalardan, içinde kedi otu kökü olanlardan uzun süre kullanınca iyi gelmedi bana. sabahları aç karna düzenli onu içiyorum gebelik dışında bi yan etkisi yokmuş, akşamları melisa içiyorum melisaya bazen ara vermek gerekiyormuş, bazen adaçayı bazen papatya içiyorum ve kesinlikle akupunkturu tavsiye ediyorum aşırı rahatlatıyor, imkanınız varsa psikologa gidin, youtube da izzet güllü var onu izleyin, spor anksiyetenin düşmanı bol bol yürüyün, koşun. Benim yaptıklarım bunlar.
Akupunktur yaptırdınızmı anksiyete için birax bilgi vetirmisiniz
 
Gecenin 3 buçuğunda uykumdan uyanınca dayanamadım birilerine içimi dökmek istedim. Ben hiç iyi değilim ya. Kimilerine saçmalık gelecek bu anlattıklarım biliyorum, dert mi bunlar diyenler olacak ama çok zorlanıyorum. Aklı selim insanlardan bir şeyler duymaya ihtiyacım var. Kendi algıma karar mekanizmama güvenemiyorum, sağlıklı düşünemediğimi biliyorum çok doluyum.

El bebek gül bebek büyüyen bir çocuktum. Hiç hatırlamıyorum ama 3 yaşındayken kardeş istemişim, oyun arkadaşım olacak tabii ara sıra gidip gelir nasıl olsa diye düşündüm herhalde. Doğunca da kıskanmışım ilgi bölünsün istememişim. Klasik. Beni seven insanları niye paylaşayım ki? Pek iyi davranmazdım kardeşime. Severdim ama fazla peşimde dolanmasın gitsin isterdim.

Ölümcül bir hastalığa yakalandığında ben 5 yaşındaydım, o 1 buçuk. El kadar bebek. Öğrenilince apar topar hastaneye yatırıldı. Annem çocuğunu kaybetme korkusuyla saçları beyazlarken hastanede sabahladı, babam işe git- eve gel- çamaşırları yıka-hastaneye git- işe git döngüsünde evin yükünü sırtladı. Ben de anaokulundan alındım. Aylarca anne babamı görmedim. Her hafta başka bir akrabamızda kaldım. Bahane ettim yemeğe ağladım, bahane ettim hediye gelen boyalara ağladım, bana sarılmadılar diye ağladım, uyurken arkalarını döndüler diye ağladım, yalnız kalınca da kardeşim benim yüzümden ölecek diye ağladım. Ben ona kızıp bağırıyorum diye öyle hastalanmıştı. Ceza bana. Birkaç defa hastanede camdan göstermişlerdi bak iyi diye ama inanmadım, kablolardan korktum. Yaşım küçüktü ama ölümün gidip gelmemek olduğunu anlayabiliyordum. Yemin ettim Allah'a, bir daha hiç üzmeyeceğim kardeşimi ne olur ölmesin dedim.

İyileşti. Uzun bir süre sonra taburcu oldu. Düzenim eski haline döndü, anaokuluna son 1-2 ay kala tekrar başladım, sahip olduklarımdan mutluydum ama ölümden çok korkuyordum artık. İçimde hep bir sıkıntı vardı.

Zamanla unuttum bu olayları, kişiliğimin üzerinde büyük etki bırakmış şimdi anlayabiliyorum ama farkında değildim eskiden. 12-13 sene sorunsuz yaşadım. Farklı alanlarda başarıları olan yetenekli bir gençtim. İnsanlarla iletişimim güzeldi, özgüvenliydim, çok rahat arkadaşlık kurardım. Oturup havadan sudan bahsetsem tanımayan insanlar bile oturur dinlerdi, o kadar iyi bir hitabetim vardı. Lise sona geçtiğim yaza kadar böyle devam etti. Ekmek elden su gölden keyifli bir hayat.

Ağustos ayında, doğum günümü kutlamak için arkadaşlarımla bir araya geldik. Daha doğrusu niyetlerinden benim haberim yoktu ama sürpriz yaptılar. Çok güzel bir gün geçirdim. Akşam olunca birbirimize hoşçakal dedik, eve gitmek üzere dağıldık. Tek başıma dönüyordum.

Tanınmaktan korktuğum için burayı anlatmayacağım ama eve dönerken büyük bir kaza geçirdim. Bir anda her şey tepetaklak oldu. Şimdi abartılmış geliyor ama o an öleceğime kesinlikle emindim. Çevremdeki insanların çığlıklar atıyordu. Ben bağıramadım. Yanımdaki kadına "Sakin olun lütfen," dedim ölmeyi bekledim.

Ben de iyileştim gördüğünüz gibi. Geçti gitti. Hayatta bunlar hep yaşanır, insan olmak bazen yorulsak çaresiz hissetsek de bir şeyler uğruna savaşmaktır.

Öyle olmadı.

O olaydan sonra uzun bir süre ağır depresyonla boğuştum. Ölmekten aşırı korktum ama yok olmak, evrenden silinmek istedim. Günlük sohbetlerin ortasında intihar etmeyi düşünmeye başladım. Soru acaba yapar mıyım değil ne zaman yaparım gibiydi. Her şey daha kötüye gitti sonra. Günlük sohbetleri de yürütemez oldum. Arkadaşlarımdan uzaklaştım, evden çıkmayı reddettim, çoğu gece nefes darlıklarıyla uyandım, sosyal anksiyetem tavan yaptı.

Eskiden en çok konuşma tarzımdan övgü alırdım, hitabetim iyi demiştim. Cümle kuramamaya başladım. İnsanların yüz ifadelerini okuyamıyordum. İkili sohbetlerde ne diyeyim bilemiyordum, doğal değil yapma mimikler kullanıyordum. İnsanları itti haliyle.

Senelerdir böyle. Potansiyelimi hiçe sayıp kendime hayatı zehir ettim. İçimi dökerken fark ettim aslında son zamanlarda bayağı toparlamışım. İntihar eğilimleri olmak üzere çoğu şey geçti. Hissettiklerimin normal olmadığını bilecek kadar muhakeme yeteneğim kalmıştı en azından, insan psikolojisine dair çok şey okuyup izledim. Az uğraşmadım gerçekten. Bu yazıyı cümlelere döküp yazmam saatlerimi aldı belki ama sosyal ilişkilerimi de düzeltmeye başladım.

Ölüm korkumsa hala baki. Bu akşam dolabımdaki paslı bir demir parmağımı ufacık çizdi, kırmızılık göründü ama kan bile akmadı. Şu an kaybolmuş bile çizik. Tırnak ucu kadardı.

Bense gece 3 buçukta uykumdan uyandım, tetanoz olup öleceğim diye uyuyamadım. Tir tir titredim. İnternette pekiştirme aşılarının 5 yıl koruması var diyor, ben en son 7 sene yaptırdım diye. Saçma olduğunu biliyorum ama hala kendimi ikna edemiyorum.

Konuşur gibi dert anlatmak yine de iyi geldi biraz sakinleşmeme.

Okuyan varsa teşekkür ederim. Yalnızca iç çekmek istemiştim.

Kendinize durduk yere eziyet ediyorsunuz tabiki istemeden..
Hepimiz birgün ölümü tadacağız korkunç gelsede.. her anı ölümü düşünerek yaşamak çok zor lütfen piskolojik yardım alın... Allah yardımcınız olsun..
 
Back
X