Esas apartmanda yaşamasını bilmeyen, toplu yaşama kurallarına uymayanlar müstakile taşınmalı. Ben neden gideyim, bir kere şikayet almadım. Kimse de kimsenin çocuğunun gürültüsünü, koşmasını, zıplamasını, bağırmasını çekmek zorunda değil. Önlemi annesi babası alacak, önlem alınana kadar karşı taraf inisiyatifle tolare edecekse eder. Zorunda değil bakın, inisiyatif. Evin içinde takunyayla yürümek, müzik aleti çalmak bile hukuken ceza sebebi, okumuştum emsal dava vardı. Olmadı yalıtımını yaptıracak.
Şimdi gelen çocuklu kadınla neden sorun yaşamıyoruz? Çocuklar küçükler bir de, ya okuldalar ya ailesiyle sosyalleşiyorlar, evdeyken bile gelen sesler rahatsız edici değil, nadir ses duyarız; o da aile içi tartışma. Annesi çocuğunun gitar çalacağı odayı bile insanlar rahatsız olmasın diye sorarak belirledi; merdivenlerden inerken bile sessiz diye uyarır çocukları, disiplin verilmeli. Biz iki kardeştik, annem döşek sererdi bunda tepinin derdi, yün doğal yalıtım görevi görerdi altta da yün halı bir kere şikayet almadık; kimsenin çocuğunun sınırsız özgürlük alanı değildir apartmanlar. Biz buna adab-ı muaşeret diyoruz ve inanın biz üç dört kuşaktır şehir yaşamındayız, İstanbul’un göbeğinde doğdum, ailemin kütüğü İstanbul. Apartman yaşamını bilmiyor insanlar, her şeye hakkım var, beni/bizi/çocuğu tolare edin diyorlar. Yok öyle bir dünya. Kent kültürüne uyulmalı. Almanya’da Ruhezeit var, belli bir saatten sonra ki geç saatler sayılmaz çöp kovasına sesli şekilde cam bira şişesi atamazsınız. Medeniyet budur.