bu iş güzellik işi değil.
eski sevgilim benden önce mankenlik yapmış bir kızla çıkmıştı. ben de uzun boylu, hoş biriyimdir ama burda konu benim nasıl bir tip olduğum değil. konu, o manken kızın sevgilime hastalıklı bir şekilde bağlanarak, "ben sensiz ölürüm. sana delice bağlıyım" hissi vermesi, onu boğması. sevgilim ona ve hatta kimseye etmediği evlenme teklifini çok kısa sürede bana etmişti. beni kaybetmekten aşırı korkuyordu. başka sebeplerden dolayı anlaşamadık ve bitti gerçi.
eminim o manken kız da o dönem, "ben dünya güzeliyim, bu adam nasıl beni terkeder. beni haketmiyor. benim kadar güzelini asla bulamaz" diye diye şaşım şaşım şaşırıyordur.
birlikte olduğun adam, senin her an çekip gidebilecek güçte olduğunu düşünmeli. böylece seni elde tutmak için uğraşır. ama sen ona her şeyi altın tepside sunarsan, hiç bir kıymetin olmaz. erkekler emek vermek ve zor elde etmekten hoşlanırlar. insanın doğası bu.
"kız başıma adamı yemeğe çıkardım" demişsin. hatan tam da bu işte. eski ev arkadaşım sevgilisi olan adamın iş yerine çiçek yollamıştı. hiç olacak iş mi?
o zaman onu da uyardık. o sana çiçek göndermeli dedik. o ise hala "bana biri bu kadar güzel çiçekler yollasa, mutluluktan ölürdüm ama o benden soğuyor. neden acaba?" diyordu.
"ben ona yaptıklarımi bi baska erkege yapsam bas taci eder beni" demişsin. etmez arkadaşım. nişanlandığının haftasında nişanlısının yedi sülalesinin işlerine (temizlik, yemek vs) koşturup, yine de kıymet verilmeyen bir kadın gördü bu gözler.
yani saçımı süpürge ettim modundan çık.
"ben değerliyim. ben onsuz da varım" moduna geç. derhal!
bu iş güzellik işi değil.
eski sevgilim benden önce mankenlik yapmış bir kızla çıkmıştı. ben de uzun boylu, hoş biriyimdir ama burda konu benim nasıl bir tip olduğum değil. konu, o manken kızın sevgilime hastalıklı bir şekilde bağlanarak, "ben sensiz ölürüm. sana delice bağlıyım" hissi vermesi, onu boğması. sevgilim ona ve hatta kimseye etmediği evlenme teklifini çok kısa sürede bana etmişti. beni kaybetmekten aşırı korkuyordu. başka sebeplerden dolayı anlaşamadık ve bitti gerçi.
eminim o manken kız da o dönem, "ben dünya güzeliyim, bu adam nasıl beni terkeder. beni haketmiyor. benim kadar güzelini asla bulamaz" diye diye şaşım şaşım şaşırıyordur.
birlikte olduğun adam, senin her an çekip gidebilecek güçte olduğunu düşünmeli. böylece seni elde tutmak için uğraşır. ama sen ona her şeyi altın tepside sunarsan, hiç bir kıymetin olmaz. erkekler emek vermek ve zor elde etmekten hoşlanırlar. insanın doğası bu.
"kız başıma adamı yemeğe çıkardım" demişsin. hatan tam da bu işte. eski ev arkadaşım sevgilisi olan adamın iş yerine çiçek yollamıştı. hiç olacak iş mi?
o zaman onu da uyardık. o sana çiçek göndermeli dedik. o ise hala "bana biri bu kadar güzel çiçekler yollasa, mutluluktan ölürdüm ama o benden soğuyor. neden acaba?" diyordu.
"ben ona yaptıklarımi bi baska erkege yapsam bas taci eder beni" demişsin. etmez arkadaşım. nişanlandığının haftasında nişanlısının yedi sülalesinin işlerine (temizlik, yemek vs) koşturup, yine de kıymet verilmeyen bir kadın gördü bu gözler.
yani saçımı süpürge ettim modundan çık.
"ben değerliyim. ben onsuz da varım" moduna geç. derhal!
haklısın ayrilikta kararlı olunca düşüyor zaten pesime. Yemek olayı da hep yaptığım bisey değil buzamana kadar 6 yıldr doğum gününü kutlayamadm hep uzaktaydim bi isim oluyodu bişey oluyodu. Ozamanlarda biraz kırıcı davrandm ona bu doğum günü guzel olsun dedim aramizdaki buzlar erir dedim. Bunu surekli yapan biri değilim zaten ilk kez oldu bu yemeğin oncesinde o da beni cok guzel biyere kahvaltiya götürmüştü cicekler surprizler hediyeler falan. O çok uğraştı doğum gününü basit bi şekilde geçmeyim dedim guya ama haklısın hep cool olmakta fayda var bir kız olarak